Milli Mücadele’nin devam ettiği yıllarda, Milli Eğitim Bakanlığı, İstiklâl Marşı için bir yarışma düzenledi. Bu yarışmaya 724 şair katıldı. Gelen şiirler incelenince hiçbirinin isteğe uygun olmadığı görüldü. Bunun üzerine İstiklâl Marşı’nın sözleri, hiçbir maddi para verilmemek şartıyla kabul eden Mehmet Akif Ersoy’a ısmarlandı. O dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, 12 Mart 1921’de, İstiklâl Marşı’nı kabul etti. 2007’de TBMM tarafından, İstiklal Marşı’nın Kabul Edilişi ve Mehmet Akif Ersoy’u anma günü olarak kabul edildi.

                       

    İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

Medeniyet! Dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın...

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri toprak! Diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlâhî şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne na mahrem eli;

Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli-

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;

Her cerihamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden na’şım!

O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.