Müslüman, herkesin hak ve hukukuna saygılı olur. Kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmaktan sakınır. Kul ve kamu hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah’ın bağışlamayacağını bilir. Dünyadaki birçok kötülük, kavga ve cinayetlerin, insanlar arasındaki huzursuzlukların, kul haklarına saygı göstermemekten meydana geldiğini asla unutmaz.

Kul hakları ile ilgili hadis-i şeriflerde buyurulur ki: “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları kalmazsa, hak sâhibinin günahları buna yüklenir.” [Buhârî] “Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, defterinde pek çok namaz, oruç ve zekât sevabı bulunur. Fakat bazılarına çeşitli yönlerden zararları dokunmuştur. Sevapları, bu hak sâhiplerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sâhiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır.” [Müslim] Bazı İslâm âlimlerinin kitaplarında da buyuruluyor ki: “Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sâhibine geri vermek, yüzlerce lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptıkları ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez.” (İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani 2/66-87 “Kul hakkını, Allahü telanın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sâhipleri ile helâlleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir.” (Abdülgani Nablusî, el-Hadîkatü’n-Nediyye) “Kıyamet günü, hak sâhibi, hakkından vazgeçmezse, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaat ile kılınmış ve kabul olmuş 700 namazı alınıp, hak sâhibine verilecektir.” (Alâüddîn Haskefî, ed-Dürrü’l-muhtâr) “Üzerinde kul hakkı olan bir kimsenin buna tövbe için, kul hakkını hemen ödemesi, onunla helâlleşmesi, ona iyilik ve dua etmesi de gerekir. Mâl sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sâhibine bağışlamalıdır.” (Seyyid Abdülhakîm Efendi, Sefer-i Ahiret) Asrımızda, akla-hayâle gelmeyen suçlar işlenmekte, insanlar canavarca birbirlerini boğazlamaktadırlar. Mukaddes dinimizde adam öldürmek, yaralamak, malını almak, çalmak şöyle dursun, kalp kırmak, gıybet etmek, iftira atmak bile büyük günahlardandır. (Kaynak: Dinimiz İslam)