Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Dijital imzanın kullanılması bazı noktalarda gerekli hale geldiği için bizim yol haritamızdan daha da hızlı gidiyoruz. Dijital imzada 2019’da 4.5 milyon, 2020’de 5 milyona ulaşmış durumdayız. E-imza pazarının 2023 yılına kadar yaklaşık yüzde 35’lik bir büyüme ile gelişmesi bekleniyor. Diğer taraftan da 9 milyar dolar büyüklüğüne pazar olarak ulaşması tahmin ediliyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından düzenlenen "Dijitalleşme ve Gençlerin Geleceğine Yatırım" temalı webinar’da konuştu. Oktay, konuşmasının başında dijital dönüşümü milli teknoloji hamlesinin önemli bir parçası olarak gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti. Geçtiğimiz yılın salgının oluşturduğu etkilerle insan yaşamı ve iş süreçlerinde köklü dönüşümlerin yaşandığı bir yıl olduğunu söyleyen Oktay, “Hala etkileri süren salgın süreci, ülkemizdeki imalat sanayinin dijital dönüşüm ihtiyaçlarını karşılayacak ulusal teknoloji tedarikçilerinin önemini, dışa bağımlılığın azaltılmasının ve dijital teknoloji üreten yerli işletmelerin sayısının artmasının kıymetini hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Bugün hem üretim süreçlerinde hem de kamunun eylem ve işlemlerinde ‘dijitalleşme’, süreçleri kolaylaştıran bir seçenek değil, devamlılığı sağlayan bir zorunluluk haline gelmiştir. Elbette iş sadece ticari faaliyetleri ya da bazı işlemleri, süreçleri dijital ortama taşımakla bitmiyor. ‘Yarının teknolojisi bugün burada’ diyebilmek için dijital düşünerek dijital olgunluğu konuşuyor olmalıyız. Dijital dönüşümde vites yükseltmeyi Cumhurbaşkanımız liderliğinde kamu-özel sektör ahengiyle sağladığımız tüm başarılar gibi yine siz babayiğit sanayicilerimizle, mühendislerimizin, yazılımcılarımızın akıl teriyle ve kamu-özel sektör iş birliği ile başaracağız” ifadelerini kullandı.

Kamu boyutunda dijital Türkiye çalışmalarını vatandaş odaklı bir yaklaşımla, kamu hizmetlerinin en kolay, en hızlı ve en kaliteli şekilde sunulması hedefiyle ilerlettiklerini kaydeden Oktay, “Vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran dijital uygulamaları hayata geçirmenin yanı sıra özellikle iş dünyasına yönelik bürokrasinin azaltılmasına ve dijital kamu uygulamaları yoluyla Türkiye’de iş yapma kolaylığını artırmaya odaklandık. YOİKK kapsamında ele aldığımız bir işletmenin kuruluş aşamasından tasfiye aşamasına kadarki süreç kalitesini ölçen Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde geçmiş dönemde sağladığımız başarımızı ivmelendirmek için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Yerli-uluslararası yatırımcılar dahil tüm girişimcilerin kamuyla olan işlerini kolaylaştıracak adımlar kapsamında, konkordato ile vergi ve harç ödeme süreçlerinin hızlandırılmasını temin etmek üzere bir kanun taslağı hazırladık ve Meclise sunduk. Böylece işletmelerin parça parça yerine bir bütün halinde satılması ve işletme sahiplerinin ekonomik kayıplarının en aza indirgenmesi bu çalışmanın içerisinde olan özellikler. Ayrıca özellikle vergi ve harç ödeme noktasında vatandaşın tek bir kurumla muhatap olması ve bazı işlemlerin resen yapılması gibi önemli yenilikler de gelmiş olacak. Bütün bu çalışmalar içerisinde dijital dönüşümün faydalarını göreceğiz. Aldığımız iyileştirme kararlarının uygulamaya geçmesiyle hem işletmelerimiz için bürokrasiyi daha da azaltacak hem de İş Yapma Kolaylığı Endeksi’ndeki başarımızı yeniden ivmelendireceğiz” diye konuştu.

Başta sanayi olmak üzere üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi teşvik etmeye dönük makro hedeflerinin olduğunu sözlerine ekleyen Oktay, “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili kurumlarımızla dünyadaki dijital dönüşüm trendlerini yakından takip ediyor, küresel rekabette asla geride kalmıyoruz. Türkiye’nin güçlü sanayi alt yapısını dijital dönüşümle daha rekabetçi bir hale getirmek temel önceliklerimizden birisidir. Bu önceliğimize ilişkin stratejilerimiz 11. Kalkınma Planı’ndan 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimize kadar tüm politika belgelerimizde uyumlu ve tamamlayıcı şekilde yer almış durumdadır ve hedefimiz nettir. Tüm sektörlerde dijital dönüşümü sağlamış, kamuda ve özel sektörde kurumsal kaliteyi artırmış bir Türkiye hedefi. Bu hedefimize sizlerle birlikte ulaşacağız. Bu hedefimize dinamik genç nüfusumuzla, nitelikli bilgi üreten akademi dünyamızla ve özel sektörümüzle ulaşacağız. Bu hedefimize salgının oluşturduğu şartları fırsata çevirerek proaktif iş dünyamızla, vizyoner sivil toplum kuruluşlarımızla ve inisiyatif alan meslek örgütleriyle, sendikalarla ulaşacağız. Biz de imalat sanayinde en etkin dijital dönüşümün sağlanması için Cumhurbaşkanımız liderliğinde sizlerle birlikte var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.

“Biz milli teknoloji hamlemizle tam yol ileri giderken birileri çıkıp Türkiye’nin teknoloji açığı var diyebiliyor. Biz ihracatta kırdığımız rekorlarla gururlanırken birileri ekonomi boyutunda sıkıntılara odaklanıyordu. Şimdi de biz yapay zeka, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti diyoruz, birileri daha dijital medyayı yeni keşfediyor, karşılıklı mention atıp icraattan sayıyor” diyen Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sanayiye, sanayiciye, yerli milli üretime adeta takoz olacak çevrelerin salgın sonrası döneme uyum sağlayabileceğine, salgın sonrası şartların yapısına uygun politika üretebileceğine de açıkçası inanmıyorum. Bugün salgın döneminde tedbir ödemeleri ve ertelenen gelirle yaklaşık 600 milyarı aşkın desteği vatandaşına sunan, kısa çalışma ödeneğiyle, vergi indirimleriyle, sübvansiyonlu kredilerle üreticisinin yanında olan bir Türkiye var. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 1,2 puan artarak yüzde 75.9 seviyesine ulaşan, G20 ülkeleri arasında Çin’den sonra yıllık sanayi üretimini en çok artıran bir Türkiye var. Her zaman söylüyoruz; bu başarı hepimizindir. Biz üç kıtanın merkezi olan ülkemizi küresel bir üretim ve teknoloji üssü haline dönüştürmekte kararlıyız.”

Oktay, "Dijitalleşme ve Gençlerin Geleceğine Yatırım" temalı seminerin diğer bölümünde MESS üyelerinden gelen soruları yanıtladı. “Salgın süreci ile birlikte dijital imza daha da önemli hale geldi. Dijital imzanın iş süreçlerine yaygınlaştırılabilmesi bakımından ne gibi düzenlemeler yapılabilir?” sorusunu yanıtlayan Oktay, “Dijital imzada iyi başladık. Salgın döneminin hep negatiflerinden şikayet ediyoruz ancak pozitif kısımları da var, bir tanesi bu alan. Dijital imzanın kullanılması bazı noktalarda gerekli hale geldiği için bizim yol haritamızdan daha da hızlı gidiyoruz. Dijital imzada 2019’da 4.5 milyon, 2020’de 5 milyona ulaşmış durumdayız. Bizim oradaki sorunumuz, altyapı hazırdı ama bunun yasal olarak bir karşılığına ihtiyaç vardı. Yani bu imzaların yasal olarak geçerliliğinin olmasıyla alakalı. Bu çerçevede sektörler itibariyle gerekli düzenlemeler yapıldı. E-imza pazarının, yine bir başka istatistik, 2023 yılına kadar yaklaşık yüzde 35’lik bir büyüme ile gelişmesi bekleniyor. Diğer taraftan da 9 milyar dolar büyüklüğüne Pazar olarak ulaşması tahmin ediliyor. Ipsos tarafından gerçekleştirilen elektronik imza kullanım alışkanlıkları diye bir çalışma var. Orada da baktığımızda, e-imza kullanıcılarının en çok yüzde 50 oran ile e-Devlet uygulamalarını kullandığını görüyoruz. Bu oranın yüzde 49 ile kamu projelerini takip edilmesi, bankacılık işlemleri yüzde 23, sonrasında da İçişleri Bakanlığı ve ilgili bakanlıklardaki yapılan e-imza ile ilgili kimlik yüklenmesi gibi çalışmaları da yıl içerisinde tamamlayarak hızlı bir şekilde uygulamaya sokmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.