Allah cc. Ve peygamberimiz; “Müslümanlar kardeştir. Ancak müminler kardeştir,” buyuruyor. İslam dininde, Allah cc. Kur’ân, peygamber, tevhit inancına inananlar; kardeştir. Biz müminler,  kardeşlik görev, sorumluluk, yükümlülük, ödevlerimizi hakkıyla ve layıkıyla eksiksiz yapmalıyız.

                Mümin’in başlıca görevi ikiye ayrılır. 1- “Allah’a karşı kulluk görevlerimiz.” 2- “Kullara- insanlara, varlıklara karşı görev ve sorumluklarımızdır.” Bu iki ayrı sorumluluğu, Allah’ımızın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde harfiyen yapmalıyız. Bunları yapabilmek içinde; ilmi, dini, akli, nakli doğru bilgilere sahip olmamız gerekmektedir.

 Bilmeden olmaz. Bilmeden, bir işi doğru yapmak, mümkün değildir. Bunun için eğitim, öğretim, öğrenim görmeliyiz. Ama sapkın sapıklardan, şaşırmış sapıtmışlardan, hainlerden uzak durmalıyız. Onlar; bilgisiz, bilinçsiz olanları; bilgiyi kötüye kullanarak; çok kolay kandırmakta, aldatmakta, kullanmaktadırlar! Aldatıp, kandırdıklarını, kendilerine köle, esir, tutsak, parya, maraba, mankut, anarşist, şiddetçi, terörist, katil, katliamcı, zarar verici yapmaktadırlar! Onlar şer baron, lord olmakta, kullanılanlarda; dünyayı izleyiniz! Ne olduklarını anlarsınız! Tabii anlamak için; beyin temiz, kalp temiz, duygu, niyet, düşünce temiz ve doğru olmalıdır. Aksi halde eşekten, itten çok daha fazla kullanılır, duruma gelinilir! Biz sadece isteyenler, dinleyenler için tebliğ edici, öğüt vericiyiz. Kimse kusura bakmasın! Biz görev ve sorumluluğumuzu yapma azmi, gayreti içindeyiz. Asla hiç bir insana, varlığa zarar verme, kötülük yapma niyeti taşımayız. Hiç bir varlığa düşmanlık etme amacı kesinlikle taşımayız.  Katiyen kedi amaç, gaye, hedef içinde olmayız. Zira biz Allah’ın istediği sıratı müstakim yolu, Kur’ân yolu üzereyiz. İslam dinini sadece Peygamberimizin, seçkin sahabenin yaşadığı gibi yaşarız. Devletimizin hukukta suç saydığı eylemleri yapmayız. Haram, günah, mekruh işlerde bulunmayız. Çünkü biz sadece samimi hak Müslüman, hakiki bilge takva müminleriz.

Tevhit; “birlemek, anlamına gelmektedir.

Allah, Vahit’tir. Vahit; şeriki- ortağı olmayan demektir.

Ehad; benzeri olmayan, “tek” demektir. “Allah cc. Tektir, eşsizdir, benzersizdir.” İnsanlar, Allah cc. İnancına, ad ve sıfatlarına, Peygamberlerine inanırsa; bir, beraber, bütün ve kardeş olurlar. Barış, kardeşlik, dostluk içinde huzurlu, mutlu yaşarlar.

                Tevhidin anlamı; “birlemek, insanı bütünlemek, insanı toparlamaktır.” İnsanlar bir, beraber, doğru, gerçekçi düşünmeseler; doğru iş, eylem ve davranış içinde bulunamazlar! İnsanlar dağılır, bölünür, parçalanır, birbirine düşerler!

İnsanların bir, beraber olması için; niyette, duyguda, düşüncede bir ve benzer olmalıdır. Kalp, beyin, beden, ruh, anlayış, düşünce benzer olmalıdır. Birbirine 180 derece zıt- karşıt olmamalı.  Kimse kendi ırkını, soyunu, rengini, cinsiyetini, bölgesini öne çıkarıp, övünmemeli. Başkalarını küçümseyip, hor- hakir görmemeli. İnsanın belli ırktan yaratılması, kendi elinde değildir. Kendi elinde olmayan bir özellik ile insanın övünmesi, başkalarını daha aşağı görmesi; doğru, gerçekçi, iyi bir durum olmaz. Bu durum akıllı, bilgili, bilinçli, olgun insanların işi olamaz. Serserice aptallık olur!

                “Allah cc. Nezdinde tek üstünlük ölçütü, tümü ile insanın kendi elinde olan takva iledir.” Takva; “Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasakladıklarından sakınmak ile olmaktadır.”

                İslam, birlik, beraberlik, kardeşlik, dostluk, barış, sevgi, saygı, hoşgörü istemektedir. Allah’tan başka hiç bir ilah olmadığına inanmalı. Ancak Allah vardır, bilmeli. İnsanın kendini, haddini, hududunu, varlığı, doğayı, dünyayı, evreni, yaratılanları içeriği ile bilmesi, Allah’ı daha iyi bilmesine neden olur. Allah’ın kitaplarını, peygamberlerini bilmesi; Allah’ı daha iyi tanımasına neden olur.

                “Peygamberimiz ve peygamberleri bir, beraber, benzer bilir, inanır, sever, sayarız. Peygamberler hem Allah’ın kulları, insanları, hem de görevlileridir. Kur’ân, peygamberleri güzel bir örnek, bir model olarak sunmaktadır. Onlara uymamızı istemektedir. Bizler, Allah’ı bilmekle, peygamberleri tanıyıp, uymakla, görevli ve de sorumluyuz.”

                İslam dini vahdeti, birliği istemektedir. İnkâr ise tefrikayı, ayrılığı, bölücülüğü, parçalanmayı ister. “Tevhidin karşıtı inkârdır. İnkârcılar her bölünmenin, parçalanmanın, çatışmanın, savaşmanın nedenini oluşturmaktadır.” Vahdet birliğin, kardeşliğin kapsamlı açıklamasıdır. “Müslümanlar inançta kardeştir. İnsanlar, aynı rahimi paylaştıkları için karındaştır, kardeştir.” Biri inançta kardeş, diğeri akrabalıkta kardeştir. Bunun için bir takva mümin hiç kimseye husumet, hainlik, hasımlık, kin, nefret, düşmanlık beslemez. Savaşmak için saldırmaz.  “İslam, barış denidir. Barışı, selameti, esenliği ister.”

                “Tevhidin amacı; insanları toparlamaktır. Hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, doğru davranmaktır. Mümin hiç kimseye zalimlik, zulüm, haksızlık etmez. Mümin zalim olmaz. Mümin, herkesin hak, hukukuna saygılıdır. İnsan, başka insanlar olmadan yaşayamaz. Başkalarına savaş açarak; huzurlu, mutlu, rahat, barış içinde İslam yaşantısı sürdüremez. Müslüman, İslam dinini samimiyetle güzel bir şekilde yaşayarak güzel örnek, rol model olur. İnsanlar ona imrenir, gıpta eder.”

                “Peygamberler, sapkın kavimlere kardeşleri olarak sunulmuştur.” Öyle olmasa, onlara yaklaşamaz. Onların içine girip, etkili olamazdı. Allah cc. İnsanlarla dolaysız- direkt iletişim kurmamış. Kendi cinslerinden olan peygamberlerle iletişim kurmuştur. Biz müminler, kâfirler gibi insanları ayrı, gayrı, öteki görüp; düşmanlık etmeyiz. Kin, nefret duymayız. Allah’ın yaratılarına iyi gözle bakarız. Biz faşistler gibi ırkçı, düşmanlık eden değiliz. Komünist ateistler gibi İslam ve insanlık düşmanı değiliz. İnsan, Allah’ın en büyük eserlerindendir.

                İnsanların hepsinin mümin olması mümkün değildir. Dünyada her şey karşıtı, zıddı ile yaratılmıştır. Hidayet, istemekle olur.  Tercih etmekle olur. Hakkı, hakikati kabul etmekle olur. İslam dinini paylaşmakla kardeş olunduğu gibi bir karnı paylaşmakta insanları kardeş yapmaktadır. Biri inanç kardeşliği, diğeri onkolojik kardeşliktir.

                İslam dininde ırkçılık yoktur. Yabancı düşmanlığı da yoktur. Irkçılığın öncüsü iblis’tir. İnkârın,  sapkınlığın, sapıklığın öncüsü şeytandır. Allah’a itaatsizliğin öncüsü şeytandır. Kandırmanın, aldatmanın öncüsü şeytandır. Biz şeytan gibi olacağına, melek gibi, peygamberler gibi olmalıyız. İman, İslam kardeşliğini öne çekip, karındaşlara hakkı, hakikati pedagojik yol ve yöntemlerle anlatmalıyız. Allah’a yönelmeliyiz. Allah’a yönelmeyenleri, iyi, güzel, doğru etmeye; eğitim- öğretim, açıklama ile çalışmalıyız. Ama asla baskı, şiddet, zorlama, dayatma olmamalı. Zorlama, baskı tepki oluşturur. Uzaklaştırır. Münafık yapar.

                Hucurat süresi 49/10. Ayet: “ Müminler sadece kardeştir.” Bu iman, İslam, din kardeşliğidir.

                Maide süresi 5/5. Ayet: “ Kim imanı inkâr ederse, onun ameli- iyilik ve ibadetleri boşa gitmiştir.”

                Müminler kendi aralarında itişmez, kakışmaz, çatışmaz, merhametsiz davranmaz. Hiçbir varlığa, masum varlığa saldırmaz. Sadece kendini korumak için, düşmanlık edene karşı savunma mücadelesi verir.

                İman etmeyenler, inançta küfür kardeşidir. Küfürde olanlar, müminleri dost ve kardeş görmezler. Bunun için her zaman müminlere zalimlik eder, saldırırlar! İslam dinini inkâr edenler; tüm doğruları, gerçekleri de inkâr ederler. İnkârcılık, ruhlarına yansımış. Genlerini, akıllarını bozmuştur.

                Birlik, beraberlik, inanç kardeşliğinde olmalı. “Dostluk içinde olmak için Allah’ın ipine- Kur’ân’a sımsıkı sarılmamız istenmektedir.” Bugün, Müslüman olduğunu söyleyenler, gerçek anlamda kardeş değil iseler, Kur’ân’a sarılmadıklarındandır.” Müslümanların büyük çoğunlu ne Kur’ân’ı ne de hadis ve sünnetleri samimi şekilde doğru anlamıştır. Bunun için birbirine düşmüşler. Büyük çoğunlukta sapkınlık, sapıklık, İslam düşmanlığı içindedir. Her biri kendine bir put, ilah bulmuştur! Mezhepçilik, cemaatçilik, tarikatçılık,  ırkçılık, bölgecilik, çıkarcılık, bozuk felsefi görüş, sapkın ideolojik bağlılık, düşmanla işbirliği yapma ve pek çok nedenle birbirine düşmüşler! Dosdoğru yola yönelmekten uzaklaşmışlar.

                Kardeşliğin en güzeli İslam kardeşliğidir. Müminler arasında fitne, fesat, nifak, bozgunculuk, ayrımcılık yapmak haramdır.” İslam, müminler arasında İslam kardeşliği, takva üstünlüğü getirerek; birliği, beraberliği, bütünlüğü sağlamıştır.” Müminlere Arapçada; “huvvet” Türkçesi;“kardeş” denilmiştir. Allah cc. Kur’ân’da müminlerin kardeş olduğunu yedi defa söylemiştir. Peygamberimiz açıklamıştır.

                Mümin olmayanlarla, dünya temelinde, hukuk temelinde iletişim, diyalog kurmalı. Haksızlık etmemeli. Hak, hukuk tanıma her varlık için geçerlidir. Mümin hiçbir varlığa haksızlık edemez. Hayvan, bitki, insan, doğaya haksızlık yapamaz. Bu dünya insanlar için bir imtihan- sınav yeridir. Sınavı başarılı vermek için İslam dini eksiksiz yaşanılmalıdır. %100 yaşanılmalıdır. Mümin hiç kimseye hile, sahtekârlık, kıskançlık, çekemezlik, entrika yapamaz. Kötü, çirkin, yanlış, olumsuz davranamaz.

                Lütfen! Nisa süresi 4/ 123-125 ayete bakıp, düşününüz. Anlayınız.

                Lütfen! Maide süresi 5/ 48. Ayete bakınız, okuyunuz, anlayınız.

                İslam ve bilgin, bilge, bilinçli olmayanlar, olgun insan anlamında, insan olamazlar. Cehalet içindekiler, düşüncesizlikle her kötülüğü işlerler. İlimsiz yaşayanlar, çok zorluk çekmektedir. “Dindar olduğu için müminlere ve insanlara, varlıklara silah çekerler!” En büyük düşman; cehalet, cahilliktir. Barış ve insanlıktan anlamazlar. “ Bildikleri halde ilim, akıl, zekâ ile davranmayanlar, cahillerden çok daha zararlıdır. Bunlar çapulcu tayfaya önderlik eder, kötülükte malzeme gibi kullanırlar.”

                Bildikleri halde bildiği doğrularla davranmayanlar, bilmeyip de, eylemde bulunanlardan daha çok günah almaktadır. Bilmedikleri halde, bilgi öğrenmeyenler, insanlığa zarar verirler.

                Cehalet; “bilmezlik, ilimden ve bilgiden uzak olmak, anlamına gelmektedir. İlimin zıddı cahillik, cehalettir. İnsan zihninin bilimden uzak olmasıdır.”

 Bilmek; “doğruyu, gerçeği kabul etme, ilim edinme,  iyiyi kötüden ayırma, bilmektir. Doğru ve gerçeğin yapmaktır. İnsan öğrenme, bilgisini kullanma, bilgi ile davranma özelliğine, yeteneğine sahiptir. Öğrenme; bir isteme, tercih etme, gayret etme eylemidir. İstemeyen, bilgi edinemez. B ilgi, ilgi ile olur. İlgi olursa; bilgi, kazanım olur.”

                “İlim, bilim, bilgi edinmek; huzurlu, mutlu, rahat etmek, kolay ve onurlu yaşamaktır.” İlim sahibi kötülüğün, karanlığın zararının farkındadır. Uzak kalandır. Musibet, sorun, problemin adresi; cehalettir. Bilgisiz, kötülük yapmayı marifet bilir. Cahil kendini bilge sanır!

                Peygamberimiz buyuruyor: “ Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ne ona halksızlık eder. Nede onu haksızlara teslim eder. Kim kardeşinin bir sıkıntısını giderirse, Allah, onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir…”

                İslam dini, barış, esenlik, kardeşlik dinidir. Kimsenin inancına müdahale etmez. Baskı, şiddet uygulamaz. Bu durumu İslam şairi Yunus Emre şöyle dile getiriyor:

                “Ben gelmedim, kavga için,

                Benim işim sevgi için,

                Dostun evi gönüllerdir.

                Gönüller yapmaya geldim.”

                “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü!

“Müslüman cihat eder. Yanı Allah’ın rızasını kazanmak için hakça, hukukça mücadele verir.” İslam dinini yaşayamadığı, etkili olmadığı yerden göç eder, hicret eder. İnfak eder. Yanı Allah cc. Rızasını kazanmak, iyilik yapmak için helal kazançtan verir. Davada sabit kalır. Davaya bağlı kalır. Olgun mümin, bilge mümin, bilinçli mümin olur. Zekât, sadaka, fidye, fitre, bağış yapma, iyilik ve sevap için helal kazançtan verme, birer farklı özellikli infaktır. İnfak etmek, farz ibadettir. Müminin hayır, iyilik için verdiği, yaptığı her iyilik kendine ecir, sevap olarak dönecektir. “Ama asla gösteriş için hiçbir eylemde bulunmayalım. Gösterişin karşılığı ecir, sevap değildir. Boştur. Hoş da değildir.” İnfak etmek, farz bir ibadettir. Keyfe göre değildir. İnfak etmekle ilgili pek çok ayet vardır. Dinimiz yücedir. İlahi hak, gerçek bir vahiy dinidir. İslam’da kötülük yoktur. Kötülük insanın kendindedir.

                İslam, her tülü vahşeti bitirir. Değerlerini uygulayarak, bitirir. Sınırsız ve sınıfsız bir toplum oluşturur. Sosyal adaletin, eşit uygulamanın olduğu bir düzen oluşturur. İslam dininde kimse aç kalmaz. İktidarda olan haksız uygulama yapamaz. Sadece Allah’ın hükümleri geçer, uygulanır, gerçekleştirilir. Zalim ve zulmeden olmaz, olamaz. Herkese eşit şekilde adalet uygulanır. Muhtaç kimseler korunur. Düşkünler, zayıflar korunur. Herkes Müslüman’ca, adaletle, eşitlikle davranmak zorundadır. Öyle krallık, hükümdarlık, padişahlık, sultanlık, efendilik yoktur.

                İslam dinimizin asıl ve esas gayesi; “Allah’ın birliğini onayladıktan sonra; ince, hassas, zarif, duygulu, adaletli, doğru, dürüst samimi bilge mümin yetiştirmektir. Huzurlu birey, aile, toplum, devlet oluşturmaktır.”

                Mümin hem infak etmeli. Paylaşmalı. Malından paylaştığı gibi ilminden de paylaşmalı. Güler sözden, güller yüzden, sağlığının nimetinden, ilminden, mutluluğundan, yaşantısından paylaşmalı. Ve de olgun mümin olup, kendimizi Allah’a ve insanlığa adamalı. Aldanmadan, bu görev ve sorumlulukları yerine getirmeli. Gösteriş yapmadan, en samimi şekilde İslam dinini yaşamalı. Bu dava hor- hakir, öksüz, yetim bırakılmamalı. Zaten davamızın sahibi Yüce Rabbimiz Allah’tır. İslam dinine sahip çıkmakla, insan kendine sahip çıkar.

                İslam dinini, Kur’ân, sünnet, hadis, ilmihal, İslam ilimlerinden de öğrenebiliriz. Yeter ki, gayretli, azimli, istekli olalım. Allah’ı bilen, evrendeki anlamı- manayı, amacı, gayeyi, ilahi mucizeyi gözlemleyerek, araştırarak, inceleyerek anlar. Ama Allah’ı bilmeyen, kendini hayvandan, maymundan sanır. Her varlığı da hayvan ve ot olarak görür. İnsan, Allah demeden, hiçbir şeyi doğru, dürüst anlayamaz. İnsan, Kur’ân, evren, yaratılan her varlık birer mucizedir. Kur’ân’ın anlamı ile buluşmayan, Kur’ân’ı anlamış olmaz.

                Kur’ân; “sürekli okunan, anlamındadır.” Kur’ân okurken, derinden düşünmeli. Çok farklı şekilde anlamlandırmalı. Arapça dili; kökten türemeli, çok anlamlı sözcüklerden oluşmaktadır. Bunun için anlam verirken, peygamberimizin hayatını, hadis ve sünnetlerini düşünerek, anlam vermeli. Kur’ân’ı, Kur’ân ile ve hadis ve sünnet ile yorumlamalı. Kur’ân okurken, gelecek ile bağ, bağlantı kurmalı. Geçmişe yönelik düşünmeli. Günümüzü düşünmeli. Derinden bağ kurmalı. Olup, biteni anlamalı. Bugün de dün de Kur’ân’a çok farklı ve ilgisi olmayan yorumlar yapanlar oldu, oluyor!

                Ayette; “insanların en şerlisi- kötüsü akletmediği için hakikate kör ve sağır davrananlardır,” buyrulmaktadır. Enfal 22. Ayet.”

                Kur’ân, akla hitap eder. Sevgi ve ikna yolunu kullanır. Maksat çekici açıklamalar yapar. Esasları uzun aralıklarla tekrarlar. Kur’ân, detaya yer vermez. Ana fikir açıklar. Kısa, öz anlatımlar yapar. Kur’ân artık herkes tarafından anlaşılır, duruma gelmiş. Zira 200 kadar dünya diline çevrilmiştir. Ayetlerin okunup, yorumlanması; ilimlere sahip olmakla olur. Kur’ân- ı anlamaya çalışmakla, Kur’ân’dan hüküm çıkarmak, farklı, ayrı durumdur. Bugün cahiller en çok İslam dini üzerinde konuşuyor! Çünkü ahmak cahiller kendilerini âlim, bilgin sanıyor. Hele ilahiyat okuyan, sapkın kişiler meal yazıyor. Hüküm veriyor. Dine, imana sığmayan saçma, sapan, sapıkça laf ediyor! Sapkın medyada bunları konuşturup, yazdırıp, topluma bilgi sunduruyor! Kur’ân, İslam, bu sapıkların, şaşırmışların, sapıtmışların, sapkınların, hainlerin anlattığı değildir. Onlar fitneci, fesatçı- bozguncu, nifakçı- ayrılıkçı, satılmış, tutulmuş kahpe alçak hainlerdir.

                Peygamberimizin ahlakı, Kur’ân ahlakıdır. Kur’ân’ı doğru anlamak için peygamberimizi iyi tanımalı. Kur’ân’a öyle anlam vermeli. Peygamberimiz, Kur’ân’ı yaşamıştır. Peygamberimizi iyi tanımayan, Kur’ân’a yanlış anlam, meal, yorum vermektedir! Yanlış betimleme, tefsir yapmaktadır. Kur’ân’a tamamen yanlış anlam verenler çoktur. Peygamber düşüncesi bozuk olanların, İslam, Kur’ân düşünceleri de yanlıştır.

                “Bugün, peygamberin önüne geçirilen; önderler, liderler, şeyler, dervişler, efendiler, beyler, hoca efendiler, üstatlar, ağabeyler, büyükler vardır! Hep kendi yarı tanrılarından söz ederler. İlah yerine koyanlar bile vardır. Zira hiçbir zaman; Allah, Kur’ân, peygamber demeden, kendilerinin efendilerinden söz ederler. Hatta İslam olduğunu söyleyen bazıları, önderlerine tanrı der! Hep emirlerinden söz ederler. Değer sıralaması yapmakta, büyük yanlış, hata yapmaktadırlar. Efsaneler uydururlar.

                Peygamberimiz, Allah’ın “abduhu ve rasuluhu” olarak kabul ederiz. Peygamberimiz seçkin ve değerli bir insan ve de peygamberdir. Allah cc. Ona özel sıfatlar vermiştir. Peygamberimiz yaşayan bir İslam modelidir. Kur’ân yaşayıcısıdır. Bir mit değildir. Bir akıl almaz olağanüstü efsane değildir. Hazreti İsa as. Konumuna koymamalı. Bozuk İslam, peygamber düşüncesi taşımamalı. İbadetsiz bir İslam inancına sahip olmamalı. Bugün, biz İslam’ın özüyüz, deyip; Kur’ân ve sünnetten hiç söz etmeyen fırkalar vardır.

                Kur’ân’ı peygamberimiz öğretmiştir. Peygamberimizi örnek, model alarak, İslam dinini öğrenmeliyiz. “Yahudilikte, peygamberlere açık düşmanlık vardır.” “ Hıristiyanlıkta da peygamberi ilah olarak yüceltme, sevme vardır.” İslam olduğunu söyleyenlerde, peygamberimizin önüne Ehl-i Beyt diyerek, beş kişi koymaktadır! Bu zavallılar ne Kur’ân ne de peygamber bilmektedir. Ve tarikat liderlerinin çok büyük bölümü sapkın sapıktır. Bazıları şu anda tayfası ile birlikte cezaevindedir.

                Cemaat ve tarikat liderlerinin bazıları da nifakçı- ayrılıkçı, bölücü, terör yanlısıdır. Tutuklu olup, yargılama sonucu ceza almış olanlar vardır. Darbeci de vardır. Katil, katliamcı olanlarından tutunda, yabancı ve iç düşmanlarla işbirliği yapan; alçak, kalleş, kahpe, adi, hainlerde az değildir. Materyalist olanlarda küresel ölçekte kullanılan, satılmış mal olan hainlerdir. Çok uyanık ve b,ilgili, bilinçli olmalı. Bu münafık ve dinsizlere aldanıp, kanmamalı.

                Peygamberler ve o zaman yaşayan medeniyetler, insanlığa yol göstermekte, bilgi, ders, ibret aktarmaktadır. Allah cc. İnancı olmasa, olmazdır. “Kur’ân asıl ve esastır. Peygamberimiz ve peygamberler gerçek dosdoğru örnek ve önderlerdir. Öğretmenlerdir. Bu değerlerden örnek almalı. Ders, ibret almalı. Kılavuz yapmalı. İlahi merkezli bir anlayıştan dersler almalı. İslam konusunda yanlış, hata, yalan, görmezden gelme yapmamalı.”

                Bugün, pek çok Müslüman, Allah cc. Yanında; Lat, Menat, Uzza putları edinmiştir. İslam dinine, peygamberine, kitabına ihanet- hainlik yapmaktadır. İslam dinine ve müminlere muhaliftirler. “Birçoğu da bilim, pozitivist anlayışla din inkârı içindedirler. Materyalist olanlarda az değildir. Onlarca cahiliye anlayışı vardır. Müşrikler gibi Allah inancı ile puta tapınma, beraber gittiği de olmaktadır!”

                Peygamberlerin ve peygamberimizin niteliklerini, özeliklerini, sıfatlarını doğru bilmeli. Sağlam, güvenilir, saygın, üstün ahlaklı, tebliğci, örnek olucu, kılavuz, dini uygulayan, dini hükümleri gerçekleştiren, olduğunu unutmamalı. Tüm değerlerini İslam dini için ortaya koymuş. Mücadelesini hakça, hak için, halkla yapmıştır.

                Allah cc. İnsanları, Kur’ân’a, peygamberimize uymaya çağırdı.

                Peygamberimiz; insanları, Kur’ân’a, İslam dinine çağırdı.

                Hazreti Mevlana; “ne olursan ol, yine gel, diyerek; İslam’a çağırdı.”

                Bendeniz, Ekrem oğlu Mehmet ( Muhammet) Kasap kardeşinizde, tüm insanları, İslam dinine lütfen diyerek, davet ediyorum. Edindiğim bilgilerin en doğrusunu, gerçeğini, yararlısını yazmaya çalışıyorum. Hedefim: “Allah cc. Rızasını kazanmaktır. Sosyal medyada yayınlanan bu yazılarım karşılığında tek bir lira, kuruş, para almıyorum. 1999 yılından günümüze kadar, 2019 yılında da, 20 yıl 9 ay basılı gazetelerde ve sosyal sanal medyada yazıyorum. Tamamen maddi ücretsiz yazıyorum. Ücretimi, ecrimi, sevabımı sadece Allah’tan diliyorum.

                Hazreti Ali ra. Buyuruyor: “ Müminler inançta kardeş, insanlar insanlıkta eştir.”

                Tüm insanlar hak, hukuk karşısında adalet gereği eşittir. Eşitlik esastır. Eşitlik olmazsa, adalet olmaz. Adalet esastır. Eşitlik asıldır. İkisi hukuku oluşturur. Hukuk hakkı tecelli ettirir. Birey, aile, toplum ve devlet bu iki esas üzere yaşar. Bu iki esas, değer kaybolunca, insanlıkta biter, yok olur! İslam dininde bu iki değer ilk başta gelen değerlerdendir.

                Sizlere bir bilgi daha sunmak istiyorum: Nebi: “ Kendinden daha önce gelen bir peygamberin şeriatını açıklayan peygamberdir.”

 Resul veya Rasul. “ Yeni bir şeriat ile gönderilen, görevlendirilen, peygamber anlamına gelmektedir. “

Nebi ve resul, Allah’ın bir lütfüdür. İnsanın kendi isteği ile özel durumu ile ilgili değildir. Peygamberlerin İnsanları doğru yola sevk etmeleri, Allah’ın yardımı ve isteği ile olmaktadır. İslam sıfatı taşıyan peygamberler, görevlerini en iyi, güzel şekilde yaparlar. Tüm insanlık, peygamberin yardımına ihtiyaç duyar. Konuşma, anlatma, yazma, çalışma, düşünme, hukuk, siyaset, ticaret gibi pek çok konuda peygamberimiz örnek alınmalı. Kur’ân yaşanılmalıdır. Peygamberler yüz kızartıcı suç, günah işlemezler. Yapıları ona göre düzenlenmiştir. Hata yaparlarsa, uyarılırlar. Peygamberler hem tebliğ edicidir. Hem uygulayıcı, gerçekleştiricidir.

                “Peygamberimizin sıfatlarını mutlaka öğrenelim. İnternetten de öğrenmek mümkündür.”

                Müslüman, her şeyi dert edinir. Sorumluluğunu yerine getirir. Görevini eksiksiz yapar. Umursamaz olmaz. Zorluk karşısında usanmaz, bıkmaz, bitmez. Mümin, peygamberleri kendine örnek alır. Kur’ân’a göre, peygamberimiz gibi yaşantı sürer.

 Müslüman kişilerde önderdir. Evliyadır. Örnek alınacak kişilerdir. Biz müminlerin örnek alacağı, on binlerce evliya önder vardır. Örneğin: “ Yahya peygamberi öğrenelim. “Kerbelâ’nın Yahya’sı Hazreti Hüseyin’dir. Ama Hüseyin’i peygamberlerin, dinin önüne geçirmeyelim. Hazreti Ali’ye de tanrı demeyelim! Peygamberin önüne de koymayalım. Bu haddi aşmak, sınırları geçmek, küfre girmek, haçlılar gibi sapıtmak olur!” Sarı Saltuk, Romanya’nın Yahya’sı, Şeyh Şamil de Kafkasya’nın, Dağıstan’ın kartalını örnek yapmalı. Kıbrıslı Canbolat Bey, Kıbrıs’ın Yahyası’dır. Bizde binlerce Allah cc. Dostu vardır.

                Biz, hak Müslüman, hakiki samimi bilge müminler, Allah cc. Dostlarını, peygamberleri, âlimleri, kahramanları çok iyi tanıyıp, örnek almalıyız. İlme, bilime, doğru bilgiye, irfana, Kur’ân ve sünnete, sanata, kültüre bağlı İslam âlimlerini, bilginleri, bilgeleri, sanatkârları, hadis, fıkıh âlimlerini, meslek, sanat bilginlerini öğrenip, örnek almalıyız. Birey, aile, ebeveyn, öğretmen, eğitimci, imam olarak, üzerimize düşen görevi eksiksiz yapmalıyız.