Amacımız, gayemiz, hedefimiz; stratejik plan program projelerle, pedagojik yol ve yöntemlerle, iyi, güzel, dürüst, yararlı, bilge, çalışkan, kaliteli, verimli ve de binlerce güzel sıfatlı nesiller- kuşaklar yetiştirmek olmalı. Önce bizler en güzel İslam ahlaklı olmalıyız ki, yetiştirdiğimiz nesillere de, bu güzel hasletleri- yetenekleri, becerileri, değerleri, sıfatları kazandıralım. Aksi halde, çok berbat, felaket, fecaat, dehşet veren vahşetler ortaya çıkar ki; insanlık ve tüm varlıklar perişan olur! Oldu, oluyor, olacaktır!
İnsan ancak İslam dini ile bilimin gerçekleri ile pedagojik şekilde; eğitimle- öğretimle, terbiyeyle, güzel İslam ahlakıyla, edeple, hayâyla, arla, utanma ile, hidayetle, irşatla, feyizle, hikmetle yetiştirilirse, kendine ve tüm varlıklara hayrı olur, iyiliği, faydası- yararı olur.
İnsanlar ancak İslam ve bilim değerleriyle, verileriyle yetiştirilirse; huzurlu, mutlu, rahat, felah, ferah, sükûn, sakin, hoşnut, şifalı, dermanlı, muhabbetli, sevgi, saygı ile dolu olur. İnsanlar ona sevgi, saygı duyar, rağbet eder. Selamla, barışla, süslerle, ziynetle; ılımlı, yumuşak, takva- muttaki mümin ve Müslüman olarak, herkesçe sevilir, sayılır.
İslam dininin inanç, ibadet, güzel ahlak, terbiye, bilgi, birikimleriyle donanımlı olursa; sadece insanlar değil, hayvanlar, bitkilerce de sevilir. İnsan kendini sebatla, sabırla en güzel şekilde yetiştirmeli. Zamanını ve sağlığını hak yolda en güzel şekilde kullanmalı. İlim, zikir, ibadet, güzel muamelat, hayır işler yapmak için en samimice çalışmalı. Dua etmeli. İbadet etmeli. Hak ve hakikate itaat etmeli. İhsan, lütuf sahibi olmalı. Tüm duyu organlarını ve beden organlarını, beden bölümlerini hak ve hakikat yolunda kullanmalı. İslam dinini bırakıp; sapık sapkın zararlı kötü ideolojik görüşlerde, sapkın düşünce ve bozuk eylemlerde asla bulunmamalı. Fikri sapkınlık, cinsel sapıklık içine düşmemeli. Bilinçli mümin olursa düşmez. Olmazsa, her pisliğin içinde kendini bulur. Bulur ama yine pislikte olduğunu fark etmez.
İslam dininde helal, mubah olan davranışları yapmalı. Haram, mekruh, günah olan davranışları kesinlikle yapmamalı. Yaparsa, dünyanın ve ülkemizin bugün düştüğü berbat, çekilmez, yaşanılmaz yaşantı ile derde, belaya kalır!
İnsanlar bugün hak nedir, hakikat nedir, doğru nasıldır, yanlış nasıldır, bilmiyor, bilemiyor. Bilseydiler, bozuk, kötü, zararlı, insanlık dışı eylemlerde bulunmazlardı. Bugün şer- kötü güç odakları, planlı projeli şekilde; batılı, küfrü insanlara, güzel göstererek, öğretip, benimsetmektedir.
Bugün 2 milyara yaklaşan Müslüman nüfusun, yarısından fazlası bile Müslüman düşmanlığı yapmaktadır! Ülkemizde vakit namaz kılanların oranı %10 bile değildir. Zekât verenlerin oranı ise %5 bile değildir. Hac yapanların oranı ancak %1 kadardır.
Müslüman yardımlaşma, paylaşma, dayanışma, birlik, beraberlik içinde hareket etmeli. İslam dinine ve ilmin fazilet değerlerine sahip çıkmalı. Fitnecilere, fesatçılara- bozgunculara, nifakçılara- bölücülere- ayrımcılık yapanlara, ırkçılara, münafıklara, kâfirlere, zalimlere, müşriklere, gâvurluk yapanlara, hiçbir şekilde benzememelidir. İdeolojik ve felsefi sapkın görüşlere uymamalı. Tüm felsefi ve ideolojik görüşler bozuktur. Hepsi İslam, insanlık düşmanıdır. Tarikat ve cemaat olarak ortaya çıkanların da %90’a varan kısmı sapkındır. Çıkar için her biri bir koltuk, makam edinmiştir. İnsanları maddi, manevi anlamda sömürmektedirler.
İslam en güzel hak din, ilahi dindir. En güzel yaşam- hayat biçimidir. Öyle komünistlerin- ateistlerin, faşistlerin, cuntacıların, kapitalistlerin, liberallerin, sosyalistlerin, ilkel olanların, putperestlerin, pagan inanışların anlayışına benzer hiçbir anlayışı yoktur.
İslam dinini yaşayan birey, aile, toplum, devlet yönetimi; en harika, en mükemmel, muhteşem, harika, harikulade, şahane, makbul ölçüde en faziletli olur. İnsan ne ölçüde İslam ve bilim ile davranırsa; o ölçüde başarılı olur. Ne ölçüde hak din İslam’dan saparsa, o ölçüde başarısız, sevimsiz, saygısız olur, olmaktadır.
Birey, aile, toplum, insan; eğitim- öğretim, kültür, sanat, terbiye, güzel ahlak, edep, hayâ, irşat, feyiz verme de ortak, işbirliği, dayanışma içinde hakça davranılmalı. Bugün bu ortak, ittifak halinde yapılmamaktadır. Devlet; ben laik, seküler, din dışı bir ideoloji izlerim, diyor. Bireyler istediği gibi hareket ediyor. Toplum ve sivil toplum örgütlerinin her biri aklına estiği gibi davranıyor. Yabancılar ajanları ile kültür etkisi ile bozmaya çalışıyor. Ortaya kakofoni, bozukluk, sapkınlık, kaos, kargaşa, karışıklık çıkıyor. Bu böyle olmamalı.
Devlet toparlayıcı ve hak hakikat yolu izleyici olmalı. Bütün işleri devletin bozuk yönetimi bozuyor. Bugün bir kişi kurduğu radyo, televizyon, gazete, dergi ile iletişim ve bilimi küresel kullanarak, tüm dünya insanlığına ulaşıyor. Bunu emperyalist, Siyonist ve sapkın ülkeler kendi adına son derece yüksek yapıyor. Tüm dünyayı kültür emperyalizm ile olumsuz etkiliyorlar. İslam ülkeleri ise onların etkisindedir. Sapkınlık yaymaya ülkemiz, ABD sonrası ikinci sıradadır. Amerikan filmlerinden sonra en çok sapkın sapık Türk dizi filimler izleniyormuş.
Bu şekilde bireyi, aileyi, toplumu, devleti düzeltmek, iyileştirmek çok zor olur. Medeni toplum, adil devlet oluşturmak pek mümkün olmaz. Devlette ve toplumda sevinirlik, güvenlik, huzur, mutluluk, rahatlık, hak hukuk adalet doğruluk dürüstlük güzel ahlak, edep hayâ oluşturulmaz. İnsanlık artık tüm dünyada ve ülkemizde çığırından çıktı. Gidilen yol; iki âlemde cehenneme götüren yoldur! Bu yol ile istikrar sağlanamaz. Neşeli, huzurlu, mutlu, rahatlık sağlanamaz. Halk bu kötü durumdan memnun olmaz, olmamaktadır. Cumhuriyetin 100. Yılındayız. 2023 yılında iklim bozuldu. Çünkü insanlar bozuldu. 1880 yılından sonra en sıcak 2023 yılı temmuz ayı yaşandı. Sıcak yaşanırken, tayfunlar, seller, fırtınalar, kuraklık derken; hep zıt doğa olayları olmaya devam etmektedir.
Ülkemizde 1839 yılından beri, hatta 1720 yılından beri devlet yönetimi hızla bozulmaktadır. Bozulan insan, iklimleri, doğayı da bozdu.
İslam yaşanmayınca, insan ve diğer varlıklar huzurlu, mutlu, rahat yaşayamaz, yaşayamamaktadır.
Artık toplumlarda büyük çoğunluğun huzuru, mutluluğu, keyfi, yaşama zevki bozuldu. Sapkınlar kendini rahat görse de, şeytanlıktan rahatlık olmaz. Ülkemizde %5’lik bir toplum kesimi, geri kalan %95’lik kesimi; devletle işbirliği yaparak; yeyip, bitirmektedir.
Güzel ahlaklı toplum, İslam değerleri ile bilimle yönetilen devlet olmayınca; hiçbir canlı rahatlık görmez, görmemektedir. Alçak gönüllü, ağırbaşlı, duyarlı, hassasiyetleri olan, İslam değerlerini kendinde toplayan insanlara gereksinim vardır. Temiz, dürüst, iffetli, namuslu, ar- hayâ- utanma duygusu olan insanlara gereksinim vardır. İlim irfan ile yaşamak gerekir. Dert, tasa, sıkıntı, sorunlar yoğun olmamalı. İnsanları rahat ettirmeli. Hak ve hakikatten ayrılmamalı. Ayrılma olduğunda hiçbir saygı görmez. Saygınlığını yitirir. Endişeler artar. İnsanlar yarını düşünür. Dert, tasa, kaygı, üzüntü içine düşer.
Bugün ülkemiz son 22 yılının en kötü devlet yönetimini yaşamaktadır. Bu hem devletin kötü yönetiminden, denetim ve kontrolünün olmamasından kaynaklanmaktadır. Hem toplum içinde ahlaksızlığın, edepsizliğin, hayâsızlığın, göz doymazlığının sonucundan oluşmaktadır. İsteyen, istediği kadar sattığı mala, eşyaya, objeye zam yapabilmektedir. Fiyat artırmaktadır. İş zıvanadan çıktı. İşin düzeni bozuldu. İşler şirazesinden çıktı. Liberal, kapitalist, ateist, komünist, laik sistem tam zirveye çıktı. 1950 yılı öncesine, CHP, DYP, ANAVATAN Hükumetleri devrine döndük. Çünkü benzer politikalar uygulandı.
Artık toplumun alt ve orta kesimleri daha da fakirleşmektedir. Sömürü gittikçe artmaktadır. Bir taraftan devlet, diğer taraftan kapitalistler, halkı soyup, soğana çevirmektedir. Şefkat, merhamet, müşfik davranma artık kalmadı. Allah cc. Islah etsin, iyileştirsin, inşallah diyeceğim, ama insan istemedikçe iyileşme olmaz, da diyelim.
İnsanlar, nefislerini, şeytanlarını tatmin etmeye çalışıyor. Ama ne nefis ne de şeytan memnun olmaz. Olmadıkça, insanlar daha da sapıtıyor. İnsanlar artık kendini, haddini, sınırlarını bilmiyor. Rabbini tanımıyor. Şımarık, küstah hareket ediyor. Tek kuruluş yolu var. O da İslam dinine ve bilimin gerçeklerine dönüştür.
Ebeveynler, öğretmenler, imamlar, akademisyenler, bireyler, aileler, toplum, devlet, okumuşlar; kendimize ve neslimize sahip çıkalım. Milli, manevi, ilmi değerlere uygun insan yetiştirelim. Bilim insanı yetiştirirken; çalışan, üreten, israf etmeden tüketen nesiller yetiştirelim.
Bizim insanlığa üreterek katkımız olsun. Biz ürettiğimiz değerler kadar kıymetliyiz. Üretmeden, zengin olmak isteyenler, harcama yapmak isteyenler çoktur. Kazanç olmadan, tüketmek, yemek- içmek, harcamak olmaz. Dede, baba mirasını tüketerek yaşayanlar var. Devletten sosyal yardım alarak, yaşayanlar var. Bu insanlık değildir. İnsanlığa kattığımız değer kadar insanız. Kadını ile erkeği ile üretmeliyiz. Kadınıyla, erkeğiyle hep birlikte çalışıp, üretmeliyiz.
Dün fırından 2 tane francala somun ekmek aldım, eve geliyordum. Birisi de 15 ekmek almış. Evinde kaç kişi var, dedim. 15 kişi var, dedi. Pekâlâ, çalışan sayısı bir kişiden fazla mıdır, dedim. Evet dedi. Yanı bu dünyada öyle herkes 15 doğurursa, çocuk sahibi olursa, bu insanlıktan çıkar. Dünya insana yetmez. Köpekler gibi insanlığın başına bela, dert olunur. Aklı, zekâyı doğru kullanmalı.
Hangi meslekten olursak, olalım. Çok çalışmalıyız. Helalinden çalışıp, helalinden harcamalıyız. Yüksek kültürlü olmalıyız.
Tarım ve hayvancılıkta ileri ölçütlerde bilimsel üretmeliyiz. Bilim ve teknolojik üretim yapmalıyız. İlim, bilim, bilgi sahibi olmalıyız. Dinamik olmalıyız. Etkin, aktif, enerjik olmalıyız. Pasif- edilgen, uyuşuk, pısırık olmamalıyız.
Hak hukukumuz bilimsel yolla, hukuksal olarak savunmasını becermeliyiz. Öyle yamyamlardan beter; şiddet, öfke göstermeden, sorunlarımızı halletmeliyiz. İdeolojik sapkınlık içinde katiyen olmamalıyız. Şiddet, öfke, kızgınlık, saldırganlık içinde olup, hayvanlaşmamalıyız.
Her olaydan ders ve ibret almalıyız. Ben doğa belgeselleri de izlemekteyim. İnsanların aşağılığı olduğu gibi hayvanlarda da aşağılıklar var. Hayvanlığa sığmayan davranış sergileyenler de var. Bunlardan iki tane kuşu sizlere örnek olarak vereceğim:
Birincisi; Bal kılavuzu denilen bir kuş! İki kanatlı, iki bacaklı, normal bir kuş! Ama beleşçi insanlarla işbirliği yapıyor. Arıların yaban hayatında yaptığı balları, doğada bal arayanlara, kılavuzluk ederek gösteriyor. Beleşçi insanlarda gidip, bal arılarının kendi yiyeceği olarak doğada, ağaç kovuklarına yaptığı balları aldırıyor. Bal kılavuzu kuşa da, bal avcıları bir parça petekli bal bırakıyor. Böylece emek harcamadan insanlarda, Bal kılavuzu kuş da kazanç elde ediyor!
İkinci bir kuşu daha tanıtalım: Bu kuşun adı da; Guguk Kuşudur. Kendi yumurta yapıyor ama kuluçkaya yatmıyor. Kendi yumurtalarını gidip, Arı Kuşu veya Sazlık Bülbüllerinin kuş yuvalarına bırakıyor. Arı kuşu ve Sazlık Bülbülleri, yumurtaların kendine ait olmadığını anlamıyor. Bu 2 kuş da kuluçkaya yatıyor. Kendi yavruları ile birlikte Guguk kuşunun yavruları da yumurtadan çıkıyor. Ama Guguk kuşunun yavrusu daha büyük ve gagası daha büyük oluyor. Diğer cins yumurtaları sırtı ile yuvadan dışarı atıyor. Atmadığı olursa, gagası ile diğer kuşun yavrularını vurarak, öldürüyor. Zaten geveze, atılgan olduğu için, anne kuş geldiğinde, yiyecekleri hem kendi alıyor.
Bu dünyada Bal kılavuz kuşu ve Guguk kuşu gibi zalim olmamalı. Saz bülbülleri ve arı kuşu da dünyadan habersiz, kendi neslini korumaktan aciz, zaaf içinde bulunmamalı.
Ya da zehirli yılan, akrep, çıyan, zehirli kene gibi olmamalı. Başkalarına zarar vermemeli. Ya da başkalarının mikroplarını sivrisinek gibi bir başkasına taşımamalı. İnsanlara yararlı olmalı. İyilik etmeli. Hizmet etmeli. Olgun etkin yetkin merhametli Allah cc. Dostu ve varlık dostu iyi insan olmalı. Kendimize ve başkalarına zarar- ziyan vermemeli. Bunu ancak İslam dinine ve ilme uymakla yapabiliriz. İdeolojik görüşler ne hak din gibi dosdoğrudur. Ne de bilimin gerçekleridir. İslam dinine ve bilimin gerçeklerine sımsıkı sarılmalıyız ki, uçuruma, cehenneme düşmeyelim.
Ülkemizde olan kötü yönetimde ve toplumun zıvanadan çıkıp, şirazesinin bozulması; İslam ahlakından yoksun- mahrum kalmasındandır. Artık helal, haram, günah, sevap, meşru, suç gibi bir kaygı yoktur. Bu durumun birey, aile, toplum, devlet olarak giderilmesi gerekir ortak, ittifak halinde çalışılmalı. Biri hak derken diğeri batıla yönelirse, bu güzelleşme sağlanamaz.
İnsanlarımız kendini korumasını bilmiyor. Kurallara uymuyor. İlkeler uymuyor. Suda boğuluyor. Trafikte telef olur. İş kazası geçiriyor. Evde kazadan zarar ve ölüm görüyor. Bir şekilde bilinçsiz olmasının sonucunu çok ağır şekilde ödüyor. Oysa bilgili bilinçli birey, öyle kazadan, bilgisizlikten ölmez. Kader deyip geçmemeli. Allah cc. Bazı alanlarda, konularda insanın kaderini kendine bırakmıştır. Cehaletten, vurdumduymazlıktan olan kötü olayları Allah’a yüklemek haksızlık olur. Allah cc. Kimseye haksızlık etmez, yapmaz.
Aile büyükleri bilgili, bilinçli, sorumluluk duygulu olmalı. Çocuğu iyi yetiştirmeli. Kendini koruması için pek çok kursa gönderip, eğitim almasını sağlamalı. Kendi de eğitim mutlaka almalı.
Halkımız ve devletimiz batılılaşma adına ahlak, edep, hayâ, doğruluk, dürüstlükten uzaklaşıyor. Emperyalizme devlet yöneticileri ve halkımız bağımlı hale geliyor. Devletimiz emperyalizmin emirleri doğrultusunda şekillenmiştir. Batılılardan kanunlar- yasalar, ahlak, terbiye, eğitim- öğretim şekli ve sıfatlar aynen alınmıştır. Baştan yanlış yapılınca, bağımlı hale gelince, hep öyle gitme üzgünüm ki, devam etmektedir. Modernlik, batılılaşma, batıya uyma adına her pislik alındı. Ama bilgi, teknoloji hep ihmal edildi.
Bilgi, teknik, teknoloji, tarım ve hayvancılıkta ilerleme yapılamadı. Milli manevi dini ilmi değerler arkaya bırakıldı. Anarşizm, şiddet, haram işleme, günah işlemede sakınca görmeme, suça eğilimli şekilde nesiller yetiştiriliyor. Artık devlet, milletin sapkınlarıyla başa çıkamadığı gibi, devlet içindeki büyük çoğunlukta sapıklaşmıştır. Bu işler İslamcı tutumla önlenemez. İslamcılık, dinin ideolojiye boyanmasıdır.
Bireyler, toplum sapmadan, hak çalışması yapılmalı. Sapmış sapık kişilere doğruluk, gerçek anlatmak, benimsetmek çok zordur. Beyin, gönül kirletilmeden harekete geçmeli. Yeni nesiller- kuşaklar kurtarılmalı.
Bugün İslamcılık, Şiilik, Vahabilik, neo Selefilik güzel örnekler vermemektedir. Tarikat ve cemaatlerde bu mezhepler gibidir. Bilgisiz, samimiyetsiz, çıkarcıların ve nefsini din edinenlerin eline düşen hak dava; hak olmaktan çıkmaktadır.
Hindistan’da Seyit Ahmet Han, Mısır’da Muhammet Abduh, Reşit Rıza, Türkiye’de Kur’ân İslam’ı, mealcılık, peygamberimiz sas. Tanımazlık, bazı cemaat ve tarikatlar; İslam dinine hizmet etmemektedir. Bunlar hep kötü amacı, hedefi olanların çıkardığı hak hakikat dışı sapkınlıktadır.
Şunu asla unutmamalı: Kur’ân ve sünnetten bir milimetre sapma; hele iman konusunda sapma, mutlak doğruluktan ayrılması oluşturur!
Bilimin doğruluğundan, gerçekliğinden ayrılma; yalana ve yanlışa düşürür. Yalan ve yanlıştan hayır ve iyilik gelmez.