Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ile ilişkiler konusunda, “Bu yeni dönemde de ekonomik, siyasi ve güvenlik işbirliğimiz açısından ilişkilerimizde yeni sayfalar açabilmemiz önemli olacak. Yeni dönemde Yüce Meclisimizin Kongre’yle ilişkileri ve parlamenter diplomasi de özel önem taşıyacak” dedi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı ve bağılı kuruluşların bütçe görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine Bakanlık faaliyetleri hakkında sunum yaptı. Çavuşoğlu, Bakanlığın covid-19 salgını ile ilgili olarak yaptığı faaliyetler hattında bilgi vererek, “Bakanlığımın koordinasyonunda tüm kurumlarımızla yakın eşgüdüm yaparak, Cumhuriyet tarihimizin en büyük tahliye operasyonunu gerçekleştirdik. 141 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızın yurda dönüşünü sağladık. Bütün bu çalışmaları Bakanlığım bünyesinde kurduğumuz Destek ve Koordinasyon Merkezi vasıtasıyla yönettik. İlk misyonunu başarıyla tamamlayan anılan Merkezimizi daimi hale getirdik. Bundan sonraki benzeri krizlerde de bu tecrübeden istifade edeceğiz. Bu zor süreçte, vatandaşlarımızın dış temsilciliklerimize daha kolay ve hızlı ulaşabilmeleri için ek önlemler aldık. Nöbetçi telefon uygulamasıyla vatandaşlarımız, mesai saatleri içinde veya dışında, her günün her anında temsilciliklerimize kolayca ulaştılar. Günün her saatinde hizmet sunan Konsolosluk Çağrı Merkezimiz, vatandaşlarımızdan salgın bağlamında gelen 141 bin çağrıyı yanıtladı. Sorunlarının çözümüne yardımcı oldu. Vatandaşlarımız Bakanlığıma sosyal medya hesapları üzerinden de ulaştılar. 30 bini aşkın mesaja anında yanıt verildi. Yılbaşından bu yana, 235 vatandaşımız ambulans uçaklarla ülkemize getirildi. Keza, yaşamını yitiren bin 99 vatandaşımızın cenazelerini ülkemize getirdik. Allah rahmet eylesin. 91 ülkeden 37 bin 682 yabancının ülkemizden tahliyesine de destek verdik. Tahliye uçuşlarımızla ayrıca, yurtdışında zor durumda kalan 67 ülkeden 5 bin 500’den fazla yabancıyı da ülkelerine kavuşturduk. Böylece uluslararası dayanışmada dünyaya örnek ve öncü olduk” ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginliğe ilişkin olarak ise Bakan Çavuşoğlu, “Malumunuz, bu bölgede Türkiye ve Kıbrıs Türkleri aleyhine atılan tek taraflı ve hakkaniyetle bağdaşmayan adımlar karşısında tepkimizi beyan etmiş ve diyalog çağrılarımızı sürdürmüştük. Ancak, bu çağrılarımız karşısında hep dışlayıcı ve provokatif adımlar gördük. Bunun üzerine, diyalog kapısını kapatmadan haklarımızın korunması için sahada inisiyatif aldık. Doğu Akdeniz’den uzun kıtasal kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye’nin kendi kıyılarına hapsedilmesini kabullenmemiz mümkün değildir. Yunanistan, ülkemize 2 kilometre, Yunanistan anakarasına 580 kilometre uzaklıkta bulunan, 10 kilometrekare yüzölçümündeki adaya 40 bin kilometrekare deniz alanı istiyor. Bu, uluslararası hukuka, hakkaniyete ve izana sığmaz. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri’nin parçası olmadığı hiçbir girişimin başarıya ulaşması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Doğu Akdeniz konulu konferans önerisi üzerine AB’yle çalışmalarımız sürüyor” dedi.

Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün sebebinin Rum tarafının uzlaşmaz ve çarpık zihniyeti olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Bu zihniyet Kıbrıs Türklerini eşit ortak değil, azınlık olarak görmekte, ne iktidarı ne de Ada’nın doğal kaynaklarını paylaşmak istemektedir. Bu nedenle artık federasyonun değil, iki devletli çözüm modelinin konuşulması gerekiyor. Kıbrıs Türkü’nün iradesi de son seçimlerde bu yönde tecelli etmiştir. Bu iradeye herkesin saygı göstermesini bekliyoruz. Çalışmalarımızı da Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle bu yönde, tam bir eşgüdüm ve işbirliği içinde yapıyoruz. Bu tutumumuz, Sayın Cumhurbaşkanımızın Lefkoşa’ya son ziyareti sırasında her iki Cumhurbaşkanı tarafından açıkça ortaya konulmuştur. Doğu Akdeniz ve Ege’de bu özetlediğim çerçevede yaşanan gelişmeler maalesef AB ile ilişkilerimize de etki ediyor. Yunanistan ve GKRY ikilisi yalnız değil. Bazı üyeler, ülkemizle ikili sorunlarını AB’ye taşımakta. Sözde bir üyelik dayanışması maskesi takmışlar. Sürekli aleyhimize suistimal ediyorlar” şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu şöyle devam etti:

“AB’nin bu yanlıştan dönmesi lazım. Bunu başarırlarsa işbirliğimizden tüm Avrupa kazanır. Başaramazlarsa da tüm Avrupa zarar görür. AB’nin yaptığı hataları anlaması ve Türkiye’nin üyeliğinin Birliğe katacağı değeri görmesini bekliyoruz. O durumda her iki taraf için de daha verimli bir ilişki kurulabileceğine inanıyoruz. AB ile temaslarımızda, bu doğrultuda yapıcı bir diyalog içinde olma arzumuzu vurguluyoruz. Yalnız da değiliz. AB üyeleri arasında bu uyarılarımızın haklılığını idrak eden ve Türkiye’yle diyaloğun Avrupa’nın istikrarı için öneminin bilincinde olan ülkeler çoğunlukta.”

Yukarı Karabağ sorununun alevlendiğini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, “Krizin başından itibaren yoğun bir diplomatik seferberlik başlattık. Temaslarımızda Ermenistan’ın PKK/PYD/YPG teröristlerini Yukarı Karabağ’da konuşlandırdığını, tüm dünyadan Ermenilerin savaşa katılmasını teşvik ettiğini, sivilleri kasten hedef aldığını gösterdik. Bu ülkenin Türkiye aleyhinde yaptığı kara propagandayı da gözler önüne serdik. Minsk Grubu’nun 30 yıldır süren ataleti karşısında Azerbaycan’ın haklı davasını uluslararası planda layıkıyla savunmak için biz de devreye girdik. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, benim ve teşkilatımın gerçekleştirdiği temaslarda, muhataplarımıza gerçekleri anlattık. Ermenistan da zaten çıkıp diplomatik çözüm yoktur dedi. Neticede, Azerbaycan dirayetli liderliği ve kahraman ordusuyla sahada kazandığı başarıyla 30 yıllık statükoyu değiştirmeyi başardı. Ermenistan da sahada pes etmek zorunda kaldı. Son dönemde Azerbaycan tarafıyla her düzeyde yakın istişare halinde olduk. Sayın Cumhurbaşkanlarımızın temaslarına ilaveten ben ve Milli Savunma Bakanımız defalarca Bakü’ye gittik. Azerbaycan’a hem sahada hem masada tam destek verdik. Sizler de gördünüz, anlaşma Azerbaycan halkı tarafından coşkuyla karşılandı. Ben de bu coşkuya Bakü’de bizzat şahit oldum. Azerbaycan tarafından kabul gören anlaşmayı, kalıcı çözüme gidebilecek unsurlar içerdiği için de destekliyoruz. Bir kere, Azerbaycan’ın haklılığı ve toprak bütünlüğü bu anlaşmayla bir kez daha teyit edildi. İkincisi, Azerbaycan yaklaşık 30 yıldır işgal altında olan topraklarını geri alıyor. Bir kısmını karşı harekatı ile aldı, bir kısmını da Mutabakat çerçevesinde geri alıyor. Üçüncüsü, işgal altındaki Azerbaycan topraklarından kaçmak zorunda kalan kardeşlerimiz evlerine geri dönebilecek. Dördüncüsü, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bağlantılar tesis edilecek” diye konuştu.

Terör örgütlerine yönelik mücadelelerinin devam ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, “PKK/PYD/YPG’nin yurtdışındaki propaganda, eleman toplama, lobi, finansman gibi faaliyetlerinin engellenmesi çabalarımız sürüyor. Bu bağlamda, ikili ve çok taraflı platformlarda çalışmalarımız devam ediyor. Aynı şekilde, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının çökertilmesi için de yoğun mesai içindeyiz. Bugüne kadar, yurtdışı teşkilatımın FETÖ’nün gerçek yüzünü ve bu örgütün bulunduğu ülke içinde tehdit teşkil ettiğini anlatmak için yaptığı girişimlerin sayısı 16 bini geçti. Bu ay ABD’de FETÖ okullarına verilen para cezası örneğinde olduğu gibi bu konuda somut sonuçlar alınmaya devam ediliyor” ifadelerini kullandı.

ABD ile ilişkiler konusunda Çavuşoğlu, “Suriye ve özellikle Libya gibi bölgesel barış ve güvenliği ilgilendiren konularda bazı görüş ayrılıklarına rağmen NATO müttefikimiz ABD ile istişare ve eşgüdüm içinde hareket etmeye çalışıyoruz. Ancak ilişkilerimizi gölgeleyen bazı olumsuz unsurlar gündemimizden çıkmadı: ABD, FETÖ’ye karşı adım atamadı, PKK/PYD/YPG ile ortaklığını sonlandıramadı, yaptırım ve tehdit dilini bir kenara bırakamadı. S-400 tedarikimizi F-35 programına katılımımız ve CAATSA yaptırımlarıyla ilişkilendirmeye devam ederek savunma ilişkilerimize zarar verdi. ABD’deki seçim dönemi ve siyasi kutuplaşma da sorunlarımızın aşılması için gerekli diyaloğun etkin şekilde hayata geçirilmesini güçleştirdi. ABD’de seçimler yapıldı. İlişkilerimizi iki ülkenin de stratejik çıkarına olacak şekilde tekrar olumlu bir mecraya sokmak için gereken çabayı göstereceğiz. Bu yeni dönemde de ekonomik, siyasi ve güvenlik işbirliğimiz açısından ilişkilerimizde yeni sayfalar açabilmemiz önemli olacak. Yeni dönemde Yüce Meclisimizin Kongre’yle ilişkileri ve parlamenter diplomasi de özel önem taşıyacak” dedi.

Çavuşoğlu şunları da kaydetti:

“Rusya ile ilişkilerimiz dış politikamızın önemli bir boyutunu teşkil ediyor. İlişkilerimiz, ortak çıkar ve karşılıklı saygı temelinde, olumlu seyrini koruyor. 8 Ocak’ta açılışını yaptığımız TürkAkım boru hattı ve ilk reaktörünün 2023’te işletmeye alınmasını hedeflediğimiz Akkuyu Nükleer Santrali gibi projeler, ikili ilişkilerimizin öne çıkan başlıkları. Son dönemde birçok bölgesel mesele ortak gündemimize taşındı. Suriye ve Libya’ya ilaveten Yukarı Karabağ da Rusya’yla yakın diyalog gerektiren bir konu olarak öne çıktı. Bunlarda Rusya’yla anlaşamadığımız hususlar olsa da diyaloğu canlı tutup ortak paydalarda buluşmaya önem veriyoruz. Diyaloğumuz en son Yukarı Karabağ krizinde olduğu gibi somut sonuçlar vermeye devam ediyor. Bu stratejik yaklaşımımızı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz.”