Türk adı; “ güçlü, kudretli, töreli, gelenekli, görenekli olan, birlik kazanmış millet olarak belirtilmiştir. Güçlü, kuvvetli anlamına gelir.”

 İlk Türk yurdu; “Altay Dağlarından, Ural Dağlarına kadar uzanan,  Hazar Denizinin kuzeydoğu bozkırlarından, Tanrı dağlarını kapsayan, çok geniş bir bölgedir.

Turan; Türkistan denilen bölgedir. Türkler bu bölgelerden tüm dünyaya dağılmışlardır. Yüzlerce Türk boyu ve yurdu vardır. Bunları geniş kapsamlı olarak tarih kitaplarından öğrenmemiz mümkündür.

Türkler tarih boyunca, Müslüman olmadan önce, çok farklı inanışlara sahiptiler. Türkler, Gök tanrı, Zerdüştlük, Budizm, Manihaizm, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi inançlarda olmuşlarsa da, İslam dini ile yaratılış özelliğine uygun, hak din İslam’a kavuştuktan sonra; bilim, teknik, dini ilimler, pozitif ilimler, medeniyette ilerlemiş, yükselmişlerdir.

Müslüman Türkler, Türk dili ve edebiyatında ilerleme göstermiş, bu dilin sanatını, edebiyatını, tiyatrosunu, dini yaymasını yapmışlar. Ordu ve askerlik anlayışını, spor çalışmalarını, mutfak kültürünü, bayramları kutlamalarını, müziği, eğlenceyi geliştirmişlerdir. İslam ahlakı içinde onurlu, şerefli, asıl, esaslı bir güzel devlet ve toplum düzeni oluşturmuşlardır. Bilim ve teknikte ilerlemişler. Diğer milletlere en güzel örnek olmuşlardır. Medeniyete erişmelerine neden olmuşlardır.

Tükler, asıl, esaslı, iffetli, namuslu, töreli, ilmi bir millettir. Dosdoğru, adil, dürüsttür. İnsanları koruyandır. Hayvanları, doğayı koruyandır. Toplumları şenlikleriyle, oyunlarıyla, eğlenceleri ile dinlendirip, huzurlu kılandır. İmarethaneleri, kervansarayları, köy odaları, konuk karşılamaları vardır.

Binicilik, cirit, at yarışları, yüzme, güreş, kukla oynatma, Karagöz- Hacivat, meddah, tiyatro, edebiyat, sözlü ve yazılı edebiyatta ilerlemişler.

Düşmana karşı hazırlık için savaş teknikleri öğrenmişler. Savaşmanın sporunu yapmışlar. Ok atma, mızrak kullanma, at binme, kalkan kullanma, yakın boğuşma gibi sporları düzenli yaparlardı. Türkler vücut olarak da güçlü ve sağlam olmakta da sağlıklı ve güçlü idiler. “Zaten eski zamanlarda sağlık, tıp bilimi ileride olmadığı için, güçsüzler ölürdü. Sağlam olanlar yaşardı.”

Türkler, cami, medrese, dergâh, köprü, imarethane, kümbet, mektep yapmada çok ileriydiler. Hala Selçuklu, Osmanlı yapıtları yaşamakta olup, günümüze ulaşmıştır. Zamanın, çağın üstünde bir yaşam tarzları vardı. Kervansaraylar, hanlar, hamamlar, çarşılar, bedestenler, kaleler, surlar, su tesisleri, mimari eserler, halı ve kilim dokuma, kumaş ve bez dokuma, süsleme sanatı, ipekçilik, tarım, hayvancılık yaparlardı. Maden işleme, çinicilik, ahşap işleme, ev eşyası, cam süsleme yapıyorlardı. Vitray, taş işlemediği, ebru sanatı, oymacılık yaparlardı. Seramik, minyatür sanatı, tezhip sanatı gibi 1,000 (bin) taneden fazla sanat işi ile ilgilenirlerdi. Eski zamanda el sanatları daha çoktu. Bugünkünden daha çoktu. Şimdi el sanatları azaldı ve de bazıları yok oldu. Makineleşme, fabrikasyon ile yapma, yerini aldı.

Binlerce bilim, teknik âlimi- bilgini- bilgesi yetiştirmişler. Ali Kuşçu, Kaşgarlı Mahmut, Farabi,  Fuzuli, Dede Korkut, Ahmet Yesevi Hoca gibi binlercesi vardır. “Bu İslam âlimlerini, İslam âlimleri ansiklopedisinden öğrenebilirsiniz.”

İslam bilim insanları, edebiyatta, tarihte, tıpta, astronomide, coğrafyada, teknikte, teknolojide, sanatta, meslekte, ilim dallarında çok ileri idiler. İlimlerini, becerilerini patent haline getirip, başkalarından saklamamışlar, gizlememişlerdi. İlim, bilim evrenseldir, deyip, insanlığın hizmetine sunmuşlardır. İslam bilim tarihi öğrenip, Müslümanların bilim tarihlerini öğrenmeli. En az on bir yüzyıl dünyaya öncülük etmişlerdir.

Müslümanlar ve Türkler tarih boyunca birbiri ile çok itişip, kakıştı! Birbirinin kuyusunu, düşmanın gazına gelerek, kazdı ve gömdü! 16 Türk devleti, 125 Türk beyliği böyle yıkıldı. Ama aklı başa artık toplamalı. Türkler ve Müslümanlar birlik, beraberlik içinde olmalı. Yardımlaşma, dayanışma içinde olmalı. Oyuna, hileye, tezgâha gelmemeli. Aklı, beyni, geçmişten ders alarak, geleceği öyle kurmalı.

Bağımsız Türk devletleri öncelikle birlik, beraberlik yapmalı. Bu Türk devletleri şimdilik şunlardır: “ Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTD, Türkmenistan, Özbekistan’dan oluşmaktadır. Macaristan- Hangarı de Türk konseyine gözlemci olarak katılmaktadır.”

Özerk Türk Cumhuriyetleri de şunlardır: “  Nahcivan, Karakal Pakistan, Kabardın Balkar, Gagavuz, Dağıstan, Başkurdistan, Karaçay Çerkez, Hakasya, Tataristan, Uygur – Doğu Türkistan, Saha- Yakutisyan, Tuva Cumhuriyeti de özerk cumhuriyetlerdir.”

Bunlardan başka 50’den fazla Türk boyu toplulukları vardır. Bunlar: “İran, Irak, Kırım, Avrupa, Kıbrıs, Suriye, Altay, Karaçaylar, Ahıska, Başkurtlar, Tatarlar, Balkan Trükleri gibi pek çok Türk boyu bulunmaktadır.

“Türkler hep bizim gibi Oğuz Türkçesi konuşmamaktadır. Türkiye, Azerbaycan, Kıbrıs, Suriye, Irak, İran, Balkan Türkleri gibi konuşmamaktadır. Buradaki Türkler, Oğuz Türkçesi konuşmaktadır.

“Orta Asya Türk Devletlerinde yaşayanlar; Karahan’ılar Türkçesi konuşmaktadır. Türkiye Türkçesinden farklı bir Türk dildir. Karahanlı dilidir.”

Asıl esaslı şerefli- onurlu Türkler güzel işler yaptılar. Eksiklikleri, hataları olsa da, insan hata yapar. Yanlış yapar. Önemli olan hata ve yanlışta sürekli devam etmemek, pişman olup, dönmesidir. İnsanların yaşam haklarına saygılı olmuşlar. Savaşlarda köle edinmemişler. İşkence yapmamışlar. Köle, kul edinmemişler. Zorla kullanmamışlar. Sivillere iyi davrandılar. İnsanların düşünce, özgürlük, vicdan, din anlayışlarına karışmamışlar. Barış yanlısı olmuşlar. Zalime karşı hak mücadele etmişler.

Bütün Müslümanları kardeş kabul etmişler. Sivil halkları da Allah cc. Kulu diye korumuşlar. Irkçılık, dincilik yapmamışlar. Kadınlara saldırmamışlar. Suç işlemeyi adet edinmemişler. Kişi dokunulmazlığına önem vermişler. İnsanların güvenliğini, özgürlüğünü korumuşlar. Bilim ve sanata değer vermişler. Mülkiyet haklarını korumuşlar. Medeniyetler kurmuşlar.

Karahanlılar döneminde sanat, mimari ilerdeydi. Buhara da büyük, güzel yapıtlar yapmışlar. Kendi topraklarını imar ve mamur yapmışlar.

Selçuklularda sanatta, zanaat, sanatkârlık, mimari de çok ileriydiler. Yaptıkları eserleri çinilerle süslerlerdi. Minyatür sanatında da ilerlemişti. Halı, kilim, el sanatları, dokuma tezgâhları, süsleme sanatı ilerlemişti.

Mengü çekliler döneminde de aynen sanat, mimarı ilerlemişti. Dönemin en güzel eserlerini veriyorlardı.

Büyük Selçuklular dönemi, Karahanlı ve Gaznelilere göre daha ilerde idi.

Osmanlılarda eser- yapıt, yapı yapma daha da gelişti. Devlet ne kadar büyürse, gelişme o kadar büyük oluyordu. O zaman yapılan eserlerin birçoğu hala günümüzde durmakta, yaşamaktadır. El sanatları çok gelişmişti. 2021 yılında bile ülkemize gelen yabancı turistlerin ve ülke insanımızın bu eserler dikkatini çekmektedir. Hayranlıkla izlemektedirler. Şehrimizi daha çok güzelleştiren bu güzelim mimari eserler olmaktadır.

İslam Devletleri döneminde binlerce bilim insanı yetişmiş, yaşamış, hizmet etmiştir. İbni Sina, Yusuf Has Hacip, Biruni, Harezmî, Cezeri, Cebir Bin Hayyan, Farabi,  gibi binlerce bilim insanımız insanlığa hizmet etmiştir. Bun değerli ilim insanları insanlığa öğretilmeli. Medreselerde beş dini ilimler, 20 pozitif ilimler öğretilmekteydi. Dil, edebiyat, felsefe, mantık öğretiliyordu.

Osmanlı döneminde de ilimde, bilimde, kahramanlıkta, askeri alanda gelişme yüksekti. Öyle olmasaydı cihan devleti kurulamazdı. Vakıflar topluma hizmet ederdi. İmaret, cami, mescit, medrese- okul, zaviye, dergâh, öğretmen yetişmesi, Mevlevihane, hanlar, hamamlar, kültür, sanat, edebiyat, teknik, teknoloji ilerideydi. T.C. dönemine geçen pek çok fabrika cumhuriyet döneminde hizmet vermiştir. Bunların pek çoğu sanki cumhuriyette yapılmış gibi ad ve tabelaları değiştirilerek, işlevini sürdürmüştür. Osmanlı’dan cumhuriyete geçen fabrikaları araştırmakta yarar vardı. Bendeniz, makalem uzun olmasın, diye yazmıyorum. Osmanlı da Ahi teşkilatı, vakıflar çok önemli işlevlere sahipti. Bunların her biri hakkında en az 10 kitap okumalı. Öyle okumadan, öğrenmeden, bilinmez. Dinini- imanını öğrenmemiş isen, doğru öğrenmemişsen, düşmanı olursun. Güzel işler yapan atalarını öğrenmeden, büyük, yararlı, hizmet eri insanlar olduklarını bilemezsin. Düşmanlık eden ABD, Rus, İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Ermeni, Yahudi gibi düşmanlık edersin! Bugün Müslümanların çok büyük kısmı bunu ne yazık ki, üzgünüm k, böyle yapmaktadır!

Müslüman Türk devletleri yöneticileri her zaman tam bağımsız ülke yönetimini hedeflemişler. İnsanlarının huzur, mutluluk, rahatlık, refahını amaçlamışlar. Akla, zekâya, bilime, bilgiye önem vermişler. Haram, günah, suç işlememeyi gaye edinmişler. Akıl ve mantığı bilim ve din merkezli kullanmışlar. Şura oluşturmuşlar. Bilime ve bilim insanına danışmışlar. İnsan haklarına, kul haklarına önem vermişler. Doğayı, çevreyi, dünyayı kirletmemişler. Temizlik imandandır. Temizlik imanın yarısıdır, deyip, tertemiz olma hedeflenmiştir. Doğa olaylarından korunmak için aklı ve bilimi kullanmışlar. Sel basacak, çığ düşecek, depreme dayanıksız olan yerlerde konut yapmamışlar. Konutlar, depreme dayanıklı yapılmış. İsrafsız bir yaşantı benimsemişler. Sorumluluklarını harfiyen yerine getirmişler. Tarım ve hayvancılık yaptıkları gibi el sanatlarında, mimaride ilerlemişler.

Toplumun huzuru, mutluluğu, refahı, rahatlığı için kurumlar oluşturmuşlar. Toplumun ihtiyaçlarını devlet, vakıf, cemaat ile gidermeyi öncelemişler. Sivil toplum örgütleri Allah cc. Rızası için çalışmış. Gönüllüler, görevliler hakkıyla görevlerini yapmışlar.

Bugün bile dünyanın pek çok ülkesinde olmayan itfaiye teşkilatını, Kızılay’ı, vakıfları, sosyal hizmetleri, zabıtayı, jandarmayı, polis teşkilatını, orduyu, devlet memurluğunu, işçiliğini kurumsal hale getirmişler. Birlikte yaşama kültürü oluşturmuşlar. Bu kültüre uyum sağlamayanı, geçimsiz olanı, isyancı olanı cezalandırmışlar. Köyleri, mahalleleri, beldeleri, ilçeleri, illeri, eyaletleri yerel ve merkezi yönetimle yönetmişler. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, hakkaniyet, eşitlik, edep, hayâ, güzel ahlak merkezli sosyal hayat, idari hayat kurmuşlar. Milli, manevi, dini, ilmi değerlere azami değer, önem vermişler.

İslam dininin birinci amacı; âlemlerin Rabbi olan Yüce, Ulu, Büyük Allah’a saygı, sevgi, samimiyetle ibadet etmektir. İkinci hedefi de; insanları huzurlu, mutlu etmektir. Kulların haklarına girmemektir. Ticareti helal, meşru yolla yapmaktır. Bilimi doğru öğretmektir. İnsanlığın ortak mirası olan değerleri kazandırmaktır.

Ülkemizi, vatanımızı, milletimizi böldürmemek için bilgili, bilinçli, dikkatli olmalıyız. Değerlerimize sahip çıkmalıyız. 1945 yılında, ikinci dünya savaşı bitince dünyada 50 kadar ülke vardı. Bugün, 2021 yılında BM’ye kayıtlı 196 ülke vardır. Emperyalistler diğer ülkeleri bölerek, etkisiz, güçsüz, dayanıksız, zayıf hale getiriyor. 1991 yılında SSCB denilen Rusya 15 bağımsız ülkeye bölündü. Yugoslavya’yı 1991 yılında, komünizmin çökmesi ile 7 parçaya böldüler. Bunlar; “Slovenya, Hırvatistan, Sırp Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Makedonya bağımsız ülkelerinden oluştu. Hala bölünmeye gebedir.”

Çekoslovakya ülkesi de 1991 yılından sonra iki parçaya bölündü. Çekya ve Slovakya diye bölündü.

 Irak’ı, Suriye’yi, böldüler. Libya’yı bölmeye çalışıyorlar. Müslüman ülkeleri paramparça etmeye çalışmaktadırlar. Bu bölmenin başında Amerika ve Avrupa ülkeleri vardır. Afrika’da da, Asya’da da bölme yaptılar.

Habeşistan’ı 4 parçaya, Sudan’ı iki parçaya böldüler. Türkiye’yi de bölmeye çalışıyorlar. Terör örgütlerini, ABD zalimi ile Avrupa en başta kullanmaktadır. Rusya da işin içindedir. Yemen ikiye bölünmüştü. Şimdi iç savaştadır.

SSCB 15 parçaya bölündü. Bu bölünmeden 15 tane bağımsız devlet çıktı. Bunlar; Gürcistan, Estonya, Letonya, Ukrayna, Belarus- Beyaz Rusya, Moldova, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Litvanya, Tacikistan, Ermenistan, Türkmenistan, Kazakistan, Rusya Federasyonu olarak bölündü. Hala bölünmeye gebedir.  15 bağımsız devlete bölünmenin tamamı 1991 yılında yapıldı.

Bu hain zalim katillere tek başına dayanmak, mücadele etmek çok zordur. Bunlar bir Irak’a 34 ülke ile 1991 yılında girdiler.

Suriye’de şu anda 72 ülke var. Ülkeyi mahvettiler!

Afganistan’a 30 NATO ülkesi ve diğer ülkeler girdiler. 20 yılda mahvettiler.

 Libya’ya 20 taneden fazla ülke 2012 yılında saldırdı. Hala iç savaştan çıkamadı.

Biz Türkiye kendimize sağlam dostlar bulmalıyız. Önce Türk devletleri ile sonra İslam devletleri ile daha sonra mazlum ülkelerle işbirliği yapmalıyız.

“Balkanlar ve Kafkaslar ile işbirliği, birlik yapmalıyız. Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan, Afganistan, Pakistan, Bangladeş ile işbirliği içinde tek devlet gibi hareket etmeliyiz.

Irak, Suriye, Mısır, Libya, Cezayir, Fas ile de işbirliği ve ittifak yapılmalı. Bu ülkeler bize yakınlık duyan ülkelerdir.

 Orta Asya Türk devletleri 1991 yılında SSCB komünist ülkeden ayrıldı ama hala hegemonyasından çıkamadılar.

Türkler tarih boyunca bilinen kadarıyla 16 İmparatorluk, 125 beylik, han, hanlık kurdu. Ama ben bu makale yazımda sadece birkaç Müslüman Türk Devletinden söz ettim.

Bu Müslüman Türk Devletlerinden; Karahanlılar Devleti 840- 1212 yıllarında yaşadı.

Gazneliler Devleti 963- 1186 yıllarında yaşadı.

Büyük Selçuklu Devleti 1037- 1194 yıllarında yaşadı.

Osmanlı Devleti 1299- 1922 yılları arasında yaşadı.

Günümüzde 7 tane tam bağımsız Türk Devleti yaşamaktadır. Görüldüğü gibi Türk devletleri çok uzan yaşamamış. Uzun ömürlü olmak için sağlıklı, güçlü, kuvvetli, birlik- beraberlik içinde; vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa sahip çıkmalı. Vefalı olmalı. Fedakârlık yapmalı. Hainlik asla yapmamalı. Milli, manevi, dini, ilmi değerlere sahip olmalı. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, güçlenme, birlik beraberlik içinde sağlam olmalı. Düşmanları tanımalı. Tüm önlemleri almalı. Gaflette ve ihanette olmamalı. Olanlara fırsat vermemeli.