Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hala bazı partilerin seçim bildirgelerinde kesintisiz eğitim olduğunu vurgulayarak, "Biz bu şifrenin ne anlama geldiğini biz iyi biliyoruz Milletimizin imam hatip okullarına olan teveccühünü gördüler, önünü kesmenin arayışına girdiler. Amaçları imam hatiplerin kapısını yeniden kilitlemek" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kıngre Merkezi’nde 23. MÜSİAD Genel Kurulu’na katıldı. Genel Kurul’da konuşan Erdoğan, siyasi partilerin seçim beyannamelerini değerlendirdi.
Seçim beyannamelerinde görülen manzaranın iç açıcı olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Ben cumhurbaşkanı olarak partilerin hepsine elbette eşit mesafedeyim. Ama buraya da gökten zembille, paraşütle inmedim. Cumhurbaşkanlığım öncesinde 12 yıl başbakanlık yaptım. Ülkemizde şu an uygulanan tüm programların altında imzam var, emeğim var. Türkiye’nin 12 yıllık birikimini yok etmeyi hedefleyen her saldırı, mücadele ettiğim kazanımlara dolayısıyla bir yerde şahsıma yöneliktir. Cumhurbaşkanı olmakla ülkenin geleceğine ilişkin sorumluluklarımdan azat olmuş değilim. Tam tersine sorumluluklarımın arttığına inanıyorum. Seçim sürecinde bu şekilde ortaya saçılan vaatleri, nasıl olsa iktidara gelemeyeceğini olduklarını bilenlerin sorumsuzluklarının ürünü olarak görüyorum. Sırtlarında yumurta küfesi olmadığı için akıllarına düşeni vaat diye ifade ediyorlar. Birisi çıkıyor bin 500 TL diyor, birisi çıkıyor bin 600 birisi diyor. Birisi çıkıyor. 5 bin diyor. Eğer vaatlere oy verileceksen herhalde 5 bine oy vermek lazım. Böyle bir şey mümkün mü? Vaatlerine bakıyoruz. Emekliden, ev kadınına, öğrenciden kredi kartlı borçlusuna kadar herkese bol keseden dağıtıyorlar” diye konuştu.
“BİRDEN BİRE EN BÜYÜK SOSYAL YADIM SEVDALISI KESİLDİLER”
Muhalefetin yıllarca iktidarın sosyal yardım politikalarını eleştirdiğini vurgulayan Erdoğan, “Ramazanda dağıttığımız paketlerden dolayı ‘makarnacı’ dediler. Kömür dağıtıyorduk. Biz bunu niye dağıtıyorduk. Tabii ki vatandaş ısınsın diye. Ama biz bir eksiği de gideriyorduk. Bizim Çorlu’dan Şırnak’a kadar ciddi bir kömür rezervimiz var. Bir bu rezervimizin kullanalım, iki görev geldiğimizde kamyonlar yatıyordu, istedik ki bu kamyonlara da nakliye itibariyle onlara da imkan sağlayalım. Binlerce kamyon var. Bununla hem fakir fukaraya yakacak gönderdik, hem de bütün bu boş alandaki kamyonlara imkanı getirdik. Şu anda muhalefetin buna aklı ermez. Onlar sadece ‘kömürcü’ diye bizi aşağıladılar. Bunlar halkımıza daha da ileri gidip bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam demediler mi. Şimdi birden bire en büyük sosyal yardım sevdalısı kesildiler” diye konuştu.
“BUNLARIN RUH DÜNYASINDA HİJYEN YOK”
Türkiye’de sağlık alanında ciddi bir reform gerçekleştiğini savunan Erdoğan, hastane kapılarında yaşadıklarını da anlattı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tam da bu dönemde SSK Genel Müdürü olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Rahmetli Savaş Ay bir program yapmıştı onu izledim. O programda aman yarabbi. O koğuşları gösteriyor, hasta odalarını gösteriyor, serum şişelerini gösteriyor. Hastane denince akla hijyen gelir, burada hijyenik ortam yok. Niye bunların ruh dünyasında hijyen yok ki. Ne diyor ‘10 yıl önce daha iyiydi’ diyor. Durum bu. Yanlış tedavi uygulaması ile ölen çocukları gösterdi rahmetli Savaş Ay. Tabii soruyor. Fakat bizde artık hastanelerimiz uluslararası sağlık camiasında parmakla gösteriliyor. Eksikler tabii ki de var. Ama süratle gideriliyor. Benim köyden gelen vatandaşım istediği hastanede ameliyatı olabiliyor” ifadelerini kullandı.
“Ekonomi ile ilgili vaatleri üretmeden dağıtma mantığına dayalı olduğu için tasvip etmiyorum ama anlayabiliyorum” diyen Erdoğan, muhalefet partilerinin temeli çürük de olsa vaatlerle halka ümit vererek siyasi sonuçlar almaya çalıştığını kaydetti.
“TÜRKİYE 28 ŞUBAT DÖNEMİNDE 8 YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM FACİASI YAŞADI”
Muhalefet partilerinden bazılarının telem hak ve hürriyetler konusunda sakat bir yaklaşım sergilediğini savunan Erdoğan, “Geçmişte ders almadıklarını görüyoruz. Türkiye 28 Şubat döneminde 8 yıllık kesintisiz eğitim faciası yaşadı. Tamamen ideoloji saplantılarla alınan bu karar ülkemizde mesleki eğitime darbe vurdu. Bu darbe yüzünden milyonlarca öğrenci mağdur oldu. Bu yanlış uygulamayı ortadan kaldırmak için büyük mücadele verdik. Önce üniversiteye girişteki kat sayı adaletsizliğini ortadan kaldırdık. Daha sonra da 4+4+4 diye ifade ettiğimiz mevcut sistemi kurduk. Ana okullarını da yaygınlaştırarak eğitim sisteminin ilk basamağı haline dönüştürdük. Bugün ülkemizde ilkokulu bitiren her evladımız hiçbir engelle karşılaşmada dilediği okula devam edebiliyor. Meslek liseleri ve genel liseler dengesini hala batı ülkeleri seviyesine getirebilmiş değiliz. Hedef meslek liseleri yüzde 65 e çıkarmak. Meslek liselerinin batıdaki ağırlığı ise yüzde 70 seviyelerine ulaşıyor” diye konuştu.
“AMAÇLARI İMAM HATİPLERİN KAPISINI YENİDEN KİLİTLEMEK”
Hala bazı partilerin seçim bildirgelerinde kesintisiz eğitim olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Biz bu şifrenin ne anlama geldiğini biz iyi biliyoruz Milletimizin imam hatip okullarına olan teveccühünü gördüler, önünü kesmenin arayışına girdiler. Amaçları imam hatiplerin kapısını yeniden kilitlemek. Türkiye’nin önüne eğitim diye 28 Şubat uygulamasını getirenler, milletin cevabına şimdiden hazır olsunlar. 28 Şubat’ta imam hatiplere gözlerini dikenlerin hiçbiri bugün ortada yok ama bu okullar dimdik ayakta. Öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü, şu anda 1 milyon. Niye? Millet istiyor kardeşim. Bu okullar yarın yine ayakta olacak ama onların kapısına kilit vurmayı proje diye milletin önüne getirenleri kimse hatırlamayacak. Bu milletin okullarına el uzatılmasına asla izin vermeyeceğiz.”
“İMAM HATİP OKULLARI VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ÜZERİNDEN BU MİLLETİN İNANCINA SALDIRANLAR, MİLLİ BİRLİĞİMİZE ÇOK BÜYÜK ZARAR VERİYORLAR”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da hedef alındığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ana muhalefet partisi seçim bildirgesine ‘Diyanet İşleri Başkanlığı tüm inançlara eşit olacak’ diye yazmış. Bu milletin inancı belli. Diğer inanç sahiplerini kurumları var onlar da belli. Lafı niye döndürüp diyanete dayandırıyorsun. ‘Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız’ diyen zaten bu milletten nasıl ders alır belli. Ana muhalefet sen de kalk çok açık net ‘biz Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız’ de. Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşuna baktığınızda Gazi Mustafa Kemal’e dayanıyor. Bir başka parti zaten bunu alenen ilan etti. ‘Diyanet kaldırılacak’ dedi. Demek ki o ana muhalefete göre biraz daha dürüst. Diyanet İşleri Başkanlığına karşı bu husumeti anlamakta zorlanıyorum. Hani sen cumhuriyetçiydin. Hani sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiydin. Nereden çıktı bu. İmam hatip okulları ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden bu milletin inancına saldıranlar, milli birliğimize çok büyük zarar veriyorlar. Miletler mukaddesatları ile ayakta kalırlar. Bu milletin balkan harbinde, Çanakkale’de, Kurtuluş savaşında milyonlarca evladın toprağa gömme pahasına savunduğu değerli yaşatmak hepimizin görevidir. Bir taraftan istismarını yapacaksın, öbür taraftan ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıralım’ diyeceksin. Bu görev hepimizin, milli ve manevi değerlerimiz birliğimizin garantisidir. Bunları tahrip ettiğinizde ülkenin bekasını tehlikeye atmış olursun. Bunlara en güzel cevabı Mehmet Akif istiklal marşımızda veriyor; ‘Ruhumun senden İlahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli! Bu ezanlar-ki şehadetleri dinin temeli, Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli’ Olay bu. Milletimiz mabedinin göğsüne namahrem eli değdirmeyeceğini geçmişte gösterdi. Ama içimizde maalesef bu tür namahrem elleri türedi. Bu vatan topraklarında kök salma iddiasındaki her parti, milli birliğimizin sembolü olan kutsallarımıza saygı duymak mecburiyetindedir. Kendi dünya görüşüne saygı gösterilmesini isteyen herkes, önce bu milletin inancına hürmet ile yaklaşacak. Tek taraflı özgürlük olmaz. Saygı görmek istiyorsan önce sen saygı göstermesini bileceksin. İmam hatipler bu milletin bağrında filizlenmiş okullardır. Diyanet İşleri Başkanlığı da millete hizmet eden kurumdur. Bunlara saldıranlara yanlış yolda olduklarını, bunun yerine ülkenin hayrına işlere yönelmelerini tavsiye ediyorum. Ağızlarından hiç düşürmedikleri özgürlükleri sadece kendileri için isteyenleri samimiyete davet ediyorum.”