AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Sanki biz bu 'EYT' (Emeklilikte Yaşa Tıkalanlar) denilen kardeşlerimizin söylediklerine duyarsız davranıyoruz, sanki biz onlarla karşı karşıyayız gibisinden bir yaklaşım sergileniyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Ama netice itibarıyla bahsedilen tedbirleri almanın, ya da bahsedilen politikaları uygulamanın ülkeye bir maliyeti vardır. Ve bu maliyet ülkenin altından kalkabileceği bir maliyet değildir. Cumhurbaşkanımız bunun altını çizmiştir. Netice itibarıyla bu noktada da Sayın Cumhurbaşkanımız son sözü söylemiştir" dedi.
AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Çelik, toplantının gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Çelik sözlerine terörle mücadele operasyonlarında şehit olanlara Allah’tan rahmet dileyerek başladı. KKTC bayrağının Rum kesiminde yakılması olayına değinen Çelik şunları söyledi:
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağına karşı, bir halkın bir milletin sembolü olan bir bayrağa karşı yapılan bu hadsiz ve hudutsuz saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Tabii burada gereken tedbirlerin alınmaması söz konusu olduğu gibi, aynı zamanda, yakın zamanda Yunan siyasetçilerin, Rum siyasetçilerin bu tip eylemlere, bu tip provokasyonlara, bu şekildeki çirkin eylemlere imza atanları cesaretlendiren tavırları, söylemleri de son derece açıktır. Dolayısıyla bunu sadece birkaç tane provokatörün yaptığı bir eylem olarak değerlendirmiyoruz. Sistematik bir faaliyet olarak değerlendiriyoruz. Netice itibariyle Yunan ve Rum siyasetçilerin bu kışkırtıcı beyanlarının bu eylemlerde muhakkak surette etkisi vardır. Bundan sonrasında gereken saygının gösterilmesi konusunda ve bu tip provokasyonlara mahal verilmemesi konusunda hem siyasilerin üsluplarına dikkat etmesi gerektiğini, hem de güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğini ifade ediyoruz."
'İHMALİ GÖRÜLENLER GÖREVDEN ALINDI'
Aksaray’daki okulda otizmli çocukların dışlanmasına ilişkin görüntülere değinen AK Parti Sözcüsü Çelik, "Bütün bunlar her yönüyle soruşturuldu. Netice itibarıyla özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımızı ve kıymetli ailelerini inciten bu olaylar hassasiyetle takip edildi. Neticesinde bütün tedbirler tekrar alındı. Özellikle beraber bu çocukların okumasının hem normal eğitim gören çocuklara, hem özel eğitim gören çocuklara aynı derecede fayda sağladığı konusunda bilinçlendirme faaliyetleri bir başka boyutta tekrar ele alınmaya başlandı. Buradaki incitici eylemlerin ortaya çıkmasında sorumlu olanların rolünün araştırılması için Milli Eğitim Bakanlığımız büyük bir hassasiyet gösterdi. Netice itibariyle orada ihmali görülen okul müdürü ve müdür yardımcısı görevden alındı” değerlendirmesinde bulundu.
'İLİŞKİLERİMİZİN POTANSİYELİ MEVCUT SORUNLARDAN ÇOK DAHA BÜYÜK'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ve ABD ile yürüttüğü diplomasinin dünyanın gündeminde olduğuna dikkat çeken Çelik, "Suriye’de meydana gelen terör oluşumları karşısında Türkiye’nin gösterdiği karalı duruşun en son Barış Pınarı harekatıyla taçlanarak, duruşumuzun ne kadar haklı olduğu, çeşitli yapılan açıklamalar çerçevesinde daha net bir şekilde görüşmüştür. Cumhurbaşkanımız, ABD ziyaretinde Başkan Trump’la bu konuları doğrudan görüşerek Türkiye’nin tezlerini doğrudan anlatmıştır. Trump’ın daveti üzerine gelen senatörlerle benzer şekilde buluşma olmuştur. Amerikan tarafına her zaman söylediğimiz şey ilişkilerimizin potansiyelinin mevcut sorunlarından çok daha büyük olduğudur. Türkiye ile ABD arasındaki potansiyel güvenlik meselelerinden karşılıklı olarak ticaret hacmini artırmamıza kadar çok yüksek potansiyele sahiptir. Bunun içinde sorun alanı olarak gördüğümüz konuların paranteze alınıp, onlar üzerinde çalışırken aynı zamanda da ilerlememizi sağlayacak faaliyet çizgisini yürütmemiz gerektiği tekrar tekrar belirtilmiştir" açıklamasında bulundu.
'YAPTIRIM İHTİMALİ ORTADAN KALKTI'
Türkiye’nin yürüttüğü diplomasinin, Türkiye’nin tezlerinin aşama, aşama kabul görmesi açsından son derece önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Neticede çalışılacak konulara karar verilmiştir, ilerlenecek konulara karar verilmiştir. Önemli kazanımlardan bir tanesi Ermeni tasarısının Senato’da oylanmasının bloke edilmesidir. Bunun da, ‘Senatörler tarih yazmamalı’ şeklinde bir cümleyle ifade edilmesidir. Parlamentolar tarih yazmamalıdır. Bu meseleler konusunda tarihçiler karar vermelidir. Türkiye’nin bu meseleyle ilgili olarak karşılıklı olarak arşivlerin açılması, ortak tarih komisyonu kurulması gibi Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilen tezleri var. Burada da karşılıklı olarak atılacak güven artırıcı adımlara da karar verilmişti. Bu ilerlemeyi bloke eden hiçbir zaman Türkiye olmadı. Neticede yaptırım meselesiyle ilgili olarak gündeme gelen hususların bir tanesi, bu çerçevede bu sözde Ermeni Soykırımıyla ilgili yaptırım gelmesi konusu gündemden kalkmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
'MEKTUP İADE EDİLMİŞTİR'
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği mektup hakkında konuşan Çelik, "Bazı çevrelerin takıntı haline getirdiği başından beri nasıl bir yol izleneceği konusunda açıklamamızı yaptığımız Trump’ın gönderdiği mektup konusu da bu gezide nihayete ermiştir. Mektup iade edilmiştir. Netice itibarıyla bir takım kelimeler üzerinden birileri polemik yapmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ve milletimizin çıkarlarını garanti altına alan bir siyaset gütmektedir" dedi.
'İSTİKRARA DEĞİL GERGİNLİĞE HİZMET ETMEKTEDİR'
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri nedeniyle Avrupa Birliği tarafından alınan yaptırım kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan AK Parti Sözcüsü Çelik şunları söyledi:
"Koskoca Avrupa Birliği, Rum kesiminin marjinal tezlerinin peşine takılmış durumdadır. Doğu Akdeniz’de hiçbir şey görmüyorlar, sadece Rum iç siyasetinin bir takım gerekleri neticesinde ortaya koyulan bir güya dış siyasetin sadece peşine takılmışlar ve bunu da bir takım ilklerle açıklamaya çalışıyorlar. Türkiye ve KKTC 2004’ten bugüne kadar Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının adil bir şekilde paylaşılması için karşı tarafa mekanizma öneriyor. Ama Rum kesimi her zaman olduğu gibi muğlaklığı ve gri bölgeyi tercih ediyor. ‘Biz çıkaracağız daha sonra KKTC’nin de faydalanmasını çözüme ulaşıldıktan sonra sağlayacağız’ diyerekten. Biz bu konuda çok tecrübeliyiz. Rum kesiminin ne yapmak istediğini, Yunanistan’ın ne yapmak istediğini görüyoruz. Burada yine bir kere daha Tük kesiminin haklarını gasp etmek isteyen, hiçbir şekilde adil bir çözüme yanaşmayan ve istikrar değil, gerginlik üretmeye çalışan bir yaklaşım söz konusudur. Burada Güney Kıbrıs’ın peşine AB’nin katılması bölgedeki istikrara değil tamamen gerginliğe hizmet etmektedir. Bu AB’nin tavrı ne uluslararası hukuka ne de hakkaniyete uygun bir karardır. Rum kesimiyle ilkeler çerçevesinde değil, mahalle dayanışması çerçevesinde bir dayanışma içerisindedirler. Türkiye Cumhuriyeti ne kendi haklarını ne de KKTC’nin haklarının tek taraflı bir biçimde gasp edilmesine müsaade etmeyecektir."
IRAK’A DİYALOG ÇAĞRISI
Irak’taki protestolar hakkında konuşan Çelik, "Maalesef bu gösterilerde çok sayıda Iraklı gösterici hayatını kaybetmiştir veya yaralanmıştır. Türkiye kardeş Irak’ın hem istikrarına hem de barış, refah ve güvenlik içinde yaşamasına önem vermektedir. Türkiye olarak can kayıpları dolayısıyla kardeş Irak halkına taziyelerimizi iletiyoruz. Dost ve kardeş bir ülke olarak gördüğümüz Irak’ta halkın beklentilerinin karşılanması için hükümetin atması gereken adımların ve diyalog sürecinin en güçlü şekilde sürdürülmesinin altını çiziyoruz" diye konuştu.
‘KILIÇDAORĞLU’NUN AÇIKLAMASI SON DERECE MÜSPET’
AK Parti Sözcüsü Çelik açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İstanbul’da bir kadının şiddet görmesi ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu olayla ilgili açıklamaları hakkında sorulan soruyu cevaplayan AK Parti Sözcüsü Çelik şöyle konuştu:
"Tabii birincisi prensip olarak hiç kimse hayat tarzından dolayı giyim kuşamından dolayı herhangi bir tacize uğramamalıdır. En temel prensip budur. Bunun altında somut olaylara geldiğimizde, bu başörtülü hanımlara dönük olarak sistematik bir saldırının birkaç yerde üst üste gelmesi ve bunun yoğunlaşması şeklinde bir kaygıyı bizim de kaygılanmamızı ve bu konuyu yakından takip etmemizi gerektirmektedir. Bütün kamuoyunda genle olarak gördüğümüz kadarıyla bir takım marjinaller, hasta ruhlular hariç bu konuda hassasiyet ortaya koymuştur. Kim olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun bütün provokatörlere karşı ortak bir tutum geliştirmeliyiz. Hiç kimsenin bir diğerinin hayat tarzını taciz etmeye, ona müdahale etmeye, kılık kıyafetinden dolayı incitmeye hakkı yoktur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklaması son derece müspet bir açıklamadır. Bütün siyaset yapanların da hayat tarzlarına saygı konusunda, hayat tarzı yüzünden ya da kılık kıyafeti yüzünden saldırıya uğrayanlar konusunda hiçbir ayrım yapmadan, topyekun bir sahiplenme içine girmesi toplumumuzun çimentosunun güçlenmesi bakımından son derece önemli olacaktır."
'YANLIŞ BİR HAREKETTİR'
ABD’nin Fırat Nehri yakınında boşalttığı bir üsse Rusya’nın yerleşmesi sırasında yapılan devir teslim sürecinde Rusya Bayrağı’nın yanında YPG flamasının bulunmasını nasıl değerlendirdiği yönündeki soruyu cevaplayan AK Parti Sözcüsü Çelik şunları söyledi:
"Terör örgütü konusundaki hassasiyetimizi her tarafta paylaşıyoruz. Burada müttefiklerin ve dost ülkelerin yaklaşımlarındaki zaafları açık ve net bir şekilde görüyoruz. Burada Afganistan’daki hataların tekrarlandığının altını çiziyoruz. Bir terör örgütüyle mücadele edilirken herhangi bir başka terör örgütüne olumlu yaklaşım ya da onun tavrını görmezden gelme gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmaması gerekir. Ferhat Abdi Şahin denen bu teröristin, DEAŞ’ın başı olan Bağdadi’den bir farkı yoktur. Aynı şekilde bir teröristtir. Bizim açımızdan DEAŞ’ın kullandığı paçavrayla, PYD-YPG’nin kullandığı paçavra aynı şeydir. Dolayısıyla bu yanlış bir harekettir. Biz müttefiklerimize, dostlarımıza hem askeri birimlerimiz hem diplomatik kanallardan bu yanlışların yapılmaması gerektiğini ve tekrarlanmaması gerektiğini ifade ediyoruz."
'CUMHURBAŞKANIMIZ SON SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR'
EYT konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın meseleye nokta koyup koymadığına ilişkin soruyu cevaplayan Çelik, "Herhangi bir noktada belli bir kesimi rahatlatmak için aşırı popülist bir uygulamaya gidildiği zaman toplumun tamamına zarar verildiği, aynı zamanda da o kesimdeki kardeşlerimizin çocuklarının geleceğine de zarar verildiği, Türkiye’nin geçmişinde çok yaşanmış bir şey. Sanki biz bu EYT’li denilen kardeşlerimizin söylediklerine duyarsız davranıyoruz, sanki biz onlarla karşı karşıyayız gibisinden bir yaklaşım sergileniyor. AK Parti bir tarafta, bu şekilde söylenen vatandaşlarımız karşı karşıya gibisinden. Böyle bir şey söz konusu değil. Tabii ki söylediklerini dinliyoruz, tabii ki sorunlarına duyarlıyız ama netice itibarıyla bahsedilen tedbirleri almanın, ya da bahsedilen politikaları uygulamanın ülkeye bir maliyeti vardır. Ve bu maliyet ülkenin altından kalkabileceği bir maliyet değildir. Cumhurbaşkanımız bunun altını çizmiştir. Netice itibarıyla bu noktada da Sayın Cumhurbaşkanımız son sözü söylemiştir. Şunun kesinlikle bilinmesi gerekir, bugün bazı partilerden açıklama yapılıyor. Onlar Türkiye’yi yönetme sorumluluğu altında değildir. Bu denklemleri görseler, bu elimizdeki tabloyu görseler, aynı yaklaşım içinde olacaklardır" açıklamasında bulundu.
'SAĞLIK HER ŞEYİN BAŞIDIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehir hastanelerine ilişkin “Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak varsın zarar edelim” şeklindeki açıklamasına ilişkin sorulan soruyu yanıtlayan AK Parti Sözcüsü Çelik, sağlık sektöründe AK Parti döneminde devrim gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Şehir hastaneleri meselesi Cumhurbaşkanımızın üzerinde hassasiyetle durduğu bir meseledir. Birileri bir takım rakamlar ileri sürüyor, ‘Zarar etti, şöyle oldu’ gibisinden. Bu, buna karşı söylenmiş bir tezdir. Vatandaşımızın sağlığı söz konusu, vatandaşımızın sağlık hizmeti söz konusu olduğunda gereken harcamalar, gereken yatırımlar alınmaktadır. Çünkü sağlık her şeyin başıdır. Vatandaşımızın kaliteli sağlık hizmeti alması her şeyden önde gelmektedir. Bu bahsettiğiniz rakamlar bende yok. Bu ihtiyaç duyulduğu takdirde Sağlık Bakanlığı’mız tarafından açıklanır. Ama vatandaşımızın birinci sınıf sağlık hizmetine, bazı konularda dünyada bile olmayan standartlarda kavuşması şeklindeki politikamız kararlılıkla ve hassasiyetle sürecektir” diye konuştu.