Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, şehit olan Mehmet Selim Kiraz’ın devletin savcısı olduğunu söyleyerek, “Mehmet Selim Kiraz devletin savcısıydı, bu büyük Türk milletinin savcısıydı, dolayısıyla da acı hepimizin acısı. Herkesin buna göre hareket etmesi, buna göre davranması ve bu meseleyi de milleti ayrıştırmak ve kutuplaştırmak için asla kullanmamasını ve bundan uzak durmasını telkin ediyorum” dedi.
Gündemle ilgili genel merkez binasında basın toplantısı düzenleyen BBP Genel Başkanı Destici, İstanbul Adliyesi’nde öldürülen Savcı Mehmet Selim Kiraz hakkında basında sanki bir tarafın savcısı, bir tarafın savcısı değilmiş gibi bir hava estirilmeye çalışıldığını belirterek, “Bunu da iktidar, onun mensupları ve medyası daha çok dillendiriliyor. Kendilerini uyarıyorum. Mehmet Selim Kiraz devletin savcısıydı, bu büyük Türk milletinin savcısıydı, dolayısıyla da acı hepimizin acısı. Herkesin buna göre hareket etmesi, buna göre davranması ve bu meseleyi de milleti ayrıştırmak ve kutuplaştırmak için asla kullanmamasını ve bundan uzak durmasını telkin ediyorum” dedi.
“BİR GÜVENLİK ZAFİYETİ AÇIK VE NET”
İstihbarat zafiyeti olduğunun açık ve net bir şekilde ortada olduğunu söyleyen Destici, “Bir güvenlik zafiyeti de açık ve net bir şekilde ortadadır. Bir gün sonra bu terör örgütüne karşı yapılan operasyonlarda 23 kişi birden gözaltına alındı. Bu operasyonlar acaba iki gün önce yapılsaydı savcımız bugün hayatta olur muydu, İstanbul Emniyeti’ne yapılan saldırı yapılır mıydı yapılmaz mıydı? Türkiye’yi yönetenlerin bunun cevabını vermesi lazım. Bu tedbirler niye alınmadı zamanında?” diye konuştu.
Bir gün sonra Emniyet Müdürlüğü’ne aynı terör örgütü tarafından saldırı gerçekleştirildiğini hatırlatan Destici, şöyle konuştu:
“Savcının rehin alındığı gün İstanbul’un başka bölgelerinde bu örgütün saldırı hazırlığı içinde olduğunu, bazı kişilere ve kurumlara karşı bize ulaşan bilgiler var. Bu bilgiler emniyette de var. Türkiye’yi yönetenleri uyarıyorum. Önlem ve tedbir alınmazsa, bu saldırıları bu örgüt gerçekleştirirse, muvaffak olursa bilin ki birinci derecede sorumlusu siz olursunuz ve büyük Türk milletine bunun hesabını veremezsiniz. Onun için silahlı terör örgütlerine artık müsamaha göstermekten vazgeçin. Siz, terör örgütü üyelerini gözünden tanıyan emniyetçileri sudan sebeplerle içeriye tıkar ve dolayısıyla da istihbarat ağında bir boşluk, bir kesinti meydana getirirseniz işte bu tür hadiseleri yaşamanız kaçınılmaz olur.”
“OPERASYON BAŞARISIZDIR”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘Operasyonu ben yönettim’ sözlerini değerlendiren Destici, “İyi yönetmemiş. Eğer Başbakan yönettiyse iyi yönetmemiş. Çünkü operasyon başarısız. Hem de baştan aşağı başarısız bir operasyon. Savcımız şehit olmuş, hangi başarıyı konuşuyoruz? Teröristler de öldürülmüş. Bunların yanında bir 50 kişi daha ölmediği için mi başarılı sayılıyor bu operasyon? İçeride başka kişi yok kurtuldu dediğimiz. Eğer bunu kim yönetmişse bu başarısızlığın müsebbibi de kendisi” ifadesini kullandı. “Bu örgüt zaten taşeron bir örgüt” diyen Destici şunları söyledi:
“Bu örgütün aynen PKK gibi içeriden ve dışarıdan kullanıldığını biliyoruz. Burada da taşeron bir örgüt vazifesi son derece açık. Bu eylemde kime taşeronluk yaptı, bunu ortaya çıkarma görevi Türkiye’yi yönetenlerindir. Dışarıya mı taşeronluk yaptı, içeriden birilerine taşeronluk yaptı? Kim Türkiye’yi karıştırmak istiyor? Bize düşen görev bu işin takipçisi olmaktır.”
“HİÇBİR PAZARLIK İÇİNDE OLMADIK”
Seçim ittifakı ile ilgili de açıklama yapan Destici, şunları kaydetti:
“Milliyetçi Hareket Partimizle, Saadet Partimizle çok rahat bir şekilde seçim iş birliği yapabileceğimizi çok net bir dille ifade ettim. Hiçbir kompleksim de yok. Büyük Birlik Partisi özgüveni çok yüksek olan bir partidir. İsteklerini milletin gözü önünde net bir şekilde dile getirir. Bütün görüştüğümüz siyasi partilere hiçbir şartımız yok. Hiçbir pazarlık içinde olmadık.”
PKK’yı AK Parti’nin büyüttüğünü söyleyen Destici, şöyle devam etti:
“PKK’yı 12 yıllık iktidar büyütmüştür. Bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde devlet var mıdır acaba? Valiler var mı, adları var kendileri yok. Makamları var, kendileri yok. Hakkari’de neredeler, Şırnak’ta neredeler? Bütün sahayı PKK’ya bırakmışlar. Şehrin içinde bunlar. Güvenliği sağlayacaklarsa gitsinler orada sağlasınlar. Teröristlerin elinde sadece Kalaşnikof vardı. Bugün roketatar var, havan topları var. Bunların hepsi Güneydoğu Anadolu’da belli bölgelere mevzilendirilmiş vaziyette. Bunlara kim müsaade ediyor? Onun için biz diyoruz ki şimdi değilse ne zaman? Milletin birliğinden yana olanlara, iktidar partisinin içindekilere de, Milliyetçi Hareket Partisindekilere de, Saadet Partisindekilere de, diğerlerine de şimdi diyoruz ki şimdi değilse ne zaman? Devletimiz için, ülkemiz için, milletimiz için şimdi bir araya gelmeyeceksek, şimdi iş birliği yapmayacaksak, şimdi sorumluluk üstlenmeyeceksek ne zaman?”
Destici, Türkiye’de 31 Mart’ta ‘31 Mart olaylarını’ aratmayacak hadiseler yaşandığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Bir de elektrik kesintisi oldu o gün. Acı olan hala aradan 3 gün geçmesine rağmen Türkiye’yi yönetenlerin bu kesintinin sebebini bilememesi, açıklayamaması, öğrenememesi gerçekten kabul edilebilir bir durum değil, tam bir komedi.”
“MEDYAYA YASAK KONMAZ”
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze törenine bazı basın mensuplarının alınmaması ile ilgili soru üzerine Destici, “Bazı basın mensuplarının yaptığı haberler, attığı tweetler de kabul edilemez. Bazı konular hassasiyet ister. Bu hassasiyetin bazı yayın organları tarafından gösterilmediğine şahit olduk. Yanlış yapmışlardır. Yanlış yapanların bir kısmı yanlışlarından dönmüştür. Ama hükümetin bunu bahane ederek bir iki tane medya mensubunun bu yanlışını bahane ederek, fırsata dönüştürerek geniş bir medya kesimine yasak uygulaması kabul edilemez. Hadi onu yapan gazeteyi almadın, peki öbür gazetenin günahı ne? 10’a yakın gazete var oraya alınmayan. Burada bir tarafgirlik olduğu, fırsatını bulduğu anda hemen hesap sorma gibi bir anlayış hakim. Devleti yöneten bunu yapamaz. Bir başbakan da olsa medya özgürlüğünü kısıtlayamaz. Medyaya yasak koyamaz. Burası otoriter bir devlet mi? Demokratik hukuk devletinde bunu hukuk belirler. Bu kadar keyfi bir uygulama olur mu?” karşılığını verdi.