HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adana ve Mersin’de HDP binalarında meydana gelen patlamalarla ilgili hükümetten gelen geçmiş olsun dileklerine ilişkin, “Sayın Yalçın Akdoğan bize geçmiş olsun demiş teşekkür ederiz ama siz iki gün önce demokrasi için bir partinin sandık altında kalmasının süper bir şey olacağını söylüyordunuz. Kavramanız gereken şudur; başımıza felaket geldikçe bize geçmiş olsun dilekleri göndermek değil, kavramanız gereken şu zehirli dilinizi üstelik hayra çalıştırmak” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adana ve Mersin’de HDP binalarında meydana gelen patlamalarla ilgili TMMOB’da bir basın açıklaması yaptı. Önder, “Adana ve Mersin parti binalarımızda tamamen gladyö yöntemleriyle hazırlanmış bu ülke hafızasının çok iyi bildiği yöntemlerle bir binamıza Mersin İl Binamıza çiçek, Adana il Binamıza da kargo olarak gönderilen iki patlayıcı patlamak suretiyle Adana’da 3’ü ağır 6 arkadaşımız yaralanmış, Mersin binamızda sadece 1 arkadaşımız yaralanmıştır. Mersin’de il seçim komisyonunun bütün adaylarla yapacağı toplantının binasına odasına bu çiçek yerleştirilmiş, oradaki bir arkadaşın şüphelenmesi üzerine dışarıya çıkarılması suretiyle büyük bir can kaybının önüne geçilmiştir. Mersin’de hedeflenen bütün milletvekili adaylarımızın imhasıyla, seçim komisyonumuzun katledilmesiyle sonuçlanacak bir provokasyondur” diye konuştu.
“BU HAZIRLANMIŞ SİSTEMATİK BİR ŞEYDİR”
Önder, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Buralara şöyle gelinde önce bizi hep bir bölge partisi olmakla suçlayanlar, bizi sadece belli bir kesime hitap etmekle suçlayanlar propagandalarını bunun üzerine inşa edenler biz ne zaman ki Türkiye’deki bütün mazlumların, halkların, inançların, kadının, gencin partisi olunca programımızı ve yürüyüşümüzü bu kapsayıcılıkla devam ettirmeye karar verince bu sefer dünyanın hiçbir demokrasisinde demokratik terbiyenin şu kadarından nasip olanın asla zikredemeyeceği çiğlikte değerlendirmeler yapıldı. Bunlar hep bu saldırıların habercisi ve zemin hazırlayıcısıdır. Kimse bize ‘bu provokasyondur’ demesin. Bu hazırlanmış sistematik bir şeydir. Eğer sizin haberiniz ilginiz yoksa bu tutum ve davranışlarınızın bu saldırılara elverişli bir zemin sunacağını bilmemek gibi bir mazeretiniz olamaz. Bu kadar kıt akıllılık olamaz. Özellikle Mersin’de bunu devlet iyi bilir, hükümet iyi bilir. Bu ülkenin istihbarat gücünün neredeyse yarısı o bölgededir. Orada devletten habersiz birinin nefes alması mümkün değildir. Bomba hazırlanacak, lojistik hazırlanacak, kargo ayarlanacak, gönderilecek ve devletin bundan haberi olmayacak. Bu yalana bizim inanmamızı kimse beklemesin.”
“BUNUNLA HESAPLANAN KAOSTU”
Bir AK Parti Mersin adayının “Bu AK Parti’ye bir provokasyondu” yönündeki açıklamasını değerlendiren Sırrı Süreyya Önder, “Yaralanan biz, ölen biz, 62 noktada lince uğrayan biz, gönüllülerimiz, seçim bürolarımız harap edilen biz beyefendilere provokasyonmuş. Ayakları bir santim taşa değmiyor, ölüm zulüm bize provokasyon beyefendilere. Bununla hesaplanan özellikle Mersin il binamızdan içinde adaylarımızın da olduğu ölümler çıkması ve onun ardından halkın tepkisinin sokağa yansıması, onun ardından kaostu. Bu olmayınca AK Parti’ye provokasyon oluyor. Sizin o kıt aklınız bu halkın serin kanlılık duvarına çarpıp tuzla buz olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“BU SALDIRILARIN BİZİ KORKUTACAĞINI ALANLARDAN ÇEKİLECEĞİMİZİ ÖNGÖRÜYORLARSA BU HESAP BOŞUNA BİR HESAP”
“Biz büyük bir coşkuyla, büyük bir neşeyle, kararlılıkla daha fazla barış, daha fazla eşiklik, daha fazla özgürlük diyeceğiz” ifadesini kullanan Önder, “Bu saldırıların bizi korkutacağını, yıldıracağını, seçim çalışmalarından, alanlardan çekileceğimizi öngörüyorlarsa bu hesap boşuna bir hesap. Bizim siyasal tarihimiz sürgünler, zulümler, hapislerle bezenmiş. Biz bu alanı bu soytarılara, bu kan emicilere, bu güvercin kasaplarına bırakmadık, bırakmayacağız. Buradan bütün partili yurttaşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Alabildiğine soğukkanlı, alabildiğine serin kanlı ve büyük bir demokratik coşkuyla bugünkü Mersin mitingini bu provokasyoncuların başına çalacak bir coşku ve katılımla gerçekleştirmeliyiz. Biz sükunetimizi bozmayacağız. Sizin yaptığınız her saldıra da biz demokratik ısrar ve kararlılığımızı yükselteceğiz” dedi.
“BUNUN SUÇ OLDUĞUNU BİLEN BİR SAVCININ HAREKETE GEÇMEYE İHTİYACI VAR”
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan HDP Milletvekili Önder, yasal anlamda bir soruşturma başlatıp başlatmayacaklarının sorulması üzerine “Bu ülkede 1 aydır hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem Hükümet Sözcüleri nefret suçları işliyorlar. Söylemlerinde nefret suçu var. Bunun için suç duyurusunda bulunmaya gerek yok ki. Sadece bunun suç olduğunu bilen bir savcının harekete geçmeye ihtiyacı var. Burada insanlar katledilmeye çalışılmış. YSK’ ya da çağrı yapıyorum; ‘Bizim işimiz değil demeyeceksiniz.’ Seçim meydanlarında nefret dilini körükleyen insanlara diğer partilere ve adaylara siyasal alanı daraltan seçim kampanyasını imkânsızlaştıranlara karşı söyleyecek bir çift şeyiniz olsun. Bizim suç duyurusunda bulunmamıza gerek yok. Ortada soruşturmaya konu olabilecek sürüsüyle hak ihlali var, nefret söylemi var” karşılığını verdi.
“KAVRAMINIZ GEREKEN ŞUDUR; ŞU ZEHİRLİ DİLİNİZİ HAYRA ÇALIŞTIRMAK”
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in saldırılara yönelik “Bu saldırı HDP’ye, tüm siyasi partilere ve seçim sürecine yapılmıştır" şeklindeki tepkilerinin sorulması üzerine Önder, şunları kaydetti:
“Geçmiş olsun diyen birine önce teşekkür ederiz demek, medeni bir terbiyenin gereğidir. Sayın Yalçın Akdoğan bana da mesaj göndermiş üzüntülerini bildirmiş. Fakat bu bununla geçiştirilecek bir şey değil ki. Siz bu kadar nefret dilini körükleyeceksiniz. Sayın Yalçın Akdoğan bize geçmiş olsun teşekkür ederiz ama siz iki gün önce demokrasi için bir partinin sandık altında kalmasının süper bir şey olacağını söylüyordunuz. Kavramınız gereken şudur; başımıza felaket geldikçe bize geçmiş olsun dilekleri göndermek değil, kavramanız gereken şu zehirli dilinizi üstelik utanç verici şekilde dün söylediğinizi bugün yalayıp yutan dilinizi, hayra çalıştırmak. Hayır söyleyeceksiniz söyleyin şer söyleyecekseniz bari susun. Referans vereceksen Batı demokrasisinden versene. Hangi ülkede yüzde 10 gibi anlamsız faşizan bir seçim barajı varmış bunu söylesene. Toplum olarak utançla andığımız ve hesaplaşmamız gereken bir suç dönemini devletin sabıkasının en çürük olan dönemini bu önermesine müstenit yapıyor. Biraz hepsinin demokrasi kültürü tahsil etmesinde fayda var. Biz artık geçmiş olsun mesajları almak istemiyoruz.”
“KİMİN MEMLEKETİNDEN KİMİ KOVUYORSUN”
“62 noktada bir siyasal parti onun büroları, gönüllüleri silahlı saldırıya uğruyorsa YSK Başkanı sana sesleniyorum; bu hükümetten hayır yok” diyen Önder, “Siz bu seçim güvenliği konusunda bir çift laf etmeyecek misiniz? 62 noktada bu ülkede bizim seçim bürolarımız saldırıya gönüllülerimiz lince uğramış, hükümet sana sesleniyorum. Bize geçmiş olsun mesajı göndereceğine o nefret suçundan derhal gözaltına alınıp kovuşturulması gereken kalabalığa, orada legal faaliyet yürüten ‘seçim bürosunun tabelasını indireceğiz, bunlar buradan gidecekler’ diyen kaymakamını görevden al ondan sonra bende senin geçmiş olsun mesajına teşekkür ederim diyeyim. Bu adam kendini ne zannediyor. Kimin memleketinden kimi kovuyorsun. Onun için bizim demokratik sabrımızı ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar biz barış çizgisinde kalacağız ama olan bu yitip giden canlara oluyor. Sayın Davutoğlu bir kaymakam bunu söyleyebilir mi? YSK Başkanı sen ne işe yararsın, bununla ilgili ne yaptın? Saray ilçesinde bu olay olalı 3 gün oldu. Kimse bize geçmiş olsun mesajı göndermesin herkes görevini yapsın” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın HDP’nin yüzde 10 barajını geçtiğinde ‘o bölgede bir özerklik istemeyeceklerinin garantisi var mı ya da çözüm sürecini bozmayacaklarının garantisi var mı’ yönündeki açıklamasına ise Önder, “Döner adama sorarlar biz geçmediğimiz zaman bizden hırsızladığınız vekillerle diktatörlüğü getirmeyeceğinizin garantisi var mı? Dönerler Akdoğan’a bunu sorarlar. Hatta sorun” dedi.
“BİZİM MÜZAKERE HEYETİMİZİN ADAYA GİDİŞ İÇİN MÜRACAAT ETMESİNE GEREK YOK”
Çözüm sürecine ilişkin Kandil’e gerçekleştirilen ziyaretin ve tecrit olduğu yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine Sırrı Süreyya Önder, şöyle konuştu:
“Bizim müzakere heyetimizin adaya gidiş için müracaat etmesine gerek yok. Hükümetle yaptığımız mutabakat gereği en fazla 15-20 gün içinde rutin ada ziyaretlerimizin gerçekleştirilmesi olgusu karara bağlanmıştır. Aynı şekilde 15-20 gün içerisinde en geç bizim KCK yetkilileriyle görüşmemiz karara bağlanmıştır. Bunun şuan KCK ayağını gerçekleştiriyor arkadaşlarımız ama İmralı ayağında sıkıntı var. Tabi ki bu bir tecrittir. Çünkü keyfiyete bırakılmış bir şey değildir. Ama sorduğumuzda seçimden sonra falan gibi yaklaşımlar gerçekleştiriyorlar. Kamuoyunun bunu böyle bilmesinde fayda var.”