Hak mümin hakiki Müslüman Türkler ve Müslümanlar medenidir- uygardır. Medeniyet; “ilkelliğin, barbarlığın, haydutluğun, eşkıyalığın, teröristliğin, saldırganlığın, şiddetin, sapkınlığın, sapıklığın, sapmanın, zalimliğin,  zulmün, serseriliğin zıddıdır.”

Medeniyet; İslam dininin hakkıyla ve layıkıyla hakça yaşanmasıdır. Bilgili, kültürlü,  anlayışlı; dosdoğru ve gerçekçi yaşamadır. Şefkatle, merhametle, müşfiklikle, sevecenlikle, saygıyla, hoşgörüyle, yardımlaşarak, paylaşarak; insanca yaşamadır.

Medeniyet kelimesi; “el- Medine’den” türetilen bir sözcüktür. El- Medine; “şehir” demektir. El –Medeni; şehirli, şehrin halkından biri, anlamına kullanılmaktadır. Bedeviliğin zıddı bir kelimedir.

Medeniyet ise; şehircilik, ilim, teknik, sanat, sanayi, ticaret, öğretim, eğitim olanaklarından yararlanarak, refah içinde huzurlu, mutlu yaşamadır.

Avrupa dillerinde de medeniyet; Latince “civil” sözcüğünden türemiş, şehir, şehirli anlamına gelmektedir. Bu sözcük, 1756 yılında Fransa’da doğmuş, bir sözcüktür. Ancak Batıda medeniyet, edebiyata 1798 yılında sözcüğe; medenileşme eylemi, medeni olma durumu olarak ilk kez geçmiştir. 1890 yılında ise insanlığın ahlakça, fikirce ve sosyal hayatça ilerlemesi olarak düşünülmüştür.

Medeniyet; iyi, güzel, olumlu hayat tarzı demektir. Medeniyet, hayatın bütün konularını içine alır. Medeniyette, ahlakı, onurlu, iyi, güzel, bilimsel, sanatsal gelişme vardır. Medeniyet güzel ahlaktan doğar. İnsanların güzel eğitilmesi, bilgili olması, insanlıklı olması, insanların gereksinimlerini karşılamasıdır. İnsanların ihtiyaçları; maddi, manevi, ilmi, ahlakı, zekâ, ruh olarak karşılanmalı.

Medeniyet; insanların, toplumların düşünce ve sanat hayatının maddi, manevi karşılanmasıdır. Bireylerin, toplumların iyi yolda ilerlemesidir. Toplumların barış içinde yaşamasıdır. Toplumların dini ve ilmi değerlerle yaşamasıdır. Bilgili ve kültürlü olmasıdır. İnsanlıklı, insancıl, insaniyetli, merhametli, bilgili, kültürlü olmasıdır. Toplumun kültürlü, irfanlı, ilimli olmasıdır.

Köyde medeniyet doğar ama şehirde gelişir. Çiçek, köyde yeşerir ama şehirde çiçeğe, güle dönüşür. Medeni olmak için şehrin bilim, teknik, sanat, kültüründen yararlanmak gerekir.

Medeniyet; millidir. Hars(kültür) millidir. Medeniyet, toplumdan topluma geçer. “Doğru kültürünü değiştiren milletler, toplumlar medeni olamaz.” Medeni olmak için; akıl, usul, kültür, ilham olmalı. Her yönü ile kalkınma olmalıdır. Din doğru, kültür yararlı, ahlak güzel ve yüksek olmalı.

“Sapkın toplumlarda, aşiret toplumlarında, ırkçı toplumlarda, yabancı düşmanlığı yapan toplumlarda, hak hakikat düşmanı toplumlarda medeniyet olmaz. Olmadığı görülmektedir ve açıktır.”

Din yaşantısı medeniyet için önemlidir. Buda- Brahma, Budizm, Hinduizm toplumları medeni olamamıştır. Bu anlayışla medeni olamayacaktır.

Hıristiyan, Yahudi toplumları medeni olamamıştır. Bu anlayış devam ettikçe, hiç medeni olamayacaktır. Batı medeniyeti diye bir medeniyet hiç olmamıştır. Medeniyet sadece İslam medeniyetidir.

İslam medeniyeti evrensel bir medeniyettir. Medeniyet; şehitleşme ile gelişir. Çadır, göçebe medeniyeti olmaz.

Medeni olmak için dosdoğru kullanılan akıl, zekâ, bilgi, ilim, Kur’ân ve sünnet yaşantısı olmalı. Akılsız kafadan, sapkın düşünceden, barbar, vahşi, saldırgan, katliamcı kişi ve toplumlardan medeni olmaz.

Okullarımızda okutulan ders kitaplarında; “ Buda- Brahma medeniyeti,” “ Batı ve Avrupa medeniyetinden” söz edilmektedir. Bu kitapları yazanlar; o barbar, vahşi, katil, katliamcı gücün özleminde ve etkisinde olduğu için böyle yazmaktadırlar. Gerçek anlamda bir Batı, Avrupa, Amerika, Rus, Çin, Hindu medeniyeti hiç olmamıştır. Dünya insanlığına en büyük zararı, ziyanı, katliamı bunlar vermektedir! Haçlı anlayıştan, Siyonist Yahudi anlayışından, Çin dinsizliğinden medeniyet çıkmamış, bu akılsızlıkla çıkmayacaktır.

Türkler, İslam medeniyetine mensupturlar. İslam Tarihi, Türk Tarihi bilinmeden, Müslümanların medeniyeti bilinemez. Türkler ve diğer mümin ırklar; İslam dinine, ilme, kültüre, sanata ne zaman bağlı kalmışlar, işte o zaman medeni olmuşlar. Ayrıldıklarında, sapkınlar gibi zalim olmuşlardır.

Peygamberimiz, Araplara diyor ki; “Türkler, size dokunamadıkça, onlarla dost geçinin. Türkler, size dokunamadıkça, onlara dokunmayınız.”

Bugün, Türkler çok yardımsever, iyilik yapan, yardım eden, dayanışma içinde olandır. 2020 yılı başından beri tüm dünyada “Korona virüs, Kovid- 19” denilen bir virüs pandemi salgını ile insanlar hasta olmakta, ölmektedir! Sekiz milyon insan hasta olmuş, 500 bin insan bu hastalıktan ölen olmuş! Hastalık tam hızı ile devam etmektedir! Ülkemizden, bizden yardımı isteyen, 125 ülkeye medikal tıbbı ekipman- donanım malzemesi yardımı yaptı. Oysa Batılılar birbirinin malzemelerini gasp etti! Biz normal zamanlarda da her yıl 140 ülke halkına her türlü yardımı sürekli yapıyoruz. Ama yinede ülke yönetimleri, Türk ve Türkiye düşmanlığı yapmaktadır.

Türkler, hak mümin ve hakiki Müslüman olduktan sonra hep yardımsever, iyiliksever, insancıl, merhametlidir. Elin zaliminin evladını alıp, melek gibi vali, kaymakam, komutan, yönetici yapmışız.

“Orta Asya’da ilk Müslüman Türk devleti; Kararanlılardır.”

 “Karahanlılar’dan 20 yıl kadar önce Müslüman olan; İdil (Volga) Bulgar Devleti olduğu araştırmalarla anlaşılmıştır.”              

             “ Gazneliler’de başka bir Müslüman Türk devletidir.”

 Biz Türkler, tarihimizi çok iyi bilmeliyiz. 16 imparatorluk, 125 devlet, han, hanlık, beylik kurduğumuzu ve dünya insanlığına hizmet ettiğimizi unutmamalıyız.

Biz Türkler, hiç bir zaman mümin olarak, zalim olmadık. Zulmetmedik. Emperyalist, sömürücü, sömürgeci, katliamcı olmadık. İnsanların dillerini, dinlerini değiştirmedik. Irkçılık yapmadık. Siyahi insanlara zenci deyip, ırkçılık, ayrımcılık yapmadık. “Beş yüz yıl Osmanlı egemenliğinde yaşayanlar, Müslüman olmadı. Müslüman edilmedi. Baskı, şiddet, ayrımcılık yapılmadı. Dillerini de değiştirmedi.” Oysa bir Portekiz, Latin Amerika’yı, bir İspanyol Güney Amerika’yı, Fransızlar, İngilizler;  Arapları; İngilizler, Fransızlar, Afrika’yı dil ve din olarak değiştirdi. Hala daha ırkçılık, sömürücülük, sömürgecilik yapmaktadırlar! Hala zenci diyerek, ayrımcılık yapmaktadırlar. Hala zorla din değiştirmeye çalışmaktadırlar. Hala kendi vatandaşlarına; yerli, yabancı, zenci, mümin ayrımı yaparak; her tülü ayrımcılığı, haksızlığı, zulmü, dışlamayı yapmaktadırlar.

“25 Mayıs 2020 günü George Floyd adlı bir siyahî- zenci insan, Amerika’da 4 polis tarafından boynuna diz çökerek, boğularak öldürüldü! Amerika polisi her yıl yaklaşık bin kişiyi kurşunla öldürüyor! Son 50 yılda 28 bin kişi kurşunla öldürdü! Son 50 yılda öldürdüklerinin çoğu zenci- siyahî insan olduğu için, 17 defa ülke çapında protestolara neden oldu. Ama Amerika’da zenci düşmanlığı- ırkçılığı bir fikri kronik hastalık halini aldığı için vazgeçilemedi. Bu polis olayları ve ırkçılık karşıtı eylemler; şiddet, terör şeklini alarak, 20 gündür devam ediyor. İşin içinde her türlü şiddetçide girince, iş çığırından çıktı. Bazı sokak ve caddeler kapatılıp, özerklik ilân edenlerde var.

Olaylar, Avrupa, Kanada, Afrika, Avustralya’da da devam ediyor. Dün ABD’de yine polis bir zenciyi vurarak öldürdü! İngiltere’de de protesto eylemleri şiddet içerikli devam ediyor. Kanada Başbakanı; “ırkçılık sıradan bir hak gibi Batı’da uygulanıyor. Zenciler işe alınmıyor. İkinci sınıf insan olarak görülüyor, dedi.”

 İngiltere’de de zenciler işe alınmıyor! İngiltere’de 5 avukatlık şirketi varmış. Bir tanesinde 8 bin avukat kayıtlı imiş. Bu sekiz bin avukattan sadece 6 tanesi zenciymiş! Yanı üye yapmamışlar. Diğerleri de buna benzermiş! Fransa’da İngiltere gibi ırkçıdır. Orada da protesto eylemleri devam ediyor.

Fransa, İngiltere, Belçika, ABD ve diğer Batılı ülkelerde köle tacirleri, köle tüccarlarının, ırkçıların heykelleri her yere dikilmiş. İngiltere’de “Edward Cotston” adlı köle tüccarının 5 metrelik bronz heykeli yerinden sökülerek, kırılarak, ırmağa atıldı. Bu ırkçı, siyahî köle tüccarı, 1672 yılından itibaren gemilerle, Batı Afrika’dan 80 bin siyahî insanı alarak, Amerika’ya götürüp, sattı.

Köle tüccarı Robert Milligan’ın heykeli kırmızıya, kan rengine boyanıp, tahrip edildi. Yine köle tüccarı Cecil Rhode’sin heykeli kırmızıya boyandı. Kaldırılması istendi.

İngiltere’de Çor çil’in heykeli kırılmasın, diye çelik kutu içine alındı. Coğrafi keşif yapıp, ülkeleri, kıtaları sömürge ettirenlerin heykelleri kırmızıya boyandı.

Belçika’da sömürgeci emperyalist kral 2. Leopold heykeli kırmızıya boyandı. Bu zalim katliamcı kral, Afrika’da 10 milyon insanı katletmiş!

ABD’de John B. Gordon iç savaş generaliydi. Heykeli kırıldı, yerinden sökülüp, atıldı. Amerika’da köle tüccarlarının heykelleri tahrip edildi.

Batı dünyasının sokak ve caddeleri, meydanları hep böylesi, ırkçıların, katliamcıların heykelleri ile doldurulmuş. O zalim katil, katliamcıları ile ataları olarak zavallılar hala övünüyorlar. Birde medeniyet, uygarlık, demokrasi, hürriyet, özgürlük, insan hakları havarisi oluyorlar.

Bu zavallılarda, sefil rezillerde insanlık hiç olmamış. Putperestten, Haçlıdan, Siyonist’en medeniyet- uygarlık çıkmaz, çıkmadı, çıkmayacak.  Ama bunları örnek alan, bunları mürşit kabul, eden, bunlar gibi olmak isteyenler; onlardan daha zalimdirler. Akılsızdırlar. Allah cc. Islah eder, inşallah. (Lütfen!  İnternete, Google’ye şunu yazıp, yanıtını alınız: “Dünyanın en zalim kişileri kimlerdir?” Hangi cevabı aldınız?”

“Sevginin, doğruluğun, dürüstlüğün, adaletin olduğu yerde huzur ve mutluk vardır.” “Mutluluk; düşündüğü ile söylediğinin iyi olup, uyum içinde olmasıdır.”

“Selçuklular, Büyük Selçuklu Devleti 11. Yüzyılın başında tarih sahnesine çıkmış, Türk – İslam devletidir. Selçuk Bey ve ailesi Oğuz boylarındandır. Yaygın olan adı ile Selçuklular olarak bu aziz devleti tanıyoruz. Geniş topraklarda adaletle, bilimle, sanatla, kültürle, medeniyetle hükmetmişlerdir. Bugün Türkler Selçuklu Devletine minnet, teşekkür, borçludur. Eğer milli, manevi, ilmi, insanı, onurla yaşıyorsak, atalarımız sayesinde ve fedakârlıkları yüzünden yaşıyoruz. Selçuklu devletini her yönü ile bilmeliyiz. Dua etmeliyiz. Nankör olmamalıyız. İyilikbilmez olmamalıyız. İyilik yapana teşekkür etmeli. Yaratan ve yaşatana şükretmeli. Ham etmeli. Dua etmeli.

Tuğrul Bey, Alpaslan, Melikşah başarılı sultanlardır. Büyük mücadelelerle vatan kazanmış. Halkına en iyi, güzel hizmetleri her alanda sunmuşlardır. Beğenmeyenlerin olduğunu biliyorum. Beğenmeyenlerin, bu vatana bir fidanı yoktur. Hizmet etmemişlerdir. Aksine hainlik, kalleşlik, kahpelik, adilik, ihanet etmişlerdir. Onlar her zaman kendilerine benzeyenlerin yanında, tarafında olmuşlardır. Bizler, dostu, düşmanı bilecek bilgiye, bilince, birikime sahibiz. Hata yapsak da, anladığımızda telafi ederiz. Allah’a kul olandan; hainlik, düşmanlık, kalleşlik, kahpelik, adilik, nankörlük, satılmışlık olmaz. Gerçek hak mümin hakiki Müslüman Allah’a kuldur. İnsanlara en iyi iyilik, hizmet edendir. Selam olsun bu gibi güzel insanlara!

Büyük Selçuklular 1071 yılında Malazgirt Savaşı’nı kazanınca, Anadolu’ya yerleşmeye, Müslümanlaştırmaya başladılar. Anadolu’nun Müslüman vatan olması 150-250 yıl sürdü. Barış ancak 250 yılda sağlandı. Bizans yıkılmayınca barış olamazdı. Bizans’sa son darbeyi Fatih Sultan Mehmet Han 1453 yılında vurdu. Anadolu, İslam medeniyeti ile barışı, medeniyeti- uygarlığı yaşamaya başladı. Roma, Bizans anlayışından medeniyet doğmazdı. Batıl batı hiçbir zaman medeni olamadı. Medeniyet için hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, olgunluk, doğru bilgi ile yaşamak gerekir. İslam medeniyetinde tüm insanlar ve hayvanlar, doğa barışı yaşadı.

Büyük Selçuklu Devleti’ni ve Osmanlı Devleti’ni çok iyi tanımalı. Bunlar birer medeniyettir. Eserler, insanlık bırakmışlardır. Bu medeniyetler, sapık sapkınlar tarafından ne kadar yıpratılmaya çalışılsa da, ülke de yaşayan aziz milletimizin İslam olanları, elhamdülillah hala medenidir.

Büyük Selçuklu Devleti 1040 - 1243 yılları arasında yaşadı. Anadolu’nun Müslüman olmasında ve vatan edilmesinde büyük mücadele, savaş, cihat etti. Ancak 1243 Kösedağ Savaşı’nda yenilince, devlette yıkıldı! Yıkılınca da pek çok beylik ortaya çıktı. Bir tanesi de Osmanlı Beyliği idi. Osmanlı Beyliği, 17 tane beyliği bir araya getirdi. Osmanlı Devleti 1299 -1923 yılları arasında 624 yıl yaşadı.

Türkler 16 tane cihan devleti kurdu. Bugün bu devletleri beğenmeyenler, eleştirenler, kötüleyenler var. Bu kişiler, 16 cihan devletini sadece Türk ve Müslüman oldukları için yermektedir. Kendine bakamayan, ailesini geçindiremeyen, ailesini yönetemeyen; alçak adiler, bu devletleri, siyasi, politik nedenlerle yermektedirler. Dünyanın hiçbir komünist, sosyalist, kapitalist, liberal, faşist, diktatör, totaliter, otoriter devleti; bu devletlerle karşılaştırılamaz, kıyaslanamaz. Bu güzelim tarihi devletlerin eksik, yanlış yönleri olmuştur. Ama tamamen yalan, yanlış, çarpık, sapık, sapkın, zalim değildirler.

Çok güçlü olmak gerekir. Birde savaş edilecek devleti ve arkasındakileri çok iyi tanımalı. Sizden çok güçlü devletlerle savaşmamalı. Barış tercihi kullanmalı. Bu ardada çok güçlenmeli.

2020 yılı itibarı ile bir Kovid 19 pandemi salgın virüs hastalığı tüm dünyada hızla yayılıyor. Ülkelerin bazıları hassas, dikkatli, önlemli davranmıyor. Toplumda her birey aynı hassasiyeti göstermiyor. Böylece ölenler, hasta olanlar hızla artıyor. Vurdumduymazlık var. Daha çok 65 yaş üstü kişiler, kalp ve damar hastalığı, akciğer ve şeker hastalığı olanlar olumsuz etkileniyor. Gençler pek etkilenmiyor. Tabii ki, burada medeniyet sorunu var. Kul hakkı var. Kurallara uymayanlara ceza veriliyor ama kural tanımayanlar çok olduğundan, yasalar tam uygulanamıyor. Batı toplumlarında kurallara karşı isyan, protestolar yapılıyor. Burada bir medeniyet sorunu olduğu ortaya çıkarıyor. Şu anda tüm halklarda, toplumlarda bir medeniyet sorunu var. Medeniyet sorunu olanlar, daha çok olumsuz etkileniyor. Şu anda virüse karşı başarılı devlet, millet, toplum yok. Çünkü medeni toplumlar yok! Vurdumduymazlar, ilgisizler, kural tanımayanlar, yüzünden bazı insanlar ölüyor!

İslam’ın bir değeri bile insanlığı kurtarmaya yeter. İslam şairi ve bilgesi Yunus Emre diyor ki:

“Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi elin, yüzün yumaz değil!”

“ Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevgi için,

Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldim.”

“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Hakk’a kulluk yapalım.”

Ahmet Yesevi diyor ki:

“Başım toprak, kendim toprak, cismim toprak,

Hakk’a kavuşur muyum, diye ruhum müştak.”

“Sünnet imiş, kâfirde olsa, incitme sen,

Allah şahit, öyle kula hazırdır, Siccîn.

Kâfirde olsa mazlumun âhından sakınınız.

Kul hakkına özen gösteriniz.”

“Resul dedi: Ben de yetimim!

Yetimlikte, gariplikte büyümüşüm.

Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed,

Yetim, fakir, garip, sahavetli Muhammed,”

“Muhammed dediler, her kim yetimdir.

Biliniz, o benim has ümmetimdir.”

“Adım; Edip Ahmed’dir.

Sözüm edep ve öğüttür.

Bu kitabı kendim gidersem,

Sözüm kalsın, diye yazdım.

Ey Benden sonra gelen,

Bunu okursan, beni duada unutma!”

Lütfen! Doğru bilgili olunuz. Doğru bilgi ile yaşayınız. Bilgi insanların değerini artırır. Cehalet ise insanın değerini düşürür; alçak, aşağı, zelil, illetli, sapkın eder! Üstün nitelikli insan olma azmi ve gayreti içinde olunuz.

Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Fuzuli, Mevlana, Hacı Bayram Veli ve diğer âlim, veli önderlerimizi iyi tanıyıp, mürşit edinmeliyiz. Birey, aile, toplum ve devleti bu güzelim önderlerin bilgileri ile donatıp, güzelleştirmeliyiz. Bu güzelim önderlerimiz, Hakk’a kul olmayı öğütlemişler. İnsanlara, varlıklara iyilik, hizmet, infak etmeyi bildirmişler. Şöyle öğütlemişler:

“Aç halkı doyurup, çıplak halkı giydirmek, onları zengin etmek, asıl görev olmalı.

Töreyi, yasayı egemen kılmalı.

Halkı yerleştirip, iskân etmeli.

Şefkat ve merhametle davranmalı.

Sevgi ve şefkatle korumalı.

Çocukları daha şefkat ve hakikat içinde yaşatmalı.

Gençleri alçak gönüllü, ağırbaşlı yaşatmalı.

Anne ve babalara saygılı olunmalı.

İnsanları evlendirmeli, ev sahibi yapmalı.

Ocaklar sönmemeli, ev aydınlatılmalı.

Gençler nikâh ile evlendirilmeli.

Baba ve anne en iyi şekilde yetiştirilmeli.

Kadın, esaslı ve asıl olmalı.

Kadın, erkek; iffetli, namuslu olmalı.

Evlenmeler dışarıdan olmalı. Akraba olmamalı.

Eşler birbirine sevgi ve saygı göstermeli.

Aileye sevgi, şefkat, merhamet, saygı egemen olmalı.

Aile bireyleri; doğayı- tabiatı, çevreyi, varlıkları sevmeli.

Ev, aile, ocak, yuva, ev- bark, evlilik, vatan, millet, devlet, bayrak; mübarektir, kutsaldır, unutmamalı.

İslam ve Müslümanlık medeniyetinde; eğitim, öğretim, terbiye, güzel ve yüksek ahlak, edep, hayâ, hakkaniyet çok önemli yer tutmuştur. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük esas yasa kabul edilmiş. Zalim reddedilmiş. Zulüm yasaklanmıştır. Haksızlık etme yasaklanmıştır. Haram ve günah işlemeye hoş bakılmamıştır. Halk eğitilmiş, öğretilmiş, bilgili yapılmaya çalışılmıştır.

Nizamiye medreseleri kurulmuş. İşlevli hale getirilmiş. Bu medreselerde hoca, allâme, fakih, müderrisler ders vermiş. Eyvan denilen, dershanelerde ders verilmiş.

Nizamiye Medreseleri 459/ 1067 yılında hizmete girmiştir. İlim insanları ders vermiş. İlim, fazilet, şeref ehlinden olanlar, öğretici olmuş.

 Nizamiye medreselerinden başka Nizamü’l Mülk zamanında da; Rey, Merv, Belh, Herat, Musul, Amul, Bağdat ve pek çok şehirde medreseler kurulmuştur.

Anadolu( Türkiye) Selçuklularında hemen her şehirde medrese kurulmuştur. Büyük Selçuklu, Osmanlı döneminde medreseler yaygınlaştırıldı. Medreselerde 24 farklı ders okutuluyordu. Dini ilimlerle pozitif ilimler okutuluyordu. Hak dini ilimler ve pozitif ilimlerin eğitim ve öğretimi yapılmadan, medeniyet kurulamaz. Kurulamamıştır. Bunun için medeni insan, birey, aile, toplum, devlet olmak için mutlaka ama muhakkak dini ve bilimsel eğitim ve öğretim almalı. Bu bilgileri yaşam tarzı yapmalı. Başka kurtuluş ve medeniyet yolu yoktur. Bunu asla unutmamalı.