Küresel alanda eğitim ve öğretimi ölçen ve değerlendiren program olan PISA’nın sonuçlarını Türkiye açısından değerlendiren Matematikçi Yazar Abdül Aziz Gürbüz, "Eğitim sisteminin gelişerek, daha fazla kazanımla öğrenim sürecinin sağlanmasının yanı sıra, daha sağlıklı veriler elde edebilmek için de AR-GE çalışmaları gerekiyor" dedi.

Eğitim uzmanları Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarını ele aldı. Matematik alanında yaptığı çalışmaları ve aldığı ödüllerle Türkiye genelinde adını duyuran Matematikçi Yazar Abdül Aziz Gürbüz, PISA sonuçları üzerinden Türkiye’de matematik eğitiminin durumunu değerlendirdi. Eğitimin her alanında AR-GE çalışmalarının hayati bir öneme sahip olduğunu belirten Abdül Aziz Gürbüz, “PISA araştırmalarından çıkan sonuçları hepimiz hayretle takip ediyoruz. Bileceğiniz üzere sonuncusu 2018 yılında yapılan PISA araştırmasına göre, Türkiye’deki öğrencilerin matematik, okuma ve fen bilimleri becerileri, 37 OECD ülkesi arasından 31’inci sırada yer aldı. Bu istatistikler gösteriyor ki, eğitimde AR-GE çalışmaları çok önemli” dedi.

“Daha sağlıklı veriler elde edebilmek için AR-GE gerekiyor”

AR-GE çalışmalarının özellikle matematik gibi soyut düşünme becerisi de gerektiren ve sınıf içi etkileşimin yoğun olduğu alanlarda çok daha önemli olduğunu belirten Gürbüz, “Eğitim sisteminin gelişerek, daha fazla kazanımla öğrenim sürecinin sağlanmasının yanı sıra, daha sağlıklı veriler elde edebilmek için de AR-GE çalışmaları gerekiyor. Günümüzde eğitim sistemleri ve öğrencilerin okullarda aldıkları derslerle ilgili yapılan birçok araştırma sadece teorik düzlemde kalıyor. Yani, pratikle ilgilenen araştırma sayısı yok denilecek kadar az. AR-GE’ye önem vermemiz durumunda pratik ve teorik olanı bir bütünlük halinde eğitim sistemine yansıtmamız daha kolay olacaktır” şeklinde konuştu.

“TIMSS verilerine göre matematikle ilgili sorunlar sınıf yükseldikçe artıyor”

Türkiye’de öğrencilerin matematikle ilgili yaşadıkları sorunların sınıf seviyesine göre değişkenlik gösterdiğini aktaran Gürbüz, “TIMSS verilerine göre matematikle ilgili sorunlar, sınıf seviyesi yükseldikçe artıyor. Bu veriler, hemen her ülke için benzer nitelikleri taşıyor olsa da bizdeki makas diğer OECD ülkelerine göre çok açık. Yani, 5’inci sınıf öğrencisinin matematik becerileriyle, 10’uncu sınıfa geçen öğrencinin matematik becerileri arasında uçurum var desek yanlış olmayacaktır. Ayrıca bu istatistikler, öğrencilerin matematikle olan ilişkisini de aynı ölçüde belirliyor. Öğrencinin sınıf seviyesi artıkça matematiğe olan ilgisi ve sevgisi de düşüyor. Ayrıca sadece Türkiye özelinde yapılan akademik çalışmalar da son derece çarpıcı sonuçları göz önüne serdi. Örneğin 5’inci sınıflar üzerine yapılan bir çalışmada elde edilen bulgu; öğrencilerin henüz 2’nci sınıf düzeyinde bile olmadığını gösterdi. Doğru yaklaşımlarla öğrencilere matematiği sevdirmek tüm eğitimcilerin görevi” şeklinde konuştu.