Kültepe Kaniş Karum ile ilgili projeler için Avrupa’dan Kayseri’ye gelen bilim adamları; başta Kültepe, Koramaz Vadisi olmak üzere kentin kültürel zenginlikleri ve tarihine hayran kaldı.

Kente gelen bilim insanları ve arkeologlar Roberto Valentini, Fabio Francesconi, Karpagam Chelliah, Caria Diramte, Christos Georgiadis, George Mantakas, Diana Kasmetska, Prof.Dr. Diana Gergova; Kayseri - Sivas Karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş Karum Höyüğü’ndeki yapılan kazılar ile ilgili Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’ndan bilgiler aldı. Daha sonra UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Koramaz Vadisi’ni gezen yabancı bilim adamları buradaki bitkileri inceledi. Temaslar çerçevesinde tarihi Kayseri Kalesi’nde bulunan müzeyi de gezen misafirler, eserler hakkında Prof. Dr. Kulakoğlu’ndan bilgiler aldı. Botanik Araştırmacı Roberto Valentini; ”Arkeoloji ile botanik bir arada olabiliyor. Çünkü insanın yaşadığı yerde bitkiler olabiliyor, aynı şekilde insanların kullandığı kaplar içerisinde bitkiler gelebiliyor ve insanlık tarihini araştırmak içinde birden çok disiplinli iş birliği her zaman daha gerçekçi sonuçlar veriyor. Kayseri kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel ve önemli bir yer. Kayseri Müzesi de aynı şekilde. Kapadokya aynı şekilde herkes tarafından zaten bilinen bir yer. Doğal varlıklarıyla hem de Kayseri Müzesi’ndeki eserlerle olağan üstü bir yer. Kayseri’ye gelmemin amacı; bizim ’paleobitki’ dediğimiz yani eski çağ bitkileriyle ilgili olarak bizim burada neler bulabileceğimiz ve bunları nasıl çalışabileceğimiz. Bunlarla ilgili olarak da nasıl projeler geliştirebileceğimiz. Bu sadece bir arazi çalışması değil, aynı zamanda neler üretebileceğimiz. Çünkü bu, insanla ilgili bir şey ve insanla ilgili olduğu zaman eski coğrafyaya da hakim olmak gerekiyor. Bu durum sadece Anadolu ya da Kayseri ile de sınırlı değil. Bizim birlikte çalıştığımız, Yunanistan’dan İtalya’ya kadar uzanan bir coğrafya için, bizim çeşitli bilgiler almamız ve bunu kullanmamız, çalışmamız gerekiyor" dedi.

Yunanistan’da Çevre ile ilgili Avrupa Birliğinde projeler yazan Christos Georgiadis ise, “Konu bitki ya da kültürel miras olduktan sonra herhangi bir sınır kalmıyor. Sınırın olmadığı bir dünya içerisinde bu tür projeleri yapmak istiyoruz. Biz daha önce Antalya’da hem botanik hem de arkeolojiyi içeren endemik bitkiler ve arkeolojik varlıklarla ilgili proje uyguladık. Hem Türkiye’de hem Yunanistan’da güzel bir şeyler bulduk. Oradaki endemik bitkileri korumak amacıyla böyle bir proje yaptık. Onun için çok mutluyuz. Bu projede de yer alıyoruz. Kayseri’deki ilk projemiz oluyor. İnşallah farklı birçok projede de birlikte çalışacağız" ifadelerini kullandı.

"10 bine yakın depoda bulunan eserimiz var, bunları kazandırmak istiyoruz"

Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ise; “Bizim Kültepe kazıları ile ilgili olarak yurtdışındaki sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapmak gibi bir niyetimiz vardı. Özellikle de uluslararası, UNESCO gibi ya da Avrupa Birliği gibi fonlardan da bu kazılar için destek sağlamak istiyorduk. Bu tabii ki direk olarak parayla ilgili olan bir şey değil. Bu arkadaşlarımızla birlikte neler yapabilir diye düşünüyoruz. Şimdi 2 tane projemiz AB tarafından kabul edildi. Bu projelerden bir tanesi, 70 yıllık Kültepe kazılarının tarihini, hikayesini dijital hale getirilmesi. Bunda, bizim Kültepe kazılarının 1948 yılından itibaren elimizde olan tüm belgelerini, slayt, fotoğraf, film ve video gibi ne varsa bunları biz dijital hale getirelim, saklayalım ve bunları da yine aynı şekilde kamuya da açarak, insanların, araştırmacıların istedikleri zaman bakabilmeleri için bir veri tabanı haline getirmek istiyoruz. Bu konudaki projemizde bayağı bir yol kat ettik. Hatta hemen hemen sonuna geldik diyebiliriz. Yakın zamanda da kamuya da açarak kullanmaya başlayacağız. İkinci projemiz ise; bizim Kayseri Müzesi’nde korunmakta olan arkeolojik eserlerin bazılarının durumları çok iyi durumda değil. Bunları biraz teşhir edilebilir bir hale getirip, yani elden geçirip, restorasyonunu yapıp bunları tekrardan müzeye kazandırmak istiyoruz. Müzede tekrar sergilensin istiyoruz. Daha önceden 10 bine yakın depoda bulunan eserimiz var. Ankara Müzesi’nde de bir o kadar var. Dolayısıyla sergilenen eser sayımız ,oran olarak çok düşük. Bunları biraz arttırmak istiyoruz ve bunların çok küçük bir kısmını umarım daha ileri de farklı fonlardan destek alarak yapmak istiyoruz. Şimdi bu fonun bizim için en önemli çıktıklarından bir tanesi, bu mekanda, Kayseri Müzesi’ne bir restorasyon konservasyon laboratuvarı kazandırıldı. Bu laboratuvarda müzedeki eserler proje bittikten sonra da yine restore edilmeye devam edecek ve bunlar gün geçtikçe zamanla yeni teşhir salonları açılacak ve buralara yerleştirilecek. Zaten hedef de bu monoton sergilemeden kurtarmak amaçlı. Eserleri koyduktan sonra 2 sene boyunca eserleri aynı yerde tutmaktansa, tam tersine yenilerini koyup, bunları değiştirelim ve gelen insanlar bir daha gelsin istiyoruz. Bu da, şu ana kadar tabii ki tamamlanmış bir proje değil. 4 restoratör bizimle beraber çalışıyor. Bunları yakın zamanda bir sergiyle de ziyaretçilerimize sunmak istiyoruz" diye konuştu.