Kur’ân, Cebrail aracılığıyla Hazreti peygamberimize vahiy yolu ile indirilmiştir. Kur’ân, yazılmış. Ezberlenmiş. Nakledilmiş. Allah’ın sözleridir. Okunması, ibadettir. Yaşanması; iki âlemde huzur, mutluluk, rahatlık, kolaylık, kurtuluştur. Kur’ân, vahiy yolu ile peygamberimize yaklaşık 23 yılda ayet ayet, süre süre, parça parça indirilmiştir. Fatiha süresi ile başlar. Nâs süresi ile biter.

Kur’ân, 114 süre, 6,236 ayetten oluşmaktadır. “Ayet sayısının farklı söylenmesi; literatürde, edebiyatta, dilbilgisinde teknik bir konudur. Kur’ân’da bir nokta bile değişmemiştir. Değişmeyecektir.” Kur’ân, Arapça dilde indirilmiştir. Kadir gecesinde indirilmeye başlandı. İnsanlara iki âlemde huzurlu, mutlu, rahat, kolay, belalardan kurtuluş yolu gösteren, yegâne ilahi, mukaddes, kutsal, mübarek, mucize kitaptır.

Kur’ân, ibadetlerde okunur. Anlaşılarak, okunmasında yarar ve sevap vardır. Haram, günah, şüphelilerden korur. Hak ile batılı, doğru ile küfrü, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı, dürüst ile sapkını, hak yol ile sapıklığı, Allah cc. İle putçuluğu, hak ibadet etme ile eşyaya tapınmayı, birbirinden kesin çizgilerle ayırır. Âlemlerin Rabbi olan; yaratan, yaşatan, hiç yoktan var eden, yok eden, Yüce Allah’a itaat, ibadet ettirir. Edinilen putlardan, eşyaya tapınmaktan, ölülerden yardım dilenmekten, fareye secde etmekten, maymunu kutsal saymaktan, ineğe tapınmaktan, heykellere secde etmekten, korur ve kurtarır. Vahşetleri, dehşetleri, korkunç afetleri önler.

Peygamberimiz, Miladi takvim ile 570 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Hazreti Muhammet sav. 40 yaşında iken vahyin gelmesi ile peygamber oldu. Vahiy ile ayet ve sürelerin parça parça gelmesi, yaklaşık 23 yıl sürdü. Kur’ân ayetleri 13 yıl Mekke’de, 10 yıl Medine’de indirildi, gönderildi, nüzul edildi. Ayet ve süreler geldiğinde, ezberlendi. Yazıldı. Açıklandı. Yaşam şekli yapıldı. Daha sonra kâğıtlara yazıldı. Çoğaltıldı. Dünyanın farklı yerlerine gönderildi. O nüshalar bugünde müzelerde korunmaktadır.

Kur’ân’ın pek çok adı vardır. Bu adlar; Kur’ân, Kitap, Furkan, Zikir, Nur, Huda, Beyan, Şifa, Mecid, Mesani gibi adlarla da anılmaktadır.

“Kur’ân, Hazreti Ebu Bekir zamanında yazılı süreler, Mushaf haline getirildi.” “ Hazreti Osman döneminde de çoğaltılarak, nüshalar artırılarak, farklı yererle gönderildi.” Her dönemde ezberlendi. Milyonlarca kişi ezberledi. Yazdı. Anlattı. Kur’ân ve sünnete göre yaşadı. Şu anda ülkemizde 150 bin insan hafızdır. Yanı Kur’ân’ı ezberlemiştir.

“Kur’ân’ı, peygamberimizin yorumuna, söylemine ve yaşayışına, sünnetine göre yaşamalı. Bugün bazı sapıtmış, kötü niyetliler; art niyet, duygu, düşünce, eylem ve davranışlarına göre; sapıkça, sapkınca yorum yapmakta, anlatmaktadır. Bunlara aldanmamalı. Kanmamalı. Uymamalı. İnanmamalı. Bu sapık sapkınlar, iyi niyetli ve doğru davranışlı değillerdir.

“Kur’ân’da bin taneden fazla kavram bulunmaktadır. “Konuları için Kur’ân meallerine bakabilirsiniz.” “ Bir de, konularına göre Kur’ân mealleri bulunmaktadır. Bunlara da bakıp; Kur’ân’ın işlediği konular hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.” Ben, burada makalem uzun olmasın, diye bilgi yazmak istemiyorum. Öğreneceğiniz kaynağı net olarak açıklıyorum.”

Kur’ân-ı Kerim; Allah’ın ad, sıfat, özellik, nitelik, vasıflarını anlatmaktadır. Allah’a iman etme, başta gelen koşuldur.  Tevhit inancı asıl olan vazgeçilmez esastır.

Kur’ân; insanın yaratıcı olan Allah’a karşı görev, sorumluluk, ödev, yükümlülüklerini anlatmaktadır.

Kur’ân; insanların birbiri ile ilişkilerinde ahlakı görevleri açıklar. Ahlaka çok önem ve değer verir.

Kur’ân; İslam toplumlarının birbiri ile ilişkilerini, iletişim ve diyaloglarını açıklar.

Kur’ân; Allah, melek, peygamberler, İlahi kitap ve emirleri, ahreti, dünyayı, ölümü, kıyameti, dünyanın yaratılışını, cennet ve cehennemi anlatır.

Kur’ân; insanın yaratılışını, insanın psikolojik durumunu, sosyal, kültürel, eğitim, öğretim, terbiye, inanç, eylem, ibadet, doğru yaşantı sürmesini açıklar.

Kur’ân; dünya yaşantısında yapılacakları geniş ve net olarak anlatır.

Kur’ân; ahiretle ilgilide geniş anlatımlar yapar. Her şeyi net, anlaşılır, kesin, kararlı, tutarlı şekilde anlatır. Mahşer, mizan, Araf, cennet,cehennem konusunda net bilgiler verir. İnsanlara kıyamete kadar yetecek; doğru, gerçek, şüphe götürmeyen, bilgileri açıklar. Kur’ân meallerinden yeterli bilgi edinemeyenler; Kur’ân tefsiri, hadis, sünnet ve sağlam ve sağlıklı dini kitaplar okuyabilirler. Anlatılar, görseller izleyebilirler.

Kur’ân’da ki bütün kavramlar birbiri ile bağlantılıdır. Allah cc. Bağlantılıdır. Kulluk, iyilik, adalet, doğruluk, dürüstlük, olgunluk, çevre, insanlık, cennet, cehennem gibi kavramlar, hep birbiri ile bağlantılıdır. “Kur’ân, bir bütün olarak düşünülmeli. Bağımsız düşürülmemeli. Kur’ân ayetlerinin iniş nedenleri bilinmeli. Kur’ân, peygamber düşüncesi olmadan, yazılan her yazı, söylenen her söz; eksik, yanlış, doğrudan uzak olur.” “Çünkü en doğruyu söyleyen sadece ve ancak Yüce Allah’tır.” Allah katında gerçek din İslam’dır.

Kur’ân, tek, eşsiz, benzersiz, kudretli, âlim olan, Allah’a inanmaya sevk eder, yönlendirir.   Allah cc. İnancının kabul edilmesi, saygı, sevgi, itaat, kulluk etme, ibadet etme esastır. Allah cc. Her şeyi gereği üzerine yaratmıştır. Peygamberlerine itaat edilmesi farz kılınmıştır. “Kur’ân, takva, muttaki mümin, ideal mümin olmayı istiyor.” Kur’ân, tartışılmaz doğruluktadır. Tartışanlar, akılsızlıklarında, aptallıklarından, art niyetli oluşlarından tartışır. Kur’ân dışında kalanların hallerine, durumlarına, sonlarına lütfen bakıp, değerlendirme yapınız! Kur’ân, insanlara hitap eder. Yaşam dinidir. İki dünyayı ihya ettirir.

İnsan, Allah’ın varlığına, birliğine, eşi ve benzeri olmadığına, ad ve sıfatlarına, sözlerine samimiyetle inanmıyorsa, insanlığa vereceği bir değer yoktur. “İnternette şunu yazın ve yanıtını alın: “( Dünyanın en zalim insanları kimlerdir?)” Alacağınız sonuca bakınız!  O, zalim kişilere bugünde milyarlarca insan; saygı, sevgi duymakta, önder, lider kabul etmektedir!”

Allah’ın varlığına, Esma’ül Hüsna’daki gibi iman etmek, inanmak farzdır. Kur’ân’ın bütününe de inanmak farzdır. İman edenler Allah’ı en yüksek düzeyde severler. İnanmayanlar, inkâr edip, ileri geri konuşur ve yazarlar! Bunların halleri perişan, gideceği yer sadece cehennemdir!

Hak mümin, hakiki, samimi, bilge, takva mümin; çok farklı güzel niteliklere sahiptir. Eğer bir insanın beyni, kalbi, ruhu, genleri, yaratılış doğası bozulmamış ise Allah’a iman eder. Bozulmuş ise, onu imar etme, ihya etme, olumluyu kabul ettirme çok zor olur. Pisliğin ve karanlığın içinde sersem leşmiş fare gibi dönüp, durur! Çıkmaz sarmala girer! Edindiği tağutlara, putlara, objeler tapınır. Her sapkın ve bozuk olana tanrı, önder, lider diye sarılır. Ateizm, kâfirlik, münafıklık, müşriklik, sapık ideolojiler, sapkın felsefeler; hakkı ve hakikati engeller. Peygamberimiz döneminde putlara tapınıldığı gibi bugünde aynısı yapılmaktadır. Cehalet, sapıklık, tapınma aynen devam etmektedir.

İnsan, öncelikle yaratılış gayesini keşfetmeli. Allah’ı keşfetmeli. Allah’a inanılır, kabul edilir, kulluk edilir. İbadet, itaat edilir. Tapınılmaz. “Tapınma, putçuluk deyimi, söylemidir.” “ Tanrı’da putçuluk tabiridir. Tengri’den tanrı sözcüğü oluşmuş, dönüşmüştür.” İslam dininde olmayan söz, söylem, deyim, kavram, tabir, yazınları kullanmamalı.

Kur’ân’ı tanımak için önce ilim, bilim, doğru bilgi sahibi olmalı. Aklı, zekâyı doğru işletmeli. Kur’ân ve İslam ilimlerini doğru anlamalı. İnsan, kendini, doğayı, bilgiyi, her şeyi bozar ama İslam dinini bozamaz. “İslam dinini bozmaya çalışan önce kendini bozar. Pislik haline getirir. İnsan bozuldu mu, her varlık bozulur. Dünya yaşanılmaz hal alır.” Dünyanın olumsuz durumuna bakınız. Bunlar, İslam dini yaşanılmadığından, olmaktadır. Olayları 5N1K olarak derinlemesine, enine, boyuna doğru sorgulayıp, doğru sonuçlar çıkarmalı.

Akıllı, zeki, bilgili, inanan mümin en üstün, olgun insandır. Aydınlık ve karanlığın, zalimin, zulmün ve medeniyetin farkını fark eder. Bilgi ile imanın güzelliğini yaşam tarzı edinir. İradesini, Allah’a uymakta kullanır. Sapkınlar gibi irade zayıflığına düşmez. Günah, haram, suç işlemez. Bilen en üstün varlıktır. Özgürlük ve sorumluluğunu, kişisel bütünlüğünü en doğru şekilde dürüstçe kullanır. “Sapık sapkınlar kendilerinden olumlu örnek veremeyince, batıl ve sapkın olan uzak bölgelerden örnekler verirler. Oysa örnek verdikleri aslında kendilerinden çok daha berbattır.” “Avrupa ve Amerika’dan örnek verirler. Oysa bunlar kadar aşağılık kişilikler yoktur.” “1991 yılı öncesi de kapalı toplum olan komünist ülkelerden örnek verirlerdi. Oysa onlar kadar aşağılık, zalim, berbat toplumlar görülmemiştir.”  Bir insan, Kur’ân, peygamber düşmanlığı yapıyorsa, bunun doğal gübre kadar faydası, yararı, önemi, değeri, olumlu katkısı olmadığını hiç aklınızdan çıkarmayınız.

Aklı, zekâyı doğru kullanmayan zarardadır, ziyandadır, zayıf karakterdedir. Bunlar zalimdir, sapkındır, sapıktır, zararlıdır. Bunlar nankördür. Huysuzdur. Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hayır, hakkaniyet, iyilik, güzellik, sağduyu, makul olma, güzel ahlak, edep, hayâ tanımazlar. İnsan boş işlerle, zararlı, ziyanlı, zulüm, haksızlık işlerle ilgileniyorsa; aklı iyi işlevli halde değerlendiremiyor, demektir.

Kur’ân, doğru bilgiye çok önem verir. Doğru bilgi kadar, bu bilgi ile yaşamaya da çok değer verir. Doğru bilgili olacaksın ve de bu bilgi ile yaşayacaksın. Eğer bilgi ile yaşanmayacaksa, bilgi edinmenin de pek o kadar değeri, önemi, yararı olmaz, olmamaktadır.

 Hakkı, hakikati mutlaka öğrenip, yaşam biçimi yapmalı. Küfrü, batılı, sapkını gözlemleyip; yaptığı pisliklerden ibret alıp, sakınmalı. Küfrü görünce, hakkın, hakikatin kıymeti, değeri daha iyi anlaşılır. İslam’ın tüm değerlerini öğrenmeli. Önemine inanmalı. Bir nimet, bereket, rahmet olduğunu anlayıp, hamt etmeli, şükretmeli. İbadet etmeli. Zikretmeli. Tövbe etmeli. Allah’ın emirlerini tutup, yasakladıklarından sakınmalı. Şüpheye düşüldüğünde, şüphelilerden kaçınmalı. “Allah, Kur’ân, peygamber, İslam dini, Müslüman düşmanlığı yapan; adi, aşağılık, zalim, imansız kişilere sakin ha, katiyen, kesinlikle, katiyen aldanmayınız, kanmayınız. Vatan, millet, devlet, ümmet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük düşmanlığı yapan; satılmış, mankutlara uymayınız.”

Fazilet değerleri hakkında; “adalet, doğruluk, dürüstlük, helal, haram, mekruh, güzel ahlak, ibadet, iyilik, ilim vb. hakkında aklınıza gelen öğeleri, internette yazın. Yazdığınız, değer sözcüğü ile ilgili ayetleri, hadis-i şerifleri görüp, lütfen okuyup, yaşam tarzı ediniz.

 Her gün bilgi içerikli değerli kitaplar, dergiler, gazeteler, bilgi materyalleri mutlaka okuyunuz.  Seminerlere, konferanslara, bilgi şölenlerine, meslek edindirme kurslarına gidiniz. Bendeniz, “girişimcilik” kursuna yazılmıştım. Bir meslek odası, bu kursu İlçemizde verecekti. Kursu İlde vermeye karar vermiş. Bende daha önce sanırım iki defa gittiğim, “diksiyon” kursuna kayıt yaptırdım. Hem zamanımı değerlendireceğim. Hem kendimi daha da geliştireceğim.

 Ülkemizde, örgün öğretim ve eğitim yapan; “ Meslek Liseleri” ve “Teknik Liseleri, “ Fen ve Teknoloji Liseleri, Meslek ve Teknik Yüksek okulları, fakülteleri ” dışında; meslek, sanat öğreten pek çok kurum vardır. Sadece Kocaeli BŞ. Belediyesi 327 sanat, meslek dalında, ücretsiz sürekli kurs vermektedir. Şimdiye kadar, 2004 yılından beri 530,965 kişiye kurs verdi. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanlığı, Halk Eğitim Müdürlükleri, İş Kurumu, Meslek Odaları da ücretsiz kurs vermektedir. Bu kurslara gidenler, kolay iş bulmaktadır. Hem de İş Kurumu, kursa katılanlara asgari ücret vermektedir. Ama buna rağmen işsiz, bilgisiz, mesleksiz, sanatsız olan milyonlarca işsiz vardır. İşi bilmeyene, bilgisi, mesleği, sanatı olmayanlara, kim ne diye iş versin? Alırsın işe, başına bela olur!  Bu gibileri sokakta, caddede, yolda, evde, işyerinde bile yaşamasını beceremeyip, kaza sonucu ya sakat ya da ceset olmaktadır!

İslam dini; “Oku!”İle başlayan, öğrenmeyi, eğitimi, ilmi önceleyen, maddi ve manevi temizliliği esas alan ilahi, Rabbani, hak olan yegâne dindir. Bilgili olmayı emreder. Meslek, sanat öğrenmeyi öğütler. Helal çalışmayı ister. Her peygamberin bir mesleği, meslek icraatı vardı. Her peygamber alın teri, helal emeği ve kazancı ile geçim sağlardı. “Veren el, alan elden hayırlıdır,” denmiş. Beleşten, haybeden, haksız kazanma, dilenme, isteme hoş görülmemiştir.

Kur’ân’da pek çok faziletli değer yargısı öne çıkar. “Eşitlik, adalet, danışma, temel insan hakları, özgürlük, merhamet, yardım etme, iyilik etme, Allah’a kulluk etme öne çıkar. Kötülüklerin önlenmesi istenir. Güzel ahlaklı, edepli, hayâ sahibi, mücadeleci, hakkaniyetli olma emredilir. İslam dini; adalet, merhamet eşitlik, danışma, barış, sevgi, saygı dinidir. Bireyi, aileyi, toplumu, devleti, kötülüklerden koruma dinidir. Sözleşmelere uyma dinidir. İstişare dinidir. Fitne, fesat- bozukluk önleme dinidir.”

“Kur’ân, kadın, erkek, aileye değer ve önem verir. Kadın, erkek hukuk karşısında ve Allah cc. Karşısında eşittir. Hatta ufak tefek suçlar, yanlışlar, hatalar bağışlanır. Kadınlar daha da korunur. Her yönü ile korunur. Aile korunur. Çekirdek aile ve geniş aile korunur. Büyük yanlışlıklar için adalete başvurulur. Erkek veya kadın, suçun cezasını vermeye yetkili, görevli değildir. Aile içinde şiddet uygulanamaz. Şiddet uygulayan, adalet karşısında cezasını çeker.”

“İnsan soyunun helal daire içinde devamı için aile kurumu eftal, makbul, kutsaldır. Müslüman birey, aile, toplum, devlet olmak zorundadır. Olmazsa, bugünküler gibi adilik, onursuzluk, canavarlık, hayvanilikler yapılır. İman ve İslam yaşanılmazsa, hayvanilik yaşanır! Ahlak olmazsa, canavarlık oluşur! Bağışlanma yoksa her vahşet yapılır! Korkunç dehşet saçan canavarlıklar olur! Fitne, fesat engellenmezse, her kirlilik, pislik ortaya çıkar! Bağımlılık yapan madde kullanımı, kumar, şans oyunları, cinayet, hırsızlık, isyankârlık, ırz düşmanlığı, iffetsizlik, namussuzluk, ahlaksızlık hep İslam dininin samimiyetle yaşanmamasından oluşmaktadır. İslam eğitimi, ahlak eğitimi kazandırılmalı. Yanlışlar engellenmeli. Sabırla, içtenlikle, doğrulukla, dürüstlükle görevler yapılmalı. Hakkaniyetle yapılmalıdır. Batıl; sapıklık, sapkınlık, vahşet, dehşet, serserilik, kötülük, kirlilik, pisliktir.”

“İman ve İslam varsa her işte, harekette, davranışta, eylemde güzellikler olur. Salih inanç ve amel İslam dininin esasıdır. İman, kalbin hakkı, hakikati onaylamasıdır. İman, İslam’ın başlangıcı, amelin devamıdır. İman, Allah’a ve bildirdiklerine inanmaktır. Doğru, dürüst davranışlar,  imanın varlığını ortaya koyar. Doğru, dürüst olmak, İslam olmanın gereğidir. İman yoksa şeytana, batıla, küfre, sapkınlığa uyma vardır. Bir insan, imanlı ve İslam olup da; doğru, dürüst değilse, onda bir değer, önem, kıymet, saygınlık yok demektir.

“Bir Müslüman “emin- güvenilir” olmalı. Emin olma; emin, Kur’ân’da çeşitli kalıplarda 883 defa yer almaktadır.”

Kur’ân’da iman etmek, Bakara süresi 285. Ayete uymak, namaz kılmak, zekât vermek, hac yapmak, sözü ve eylemi, güzel olmak, sözleşmeye uymak esastır. İman edip, Salih amellerde bulunanlar cennete girecektir.

Allah’ın varlığını inkâr eden, Kur’ân, peygamberlerini inkâr eden, helal, haram takmayan kişiler cehennemliktir. Bugün sapık felsefi akımlara, sapkın ideolojilere inananlar, sapıktır. İslam düşmanlığı, mümin düşmanlığı yapmaktadır. Müslümanları bırakıp, gâvurluk edenlerle ortak çalışmakta, hainlik yapmaktadırlar. Bunlar hem dini hem de milli değerlerin düşmanlarıdırlar.

 Müslüman, namuslu, iffetli, emanetleri koruyan, sözlerine duran, muttaki mümin olan, hidayete eren, Muhsin olan, olmalıdır.

İnternete lütfen şunu yazıp, öğreniniz: 1- Haramlar nelerdir?

2 - Yapmamız gereken farz ibadetler hangilerdir?

3 - Sünnet olan ibadetler hangilerdir?

( Kur’ân’da “amel davranış” sözcüğü çeşitli şekillerde 350 defa geçmektedir.)

 Bizden iyi, güzel, doğru, dürüst, hayırlı, yararlı, değerli, önemli, hak merkezli bilinçli amel yapmamız istenmektedir. Müslümanlarla, kâfirlerin amelleri farklıdır. Farklı olmalıdır. Aradaki fark ameldir. Müslüman, kötü, çirkin, yalan, yanlış, batıl, küfür amel- davranış yapmamalıdır. Kâfirlerin davranışları kötü amel olarak nitelendirilir. “Müslüman, iman edip, Salih amel işleyendir.” “Bir de Salih amel işleyip, bir de Salih amel işlenmeye yardım edendir. Yanı muslih olandır.”

“Kur’ân’da namaz kılmak, emri 35 kez geçmektedir.”

“Oruç tutma emri 10 defadan fazla bildirilmektedir. Bakara süresi 183-184-185-187. Ayetlerde de geçmektedir.”

“Zekât vermek, Kur’ân’da 30 kez geçmektedir. 2 defada sadaka vermek geçmektedir. 26 defa zekât verme ile namaz kılmak birlikte, aynı ayette geçmektedir.”

“Hac yapılması emri 15 ayette geçmektedir.”

“Kurban kesme emri Kur’ân’da 9 defa geçmektedir.”

( Bir konu hakkında Kur’ân’da bir ibadetin hangi ayetlerde geçtiğini: 1- Konularına göre düzenlenmiş Kur’ân meallerinden öğrenebilirsiniz.)

2- (İnternetten sorup, öğrenebilirsiniz.)

Farz ibadetleri, Kur’ân’dan, ayetlerden öğreniyoruz. Arapçası, Kur’ân söylemi ile “salât,” Farsça dilde “namaz” kıl, der. Ama nasıl kılınacağını, peygamberimizden, sahabeden öğreniyoruz. Diğer farz ibadetlerin detaylı yapılmasını da yine peygamberimizden, sahabeden öğreniyoruz. Allah cc; peygamberimize uyun, buyuruyor. Hiçbir Allah cc. Emri, mesajı, ayeti, peygambersiz, insanlara gelmemiştir. Peygamberimiz bir aracı, bilgiyi aktaran ve öğreten, eğitimcidir. O en güzel örnek, rol modeldir.

Günümüzde bilgiye, bilime ulaşmak çok kolay olmuştur. Ama doğru bilgiyi edinmek için; aklı, zekâyı, doğru bilgiyi işlevli hale getirmek çok önemlidir. Dünya, sapık, sapkın, kaçık, bozuk, fitneci, fesatçılarla doludur!”

Kur’ân’da “maruf- iyilik etme” çeşitli kalıplarda 108 defa geçmektedir. “Kötülüğü- münkeri” yasakla, engelle kelimesi de 27 kez geçmektedir. “İnkâr etmek, sözcüğü de 5 ayrı ayette geçmektedir.”

 Her önemli konu defalarca vurgulanarak anlatılmaktadır.  Artık akıl sahipleri, iyi niyetli zeki insanlar, bu anlatılanları anlayıp, kavramaktadır. Önyargı, peşin hüküm içine düşmemektedirler. İnsan öyle başıboş, anlayışsız, vurdumduymaz, akılsız, mantıksız, sağduyusuz yaratılmamıştır. Varlıkların en güzeli ve üstünü olarak yaratılmış. Onu bu üstün sıfatta tutan aklı, yeteneği, becerisi ve fikridir.

İnsan, şeytana, İblis’e, şeytanlaşmış sapık, sapkınlara uymamalı. Uyarsa, iki dünyasında hüsrana, ziyana uğrar. Cehennemi boylar! Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, eşitlik, güzel İslam ahlakı, üstün edep anlayışı, hayâ duygusundan ayrılmamalı.  Namus, iffetli olmalı. Kur’ân, peygamber, İslam, ilim ve akıldan ayrılmamalı. Kur’ân-ı Kerim’i, peygamberimiz gibi bilgi, bilinçle, samimiyetle, takvaca yaşamalı.  Kurtuluş;  ilim ve İslam yaşantısındadır.