Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, "Birden çok siyasi parti seçime girmiyor. İki siyasi parti seçime giriyor, biri AK Parti, bunun karşısında da benim kaos partisi dediğim tek bir parti var. Bu partinin sabah genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğlen Bahçeli, akşam Selahattin Demirtaş. Devremülk gibi başkanlığı değiştiriyorlar" dedi.
İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın konuğu olan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Kenan Evren’in cenaze töreninden çözüm sürecine, 7 Haziran seçimlerinden Meral Akşener’le ilgili kaset iddiasına ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın evine polis baskınına kadar önemli açıklamalarda bulundu. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in cenaze törenine ilişkin konuşan Bakan Çelik, "Gördüğünüz gibi bir tane çelenk vardı. ’Geçmişte anarşi vardı, geldi ülkeyi kurtardı, onun için darbe yapması kaçınılmazdı’ gibisinden marjinal, kendi içerisinde kırılgan ve gayri ahlaki bir tavır artık halkta kabul görmüyor" dedi.
Bu argümanları savunanları "O günün şartlarında ne yapılacaktı, ortada anarşik bir durum vardı" görüşünü ileri sürdüklerini belirten Çelik, "Zaten Türkiye’de vatandaşın kızdığı şey de bu. Kendi devletimizin, ordumuzun böylesine büyük oyunların içerisinde figüran haline getirilmesiydi. Vatandaşımız artık devletimizin, demokrasimizin, Türkiye’nin temel dinamiklerinin bu tür oyunların parçası olmasını istemiyor. Dolayısıyla ortaya koyulan tavır demokratik bir bilinçtir. Hiçbir siyasi parti katılmamıştır, vatandaşlarımız katılmamıştır, bir grup özel sebeplerle katılmış, onlara da diyecek bir şey yok. Kişiden bağımsız olarak ortaya şu mesaj çıkıyor; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları sebebi ne olursa olsun hangi kutsal gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, darbeyi meşru görmüyor ve çok güçlü bir mesaj veriyor. Demokrasiyi kurtarma, demokrasiye sahip çıkma dışında bu ülkeye hizmet etme yolu yoktur. Bu mesajı açık bir şekilde görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"CHP SİYASİ PARTİ DEĞİL"
İngiltere’deki seçimlerin ardından yaşanan 3 istifayı Türkiye ile karşılaştırarak değerlendiren Bakan Çelik, sivil siyasetin güçlenmesi ve korunmasının Türkiye’nin geleceği açısından en stratejik konu olduğunu belirtti. Demokrasinin sadece şekillerden ibaret olmadığını, bazı ilkeleri olan bir sistem olduğunu dile getiren Çelik, "Özellikle CHP siyasi bir parti değil. Siyasi partinin Batı’da, kendi demokrasi tarihimiz içerisinde bir oluşum süreci var. Bu çerçevede de bir varoluş biçimi var. Hiçbir şekilde siyaset yapmayan, tarihi boyunca darbenin, vesayetin, her türlü bürokratik tacizin arkasına sığınmış oluşumun adı siyasi parti olabilir mi?" dedi.
Kendisini "sosyal demokrat" olarak nitelendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Çelik, sosyal demokrat ideolojinin bir parçasının bile CHP’de olmadığını söyleyerek, "Türkiye’de ne zaman bir demokratik açılım yapılmış, ilk karşı çıkan aktör CHP. Dolayısıyla CHP cumhuriyete sahip çıkmayı demokrasiye karşı olmakla kurgulamış ve bunu bir türlü aşamamış. Zaten içerisinde yaşanan sancılar da onunla ilgili" diye konuştu.
"CHP VE MHP’NİN İNGİLTERE’DEKİ PARTİLERİ ANLAMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Bakan Çelik, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun "7 Haziran seçimlerinde başarısız olması durumunda istifa edeceği" yönündeki sözlerini hatırlatarak, "Daha önce kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız da bunu söylemişti. CHP ve MHP bunu söyleyemez. Böyle bir şeyi söylemesi mümkün değil çünkü bunu söylemek için siyasi parti refleksiyle hareket etmek lazım. Siyasi parti refleksiyle değil de siyasi dernek refleksiyle hareket ettikleri için İngiltere’deki partileri anlamaları mümkün değil" dedi.
"GEÇMİŞE BAKARKEN TELESKOP, GELECEĞE BAKARKEN MİKROSKOP KULLANIYORLAR"
Herhangi bir vatandaşın geleceğinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söylemi üzerinden kurgulanamayacağını belirten Bakan Çelik, "Geçmişe bakarken teleskop kullanıyorlar, geleceğe bakarken mikroskop kullanıyorlar. Halbuki normalde bir siyasi parti geleceği yönetme iddiasında olduğu için biraz geçmişe bakarken mikroskop kullanır, geleceğe bakarken teleskop kullanır. Geçmişteki kavgaları kışkırtma, geçmişteki kavgaların tarafı olma, o kavgaları geleceğe taşıma anlamında son derece iştahlılar, burada bir obezite var. Ama gelecekle ilgili bir şey yapma konusunda aşırı diyet içerisindeler. Halbuki dengeli beslenmeleri lazım" şeklinde konuştu.
"MHP İLE HDP BİRBİRİNDEN BESLENİYOR"
Kimlik siyasetini sürdürmenin Türkiye’nin geleceğine yapılacak en büyük zararlardan biri olduğunu vurgulayan Çelik, "Etrafımızda kimlik siyasetinin ülkeleri nereye getirdiği görülüyor. Belli bir kimlik üzerinden demokratik taleplerde bulunabilirler. Bu da meşrudur. Ben kimlik siyasetine katılmasam da bu meşru değildir demem. HDP, MHP ve CHP kimlik siyasetini o kadar meşrulaştırıyorlar ki bu radikalizmin altında kalacaklar" dedi.
MHP’nin "Türk milliyetçiliği", HDP’nin ise "Kürt milliyetçiliği" üzerinden hareket ettiğini anlatan Çelik, "HDP ile MHP aslında birbirini besleyen partiler. Bahçeli’nin üslubu Demirtaş’a, Demirtaş’ın üslubu Bahçeli’ye pas atıyor. Kimlik siyasetinin radikalleşmesine karşı panzehir, Türkiye’deki demokrasinin kapasitesini büyütmektir" ifadelerini kullandı.
SEÇİM ANKETLERİNE GÖRE VATANDAŞIN EN ÖNEMLİ SORUNU NEDİR?
Yapılan seçim anketlerinde en çok dikkat ettiği başlığın "Vatandaşların en önemli sorunu nedir?" kısmı olduğunu belirten Çelik, "Bazen Kürt meselesi en yükseğe çıkar, bazen Türkiye’nin milli birlik ve beraberliği, bazen de ekonomi öne çıkar. Bunları sıralaması değişir ama bakıyorum her seferinde o anketlerde birinci parti AK Parti çıkıyor" dedi.
Türkiye’nin 2023 vizyonuna ulaşması için yapılması gereken şeyleri sıralayan Bakan Çelik, bunların demokratik istikrarın korunması, yeni anayasa ve komşu ülkelerde yaşanan gelişmeler göz önüne alarak yeni bir dış politika olduğunu vurguladı. Çelik, 7 Haziran’a girilirken merkeze alınması gereken en önemli konunun yeni anayasa olduğunu belirtti.
"ÖRGÜTÜN SİLAH BIRAKMAMASI İÇİN HERHANGİ BİR SEBEP YOK"
Çözüm sürecinde yaşanan gelişmeleri ve siyasilerden gelen açıklamaları değerlendiren Çelik, "Çözüm süreciyle beklenen ’Türkiye’de ret, inkar ve asimilasyon politikaları bitmiştir. Bunu doğuran devlet politikaları devletten uzaklaştırılmıştır. Hiçbir vatandaşımızın etnik kimliği herhangi bir hak mücadelesinin bir parçası olmak zorunda kalmayacak. O zaten onun doğal bir hakkıdır. Anadilini konuşması, kimlik haklarını kazanması gibi unsurlar. Bunun arkasından ’Kürt siyasetini temsil ediyorum’ şuna bir karar vermesi lazım; eğer mesele Kürt vatandaşlarımızın haklarının temin edilmesi, demokratik haklarının korunma altına alınmasıysa bununla ilgili gidilecek yok başkadır. Eğer mesele Kandil’deki örgütün mevzi kazanımlarının korunmasıysa bununla ilgili gidilecek yok başkadır. Türkiye’de örgütün silah bırakmaması için herhangi bir sebep kalmış mıdır? Ret, inkar, asimilasyon politikaları bitmiştir, siyasi katılım yolları açıktır" ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, "Elinde halen silahı tutuyorsa onun derdi Kürtlerin sorununun çözülmesi ya da Kürtlerin demokratik kazanımlarının korunması değildir. Onun derdi Kürtlerinin demokratik kazanımlarını bir manivela gibi kullanıp bunu bir örgüt kazanımına dönüştürmek" dedi.
"SİLAHI SAVUNANLAR KÜRT DÜŞMANIDIR"
"HDP’ye verilen oyun çözüm sürecine verileceği" yönünde doğru orantı olmadığına dikkat çeken Çelik, tam tersine HDP’nin çözüm süreci üzerinden aldığı oylarla elde ettiği kuvveti Kandil’in çözüm sürecini sakatlayan uygulamalarına destek olarak kullandığını belirtti. Bakan Çelik, çözüm sürecine yönelik sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bugün birisi, kim olursa olsun, bu örgütün elinde bir saat, bir dakika, bir gün fazla silah tutulmasını savunuyorsa o Kürt düşmanıdır. Çünkü örgütün elinde silah tuttuğu her bir fazla dakika, her bir zaman aslında artık Kürtlerin demokratik kazanımlarını tehdit etmektir. ’Biz bu noktaya bu sayede geldik’ gibi bir argüman kullanıyorlar. Bu sayede gelinmedi, tam tersine yine birbirine beslemesi gibi örgütün elinde silah tuttuğu ve silahı, şiddeti yükselttiği zamanlar, devlet içerisindeki gizli yapılanmaların da güçlendiği ve o gizli yapılanmaların şiddet, karşı şiddet döngüsünü güçlendirerek Türkiye’nin demokrasisini berhava etmek üzere zemin hazırladığı zamanlardır. Bugün elde edilen Kürt vatandaşlarımızın siyasi kazanımlarıyla silahlı mücadele arasında doğrudan bağlantı yoktur. Tam tersine silahlı mücadele Kürt vatandaşlarımızın kazanımlarını yok eden, devlet içerisindeki çetelerin elini güçlendirmiştir. Bu çok nettir. Derin devletin kullandığı gayri meşru şiddetle terör örgütün kullandığı şiddet birbirine karşı gibi gözükse de birbirinin varlık sebebidir ve birbirini beslemiştir. Derin yapılanmayla örgütün şiddet siyaseti birbirine panzehir değildir. Onu ne zaman yükseltmişse öteki de diğerini yükseltmiştir. Kim ki elinde bir dakika daha fazla silah tutuyor, kim ki bir seçenek olarak halen şiddet siyasetini gündeme getiriyor, Kürt düşmanıdır, Türk düşmanıdır, Türkiye düşmanıdır."
MERAL AKŞENER’LE İLGİLİ KASET İDDİASI
MHP’li Meral Akşener’in kaseti olduğu iddiasına yönelik Bakan Çelik, "Bir kadın siyasetçiye dönük bir açıklama yapılırken fevkalade özenli olmak gerekir. Hiç kimsenin namusu, özel hayatıyla ilgili bu kadar özensiz ve incitici cümleler kullanılması hiçbir şekilde meşru sayılamaz" dedi.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN EVİNE POLİS BASKINI
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın evine yanlışlıkla yapıldığı belirtilen polis baskınına ilişkin de açıklama yapan Bakan Çelik, "Nihayetinde bir genel başkandır, Selahattin Demirtaş’ın evine bir ihbar olmuş, o ihbar yanlış anlaşılmış ve bunun neticesinde bir baskın yapılmış gibi bir şey üzerinde ciddiyetle durulması gerekir ki İçişleri Bakanlığı konu üzerinde ciddiyetle durmaktadır. O memur bu ihbarı nasıl yanlış anlamış da bir genel başkanın evine polis ekipleri yönlendirilmiş. Netice itibarıyla yanlış bir şey olduğu anlaşılmış ama bir genel başkanın evine bu şekilde gidilmesi doğru değil. Paralel yapı dediniz de sırasıyla aklıma gelen şeyleri söylüyorum" dedi.
"İKİ PARTİ SEÇİME GİRİYOR, BİRİ AK PARTİ DİĞER KAOS PARTİSİ"
"Siyasi partileri hasım görmüyoruz, onlar bizim rakiplerimiz" diyen Çelik, şunları kaydetti:
"Ama Türkiye’de siyasi partileri birbirine hasım hale getirmeye çalışanlar var. Aralarında onların tabanların husumet doğurmaya çalışanlar. Bunlar bizim rakiplerimiz, onların tabanları bizim kardeşlerimiz. Türkiye’nin bütün yurttaşları için var olan bir hükümetiz ve partiyiz. Rakip partilere oy veren vatandaşlarımıza saygı duyarız, keşke bize verseler ama öbür tarafa veriyorlar diye husumet duyulması yanlış olur. Birden çok siyasi parti seçime giriyor gibi gözüküyor. Birden çok siyasi parti seçime girmiyor. İki siyasi parti seçime giriyor, biri AK Parti. Türkiye’yi 2023’e taşımaya, yeni anayasa yapmaya çalışan, iktidardayken bir değişimi temsil eden bir parti. Bunun karşısında da benim ’kaos partisi’ dediğim tek bir parti var. Bu partinin sabah genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğlen Bahçeli, akşam Selahattin Demirtaş. Devremülk gibi başkanlığı değiştiriyorlar. Üçünün de ortak noktasına bakın. Tayyip Erdoğan karşıtlığı, Ahmet Davutoğlu karşıtlığı, ’bir daha AK Parti iktidar olamasın’ siyaseti. Onun dışında Türkiye’ye söyledikleri bir şey yok. AK Parti olmasa MHP, HDP ve CHP baş başa kalsalar hemen bir günlük gazete alın, etrafımızdaki ülkelerde neler oluyor bir bakın. Bu kadar net."