Seçim çalışmalarına katkı vermek üzere Karabük’e gelen eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başkanlık sistemini kendilerinden önce, Özal, Demirel, Erbakan ve Türkeş’in de istediğini belirterek, “Bahçeli ben Türkeş’in peşinden gidiyorum diyor ama 9 Işık’tan haberi yok bir ışık almamış. Türkeş’in peşinden gidiyorsan, 9 Işık sana rehberse, Türkeş başkanlık sistemi diyor sen niye başka yere sapıyorsun” dedi.
AK Parti Karabük Milletvekili adayları Osman Kahveci ve Sedat Namal’ın seçim çalışmalarına destek vermek üzere Karabük’e gelen eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Güven Kavşağı’nda İl Başkanı Timurçin Saylar, milletvekili adayları ile partililer tarafından karşılandı.
Kemal Güneş Caddesi üzerinde esnaf ziyaretinde bulunan Bozdağ, daha sonra partisinin il başkanlığına geçerek, basın toplantısı düzenledi.
“HALK DIŞI YOL VE YÖNTEMLERLE İKTİDAR ARAYIŞINA ARTIK SON VERİLMELİ”
Bozdağ, her seçimin kendine has özellikler taşıdığını belirterek, “Her seçimde Türkiye’nin gündemi biraz daha farklılaşmaktadır. Vatandaş bu gündemi kendi açısında değerlendirmektedir. Siyasi partiler seçim beyannameleri ile milletin huzuruna çıkmakta. Vatandaş bu beyannamelerdeki vaatleri bir nevi hükümet programı gibi değerlendirmekte ve sonuçta da hangi partinin iktidar hangi partinin muhalefet olacağına karar vermektedir. 7 Haziran seçimleri bu anlamda iktidar ve muhalefetin millet tarafından atanma seçimidir. Bütün seçimlerde olduğu gibi bu demokrasinin güzelliğidir. İktidara gelmenin yolu da, gitmenin yolu da sandıktan gelir ve geçer. Millet kimi isterse iktidar, kimi isterse muhalefet eder. Sokakları, meydanları terörize ederek şiddete, başka karanlık oyunlara başvurarak milletin iradesini fesada uğratmanın iktidar değişikliği yapmanın dönemi Türkiye’de kapanmıştır. Artık kapalı kapılar ardından oyun oynamakla Türkiye’de kimse iktidar değişikliği yapamaz. Geçmişte yaşadığımız pek çok hadise AK Parti hükümetlerinin bu hadiseler karşısında ortaya koyduğu dirayet ve milletimizin bu dirayete sahip çıkması bunu çok net bir biçimde ortaya koymuştur. Muhalefet partilerimiz de siyaset ve halk dışı yol ve yöntemlerle iktidar arayışına artık son vermesi lazım. Özellikle CHP ve HDP bunlar siyaset dışı yol ve yöntemlere Türkiye’de başvurmayı adet haline getirmiş siyaset partilerdir. Geçen CHP’nin milletvekilleri görevlerini yapan güvenlik güçlerine saldırıyorlar, onlara dönük şiddet yapıyorlar. Gezi olaylarında da benzer saldırıları olayları gördük. Devletin güvenlik görevlilerine terör örgütleri ile kol kolla saldıran bir siyasetin Türkiye’ye bir faydası olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Teröre karşı bütün siyaset birlikte hareket etmelidir. Türkiye maalesef bunu başaramadı” dedi.
“BÜTÜN MUHALEFET PARTİLERİ BİR KONSORSİYUM OLUŞTURMUŞ GİBİ”
Bozdağ, ayağı yere basmayan vaatlerin gırla gittiği bir seçim olduğunu da belirterek, “Haydar Baş vermede başı çekerken, Kılıçdaroğlu ‘ben senden daha iyi baş çekerim’ diye rekabete girdi. Bahçeli ’siz misiniz bunu yapan ben daha fazlasını yaparım’ dedi. Şimdi HDP benzer adeta, bütün muhalefet partileri bir konsorsiyum oluşturmuş gibi. Her birisi bir taraftan vaat yarışına girdiler. Siz deseniz ki, gökteki yıldızları istiyoruz deseniz bu yarışa girenler onu vermeyiz diyecek bir noktada. Ayağı yere basmayan, gerçekçi olmayan, Türkiye’nin ekonomik realiteleri ile bağdaşmayan, yapmaları mümkün olmayan şeyleri millete vaat ederek oy talebinde bulunmak, milletin aklı ile alay etmektir. Türk milleti bu siyasilerden daha fazla bilinçlidir. Ayağı yere basmayan, gerçekçi olmayan, yalan furyasını milletin önüne koyanlar milletin aklı selimi, milletin sağduyusunu ve basiretinin kendilerinden daha yüksek olduğunu unutmuş durumdalar. Türkiye’de geçmişte bu tür vaatler yapıldı. Demirel 1991 seçimleri öncesi ’kim ne verirse 5 katını vereceğim, yetmedi yanında iki tane anahtar vereceğim’ dedi. Herkesin bir evi ve arabası olacak. Bir ev bir araba sahibi olan oldu mu, olmadı. Ne oldu? 5 Nisan 1994 ekonomik krizi yaşandı, evi olan evinden arabası olan arabasından oldu. Bırakın anahtar vermeyi elimizdeki anahtarı aldılar. 1997 yılında başka bir ekonomik, siyasi, sosyal kriz yaşandı ve Türkiye yine bedel ödedi. 21 Şubat 2001 DSP-MHP-ANAP koalisyonunda Türkiye’yi yine batırdılar. 91’den 2002’ye kadar Türkiye’yi yöneten ana zihniyet CHP’yi temsil eden zihniyetiydi. Adı DSP ama zihniyet CHP’dir” diye konuştu.
“EN BÜYÜK DALGAYI VATANDAŞ SANDIKTA GEÇECEKTİR”
"CHP’nin ve MHP’nin iktidar olduğu dönemde refahı artan Türk vatandaşı var mı?" diye soran Bekir Bozdağ, “Onların döneminde yokluk, kıtlık, yoksulluk, işsizlik ve Türkiye’nin her türlü imkanının kaybolduğunu hep beraber yaşadık. Bunlar elimizdekileri aldılar. CHP’nin iktidar döneminde milletin refahının arttığı, işsizliğin azaldığı, krizlerin olmadığı vatandaşın mutlu olduğu bir tane dönem bana göstersinler. MHP’nin koalisyon olduğu bir hükümet var. 91-95 koalisyonun dışarıdan da destekçisidir MHP. Memleketi IMF’ye muhtaç ettiler, bırakıp kaçtılar. Bu dönem yalan rüzgarların estiği bir seçim yaşıyoruz. Sandıkta vatandaş bunlara en güzel cevabı verecektir. Herkes olmayacağını ve yapılmayacağını gayet iyi bilmektedir. Bu CHP, MHP ve HDP’si bizim yapmış olduğumuz bölünmüş yolların tamirini yapamaz. Bizim yaptığımız tesislerin 6 ay sonra elektriğini yapacak mecali olmaz bunlar. ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.’ Lafa bakarsınız herkes laf söylüyor. Yaptıklarına bakacaksınız, CHP, MHP ne yaptı bu ülkeye? Ne zaman yetki ve güç vermişse bu millet hepsini maalesef mahvetmişlerdir. Bunların dönemi kriz ve yokluk dönemidir. Milletin topyekun kaybettiği dönemlerdir. Vatandaşımızın bu vaatlere prim vermeyeceğini görüyorum. Millet bunlarla dalga geçiyor. En büyük dalgayı vatandaş sandıkta geçecektir. Benin yalan dolana karnım tok, ben gerçeğe oy veriyorum diye en güzel cevabı sandıkta verecektir milletimiz” ifadesine yer verdi.
“HDP’NİN PARTİ OLARAK SEÇİME GİRME KARARI ULUSLAR ARASI BİR PROJEDİR”
7 Haziran seçimlerinin bir değer özelliğinin, HDP’nin siyasi parti olarak seçime girme kararı olduğunu ifade eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar HDP’nin temsil ettiği düşünce bağımsızlarla milletvekili seçimlerine girmiştir. PKK’nın desteklediği bir siyasi akımdır. Bu seçimde ne oldu, kimler ikna etti de HDP’yi parti olarak seçime karı almaya zorladılar. Çok net söylüyorum, parti olarak seçime girme kararı uluslararası bir projedir. HDP buna ikna edilmiştir. İçeriden ve dışarıdan ikna edenler olmuştur, onlar da seçime parti olarak girme kararı almıştır. Hesaba göre ’eğer HDP barajı geçerse, AK Parti’nin 330’un altında bir milletvekili ile meclisteki temsilini engellemiş oluruz. Es kaza daha çok milletvekili çıkarıp iktidarı değiştirirsek kaymaklı kadayıf olur’ hesabı yapıyor bazı çevreler. HDP’nin oy aldığı yerlerde AK Parti’nin milletvekili sayısında bir azalma olacağını hesap ediyorlar. Birinci hedef bu. İkinci hedef ise ’HDP barajı geçmezse Türkiye’nin sokaklarını ve meydanlarını terörize etmek için elimize fırsat geçer’ diyerek sokakları karıştırmak için kullanırız ve her halükarda kazanırız hesabı yapan karanlık çevreler ve güçler var. Bu seçimde oyun büyük. Diğer seçimlerde farklı yöntemlerle bu oyunlar yapıldı. Millet sandıkta bütün operasyon yapanlara operasyon çekti. Bu dönemin operasyonu; Gezi olayları, Kobani hadiseleri, 17-25 Aralık paralel çetenin Türkiye’de yapmak istediği hukuk dışı operasyonlar ve en nihayetinde HDP’nin parti olarak seçime girmesidir. Bir oy çok önemli. Bir oy oyunu bozacaktır, bu planları ters düz edecektir. Milletimiz düzen ve oyun bozmayı çok sever. AK Parti’nin önünü kesmek, Anayasayı değiştirecek parlamentoda temsiline engellemek isteyen karanlık çevreler 7 Haziran’da milletimizden bir Osmanlı tokadını sandıkta yiyeceklerdir. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar. Yeni dönemde Anayasayı yapacak çoğunluk olmasın dersek, Anayasayı yapacak kahir ekseriyeti AK Parti’yi milletimizin vermesine hizmet edecektir. Oyları bölmeyelim. MHP’ye ve CHP’ye verilecek oyların onlara bir faydası yok. İktidar dertleri olsa bu palavranın onda birini bile söylemezler. Çünkü o dediklerini yapamayacaklarını en az benim kadar kendileri de biliyor. Şu an anketler yeni dönemde AK Parti’yi tek başına tekrar iktidar gösteriyor. Ülkemizi büyütmeye devam edeceğiz. Bizim palavralara değil gerçekler üzerinde tanzim edilmiş siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Biz bugüne kadar hep aynısını yaptık. Palavrayla biz gelmedik, gerçekleri söyleye söyleye geldi. Biz Türk milletine bugüne kadar yalan söylemedik, aldanmadık, aldatmadık. Yolumuza devam edeceğiz.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ HERKES İSTEMİŞ, SOL SİYASET YAPANLAR HARİÇ”
Bozdağ, ilk defa seçim öncesinde Türkiye’de bir siyasi partinin başkanlık sistemini seçim beyannamesine koyduğunu da anlatarak, “Bundan önce Türkiye’de herhangi siyasi parti başkanlık sistemini seçim beyannamesine koymamıştı. AK Parti seçim beyannamesine koydu. Bir yandan başkanlık sistemine karşı olanlar ve öte yandan da destekleyen çevreler var. Başkanlık sisteminin milletimiz tarafından nasıl değerlendirildiğini ölçmek bakımında bu seçim önemli bir tartı ve gösterge olacaktır. Başkanlık sistemi yasamanın, yürütmenin birbirinden tam ayrı ve birbirine karşı tam bağımsız olduğu sistemin adıdır. Başkanlık sistemi siyasi istikrar, güçlü iktidar doğurur. Zayıf iktidar doğurmaz. Başkanlık sistemi güçlü lider gerektirir ve güçlü parlamento demektir. Zayıf olanlar buna karşı çıkar. CHP, MHP ve HDP başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Ana nedeni, başkanlık sistemi olduğu zaman bunların başkanlık etmesinin azlığıdır. HDP Kürt ırkçılığı yapıyor, MHP de Türk ırkçılığı yapıyor. Irkçılık yapan yüzde 51 oy alarak başkan seçilemez. CHP ise ilkçi bir siyaset takip ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi başkanlık sistemi gibi oldu. Tayyip bey aday oldu, diğerleri kendileri aday olmaya cesaret edemeyip çatıya bir aday koydu. Başkanlık sistemi oldu mu, bütün başkan adayları güçlü olacaktır zayıf olmayacak. Sağda solda en güçlü içlerinde kim ise, karizmasıyla, bilgisiyle, ahlakıyla, kişiliği ve donamı ile onu başkan yapmak için de arayıp bulacaktır. Kim kazanırsa Türkiye kazanacak. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli başkanlığı ister mi, istemez. Onlar toplumun yüzde 51’inin oyunu alacak ne karizmaya, ne donanıma ne de Türkiye’ye başkanlık yapabilecek özelliğe sahip değiller, onun için istemiyorlar. Başkanlık sisteminde kaybeden gider. ABD’de seçimi kaybettiği halde koltuğunda oturan kimse var mı? Şimdi Kılıçdaroğlu 2011’de, 2014’te, 10 Ağustos 2014’te kaybetti. Şimdi yine iktidar olacağım demiyor, gene kaybetmeye aday. Bahçeli zaten benim aklım yetti yeter diyerek kaybediyor. Ama hala genel başkan. Başkanlık sistemi olduğunda kaybeden biri o koltukta bir saat bile oturamaz” dedi.
“9 IŞIK’TAN HABERİ YOK BİR IŞIK ALMAMIŞ”
Başkanlık sistemini kendi iktidarlarından önce sol siyaset yapan hariç, herkesin istediğini ifade eden Bozdağ, MHP Lideri Bahçeli’ye yüklendi.
Başkanlık sistemi konusunu ilk defa merhum Erbakan’ın, daha sonra rahmetli Özal’ın dile getirdiğini belirten Bozdağ, “Demirel önce ’Özal kendine göre sistem kurmak istiyor’ demiş daha sonra cumhurbaşkanı olunca kendisi ’Türkiye’ye başkanlık sistemi lazım’ demiş. Ayrıca merhum Türkeş de başkanlık sistemini savunmuş. Buradan Bahçeli ve MHP’li bütün kardeşime söylüyorum, 9 Işık kitabını açsınlar siyasetle, toplumla, hukukla ilgili kısmı okusunlar. Orada merhum Türkeş, başkanlık sisteminin tek meclis, tek başkan, güçlü iktidar, hızlı karar almanın Türk milletinin geleneklerinde ve tarihinde olduğunu, Türkiye için ne kadar önem arz ettiğini sayfalarca yazıyor anlatıyor. Bahçeli ben Türkeş’in peşinden gidiyorum diyor ama 9 Işık’tan haberi yok, bir ışık almamış. Türkeş’in peşinden gidiyorsan, 9 Işık sana rehberse, Türkeş başkanlık sistemi diyor sen niye başka yere sapıyorsun. Şimdi Türkeş olsaydı karşı çıkardı diyordu. O zaman Türkeş senin kadar uzak görüşlü biri değil miydi. Şimdi bambaşka bir noktada bakıyorlar. Onlar da savruldular gittiler ayrı yere. Başkanlık sistemini herkes istemiş. AK Parti’nin başkanlık sistemini istemesiyle diğerlerinin istemesi arasında bir fark var. Özal Çankaya’ya çıktıktan sonra istemiş, Anavatan erimiş o zaman. Demirel Çankaya’ya çıkınca istemiş, DYP zaten istediği dönem iktidarda değil. Merhum Türkeş ve Erbakan muhalefetken istemiş onların da siyasal gücü yok. Ama AK Parti şu anda yüzde 50 ile iktidar olan bir parti. Aday gösterdiği cumhurbaşkanı yüzde 52 ile halktan destek olmuş bir parti. Gücünün zirvesindeyken başkanlık sistemini isteyen tek parti AK Parti’dir. ’Başkanlık sistemi gelirse Türkiye eyaletlere ayrılacak, parçalanacak’ diyorlar. Bu yalanın şahıdır, kara propagandanın dik alasıdır. Eyalet sistemi başkanlık sisteminin özelliği değildir. Sadece ülkelerin siyasi tercihidir. Milleti korkutmak için yapılan bir kara propagandadır. İnşallah Türkiye başkanlık sistemine geçecektir. Bizim isteğimiz doğru zamanda bu sisteme geçsin. Bu sisteme ne kadar geç geçersek o kadar Türkiye kayıptadır. Vaktinde geçersek Türkiye kazançlı çıkacaktır” ifadelerini kullandı.