İnsanlar, İslam olunca, hak mümin ve bilgili bilinçli samimi Müslüman olunca, İslam’ın tüm değerlerini yaşar. Olgun, mükemmel, ibadetli, ihsanlı- iyilikli, güzel, iyi, hayırlı, yararlı insan olur. Hayatı anlamlı yaşayıp, iki dünya güzelliğine erişir.

İnsan, İslam olunca; doğruyu, gerçekleri, hakkı, hakikati, hukuku, hakkaniyeti, adaleti, güzel ahlakı, edebi, hayâyı, ilmi, irfanı, sanatı, mesleği, Allah’ın yarattığı tüm güzellikleri alışkanlık edinir. Kendine ve başkalarına gereken tüm ilmi, irfanı, mesleki meziyetleri öğrenip, hayırlar yapar. İki dünyasını güzelleştirip; imar eder, mamur eder, ihya eder.

Müslüman bencil olmaz. Egoist olmaz. Hodkâm olmaz. Diğerkâm olur. Önceliğine başkalarını alarak yaşar. İhsan eder, iyilik eder, fedakârlık eder, bayındır eder, ihya eder. Kul hakkına girmeden, herkesin hak hukukunu sahibine kazandırır. Zalim olmaz. Bilir ki, zalimler Cehennem’dedir!

Müslüman, önce doğru, gerçek ilim edinir. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı, Esma’ül Hüsna ile bilir. Din, iman, İslam, peygamber, vahiy, tevhit, ibadet, iyilik, doğruluk, adalet, akıl, bilgi sahibi olur.

 İlim, bilim, bilgi edinmeden; sağduyulu, akıllı, zeki, makul, mantıklı olunmaz. Çünkü düşünmesini, tefekkür etmesini beceremez. Aklını doğru kullanamaz. Zekâsı ile sorun çözemez. İyi ile kötüyü karşılaştırıp, iyiyi, güzeli, hakkı, hakikati tercih edemez.

“Yüce Allah, peygamberleri aracılığı ile insanlara bildirdiği, İlahi bilgiler, mesajlar ve kurallar bütününe din adı verilmiştir.” İslam dininin adını, mümin Müslüman adını Yüce Allah cc. vermiştir. Bizler, bu adları, sıfat olarak kullanmak durumundayız.

Ayet: “ “Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.” “ … Bugün sizin için dininizi tamamladım. Size nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam’ı seçtim.”

İslam dininin gönderilişi, Hazreti Âdem Peygamber ile başlar. Peygamberimiz Hazreti Muhammet sav. İle son bulur. İslam dini kıyamete kadar Allah’ın koruması ile devam edecektir.

Mealen ayet: “Onu biz indirdik. Koruyacak olanda biziz.”

Rabbimiz Allah cc. dinimiz İslam, Peygamberimiz Hazreti Muhammet sav. Kutsal mucize mübarek İlahi kitabımız Kur’ân’ı Kerim, kıblemiz Kâbe’dir.

 Biz, din olarak İslam dinini seçerek, hak mümin hakiki Müslüman olduk, elhamdülillah. Müslüman olmak; emin- güvenilir olmak, onurlu- şerefli, bilgili, bilinçli, meziyetli olmaktır. İki dünyada Allah’ın izni ile huzura, mutluluğa, kolaylığa, refaha, felaha- kurtuluşa ermektir.

Mealen Ayet; “ Cennete sadece muttaki- takva mümin Müslümanların gideceği,” buyrulmaktadır.

Cennete İslam olanlar, Allah’ın rahmeti ile ulaşacaktır, inşallah. Cennet bedava, karşılıksız değildir. “Allah’a samimiyetle kulluğun- ibadetin ve varlığa iyiliğin karşılığıdır.”

İslam; “Allah’a teslimiyet, barış, kurtuluş anlamlarına gelmektedir.”

 Teslimiyet; “Yüce Allah’a gönülden bağlanmak, demektir.”

  Allahu Teâlâ; zalimlerin, kâfirlerin- ateistlerin- gâvurların, müşriklerin, münafıkların, fitnecilerin, fesatçıların- bozguncuların, katil katliamcıların Cehenneme gideceğini pek çok ayette bildirmektedir!

 İnsanlar inansa da, inanmasa da doğru doğrudur. Gerçek gerçektir. İnanma ve inanmama ile doğru ve gerçekler değişmez. İlahi doğru ve gerçekler, mutlaktır; muhakkak ecelli eder.

“Güneş doğmayacak, demekle, güneş doğmaz, olmaz. Doğruları, gerçekleri inkâr etmekle, gerçek, doğru yok olmaz.”

Tüm yaratılan varlıklar, yaratıcısı- yaşatıcısı olan Rabbini, Allah’ını bilir, över, tesbih eder. İnsanların bazıları avanak, ahmak olur. Kibire- gurura kapılır! İsyankâr olur. Nankör nefsine, azmış olan asi şeytana uyar. “Kendini, haddini, hududunu, hukukunu, Rabbini tanımaz! Allah’a isyan eder, inkâr eder! Sonunda belasını bulur! Hiç kimsenin yaptığı kötülük yanında kâr olarak kalmaz! Allah cc. inşallah bu aklını, zekâsını doğru kullanmayanlara,  hidayet isteme arzusu ihsan eder. Allah cc. istemeden, hak etmeden vermez. Hidayeti istemeli. İlmi istemeli. İsteyip, kazanım haline getirmeli.

 “İlim edinme, aklı geliştirir. Zekâyı geliştir. Aklın ve zekânın sınırlarını açar. İlim öğrenen bir kişinin aklı ve zekâsı ile cahil, ilimsiz, bilgisiz olanın aklı, zekâsı bir değildir.

Bunun içindir ki, Allah cc. mealen ayetinde buyuruyor ki: “ Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu?”

İman; “inanmak, güvenmek, inanç, bir şeyin doğruluğuna hiç kuşku duymadan, kabul etmektir.” İnsanın, Allah’a inanmaya ve güvenmeye gereksinimi vardır. Bu duygular yaratılıştan gelen duygulardır. İnanmak ve güvenmek bizlere güven ve huzur verir.

İman; “Allah, Kur’an, sünnet, peygamberimize, İslam dinine tümü ile inanmaktır.” İnanmayanlar hak mümin ve hakiki Müslüman olmaz. İslam dini dışında kalır! Münafık, kâfir, müşrik olur. Bunların yeri de cehennemdir. Amentü şerhine eksiksiz, şeksiz şüphesiz inanırız. Kur’ân ve peygambere inanırız. Biz, akıllı, zeki, bilgili, bilinçli müminler olarak; batıla, küfre düşmeyiz, elhamdülillah.

Bizler, mümin olarak Allah’a, Esma’ül Hüsna’da bildirilen gibi inanırız. Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere iman ederiz. İslam oluruz. Kelime-i tevhit ve Kelime-i şahadeti söyler ve kabul ederiz. Namaz kılar, oruç tutar, zekât verir, hac yapar, kurban keser, iyiliği ve ibadeti sadece ve ancak Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yaparız. Riyasız- gösterişsiz, kuldan karşılık beklemeden, İslam dinini yaşarız.

Cennete, Allah’ın emirlerini yapmamakla gidilmez. Allah cc. mealen buyuruyor. “Cennete sadece takva müminler gidecektir.”

Ayet: “ O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”

Ayet: “ ( Onlar) namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden de, Allah yolunda harcarlar.”

                                Allah cc.  Kur’an’da 35 kez namaz kılmamızı emretmektedir.

Ayet: “ Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”

Ayet: “ Hakk’a yönelerek, kendini, Allah’ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver.”

Ayet: “De ki, … Ben sadece bana gönderilen vahye uyarım.”

Hadis-i şerif: “ “Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekileri, dinde aşırılıkları helak etmiştir!”

Hadis: “ Hıristiyanların, Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin. Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana, Allah’ın kulu ve Resulü deyin.”

İslam dininde aşırılık, gerilik reddedilmiştir. Aşırılık da İslam değildir. Gerilik de İslam değildir. İslam, dosdoğru orta yoldur. Allah ve peygamberinin yoludur. “Dinin kaynağı Yüce Allah’tır. Öğreticisi, eğiticisi, tanıtıcısı, belleticisi, tebliğ edicisi, gerçekleştiricisi peygamberimizdir. Teorik olan Kur’ân’ı Kerim’i; pratiğe, uygulamaya, gerçekleştirmeye peygamberimiz, Cebrail as. Öğretmesi ile yapmıştır.

Ayet: “ Müminler ancak kardeştir.”

Müslümanların suni- yapay nedenlerle bölünmesi, parçalanmamsı, birbirine düşmanlık etmesi, ayrımcılık yapması haramdır.

“Allah cc; bölünüp, parçalanmamayı, birbirine düşmemeyi, birbiri ile savaşmamayı emrediyor. Aksi halde gücünüz gider, mealinde ayette buyuruyor.”

Bugün, sözde Müslüman olanlar; bilgisiz, bilinçsiz sözde Müslümanlar, düşmanları tarafından; öküz, köpek, horoz, deve, manda, it gibi dövüştürülmektedir! Allah cc. hidayet, akıl, fikir, bilgi, bilinç verir, inşallah.

İslam dininin temel şartı 5 tanedir, diyoruz. Ama aslında, esas olan, Kur’an ve sünnette binlerce şartı vardır. Hepsine inanır, iman ederiz. Hepsini yaşama, gerçekleştirme azminde, kararlılığında oluruz.

Sünnetlerde Allah’tandır. Peygamberimiz, kendi heva ve hevesinden, aklına geldiği gibi ibadet etmemiştir. Zaten heva ve hevesten yapılanlar, ibadet olmaz.

İslam dininin temel özelliklerini bilmeden, gerçek anlamda doğru dürüst mümin olamayız. Bugün pek çok Müslüman olduğunu söyleyen birey; batıl ve küfür içindedir! Allah cc. akıl, fikir, hidayet istemeyi nasip eder, inşallah.

Sosyal medyadan izliyorum. Erkek, kadın demeden, İslam konusunda, Kur’ân hakkında ileri- geri, asılsız, esassız yazıp, çizenler var. Bunların sanıyorum ki, soyları, sütleri, fikirleri bozuk! Şeyhleri, önderleri, liderleri sapık, gizli papaz veya kiralık fitne, fesatçıdır. Proje elemanıdırlar!

İslam dini evrensel, fıtrata- yaratılışa uygun, tevhit dini olup, akla zekâya önem verir. Akılsız, zekâsız insanları dinden sorumlu tutmaz. İslam’da bir birey bile haksızlığa uğratılamaz. Hiç kimseye zerre kadar haksızlık, zalimlik yapılamaz. İslam dini tüm insanların, hayvanların, bitkilerin, canlı- cansız dediğimiz tüm varlıkların huzur ve mutluluğu sağlar.  Evreni, dünyayı, doğayı, çevreyi korur. Korumayandan, samimi dindar mümin Müslüman olmaz.

“İslam dininin kaynağı, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır.” İslam dini tüm insanların ve de varlıkların her türlü ihtiyaçlarını karşılar. Allah cc. insanı yaratmış. Yaratılış özelliğine uygun da İslam dinini kılavuz yaşam kitabı olarak göndermiştir. Kur’ân’ı sünnete göre yaşamakla görevliyiz. Sünnetsiz, Kur’an yaşanılmaz. Yaşanılsa idi, peygamberler gönderilmezdi. İslam dini dünyada ve ahirette bizlerin huzurlu, mutlu olmasını sağlar. İslam dininin mesajları evrenseldir. Zaman ve bölgeye ait değildir. Tüm zaman ve bölgeleri kapsamaktadır. İslam inanç esasları, ibadetleri, emir ve yasaklar değişmezdir.  Zira yaratılışa uygun genel kurallar içermektedir.

Ayet: “ De ki, … Ben sadece bana gönderilen vahye uyuyorum.”

 İslam dininin esası “tevhit” inancıdır. Allah’ı bir, eşsiz, benzersiz, denksiz, öncesiz, sonsuz gibi yüzlerce özellikte, nitelikte bilmektir. Allah cc. bir olduğu gibi, İslam olan Müslümanlarında bir ve beraber olmasını emretmektedir. Ayrımcılık, bölücülük, birbiri ile çekişme, boğuşma, savaşma, birbirini yeme, gibi akılsız, geri zekâlı işlerde bulunulmaması istenmektedir.

Kelime-i tevhit ve Kelime-i şahadet tümcelerini derinlemesine kapsamlı şekilde dosdoğru anlamalı. Her güzel, iyi, yararlı işimize besmele ile başlamalı. Hamt ederek, şükrederek, bitirmeli. Allah’ın yolunu bırakıp; sapkın, azgın, katil, katliamcı, zalim kişilerin batıl, küfür yoluna gitmemeli! Peygamberimizden başka önder, lider, mürşit edinmemeli. Vahiy dini, tevhit dini, dosdoğru orta yol dini olan İslam dinini bırakıp, İslam dini dışına düşmemeli. İslam dini dışına düşüp; düşkün, düşük, zalim, sapkın, azgın, cehennem kütüğü olmamalı.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Din, nasihattir- öğüttür.”

 Bunun için bendeniz, akıllı, zeki olanlara, önyargısız olanlara, bilgimi aktarmayı, Allah’ın şahsıma yüklediği görev ve sorumluluk biliyorum. Bendeniz sadece bizleri tercih edene, önyargısız olana bilgi aktarıyorum. İlgi duymayanlara, hiçbir bilgi aktarma derdinde değilim. İslam dininde; dinde zorlama, baskı, dayatma yoktur. Tebliğ- açıklama, öğretme, eğitme vardır. İnsanları zorlayarak, baskı ile şiddet ile Müslüman yapmak mümkün değildir. Böyle olursa, insan, Müslüman değil, münafık olur! “BİLGİ’NİN” BEŞTE DÖRDÜ “İLGİ’DİR.” “KUR’AN-I KERİM’IN, DÖRTTE BİRİ; İLİM- BİLİM- BİLGİ VE TÜREVLERİNDEN OLUŞMAKTADIR.”

Rahat bir yere oturup, gözlerinizi yumunuz. Eğer doğru ilme ve dini bilgiye sahip iseniz; Allah’ı, Kur’an’ı, peygamberini, İslam dinini hayal ediniz. Evreni, dünyayı, 1 milyar karada yaşayan canlıyı, 2 milyar denizlerde yaşayan canlıları düşününüz. Yerin derinliklerini, uzayın derinliklerini düşününüz. Allah’ı merak ediniz. Allah’ı maddede, manada görünüz. Yarattıklarının İlahi hikmetinde görünüz. İnsan aklı sınırlıdır. Kapasitesi bellidir. Eğer dini, ilmi bilginiz yoksa çok daha sınırlı akla, zekâya sahipsiniz.

 Allah cc. her sıfatında- özellik ve niteliğinde sınırsızdır. Hudutsuzdur. Sonsuz nitelik ve özelliklere sahiptir. İnsan öyle değildir. Sınırlı yetenekleri vardır. Bu sınırı; ilim, bilim, din, iman öğrenirse, biraz daha genişletebilir.

İnsan, en küçük bir hesaplamayı bile akıldan ezbere yapamaz. Örneğin: 1324576890 sayısını 1234567890 ile çarpamaz. Ama 15 çarpı 15, 25 çarpı 25 sayısını çarpabilir. İşte insan zekâsının, aklının sınırlı olduğunu görüyoruz. Eğer öğrenim görmemiş ise; 12 çarpı 13 sayısını bile ezberden çarpamaz. Cebir, geometri, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, trigonometri hesapları hiç yapamaz.

Dini eğitim ve öğretimi alamayanlarda böyledir. Din hakkında bir şey bilmez. Bilmediği için düşmanlık eder! Düşmanlık gereği aptalca, manyakça, serserice, sapıkça laflar eder! İnsani önce bilginin eğitimini, öğretimini görmeli. İlim, bilim, bilgi edinmeli. Bilgi sahibi olmalı.

Allah’a ve Allah’ın bildirdiklerine samimiyetle, içteni gönülden hakiki anlamda inanmayandan bir değer, kıymet çıkmaz. Bu tiplerin, Allah ve insanlar, hatta hayvanlar nezdinde bir değeri, kıymeti de yoktur. Allah cc. mealen diyor ki; “Onlara ne diye değer vereyim?”

Allah cc. madde değildir. Eşya, madde, şekil gibi değildir. Allah cc. mana, soyut varlıktır. Biz, onu yarattıklarında görürüz. Nasıl ki; akıl, zekâ, yerçekimi, sevgi, huzur, mutluluk, şefkat, merhamet, müşfiklik, düşünce gibi değerleri madde olarak görmüyoruz, göremiyoruz. Allah’ı da böyle göremeyiz. Ama yerçekimi, akıl, sevgi, mutluluk, huzur, şefkat, düşüncenin varlığını biliriz. Allah’ı da böyle biliriz. Onun varlığına, birliğine, eşi- benzeri olmadığına, öncesiz ve sonsuz hayat sahibi olduğuna gönülden inanırız.

Sapık, maddeci sapkın, azgın, aklını doğru çalıştıramayan, cahillere sakın aldanmayınız! “Onlara, kendilerinin uzun kuyruklu şempanze maymundan evrimleşerek türediklerini, Siyonist Yahudi Charles Darvin söyledi. Onlar hayvan soylu olduklarına inanıyor.” “ Yine onlara Siyonist Yahudi Karl Marks ve yoldaşları; din- iman, Allah yok, dedi! Onlar, Allah’ı ve kendilerini inkâr eder duruma geldi.”

Bütün insan ve hayvanların hücre yapıları, gen, DNA yapıları büyük ölçüde birbirine benzemektedir. Çünkü hepsi aynı cevherden yaratılmıştır. Ama hücrelerin mutasyona uğraması ile maymundan insan, sürüngenlerden kuşlar oluşmaz. Mutasyon bir bozulmadır. Hastalıktır.

Evrimciler, maymuncular; şu yerde, bu yerde fosil bulundu. İşte daha önce şu hayvandı. Şimdi bu hayvan oldu, demeleri; yalandır. Hiledir. Hilekârlıktır. Düzenbazlıktır. Tezgâhtır. Uydurma, düzmece, kurgulamadır. Hayvanların birleştirilmesinden, kurgu, değişim yapmışlardır. Allah, din, iman konusunda yalan, inkâr, iftira söyleyenlere, inanmayınız.

Materyalistlerin- maddecilerin hem dinsiz imansız Allah tanımaz davranmalarının ve de Darwinist hareket etmelerinin sebebi; insanı dinsiz imansız Allah tanımaz yapıp; onursuzlaştırma, şerefsizleştirme, insafsız, vicdansız, insanlık dışı yapıp, her tülü pislikte kullanmak istemelerindedir.

Darwinist teoriye inandırmak istemelerinin nedeni de; insan gibi akıllı, zeki, soylu, iyi, güzel onurlu varlık olduğunun unutturulmak istenmesidir! Pis işlerde, kötü, çirkin işlerde bir hayvan gibi kullanmak istemelerindedir.

Tin süresi 4. Ayet: “ Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”

Evrenin, âlemlerin kendi kendine yaratıldığına inanıyorlar! Tüm varlıkların, evrenin tesadüfen- rastlantı sonucu yaratıldığına inanıyorlar.  Varlıkları, tabiat- doğa ana yaptı, diyorlar. Allah cc. yarattı, dememek, için tüm akılsızlığı, geri zekâlığı yapıyorlar. 

Dünyada her şeyin bir kanunu- yasası vardır. Tabiat- doğa yasaları vardır. Her olay, eşya, cisim bir “sebep- sonuç ilişkisine göre olur.” Her eserin- yapıtın, eşyanın, cismin, maddenin bir yapıcısı, yaratıcısı vardır. Sebepsiz- nedensiz hiçbir bir olay olmaz. İnsan da elde avuçta hiçbir şey yok iken, hiç yoktan bir eser yaratamaz. Olandan, yeteneklerinin erdiği kadar eser- yapıt yapabilir. Allah cc. yaratır. İnsan yapar. Ayartma; hiç yoktan meydana getirme olayıdır. Yapma; yaratılan varlıklardan yararlanarak, şekil, biçim verme olayıdır.

Şimdi soralım: Sizler hiç kendi kendine apartmanların, yolların, gemilerin, taşıtların, ekmeğin olduğunu gördünüz mü?

Sizler hiç tesadüfen- rastlantı eseri bir eserin- yapıtın oluştuğunu gördünüz mü?

Tabiat- doğa ananın; bir beton, taş üzerine; ağaç, inek, gül, sığır, ayı yetiştirdiğini gördünüz mü?

İşte bu materyalistlerde o kadarcık akıl, zerre kadar işlettikleri zekâ vardır. Başka bir diyeceğimde, kafasızlar için pek yoktur. Ömrüm bu akılsız, geri zekâlı, yanlış bilgililerle mücadele etmekle geçti!

Bizler, Allah’ın bizlere gönderdiği hak din İslam dinine inanmak durumundayız. Başka çıkar yol, kurtuluş yolu yoktur. Allah’ımızı “Esma’ül Hüsna” ile bilmeliyiz. Hiç kimseye haksızlık etmemeliyiz. “Haksızlık edene zalim denir. Zalimlerin cehenneme gideceğini Allah’ımız buyurmaktadır.”  “ İslam’da farz, vacip, sünnet olan ibadetleri yapmakla görevliyiz. Haram, mekruh olanlardan da sakınmamız gerektiği bize bildirilmektedir.” İbadetsiz mümin ve Müslüman olmaz. Allah’tan peygamberimize gelen bilgi, mesajları kabul edip, yerine getirmeliyiz. Seçkin kul, hak mümin Müslüman olmalıyız. Samimi bilge doğru dürüst bilinçli Müslüman olmak durumundayız. Başka kurtuluş yolu yoktur. Diğer yolların tümü cehenneme çıkar!

İhlâs süresi 1- 2. ayet: “ De ki, O, Allah’tır. Bir tektir. Her şey Allah’a muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir.”

Şura süresinde mealen; “O, gökleri, yeri yaratandır,” diye buyruluyor.  

Allah cc. vardır, yokluğu düşünülemez. Varlığının öncesi ve de sonu yoktur. Allah, tektir, benzersizdir, eşsizdir. Varlığı kendindendir. Allah cc. yarattığı hiçbir varlığa benzemez. İnanlar, onun şeklini şemalını düşünemez. Kapasiteleri dışında kalır. Allah cc. hayat sahibidir. Her şeyi bilir, görür, işitir, yapar, yaratır, diler. Arzularında, sıfatlarında bir sınır, hudut, son yoktur. Allah cc. sonsuz güç, kuvvet, kudret sahibidir. Her şeye gücü, kudreti yeter. Dilediğini, dilediği şekilde, istediği zaman yaratır. Allah’ın yaratması her an devam etmektedir. Allah cc. konuşur, söyler. Görür, işitir. Sıfatlarında sonsuzluk vardır.

Allah’ın dünyada yarattığı varlıkların %80’i kayboldu. Nesli devam etmiyor. Ama yenileri yaratıldı. Yaratılmaya devam ediyor. Dinozor, Mamut, Deniz Canavarı gibi kara, deniz, hava canlıların devamı da kalmadı. Ama yeni canlıların yaratılması sürmektedir. Allah’ın yarattığı canlıların tümü henüz tam sayı olarak tespit edilememiştir.

Nisa süresi 10. Ayet: “ İman edip, salih amel işleyenlere gelince, ( Allah) onların ödülünü eksiksiz ödeyecek. Lütfünden onlara daha fazlasını verecektir.”

AL-İ İmran 9.ayet: “ … Doğrusu iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır- anımsatmadır.” 

Zariyat süresi 56. Ayet: “ Ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler, diye yarattım.”

Mümin un süresi 1- 2. Ayet: “ Müminler gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında derin bir saygı içindedirler.”

Bakara süresi 110. Ayet: “ Namazı - salâtı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Kendiniz için ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.”

Maide süresi 6. Ayet: “ Ey iman edenler! Namaza–salâta kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayınız.”

İslam dininde ibadetlerin büyük çoğunluğu gusül- boy abdesti alamdan yapılmaz. Boy abdesti alanlar, cünüplükten kurtarmış olanlar, ayrıca namaz abdesti de alırlar. İslam dininde temizlik şarttır. Maddi, manevi temiz olmak şarttır. “Peygamberimiz: İmanın yarısı temizliktir.”

Maide süresi 6. Ayet: “ … Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak, temizlenin…”

Nisa süresi 103. Ayet: “ … Namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.”

Biz, hak mümin, hakiki bilgili bilinçli samimi Müslümanlar, namazı ve diğer ibadetlerin yapılışını, edasını peygamberimizden öğreniyoruz. İbadetlerin yapılış şekilleri detayı ile hadis ve sünnetlerde vardır. Bunları sahabe ve âlimler, Allah cc. razı olsun ki, bizlere kadar ulaştırmışlardır.

Cuma süresi 9. Ayet: “ Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve Alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”

Bizler, mümin ve Müslümanlar olarak, İslam dininin İlahi mesajlarına, sıfatlarına, fazilet değerlerine, ideal Rabbani değerlere gönülden inanır ve yaşarız. “Allah cc. diğer peygamberlerden; Hazreti Âdem’e 30 sayfa, Hz. Şit’e 50 sayfa, Hz. İdris’e 30 sayfa, Hz. İbrahim Peygambere 10 sayfa İlahi emir masajı- iletisi göndermiştir. Tüm peygamberleri ve ilahi emirleri kabul eder; sevgi, saygı duyarız.”

“Hz. Musa’ya Tevrat, Hazreti Davut’a Zebur, Hazreti İsa’ya İncil, Hz. Muhammet sav. Kur’an indirilmiş, gönderilmiştir. Hepsine inanır ve sevgi, saygı duyarız. Hepside haktır. Dinleri İslam’dır.”

Günümüzde bozulmadan, tahrif edilmeden sadece Kur’ân-ı Kerim durmakta, kıyamete kadar da korunacaktır. Kur’an bir İlahi mesaj içeren mucize kitaptır. Hayat- yaşam kılavuzudur. Yaşanması için gönderilmiştir. Peygamberimiz, buyrulan ibadetleri Cebrail meleğinin öğretisi ile en güzel şekilde yaşamıştır. Kur’ân’ın öğreticisi, eğiticisi, belleteni, açıklayanı, teorik bilgileri pratiğe, uygulamaya çevireni, gerçekleştireni peygamberimizdir. Peygamberimizde ibadetlerin yapılış şekil, formatlarını Cebrail as. Dan öğrenmiştir.

Peygamberimiz, Kur’an yaşayışını, örnek önder lider peygamber olarak öğretmiştir. Ahlakı, edebi, hakkı, hakikati, imanı, inancı, İslam dinini öğretmiştir. İnsani ilişkileri, dünya ve ahiret mutluluğunu, cennet ve cehenneme kimlerin gideceğini açıklamıştır. O ders anlatan bir eğitimci öğretmen, uygulamalı gösteren bir eğitimciydi.

Tüm peygamberler ve peygamberimiz tam doğru ve dürüsttür. Allah’ın eğitiminden geçmiştir. Güvenilirdir. Emin kişilerdir. Günah işlemezler. Hata, yanlış yaparlarsa, uyarılırlar. Allah’tan vahiy yolu ile gelen İlahi emirleri halka bildirirler. Çok akıllı ve dahidirler, dehadırlar, çok zekidirler. Seçilmiş kullardırlar.

Allah’ı seven peygamberi de sevmeli. Peygamberi seven, Allah’ı da sevmelidir. Allah’ın en sevgili kulları olan peygamberleri sevmemek; Allah’a olan sevgisizlik, saygısızlık, itaatsizliktir! Kur’ân bilemezlik, anlamazlıktır. Bu tipler, mümin ve Müslüman sıfatı taşımamaktadırlar! Mümin ve Müslümanlar; Allah, Kur’ân, peygamber, din iman severler.

Müslüman, en güzel ahlaklı, yüksek İslam ahlaklı, samimi bilgin, bilge, sanatçı, sanatkâr olmalı. Allah’a teslim olan olmalıdır. Serseri asi, isyankâr olmamalı. “Dünyayı tanımalı. Ahireti, Sür, mizan, cennet, cehennem, kıyamet, amel defteri, kabir hayatı, sırat, ölüm, Münker ve Nekir, Zebani, mahşer, tekrar diriliş hakkında geniş ve derin doğru bilgiye sahip olmalı.” Bugün ki, ateist ve münafıkların boş paslı teneke gibi ötmelerini boşa çıkarmalı. Bendeniz bu kadarda kirletilmiş beyin, kararmış kalp, hak ve hakikati- doğru ve gerçeği inkâr eden; sefil, sefih, zavallı görmedim. Allah cc. inşallah hidayet isteme arzusu verir, diye dua ediyorum.

Hak mümin hakiki samimi bilge Müslüman, hayatını Kur’ân ve sünnet üzere düzenler. Akli - doğa ilimleri ile dopdoludur. Allah’ın emirlerini tutar, yasakladıklarından sakınır. Allah’ın verdiği tüm nimetlere şükreder, hamt eder, zikreder, dua eder, ibadet eder, iyilik eder, tövbe eder.

İbadet etmenin başka bir tanımı, “kulluk etmektir.” Bu bir olan Allah’a teslim olmaktır. Allah’a teslim olup, kula teslim olmamak, kula kulluk, uşaklık etmemektir. Bu bir onurdur- şereftir, haysiyettir- saygınlıktır. İnsan olmaktır.  İnsanlıklı, insancıl, insaniyetli, merhametli, ibadetli, iyilik ve hizmet eden mümin olmaktır.

İbadetler, Allah’ın buyurduğu, peygamberimizin ve sahabenin yaptığı gibi yapılır. Birbirini veya kendini, Rufailer gibi şişlemek, Şiiler gibi zincirle dövünmek, saz çalıp, oynamak, bir Kur’an ve peygamberimizin ibadetlerinden değildir. İşte Kur’an ve sünnetten kopulduğunda; nasıl, ne, niçin, neden, niye; neyin yapıldığı belirsiz olur! Gittikçe sapma, sapıtma, sapkınlaşma, azgınlaşma artar! Allah cc. hidayet nasip eder inşallah.

                Müslüman, akıllı, zeki, ileri görüşlü, bilgili, bilinçli ve de pek çok maharetli olur, olmalı. Sürü olmamalı. Aptal olmamalı. İyi öğrenimli, güzel eğitimli olmalı. Devlet, millet olarak ideal olmalı. Manyakça işler yapmamalı. Her kurumu ile estetik, harika, harikulade olmalı. Millet, ümmet olmalı. Serseri topluluğu, kalabalığı haline gelmemeli. İlim, bilim, bilgi, güzel ahlak, edep toplumu olmalı. Bölünen ve parçalanan hayvan süresi özellikli olmamalı. Deve, öküz, manda, horoz, it gibi kavga ettirilen olmamalı. Allah’ın iradesi, peygamberimizin yüksek ahlakı İslam olanda kendini göstermeli. Sapık ideolojilere, bozuk felsefi akımlara kapılıp, hayvan sürüne dönüşmemeli. Hayvan soyluyum, imansız, dinsiz yaratığım dememeli. Savaş çıkarmamalı. Barışı sağlamaya çalışmalı. Savaşa da hazır olmalı. Ama savaş çıkaran, mümin olmamalı. Zalim ve gâvur gibi olmamalı.

                Kur’ân, sünnet, ilim, hikmet, güzel ahlak, edep, irfandan ayrılmamalı. Her mümin birey, kurum, kuruluş, toplum, devlet insanlığın gelişmesi, kalkınması, yükselmesi, ilerlemesi, terakki etmesi için çalışmalı. Papazlar, komünistler, ateistler, Müslüman olurken, bizdeki cahil cühela çapulcu serseriler, gâvur olmak için eğitim- öğretim görmektedir! “İslam, din; nasihattir- öğüttür, diyen peygamberimizdir.”

 Bizlerde mümin olarak, nasihat- öğüt vermeliyiz. İnsanların hak mümin hakiki Müslüman, İslam olmaları için İslam’ın yol ve yöntemi ile pedagojik eğitim- öğretim yapmalıyız. Çocuklara eğitim yaşında, eğer İslam eğitimi verilmezse, gözlemlerimdir; sapkın, azgın, asi olmaktadır! İnsanlara eğitim; çocuk, genç yaşında mutlaka ama muhakkak ilim, irfan, ahlak, edep, hayâ, İslam kazandırılmalıdır. Teorik ve de pratik şekilde kazandırılmalıdır. Benimsetilmelidir. İçselleştirilmelidir. Özümsetilmelidir. Ruha etki ettirilmeli. Genlere işlenmeli. Genler haram ve günahlarla bozdurulmamalı.

İlmin- bilginin karşıtlığı cahillik, cehalettir. Marifetin- Allah’ı bilmenin karşıtı inkârdır. Ateistliktir. Kafirliktir. Gerçek ve doğru bilgi sahibi olmayanlar sapık, sapkındır. Gerçek doğru bilgiye sahip olan birey, asi, inkârcı olmaz. Cahil insanlar haksız hukuksuz yere katillik ederler! Bu katillikleri nedeni ile tüm dünya insanlığını öldürmüş kadar günah alırlar. Cehennemlik olurlar.

Kur’an ve sünnette bildirilen haram sayısı, okuduğum kadarı ile, bazı İslam alimlerinin bildirmesi ile 730 tanedir. Bu haramların 467 tanesinin “büyük günah” olduğunu bildiren İslam alimleri vardır. bizler bu haramları- günahları dini kitaplardan ve de internetten öğrenebiliriz. Büyük günah işlemek, insanı dünya ve ahirette perişan eder! Ruh ve beden olarak insanlıktan çıkarır!

Sahabe- ashap devrinde Kur’ân’ı ezber edenlerin, hafızların sayısının 3,000 ( üç bin) kadar olduğu bildirilmektedir. Bunlara “Kurra” denirdi. Bunlar, Kur’an’ı hem okuyarak hem de dinleyerek ezberlerdi. Yanı o dönemde hafız olanların sayısı az değildi. İlme, bilgiye önem ve değer verirlerdi. Akli- doğa ilimleri de bilirlerdi.

Müslüman, “hasbi” olmalıdır. Yanı güzel, iyi davranışları sadece Allah cc. rızası için yapmalı. Dünyalık bir karşılık, çıkar, menfaat beklememeli. Bizler, Allah cc. ve resulünün istediği gibi mümin olmak durumundayız. Tüm varlığımızla, İslam dinini bir bütün olarak yaşayıp, dini bütün mümin ve Müslüman olmalıyız. Başka kurtuluş yolu yoktur.

Biz, Müslümanlar; farzları, vacipleri, farz-ı ayinleri, sünnetleri çok iyi ve dosdoğru öğrenip, eda etmeliyiz. Bunun için mürşit hak olmalı. Münafıklardan ve sapıklardan olmamalı. Bugün pek çok tarikat, cemaat, grup bozulmuştur. Dinden uzaklaşıp, felsefi ve ideolojik sapkınlık içine düşenler, düşkün ve sapkın olmuştur! Pek çoğu anarşi, şiddet, terör yapmaktadır! Bunlara aldanıp, kanmamalı. Kanıp, sapıklığa, sapkınlığa düşmemeli.

Bu kesimlerin bazıları iç ve dış ateist kâfir gâvur şer odaklarının eline düşmüş! Bir piyon, köle, esir, malzeme, araç- gereç, mal gibi kullanılmaktadır! Onlar hala kendilerini en doğu, istikameti hak olan üstün kişi olarak görmektedir! Katil, katliamcı barbar, vahşi, dehşet saçan adi yaratık olmuşlar! Hala kendilerinden haberleri yok!

Allah cc. ayetinde mealen buyuruyor: “Onlara sapkın, azgın, bozguncu oldukları söylendiğinde, onlar kendilerinin ıslah edici- iyileştirici olduklarını söylerler!”

Tam da böyle söylüyorlar. Hak sözü söyleyeni eleştiriyor, yeriyor, kötülüyor, karşı çıkıyorlar!

Bugün ki ve bir ay önceki yaşanan olaydan söze edeceğim: “ Sarı Yelekliler yanı sarı yelek giyerek; Fransa, İngiltere, Belçika, Hollanda da 3 ayı aşkın sürede sokaklarda terör, anarşi, şiddet, yakıp- yıkma yapanlar var. 

Gazeteci birisine diyor ki; niçin şiddet yapıyor sunuz? Çevreye zarar veriyorsunuz? Terör yapanın verdiği yanıt; Avrupa’nın ortasında, Brüksel’de özgürlük yok! Baksanıza, polis bize karşı şiddet yapıyor! Bizi çekin. Tüm dünya şiddeti yapanları görsün!”

Fransa’da başlayan Sarı Yeleklilerin terör olayları, hükümeti yasa çıkarma zorunda bıraktı. “Yüzlerini kapatıp, sokaklarda terör yapanlar, için hem mahpus cezası hem de para cezası yasası çıkardı.” Eylem yapanlar bu yasayı; “özgürlüklerin sınırlandırılması olarak görüyor. Bu demokrasi, özgürlük değildir, diyor!”

İşte fesatlık- bozgunculuk, fitne, nifak- ayrımcılık, anarşi, şiddet, terör yapma, böyle bir gâvurluktur. Tam, %100 doğru da olsa, bir kulp takar. Karşı çıkarlar. Bu gibilere aldanıp, kanmamalı. İnsan kendini kullandırmamalı.  

Müslümanlar; farz, vacip, sünnet olan ibadetleri yaparken, haramlardan da sakınmalıdır. Aksi halde yapılan ibadetlerin bir kıymeti, değeri, makbul kabul edilmesi olmaz. Allah cc. harama düşmüş, kişilerin ibadetlerine değer vermez. Az bir değeri olsa bile; günahlar o değerleri siler, sıfırlar, götürür! Yanı yapılan ibadetlerden 100 birim sevap alınır. Yapılan haramlardan 200 birim günah alınırsa, geriye eksi yüz birim günah kalır! Böyle Müslüman olmaz, olmamalı.

Bizler, mümin olarak; farz, vacip, sünnet, mubah, müstehap ibadetleri harfiyen yapmalıyız. Haram, müfsit, mekruh olanlardan da kaçınmalıyız.

Hadis-i şerif: “Her iyilik bir sadakadır.”

Fusilet süresi 14. Ayet: “ İyilikle, kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde önle! Bir de bakarsınız ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiş.”