Sadece rakıyı beyazlatacak kadar su… Yanında beyaz leblebi, fazla değil 3-5 tane! Bir de yumruk mezesi.
Yada...
Alın sadece bir avuç leblebiyi göğüne bakın, gündüz maviliğine, bulutuna, gece ayına yıldızına tane tane açın avuçlarınızı!
Öyle ki...
* 27 Ağustos 1922 sabahı, Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda, kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son veren Miralay Reşat (Çiğiltepe)’ye;
* Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak, "Geri çekileni vururum" mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla 'Deli Halit' lakabını alan Mirliva Halit (Karsıalan)’a;
* Kütahya'nın Emet ilçesinden kendisi, Emet halkı ve süvarileri tarafından kaçırılan Yunan ordusunu kovalayarak İzmir’e giren ilk süvari birlikleri komutanı Ferik Fahrettin (Altay)’a;
* Demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'de üs kuran ve savaş boyunca derme çatma trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakleden, ray döşeten, gerektiğinde ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptıran Miralay Behiç Bey’e;
* İstanbul'dan bizzat kendisine gönderilen ve Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklamasını emreden telgrafa rağmen, “Ben ve Kolordum emrinizdedir Paşam” diyerek Mustafa Kemal Paşa'nın emrine giren Birinci Ferik Musa Kâzım (Karabekir)’e;
* İzmit ile Adapazarı'nı geri alıp, Sakarya Meydan Muharebesi'ne katılarak üstün başarılar kazanan Birinci Ferik Kazım Fikri (Özalp)’e;
* Birlikleri ile İzmit ve Adapazarı üzerinden Bilecik ve Eskişehir yönüne ilerleyen İngiliz kuvvetlerine Geyve yakınlarında ateş açarak onları durdurup geri püskürten ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutan olan Mirliva Ali Fuat (Cebesoy)’a;
* Bahriye Nazırlığından ayrılan ve Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine katılan Albay Hüseyin Rauf (Orbay)’a;
* İstanbul'dan Anadolu'ya silah ve mühimmat kaçıran, İtalyan işgalindeki Antalya depolarında bulunan silah ve mühimmatın Kuvayı Milliye'ye kazandıran Mirliva İbrahim Refet (Bele)’ye;
* İstanbul Hükümeti tarafından ulusal hareketin önderlerinden biri olarak rütbesi kaldırılan, nişanları geri alınan ve idamına karar verilen Müşir Mustafa Fevzi (Çakmak)’a;
* Harbiye'de Askeri Taktik ve Strateji Öğretmenliği yapması nedeniyle başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşı'ndaki üstü düzey komutanların büyük çoğunluğu tarafından 'Hocam' diye hitap edilen, Büyük Taarruz'dan önce taarruz stratejisinin belirlenmesi için yapılan toplantılarda, tedbirli ve titiz karakteri nedeniyle, taarruz planını çok riskli ve tehlikeli bulduğu için şiddetle itiraz eden, ancak yine de verilen emirleri, biri hariç, harfiyen yerine getiren Orgeneral Yakup Şevki (Subaşı)’ya;
* Yaptığı konuşmalarla zihinlerde yer etmiş usta bir hatip olan, Kurtuluş Savaşı cephelerinde Mustafa Kemal'in yanında görev yapan, sivil olmasına rağmen rütbe alarak savaş kahramanı sayılan Onbaşı Halide (Edip Adıvar)’a;
Ve Elbette ki:
* Kağnıyla cepheye silah taşıyan Afyonlu Fatma Nine’ye;
* İnebolu'daki cephanelerin Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer alırken, kış şartları nedeniyle cephane ıslanmasın diye battaniyesini cephaneye saran, bebeğine de sarılıp onun donmaması için uğraş verirken donarak ölen Şerife Bacı’ya;
* Onbaşı olduğunda neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenleyen ve aralarında bir Yunan subayı dahil toplam 25 esir askerle geri dönen Erzurumlu Kara Fatma’ya (Seher Erden);
* Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atılınca başından vurularak şehit olan Gördesli Makbule’ye;
* Çanakkale şehidi kocasından kalan tek hatırası elmas küpelerini bozdurarak kendine tüfek alıp dağa çıkan ve Yörük Ali Efe’ye katılan Emir Ayşe’ye;
* Düzenli ordu kurulana kadar 20 aylık sürede düşman kuvvetlerinin Aydın kanadından Anadolu içlerine ilerlemesi engelleyen Yörük Ali Efe’ye;
* Bekir Ağa Bölüğü'ne baskın düzenleyip burada tutuklu bulunan vatansever ve aydınları kurtarıp Anadolu’ya geçmelerini sağlayan Yahya Kaptan’a;
* Bir Fransız gemisini kaçırmayı başarınca ona layık görülen İstiklal Madalyasını geri çevirerek, "Ben madalya için değil milletim içim savaştım" diyen Rizeli İpsiz Recep’e;
* Kumardan hileyle kazandığı 45 bin frank ile kendi deyimiyle İzmir'deki vatan görevine başlayan İngiliz Kemal lakabıyla anılan Türk ajan Ahmet Esat (Tomruk)’a;
* Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın gizli örgütü Karakol Teşkilatının yöneticisi Naciye Faham’a;
* 70. Alay Komutanı babasının yanına aldığı ve Çanakkale’den sonra da cepheden cepheye koşan Nezahat Onbaşı'ya...
* İşkence görmesine rağmen Karakol’un adresini vermeyen Topkapılı Ebe Şahende’ye;
* Felah Grubu’na saraydan bilgi taşıyan ve birçok baskını önleyen 5. Murat’ın kızı Fehime Sultan’a;
* İşgal protestolarında on binlere konuşan Şükufe Nihal’e,
* Sebahat’e,
* Zeliha’ya,
* Darülfünunlu Saime’ye;
* 12 yaşında İnönü Muharebelerinde savaşan Nezahat’e;
* “Muharebe bana düğündür Paşam” diyen Mustafa Kemal’in askeri Sivaslı Fatma Seher’e;
* Çerkez kadınları örgütleyen Hayriye Melek’e;
* Varlıklı bir aileden gelmesine karşın Kastamonu’da kadınları toparlayıp askerler için çorap, kazak, fanila ördüren, tüfeğiyle cephede savaşan Hafız Selman’a (İzbeli);
* Alaşehir’deki zulmü dünyaya çektikleri telgraf ile duyuran Makbule’ye;
* Nebile’ye;
* Yunan işgaline elinde silahla karşı koyan Turgutlu’dan Çavuş Ayşe’ye;
* Ödemişli Fatma’ya;
* Köpekli Nuri Çetesi’ne katılan Aydınlı, namı diğer Binbaşı Ayşe’ye;
* Yörük Ali Efe’nin 1. Bölüğü'nün 4. Manga'sında nişancı olarak savaşan Emire Aliye’ye;
* Elinde baltayla Menderes Köprüsünde düşman bekleyen Arşın Teyze’ye;
* Sarayköy’e gelen İngilizci Nasihat Kurulu’nun üzerine silahla yürüyen Adöv Ayşe’ye;
* Başındaki yırtık örtüsünü erkeklerin yüzüne atıp, “alın bunları örtünün, verin silahları ben savaşırım” diyen Kezban’a;
* Mavzeri hiç susmayan şehit eşi Senem Ayşe’ye;
* Düğünde takılan altınları Ankara’ya bağışlayan Kastamonulu 17 yaşındaki Hatice’ye;
* Üç kızını Mustafa Kemal’e emanet edip Sakarya Cephesine koşan ve yaralanan Ayşe Çavuş’a;
* Düşmanla işbirliği yapan oğlunu vurup dağa çıkarak düşmanla çarpışan Domaniçli Habibe’ye;
* Erkek kılığında savaşan ve çok sonraları kadın olduğu anlaşılan Halime Çavuş’a…
Ayrıca...
* Büyük Taarruz öncesinde Sakarya cephelerinde, Anadolu'nun dört bir yanından gelen yiğitlere, siperleri dolaşarak iaşe ulaştıran, tüfeğiyle cepheden geri kalmayan, cesaretle destek sağlayan 47. Alayın Sancak Çavuşu Giresun Alucra'lı İğneli Pembe Hatun'a...
* Müfrezesi ile 9. Tümen’e katılmış Osmaniye’li Tayyar Rahmiye’ye...
Devamında...
* Soyadını, İnönü Meydanında çarpışa çarpışa alan Mustafa İsmet’e...
* “Geldikleri gibi giderler” deyip, geldiklerinden biraz daha hızlı gitmelerini sağlayan Mustafa Kemal’e…
Ve... Bir Ulusu kölelikten kurtarıp Anadolu’yu dirilten bu büyük Zaferin şerefine için...
Ya da, avuçlarınızı minnet ve şükran duasıyla doldurun!
Nitekim,
Misak-ı Milli'yi Cumhuriyet'e ulaştıran, malum ve tutsak uluslara yol gösteren Büyük Taarruzun 103. YILI KUTLU OLSUN...