Her zaman yazıyorum, söylüyorum, anlatıyorum! Kendimiz en iyi şekilde yetkin, mükemmel, muazzam, muhteşem, harika, harikulade,  yüksek düzeyde yetişmiş, deneyimli, başarılı eleman olmalıyız. Yaptığımız işler, ödevler, çalışmalar, eserler, görevler, yapıtlarda; çok mükemmel, yetkin, muazzam, muhteşem, harika, dayanıklı, sağlam, dünya ölçeğinde eserler olmalı. Üfürükten tayyare olmamalı! Zurnadan işler yapmamalı. Rüzgârda uçup, yıkılan, selde dağılıp, yok olan, zor gördüğünde darmadağın olan olmamalı. Depremlerde yıkılıp, yok olmamalı.  Her niteliği, özelliği, niceliği ince hesaplar sonucunda ortaya konmalı. Sağlam, dayanıklı, uzun ömürlü malzemeleri; mimarlık, mühendislik bilgisi ile yapmalı.

Mimar Sinan’dan ders ve ibret almalı. Tarihten ders alarak, geleceğe hazırlanmalı. Selçuklu ve Osmanlı’dan kalan eserler;1.000- 1.500 yıldır ayaktayken, şimdi yapılanlar, yapıldığı yıl yok olmaktadır! Neresinde bunun bilim, sanat, teknik, teknoloji, mimarlık, mühendislik, profesörlük, ordinaryüslük? Alanda, icraatta, eylemde, davranışta, amelde, fiiliyatta, iş yapmakta, eser yapmakta bu kariyerde olanların; sağlam, dayanıklı, sanat eseri yapıtlarını- eserlerini pek görmüyoruz.

“ (Bir köprü yapmasını bile beceremiyoruz. 11 Temmuz 2021 günü Batı ve Orta Karadeniz’de olan sel olayında, onlarca köprü yine yıkıldı. Sele gitti! Ya da kullanılmaz duruma geldi, hasar aldı! Bundan sekiz yıl önce yıkılan köprüler tekrar sele gitti.

Akarsu üzerine yapılan köprüler yaz mevsiminin kurak döneminde düşünülerek yapılmaktadır. Hem de çok basit, dayanıksız yapılmaktadır. Dere yatağına köprü ayakları yerleştirilmektedir. Ayaklar üzerine hasır beton dökülmektedir. Al sana köprü! Ayaklar bile birbirine sağlam bağlanmamaktadır. Sel geldiğinde, köprü ayaklarında, üzerindeki, hasır yol betonunu da alıp, götürmektedir. Burada mimarlık, mühendislik aklı, ilmi, harikası yoktur. Bir ilkokul mezunu ustanın bile yapmayacağı bir köprü yapılmıştır!

Bendeniz, Rize’de 1978 yılında okula giderken, Taşlıçay Köprüsünü sel alıp, götürmüştü.  Alınan kısmı yine aynı şekilde yaptılar!

Ben, ilkokul okuduğum, Rize İli, Köprülü Köyü İlkokulu’nun bulunduğu köyde, bir kubbeli, taş köprü vardır. Selden hiç zarar görmemiş. Görecek durumda da değildir. Hala sapasağlam ayaktadır. Üzeri sarmaşıklarla kaplıdır. Sarmaşıklar, köprüye zarar vermektedir. Köprüdeki, sarmaşıkları, otları temizleyen bile yoktur.

Şimdi oturduğum Karamürsel İlçesi, Valide Köprü yerleşkesinde, Valide Köprü eski yapım taş köprü vardır. Hala ayaktadır. Köprü, karataştan kümbetli, kubbe şeklinde yapılmış. Ayakları, su gelen yönde 60 derece suyu yarar, suyun köprü ayaklarına olan basıncını azaltır, şekilde yapılmıştır. Köprü ayakları sağlam ana karaya bağlıdır. Ana kardan başlayarak, köprü yapılmıştır. Köprü ayakları dolgu toprağa bağlanmamıştır. Körünün anakaraya bağlanan kısmı, duvarlarla koruma altına alınmıştır. Sel geldiğinde, zarar verme önlenmiştir. Köprünün orta kısmı yüksek olduğundan; gelen ağaçlar, kütükler, keresteler, araç- gereçler; köprüyü tıkamamaktadır.

2014- 2015 yılında Belarus’ un ( Beyaz Rusya), Brest kentine gittim. Brest kentinden bir akarsu akmaktadır. Bu akarsu, Polonya ile Belarus’ un da sınırını de oluşturmaktadır. Bu akarsu üzerine büyük bir köprü yapılmıştır. Arazi düz olduğu için köprü düz, 180 derece şeklinde yapılmamış. Kubbeli, kümbetli yapılmıştır. Hem de kubbesi o kadar yüksek yapılmış ki, ters yönden gelen araçları bile görmemekteyiz. İşte böyle bir köprü gelen ağaçlarla, kütüklerle, kerestelerle, cisimlerle tıkanmaz.

1970 yılında Almanya’ya gittim. Stuttgart İli, 7277 Wilberg kasabasında kaldım. Kasabanın içinden küçük bir akarsu akıyordu. Akarsu üzerine kümbetli, kubbeli köprü yapılmıştı. Köprünün su yönündeki ayakları, suyu yaracak, basıncını düşürecek, şekilde 60 derece açı ile yapılmıştı.

2020 yılında Mekke ve Medine’ye gittim. Yağmur suları için önlem alınmıştı. Binaların temelleri de sağlam zeminde, sağlam şekilde yapılıyordu.

Şunu da söyleyelim: “ Köprü altında, akarsu tabanı demirli beton dökülmeli. Beton kalınlığı en az 30 cm. olmalı. Genişliği de 30 metre kadar yapılmalı. Böyle bir köprü yaparsan, 100 yılda bir defa yaparsın. Demirlerin oksitlenip, çürümemesi içinde, en az demirler, beton, içinde 10 cm. kaplanmalı. Bu şekilde yapılan eserler, binalar çok dayanıklı olur. Her türlü doğal afetten korunmuş olur. Ben bir mimar, mühendis değilim ama aklım var. Fikrim var. İnceleme, irdeleme, gözlemlemem var. Olup, biten olaylardan ders alıyorum, ibretle gözlemleyerek, bakıyorum. Çok analitik düşünerek, kapsamlı düşünüyorum.

Köprü ayaklarının yapılmasında şu teknik kullanılmalıdır: “ Şu anda yollarda yapılan, “dalcık” da kazık sistemi kullanılmaktadır. Bazı binaların temelinde ve denizde yapılan iskelelerin yapımında, kazık sistemi kullanılmaktadır. Yanı bir demir boru yere çakılıp, içi inşaat demiri ve beton ile doldurulmaktadır. Bu sistem tüm köprülerde kullanılmalı. Demir borular 15- 20 metre akarsu tabanına çakılmalı. Bu boruların içi ve dışı beton ile doldurulmalı. Bunu böyle yapan hiç görmedim!” Allah cc. Akıl, fikir, bilgi, düşünme yetisi, engin bilgi ve bilginin yaşantıya uygulanmasını nasip eder, inşallah! Biz ne çekiyorsak, ideal olmayan; öğretmen, imam, yönetici, akademisyenlerden çekiyoruz.

Bizdekiler, mimar, olmuş, mühendis olmuş, ordinaryüs profesör olmuş. İlmin yetmiyorsa, birkaç ülkeye git! Orada bu işler nasıl yapılıyor, diye gözlemle, incele, araştırma yap! Ülkem, tüm kazanımını, gelirini, enerjisini; bu “yap- boz,” işlere harcamaktadır. Yurtdışında, gelişmiş ülkeler, köprüleri yazdığım gibi yapmaktadır. Bizdekiler, onların ilmini, bilimini, bilgisini, tekniğini, teknolojini alacağı yerde, sapık sapkınlığını almayı tercih etmektedirler. Bu kişiler devletten ve özel sektörden de çok ekstrem- aşırı aylık almaktadır. Çok yazık, diyorum.

Köprüler yapılırken, akarsuyun, yazın az su ile aktığı durumuna göre yapılmamalı. Akarsuların selde aktığına göre, taşkın zamanına göre yapılmalı. Akarsuların taşkın zamanında kapladığı alana; “dere yatağı” diyoruz. Köprüler, dere yatağını kaplamalı. Dere yatağına; kent, kasaba, belde, köy, mahalle yapılmamalı. Yapıldığında işte sellerden zarar gören yerleşkelerin durumuna düşerler!

Doğanın yasaları bellidir. Belli yıllarda aynen tekrarlanır. Seller sadece şimdi olmadı. İstanbul, Ankara, İzmir, Karadeniz, Ege, Doğu bölgelerimizde; günümüzden 1.000 yıl önce de seller, depremler, yangınlar, yıldırımlar oldu. Sanayi devriminden beri sıcaklık 1,09 derece arttı diye; sel, hortum, yangın olmuyor.

“Sibirya’da 4,7 milyon hektar yangın bir defada oldu! Bir defada yanan en çok orman yangını olmuş oldu. Zaten hemen her yıl bu bölgede, ABD ve Brezilya’da 3 milyon hektarı orman yangını olmaktadır!”

  “Çin de selde bir defada bir milyon, başka bir seferde selden 3 milyon kişi ölmüştü! Bu da en çok selde ölen olmuştu! Bunlar hep insanın yaptığı yanlış işlerden oluyor. Doğanın yasaları göz önüne alınarak; tedbirler, önlemler alınırsa, büyük zararlar, ziyanlar, felaketler olmaz.”)

( “ Dünyada olsun, ülkemizde olsun, doğal afetler daha çok çarpık kentleşemeden, çarpık yapılaşmadan olmaktadır. Karadeniz Bölgesi; “dere taşkın yataklarında”- “ dere yataklarında” şehirleşmenin bedelini ağır ödemektedir. Canlar, mallar, binalar, servet, doğa gitmektedir. Felaket kaçınılmaz olmaktadır. Çünkü doğan- tabiat hoşuna gitmeyen, tahribatların bedeli ödettirilmektedir.

Dere taşkın yatağında- dere yatağında yüksek binalar, konutlar yapılmaktadır. Oysa bu yıl, bu ay içinde Doğu Karadeniz’de; 14 Temmuz 2021 gününden, bugün, 15 Ağustos 2021 gününe kadar geçen bir ay içinde 7 defa taşkın olmuştur.

11 Temmuz 2021 günü Bartın, Sinop, Kastamonu, Samsun’da sel felaketi oldu. Bozkurt ve Ayancık İlçeleri en çok zarar gördü. Ezine çayı, Bozkurt İlçesini çok kötü şekilde sel içine bıraktı. Henüz belirlenen kadarı ile ölü sayısı 74 kişiyi buldu. 454 bina- yapı çok büyük zarar gördü. Sekiz katlı binalar çöktü. En çok Kastamonu yerleşkeleri can kaybı verdi. Caddeler 4 metre sel sularının akmasına uğradı. Ama insanlar olup- biten felaketlerden ders almamaktadır! Zira 35 yıl önce yapılan afet evlerinin tamamı, 40 tanesi öyle bir sele gitti ki, temelleri bile kalmadı.

Ezine çayı, tomruk, kütük, ağaç aktı. Dere yataklarına konulan fabrikanın tomrukları, keresteleri, ağaçları sel ile birlikte sürüklendi. Manzara içler acısıydı. Dere taşkın yataklarına yapılan şehirleşmenin acı, kötü sonuçlarını tüm dünya izledi ama ders çıkarak pek insan çıkmaz! Bu akılsızlıkla, bilgisizlikle, vurdumduymazlıkla devam edilirse, çok daha afetlerden insanlık, canlılar, doğa zarar görecektir.

Devletimiz tüm zararları karşılıyor. Devletimiz, milletimiz bu yüzden çok zarar görüyor. Orman yangınları hariç sadece sellerden 100 milyar lira zarar olduğu açıklanıyor. “Yangın zararları daha açıklanmadı. Zarar tespitlerinin yapılması devam ediyor.” Devlet, Cumhurbaşkanı, Bakanları, milletvekilleri, kaymakam, vali, memuru, işçisi ile afet bölgesindedir. Bir ayı aşkın sürede alandadırlar. Milletimiz, devlet görevlilerinden memnundur. Karadeniz Bölgesi her aşırı yağışta zarar görmektedir. Fiziki, coğrafi yapısı, topoğrafyası, doğanın bozulması, kentleşmenin çarpık ve yanlış yapılmasından, ötür zarar görmektedir. Devlet bu durumu tersine çevirmek için müdahale etmeli.

İnsanlar, devletin yumuşak davranmasını, sert davranmamasını istismar etmektedir. Zarar tüm milletimizden çıkmaktadır. “Suçlu doğa değil insandır. Dere yatağına bina yapılmaz. Selin basacağı yerlerde kentleşme olmaz.” Şimdi 454 bina çöktü! İnsanlar öldü, sakat kaldı! İnsan hatasının zorunu çekmektedir. İnsan bin yıllık verileri kullanarak, değerlendirerek, iş yapmalı. Taşkın alanlarından- dere yataklarından, heyelan bölgelerinden uzak durulmalı.

Karadeniz de olan sellerde eğer hidroelektrik barajları olmasaydı, felaket çok daha zarar verirdi. Çay üzerinde olan 4 baraj suyun hızını yavaşlattı. Oysa halkımız barajlara karşı çıkmaktadır! İnsan ilimden, bilimden, teknikten, teknolojiden, fenden, soysaldan, dünyadan, ahiretten anlamıyorsa, ona anlatamazsın! Anlamayanın başı, kendi, çevresi de; dertten, beladan, musibetten kurtulmaz.

“Küresel iklim değişikliği felaketin tek nedeni değildir. Öyle bir iklim değişikliğinin acı sonucu da yok! Zira bu olaylar bilinen tarih içinde hep olmuş, olmaktadır, olacaktır. Yıkılan binaların tümü; dere yatağında olan yapılardır, binalardır. Ya da heyelan bölgesinde olanlardır. Bu durum doğanın intikamı değil, insanın kendi yaptığı yanlışlıkların sonucudur. Şehir modellerimiz çok yanlış yapılmıştır. Her yanlışın sonucu acı olur.”

Karadeniz Bölgesi her mevsim şiddetli yağış alır. Bunun için devlet, insanlara ev, yapı, kent yapacak olumlu, doğru yerler göstermelidir. İnsanlar kendi başlarına hareket etmemeli, edememeli. Kimse doğaya suç bulup, kendi yanlışlarını görmezden gelmemeli. Her doğal afetin bir çaresi, çözümü, kurtulması vardır. Dere yatağı 400 metre genişliğindedir. Bu 400 metrelik genişliği daraltıp, 10- 15 metreye düşürüp, geri kalan yerleri kent yapmak çok büyük yanlıştır.

Sahillerde olan kentlerin hemen hepsine yakının deniz kıyısından yol geçmiştir. Yollar 2- 3 metre yükseltilerek, geçmiştir. Selin vurduğu tüm yerleşkeler bu yapıdadır. Bozkurt’ta bu yapıdadır. Rize’de böyledir. Alanya’da böyledir. Deniz kıyısından yol 2-3 metre yükseltilerek geçmiştir. Dağdan ve şehirden gelen sel suları denize ulaşamadığından, şehirde göllenmekte, kenti basmaktadır! Karadeniz böyledir. Sahil yolu yükseltilerek yapılmıştır. Bunun için sahil kentleri sürekli sel sularına uğramaktadır. Bir Karadenizli olarak, bu kötü yapılanmayı gördüğümde üzülüyorum, dertlenerek, düşünüyorum.

Rize’de “denizi doldurup, kara yapan, karayı para yapan, Belediye Başkanı Ekrem Orhon’a övgüler yapılıyor.” Oysa Rize’ye çok büyük zarar verdi. Deniz dolgununa yapılan 15 katlı dev binaların temelleri, deniz suyu ile çürüdü. Şehir başka alanlara taşınmaktadır. Yazık emeklere! 75 bin kişinin işyeri ve konutları başka alanlara taşınmaktadır. Zararı milletimizden çıkmaktadır.

2012 yılında ticaret yapmak için Alanya’ya gittik. Ailece iki hafta kiraladığımız bir binanın konut dairesinde kaldık. Denize en yakın olan üçüncü binadaydık. Deniz kıyısından sanırım 6 veya 8 şerit yol geçirilmiş. Yol, 9 merdiven basamağı yükseltilerek, geçirilmiş. Alanya’nın arkası dağdır. Dağdan gelen su denize ulaşamadığından, kenti basmaktadır! Bu kadar akılsızlık, kafasızlık, cehalet, bilgisizlik, kötü uygulama olur mu? Birkaç defa o yol yüksekliğini saydım. Tam 9 merdiven ile yol düzeyine çıkılıyordu. Tüm sahil kentlerimiz bu kafasızlıkla, akılsızlıkla, zekâsızlıkla, cehaletle yapılmış!

Ben, olsam, dağ eteklerinden geniş ve derin bir kanal açarım. Bu kanala büyük “ E “ harfi şeklinde bağlantılar yaparım. Ya yağmur suyunu belli havuzlarda toplarım. Fazlasını denize kanallar aracılığıyla ulaştırırım. Böylece kenti sel basmaz. Bunu yapmak, sel baskının verdiği zararların yüzde biri kadar bile olmaz. İnsanlar, canlılar, doğa zarar görmez. Hem de yağmur suyundan yararlanılmış olur.

Hükumetler ve belediyeler kentleşme konusunda çok büyük yanlışlar yaptı. Önceliği olmayan işlere yatırım yapıldı. Geleceğe ve günümüze pek doğru -dürüst yatırım yapılmadı. Belediye; caddelerdeki, özel mülk olan binaların yalıtımını yapıyor. Sundurma yapıyor. Sundurmaya yapay güller asıyor. Ama o yerleşkede yağmur suyu taşıyan alt yapı yok! Kanalizasyon atık sularını döşedikleri 20 cm. çapındaki, borular taşımadığından, apartman bodrum katlarını kanalizasyonun pis suları basıyor. Temizlemesinde de, 1,100 liradan fazla para alınıyor. Sokak ve caddeler bakımsız. Ama boş işlerle meşguldürler. İkide bir sokak ve caddelerde kanal açma çalışması yapılıyor. Bu böyle olmamalı. Böyle yapılmamalı.

Kastamonu, Sinop, Bartın’ı vuran selin nedeni; Ezine çayının kenarında, dere yatağında olmalarındandır. Derelerin taşkın yatağı içinde sekiz katlı yüksek binalar yapılmış. Oysa dere yatakları tarım, bağ, bahçe, oyun parkları için kullanılabilir. İklim değişse de değişmese de hep sel oluyor, olacak! Günümüzden yüzlerce yıl öncesi de aynı seller oldu. “Dünya iklim nedeniyle ısınırsa, buharlaşma artacak. Buharlaşma artarsa, yağmur yağış oranlarda çok olacaktır.”

Sel bölgesinde ölü sayısı 74’e yükseldi! Kayıp başvurusu yapanların sayısı da 47 oldu!  454 bina – yapı yıkıldı! Bu acının sebebi; iş bilmez, işten anlamaz, vurdumduymaz teknik elemanlar, yerel ve merkezi yöneticilerdir. Halkında suçu yok değildir. Israrla yasadışı uygulama yapmak için diretmekte, direnmekte, yasal ve doğru olmayan işler yaptırmak istemektedir.

Kentleşmede çok büyük mimari, mühendislik yanlışları vardır.

Selin getirdiği tomruklar, ağaçlar, keresteler, düz yapılan köprüleri yıktı. Taşan su İlçeleri bastı! Deniz kenarından da sahil yolu geçirilmiş. Sahil yolu yükseltilerek, geçirilmiş. Bu durumda selin 4 m. Yükselmesine sebep olmuştur. Sel her tarafı, duvarları yıkmış. Cadde ve sokaklardan 4 metre sel suyu akmış. İşyerlerini yıkmış. Arabaları sürüklemiş. İnsanların ölümüne neden olmuştur. Köprüler kemer şeklinde, dere yatağı boyunca yapılsaydı, böyle olmazdı. Bozkurt, Ayancık İlçeleri çok büyük zarar gördü. Zaten bozkurt İlçesinin nüfusu; 5,400 kadardır. Yazın nüfus artmaktadır.

Sinop’a bağlı Babaçay Köyü’nde 37 yıl önce 40 afet evi yapılmıştı. Dere yatağına yapılan bu 40 evin temellerini bile sel götürdü! Yanı olan selden bile ders alınmamış. Yine dere yatağına afet evleri yapılmıştı. İnsanda, beyin, akıl, zekâ, bilgi, bilgi uygulama becerisi olmalı.

Abana beldesi de çok zarar gördü. Her ilçede ve yerleşkede bütün köprüler yıkıldı. Devletimiz bu çarpık, bozuk, sakat, berbat kentleşme yapan teknik elemanları tekrar yapılandırmalı. Bu mimar, mühendis, belediye anlayışıyla milletimize, devletimize hizmet olmamaktadır.

Bugün, 17.08.2021 günü, Kuzeydoğu Anadolu İllerini de seller vurdu! Allah cc. Milletimize yardımcı olsun, inşallah.

Hep beşeri ve doğal afetlerde binlerce, yüzbinlerce ölü, kayıp veriyoruz! Kahramanmaraş da yangın söndürme çalışması yapan uçak da; 3 Türk, 5 Rus görevli öldü! Uçağı, Rusya’dan kiralamıştık. Orman yangınlarında da daha önce 6 ölü vermiştik. Tam tespit edilmeden söylenen; 120 bin hektar ormanımız 15 gün içinde yandı. Sadece kızılçam ağaçları yanmadı. Zeytinlikler, bağ, bahçe, ev, ahır, depo, evcil ve yaban hayvanları da yanarak öldü! Nedeni; hainlerin ve akılsız insanların aptalca eylemleridir.

Tüm doğal afetlerin yanında, beşeri afetlerde, terör ve yıkıcılık da yapılmaktadır. Ülkemiz sel, yangınlarla mücadele ederken, PKK, FETÖ terörü ile de mücadele etmektedir. Hem yurdumuz içinde hem de Irak, Suriye’de; PKK- YPG ile mücadele edilmektedir.”)

 (“ Depreme dayanıksız yapılan yapılar, binalar, altyapı, üstyapı çöküyor! Çünkü malzeme kötü, dayanıksız, bozuk, kalitesiz, zararlı, yetersiz, projesi kötü yapılmış! Temel yok, çimento az, kum ve çakıl denizden olunca, küçük bir depremde felaket, fecaat yaşanıyor. 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminde insanlarımız felaketi yaşadı. Aradan 22 yıl geçti. Hala ağır hasarlı binalardan yıkılmayanlar var! Gece saat: 03.02’de 7,4 şiddetinde deprem olmuştu. Resmi kayıtlara göre 17,840 kişi öldü! Deprem iki aşamada olmuştu. Sakarya ve Gölcük merkezli oldu. 47 saniye sürdü. Ben, ailecek Gölcük’e 15 km. uzaklıkta Karamürsel’de kendi evimizdeydik. Henüz uykuya dalmamıştım.

Bu depremde 270 bin kadar konut kullanılamaz hale geldi. 2002 yılı öncesi tüm ülkemizde isteyen istediği gibi bina, ev yapabiliyordu. Akşam karar ver. Sabah ev yapmaya başla! Nasıl yaparsan yap! Belediye yerlerinde sorumluluk tamamen belediye fen işleri müdürlüğüne aitti. Ama denetim, kontrol yoktu. Hiç proje çizdirmeden, belediyeden habersiz bile İlçe merkezinde 5 katlı bina yapan vardı! Köylerde zaten muhtarın bile haberi olmazdı. Kerpiç, yığma, pabuç ayaklı- direkli- kolonlu bina yapma vardı. Gecekondular, hazine arazilerinde kent içinde gecekondu yapmalar, devam ederdi. Sonra bir deprem olduğunda yıkılırdı!  Mal, can kaybı olur. Devlet varsa öderdi. Devlet olan varlığını böyle bozuk işlerde harcadı. Millet kalitesiz, verimsiz, kendine benzer işler yaptı!

2002 yılında depremin yoğun olduğu 19 İlde, depreme dayanıklı, radyan temel diye yasa çıktı. 5 katlı bir binanın temeli en az 80 cm. oluyor. İki kat demir dolduruluyor. Kolon ve kirişler daha çok koyuluyor. Depreme dayanıklı, hazır beton kullanılıyor. Beton kalitesi ve demir, harç kontrol ediliyor. Büyükşehir olan 30 İlde böyle yapılıyor. Diğer 51 İlde köylerde nasıl kontrol ediliyor, pek bilmiyorum.

2012 yılında 19 İlin dışında kalan İllerde de, depreme dayanıklı, radyan temelli bina yapma kanunu çıktı. Şu anda denetim şirketleri, belediyeler bu yapı sektöründen sorumludur. Ama istismar edenleri, yapıların yapılmasında görüyorum.

Ülkemde 7,5 milyon konut 20 yıl içinde yıkılması planlandı. Bunlar tamamen çürük binalardır. Bazıları kendiliğinden yıkılıyor. Ya da yıkılma tehlikesi gösterdiğinden, aileler boşaltılıyor. Ama belediyeler hala heyelan bölgelerinde yapı izni veriyor. Binalar bu yüzden de boşaltılıyor. Halkımız pek anlamıyor. Cehalet paçadan akıyor!”)

“( 2020 yılı başından beri pandemi, Korona virüs, Kovid -19 adlı bir virüs salgını tüm dünyada salgın halinde var. Hastalık çıktıktan, 1 yıl sonra aşısı çıkarıldı. Ama tedavi edici ilacı henüz yok! Bu hastalıktan bir buçuk yılda 4 milyonu aşkın insan öldü! 210 milyonu aşkın insanda hasta olup, iyileşti. Tüm dünyada aşı karşıtları, aşı olmayın propagandası yapıyor. Ülkemizde de 20 milyonun üzerinde insan aşı olmuyor! Bu yüzden salgının önü alınamıyor. Ben 2. Aşımı oldum. Bir ay sonra üçüncü aşımı inşallah olacağım. 4. Aşı da zamanı geldiğinde yapıyorlar. Aşı da sıkıntı yok. 15 yaş üstü olanlar randevusuz bile aşı olabiliyor. Aşı olalım. Her türlü hastalığa karşı önleyici tedbirler alalım.”)

Müslüman, akıllı, zeki, sağduyulu, makul, mantıklı, muhteşem, mükemmel, muazzam, harika, harikulade, şahane, ilmi, bilimsel, bilgi ile hareket eden, yaşayan olmalı. Hurafe, yalan, malumatla hareket etmemeli. Bilge olmalı. Bilgin olmalı. Bilgi ile yaşamalı.

İnsan, öncelikle iman etmeli. Dine- imana hakkıyla inanmalı. İman, ibadet etmeyi, iyilik yapmayı, sorumluluğu gerektirir. Sorumluluklarını yerine getirmeli. Medeni, en yüksek ve güzel İslam ahlaklı, hak, hukuk, hakkaniyet, adalet, doğruluk, dürüstlük, edep, hayâ ile gerçek ve doğru bilgiyle yaşamalı. Başka kurtuluş yolunun olmadığının mutlaka bilincinde olmalı. Vatanını, milletini, devletini, insanları, hayvanları, doğayı, canlıyı, cansızı sevmeli, saygı duymalı. Koruyup, kollamalı. Yaşatma mücadelesi vermeli.