İslâm’ın ana kaynağı Kur’ân’dır. Kur’ân’ın pratiği, gerçekleştirilmesi, uygulaması da sünnetlerdir. Bizler, Kur’ân ve sünnet esaslı şekilde; esastan, samimiyetle, bilgiyle yaşamalıyız. İslâm dinini öğrenirken, mutlaka ama muhakkak ilim, bilim, bilgi, teknik, teknoloji, kültür, sanat, meslek de öğrenmeliyiz. Pozitif ilim ve kültür öğrenmeliyiz. Aksi halde Kur’ân’ı doğru anlayamayız.

Pozitif bilim bilmeyenler, teknolojiden anlamayanlar; Kur’ân ve sünnetten de anlamazlar. Bunun için pozitif ilim, doğa ilmi, akıl ilmi de mutlaka öğrenmeliyiz. “Bilimi, teknolojiye dönüştürmeliyiz. Bilgi ve teknoloji üretmeliyiz. AR- GE yapmalı. Değişim, yenilik, gelişme, ilerleme, yükselme, refah içinde sağlıklı olmalıyız. Bu bize verilen görevdir.

Bilgi ile yaşamayanların, pek değeri olmaz. Çünkü cahil cühela, çapulcular; değerli, önemli, yararlı, iyi, güzel iş yapmazlar. Bunlar tüm dünyada fitneci, bozguncu, bozuk, kötü, çirkin, yalan, yanlış, berbat işler yaparlar! Dinsiz, imansız, bozuk düşünceli yaratıklara bakarsanız, gözlerseniz, ne olduklarını anlarsınız! Ama anlayacak beyne, kalbe, göze, kulağa, dile, düşünceye öncelikle sahip olmalı.

Bilimi akıl üretir. Aklı ilimler, doğa ilimleri, pozitif ilimler üretir. İlk insandan günümüze kadar yaşayan insanlar; bilim, bilgi üretmeye, kullanmaya çalışmışlardır. Bu çalışma, 1750 yılında Sanayi devrimi ile başlar ve hızla ilerler. 1900 yılı başında gelişmesini açık, net gösterir. 1900 yılından günümüze geçen 120 yıl içinde binlerce bilimsel ve teknik gelişme oldu. Ama dinsiz, imansız, materyalist insanlar, toplumlar, ülkeler, bu bilim ve tekniği doğanın ve insanların aleyhinde kullanmayı üzgünüm ki, sürdürmektedir! Yaşatmaktan çok, öldürmeyi esas almışlardır. 1750 yılından günümüze sanırım bir milyar insan, acımasızca, vahşice, barbarca teknik ve teknolojinin üretimi ile öldürülmüştür!

Bilim, evrendeki olguları, varlıkları inceler. Nesnel bir bilgi bütünlüğü ortaya koyar. Doğa ilimleri, fen ilimleri, teknik ilimler, sayısal, sözel, tıp ilimleri; bilim olarak öğrenilir ve geliştirilir.

“Müslüman, bilgin olmalı. Bilge olmalı. Bilim öğrenmeli, geliştirmeli, bilimsel yaşamalı. Bilim ve teknikle gelişip; icat, kâşifler yapmalı. Mucit olmalı. Müslüman, sağlıklı, doğru, yararlı bilim öğrenir, öğretir. Bilgisiyle yaşayarak; değerli, kıymetli, önemli, yararlı insan olmalıyız.” Cahil cühela kalmamalı. Ya da bilgiyi insanlığın, varlığın zararına kullanacak kadar zalim, gâvur, gaddar, vahşi, barbar olmamalı. Müslüman, barbar, vahşi, haydut, gaddar, terörist, katil, katliamcı yaratık olmaz, olamaz. Olursa, ondan mümin, Müslüman değil; zalim olur! Zalimler cehennemdedir!

İslam dini ile gerçek bilim, teknoloji çatışmaz. İkisi de Allah’ın, Âlim sıfatının bilgisidir. Müslüman, Allah’ın ad ve sıfatlarını, Kur’an’a göre bilmeli. Allah’ı, emir ve yasaklarını, peygamberimizi bilmeyenden, tanımayandan, hiçbir değer çıkmaz. Zarar, ziyan verir. Millete, memlekete, insanlığa, varlığa zararlı olur. Terörist, eşkıya, haydut, haramcı, zalim, katil, katliamcı, barbar vahşi olur! Pozitif ilimlerle, dini ilimleri birlikte öğrenmeli. Bu bilgilerle yaşamalı. Yaşamayınca, öğrenmenin de bir kıymeti olmaz. Eşeğin sırtındaki kitaba benzer! Eşeğin kitaptan haberi olmaz. Olsa da, kitap ile yaşamaz.

Dün ve bugün, samimiyetle doğru mümin ve Müslüman olmayanlar, her zaman zalim olmuş. Gâvurlukları elinden geldiğince yapmış, hala yapmaktadırlar! Zalim olup, gâvurluk yapandan; vahşi, dehşet saçan katil, katliamcı olur. Hak mümin gerçek anlamda Müslüman olmaz. Bendeniz ve gerçek samimi, bilinçli Müslümanlar bu tiplere destek olmaz. Gönül kaptırmaz. Müslüman, zalim olmaz. Zalimlere destek vermez. Sapık, sapkın olmaz. Yalancı, sapkın hainlere doğrudan ve dolaylı zerre kadar destek vermez. Gönül bağlamaz. Buğzeder. Yıkıcı, alçak, kahpe hainlere karşı amansız bir mücadele verir.

Yahudilikte ve Hristiyanlıkta, Allah inancı doğru değildir. Kendi uydurmalarıdır. Batıldır, küfürdür, yanlıştır. Materyalizmde yanı komünizmde, sosyalizmde, kapitalizmde, liberalizmde, faşizmde, Nazizm de, feminizmde, laiklikte, seküler olmada, her türlü sapkın felsefi görüş ve ideolojide; Allah, din, iman inancı yoktur. Bunlar kendi dinsizlikleri, imansızlıkları, ateizm ile baş başadır. Her türlü kötülüğü, ahiret inancı, sorgu- sual kabul etmeden, yaparlar, yapıyorlar! Bunların kötülüğünden emin olmak için çok çalışmalı. Manda gibi yan gelip, bataklıkta yatmamalı! Hımbıl, uyuşuk, pısırık, korkak, ürkek, bilgisiz, tembel olmamalı. Allah’ın verdiği bilgi nimetini kazanıma dönüştürmeli. Yanı bilgi manevi kazanım sağlamalı.

Allah gibi esirgeyen, acıyan, acıyıcı olan, olmalı. Bu zavallı sapkınlara acıyıp, onları bu sapkınlıklarından kurtarmalı, korumalı. Öğretmen; öğreten, eğiten olmalı.

Bugün, 24 Kasım 2020 Öğretmenler günüdür. Herkes Öğretmenler Günü kutlamaktadır. Zalim, sapkın, sapıklığı, teröristliği öğreten, öğretmenlerin gününü de kutlamaktadırlar! “Müslüman, iyiliği över, tebrik eder. Kötülüğü yerer, eleştirir, kınar. Öyle iyi ve kötüyü birbirine karıştırıp, sentez yapmaya çalışıp, toptancı yaklaşmaz.”

 Bugün, ülkemizde 123 tane terör örgütü varsa, bunun oluşturucusu, yetiştiricisi başta anne, baba, öğretmenler, öğreticiler, toplum, devlettir. Kötülüğe, kötüye övgü değil yergi yapılır. Akıllı olmalı. Kötüye, çirkine, yalana, yalancıya, zarar- ziyan verene; tebrik, kutlama yapılmaz. Başarılı olması istenmez.  Yararlı ile zararlı, hak ile batıl, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, olumlu ile olumsuz bir tutulamaz. Hakkı bilip, yaşayanla, batılı öğrenip, yaşayan, aynı kabul edilemez.

Ülkemizdeki, tüm terör örgütü mensuplarını, yıkıcıları, adileri, kahpeleri, alçakları, milli ve manevi değer düşmanlarını yetiştirenler; anne ve babalar, öğretmenler, ilgisiz kalan imamlar, toplum ve devlettir. Bu kurumlar kendini gözden geçirmelidir. Çocuklarını bilgi ile din- iman ile güzel ahlâk ve terbiye ile yetiştirmelidir. Laiklikle, sapık ideolojilerle; böylesi milli, manevi, dini, insanlık düşmanları yetişmektedir.

Allah’ın selamı, rahmeti, hidayet yolunda olanların üzerinde olsun. Zalimlerde pisliklerinden inşallah arınma isteği duyarlar. Pislikten arınma isteği duymadan, niyet etmeden, girişimde bulunmadan; iyileşme, düzelme olmaz, olmamaktadır.

Allah cc. Oku! Diyor. Bilgili ol, öğren, kalemle öğren, diyor. Ama hakkı, hakikati, ilmi, bilimi, bilgiyi, evreni, kendini, dini- imanı öğren, diyor. Gidip de sapkınların sapkınlıklarını öğren, demiyor. Burada Allah’ın neyi öğren, dediğini yazmayacağım. Bu konuda 30 bin sayfadan fazla yazı yazdım.

İnternete şunu yazarsan; Kur’ân ve peygamberimizin öğrenmekle, öğretmekle, bilmekle, bilgi edinmekle, bilgi öğretmekle ilgili yüzlerce söz bulursunuz. Müslüman, okuyandır, yazandır, öğrenendir, öğretendir, bildiği doğru bilgilerle yaşayandır. Öyle sapkın, sapık, sapan; cahil cühela, çapulcu, eşkıya, anarşist, şiddetçi, terörist, zalim değildir, olmamalı, olamaz da!

Vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa, değerlerimize hainlik edenlerle dost olmayınız. Bunlardan dost olmaz. Bunlar düşmanlık ederler. Düşmanlık edenlerden; dost, kardeş olmaz. Milli değerlere düşmanlık edenler; en alçak, adi, düşük yaratıklardır. Doğrudan ve de dolaylı hiçbir destek vermemeli. Gönlümüz ısınmamalı. Bunlar akrepten, yılandan, timsahtan, anakondadan, Komodor Ejderi, en vahşi canavardan çok daha tehlikelidirler! Bir canavar, birkaç insan yiyebilir! Ama bunlar tüm insanlığı ellerinden gelse, yok edebilirler!

Müslümanlar bugün bilgisizlik, bilgi üretememenin verdiği gerilik, açlık, susuzluk, evsizlik, ihtiyaçlarını karşılayamamanın aciz durumu içinde, pek çok zaafları ile dertlidirler. Bilgisizdirler. Bilgi üretememektedirler. Bilgiyi tekniğe, teknolojiye dönüştürememektedirler. Bilgiyle yaşayamamaktadırlar. Okullaşma oranları çok düşüktür. Tembellik, acizlik, zaaf, dert, sıkıntı içinde birbiri ile savaşmaktadırlar! Bunun nedeni; “kötü, yetersiz oluşları, emperyalizme, küreselleşmeye uşak olmalarındandır.” Sömürü, işgal, saldırı altındadırlar. Müslümanlıkla pek ilgileri, alakaları yoktur. Pek çoğunun İslam ve Müslümanlık anlayışı yanlıştır.

Bazılarının zengin petrol satışları vardır. Ama petrol çıkarmasını ve satışlarını yabancı şirketler yapmaktadır. Devletin elde ettiği paranın büyük bir kısmı da devlet yöneticileri tarafından çalınmakta, kalan kısmı da Batılıların bankalarında yatmaktadır. Amerika, 2020 yılında Suudi Arabistan’ın 850 milyar dolarına el koydu. Sen terörü destekliyorsun, diyerek, el koydu. Oysa dünyanın en büyük terör devleti; Amerika’dır. 850 milyar dolar, ülkemizin 6 yıllık devlet bütçesidir. Az para değildir.

Ülkemize sadece batılı ülkeler düşmanlık etmemektedir. Batıda başta Amerika, Avrupa’da ise Almanya ve Fransa ülkemizdeki terörü desteklemektedir. Kendi ülkesinde bize zarar verecek terörist yetiştirmektedirler. Avrupa’da 53 devlet var. En az 20 tanesi PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütlerine destek vermektedir. Her türlü silahı da vermektedir. Bize zararı olan teröristlerin, Avrupa’nın tümünde işlevleri serbesttir. Ama gerçek vatanseverleri, Almanya ve Fransa yasaklamaktadır. T.C. Diyanet Başkanlığının camilerine bile son iki yıldır polis baskını yapmaktadırlar. Ticaret gemilerimiz, Akdeniz’de basılarak, aranmaktadır. Bunlar hukuki değildir.

İslam ülkesi dediğimiz, sapkın olanlardan, ülkemiz aleyhinde etkinlik yapan ülkeler sekiz tanedir. İran, Irak, Suriye, Lübnan 40 yıldır PKK’yı ülkesinde bulundurup; eğittirip, ülkemize terörist olarak gönderdiler! Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Sudan da ülkemize radikal İslamcı denen; vahşi, ilkel, uşaklık eden İslamcıları desteklemektedirler. Zaten bu katil vahşiler, bu ülkelerin insanlarıdır. Bunlar Şii, Selefi, Vahabi anlayışındaki, yabancılar tarafından kullanılan mankutlardır. Bunların aslı, esası; Yahudi’ye, İngiliz’e, Batılı ajanlara dayanır. Onlardan daha fazla Türk ve Türkiye düşmanlığı yapmaktadırlar. Cahillikleri, cehaletleri paçalarından akmaya başladı.

Bugün, Yunanistan, Ermenistan ve diğer batılı ülkelerde PKK eğitim kampları vardır. Ülkemizden ve İran, Irak, Suriye’den kandırdıkları, kaçırdıkları çocukları, gençleri burada terörist olarak eğitmektedirler. Bu ülkelere çok büyük zararları olduğu gibi kendileri de çok büyük zarar görmektedirler. Allah cc. Islah etsin.

İnsan, kendini, rabbini, haddini, sınırlarını, dinini, evreni, dünyayı çok iyi bilip, tanımalı. Her şeyin enerji ile işlediğini, çalıştığını bilmeli. Bu konuda AR- GE yapmalı. Öyle mal, davar gibi yatmakla bilgi, bilim, din- iman öğrenilmez.

Bir ay önce 21 milyar ışık yılı uzaklıkta bir karadeliğin nasıl başka bir gezegeni yutup, yok ettiğini teleskoplarla izledik. Bir yıldız, kara delikte eriyip, yok oldu.

Ay, Mars gök cisimlerine gidiliyor. Araştırma, inceleme yapılıyor. Mars’a yolcu taşımacılığının çalışmaları yapılıyor. İslam âlimleri, bunları astronomi bilimi araştırmacısı olarak, 11. Yüzyıl öncesi yaptılar. İslam âlimlerinin bu bilim kitapları Batılılar tarafından 11. Yüzyılda çevrilip, batı dillerinde yayınlandı. Şimdi ise Müslümanlar, onların eserlerini çeviri yapmaktadır. Dünü beğenmeyen materyalist balık kafalılar ise Batılıların ancak romanlarını okumaktadır. Oysa bilim eserlerini okumakta yarar vardır.

İnsanların ne zamandan beri dünyada var olduklarını kesin olarak bilemiyoruz. Etiyopya’da 200 bin yıl önceden ölmüş olan insan iskeleti bulundu. Ama dünya jeolojik devirler geçirdi. Dünyanın altı üstüne, üstü altına geldi! Dünya; kıtalara, göllere, denizlere, okyanuslara, boğazlara, dağlara, ovalara, çöküntülere, vadilere ayrıldı. Bu durumda eski insanların ahşap, ağaç eserlerinin ayakta kalması mümkün olmaz. On bin yıl önceden yapılmış dikili taşları ayaktadır. Bugün bile o dikili taşların uzaktan nasıl götürülüp, kesilip, dikildiği anlaşılmamaktadır.

Sümerler, eski Mısırlılar, Antik Yunanlılar, eski uygarlıklar büyük eserler yaptılar. Ama bizim bildiğimiz, Kopernik, Galile, Tyco Brahe, Johannes Kepler, Newton, Edison, Maxwell, Max Planck gibi pek çok bilim insanı, pek çok buluş, icat yaptı. Dünyada keşifler, icatlar yapan yüzlerce mucit oldu.

Evren incelendi. Karadelikler, yıldızlar, gezegenler keşfedildi. DNA, Genetik yapı konusunda buluşlar devam etmektedir. Binlerce ev aletleri, makineler, taşıtlar, yaşantımızı kolaylaştıran veya zora sokan, buluş gerçekleştirildi. Ama 57 İslam ülkesi hala uyumaktadır. Manda gibi yatmaktadır. Bazısı çölde, bazıları kırda yatmayı sürdürmektedir! 57 İslam ülkesinden sadece Türkiye 3 yönetici tarafından biraz kalkındırıldı. Diğerleri hala emperyalizmin kölesi, mankudu olarak engellemeye çalışıyor. “Ülkemizin kalkınmasında emeği geçen Başbakan Adnan Menderes, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimi, minnettarlığını bildiriyorum.”

Lütfen! Önce kendiniz çok iyi yetişsin. Lütfen! Önce kendimizi çok iyi yetiştirelim. Biz iyi, yeterli yetişmemiş isek; çocuklarımızı, öğrencilerimizi iyi yetiştiremeyiz. Burada devlete, millete, anne ve babalara, öğretmenlere, imamlara çok büyük görevler düşmektedir. Herkes görevini bilecek. Görevini en iyi, doğru şekilde yerine getirecek. Önce güzel ve yüksek İslam ahlakı öğretilip, benimsetilecek. Doğru, dürüst, düzgün, iyi, güzel, yararlı, olgun insan olma sağlanmalı. Güzel ahlak, edep, hayâ, terbiye kazandırılmalı. Bu değerler kazandırılmadan, insan, insanlıklı olmaz, olmamaktadır.