CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel edebiyat ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkarmadı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eşi Esra Albayrak ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy eşlik etti. Bu yıl edebiyat alanında Nuri Pakdil, müzik alanında MFÖ, sinema alanında Mesut Uçakan, resim alanında Devrim Erbil, geleneksel sanatlar alanında Fuat Başar, mimarlık alanında Doğan Kuban, sosyal bilimler alanında Ahmet Yaşar Ocak ödüle layık görüldü. Ayrıca bu yılın vefa ödülü de Haluk Dursun'a verildi.
PAKDİL'E RAHMET DİLEDİ
Kültür Sanat Büyük Ödülleri'ni kazananların Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu'nca belirlendiğini aktaran Erdoğan, ödül sahiplerini tebrik etti. Edebiyat alanında ödül kazanan Nuri Pakdil'in 18 Ekim 2019'da vefat ettiğini anımsatan Erdoğan, "Kendisiyle burada bir araya gelmek ve ödülünü bizzat takdim etmek kısmet değilmiş. Bu vesileyle kendisine bir kez daha Allah'tan rahmet ve mağfiret, sevenlerine başsağlığı diliyorum" dedi. 
'KÜLTÜREL KİMLİĞİMİZİ KIRK YILI AŞKIN SÜREDİR BAŞARIYLA TEMSİL EDİYORLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzik alanında ödül alan MFÖ hakkında, "1970'li yıllardan beri milletimizin ortak hislerine tercüman olmayı başaran, ülkemizin bütün renklerini bir paydada buluşturabilen eserleriyle gönüllerde taht kurmuştur. Türk pop müziğinde kültürel kimliğimizi kırk yılı aşkın süredir başarıyla temsil ediyorlar. Müzik ödülümüzü bu yıl Güllerin İçinden, Buselik Makamına, Ele Güne Karşı gibi onlarca ölümsüz eserle içimizi ısıtan Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur beyefendilere takdim ediyoruz" diye konuştu. 
KÜLTÜR VE SANAT KAVRAMLARINA DİKKAT ÇEKTİ
Kültürün ve sanatın, tıpkı toprak ve bayrak gibi bağımsızlığın 'alametifarikalarından' biri olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Her fırsatta tekrarlıyoruz, kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar, bu bakımdan güçlü toplamların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur. Rivayet odur ki; bir İngiliz siyaset adamına 'İngiltere sömürgelerini kaybederse yıkılır mı?' diye sorarlar. Muhatap, 'Güçlü bir donanmaya sahibiz yeniden elde ederiz' der. 'Ya donanmayı kaybederseniz?' diye sorar, İngiliz siyasetçi, 'Yeniden inşa ederiz' der. Son olarak kendisine 'Peki Shakespeare'i kaybederseniz ne olur?' diye sorar, cevap çok önemli, 'İşte o zaman İngiltere yok olur' der. Aynı diyalog Almanya için Goethe, Rusya için Dostoyevski, Fransa için Balzac gibi isimlerle tekrarlanabilir. Ülkelerin ve toplumların geleceğe güvenle bakabilmelerini sağlayan maddi güçlerinden ziyade, medeniyet birikimlerinin gücüdür. Yusuf Has Hacib, 'Yurdu kılıçla alırsınız, kalemle tutarsınız' derken işte bu gerçeğe işaret ediyor. Nizamülmülk de, 'Mızrağı bir yere kadar atarsınız, kelimelerin ve düşüncenin menzilinin ise sınırı yoktur' derken, sanki günümüz kültür sanat iklimini anlatıyor."
'BUNLARIN HEPSİ DE BİZİM MEDENİYETİMİZİN ESERLERİDİR'
Erdoğan, günümüzde sanat eserinin bütün borsalardan, yatırımlardan, rant araçlarından daha fazla kazandırabilmesinin sebebinin eserin sınırları ve zamanı aşan etkiye sahip olması olduğunu ifade etti. Türkiye'nin sahip olduğu güzelliklerle dünyanın en zengin ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültürel bakımdan çeşitlilik içinde birliği savunanların, kendileri dışında tüm renklerin yok edilişine seyirci kaldığını görüyoruz. Bağdat, Şam, Halep gibi coğrafyamızın kadim medeniyet merkezleri yerle bir edilirken; Paris'te, Londra'da, Roma'da, Berlin'de oturanlar ses çıkarmıyordu. Birinci ve ikinci Körfez Savaşı'nda Irak'ın tarihi ve kültürel mirası ya yağmalanmış ya da tahrip edilmişti. Benzer vandallıklar, Afganistan'da da sergilendi. Bunların hepsi de bizim medeniyetimizin, hatta çoğu doğrudan bizim kültürümüzün eserleridir. Son olarak Suriye’de benzer bir vahşet yaşanıyor. Sadece insanlar değil, onlarla birlikte binlerce yıllık bir tarih ve kültür de yok edilmeye çalışılıyor. Tıpkı Hülagu gibi" diye konuştu.
'KALEMİNDEN KAN VE NEFRET DAMLAYAN BİRİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLDİ'
"Bu coğrafyada yaşamış tüm medeniyetlerin ortak özelliği, batıya karşı üstünlük sağlamış olmalarıdır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün binlerce yılın intikamını alma hissiyle girişilen bir saldırıyla karşı karşıya olunduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel edebiyat ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkarmadı. Acaba aynı sessiz tasdik mesela 100 bin İngiliz'i, Alman'ı, Fransız'ı, İtalyan'ı, Norveçliyi katleden birini öven kişiye Nobel verilse, yine tekrarlanır mıydı? Hiç sanmıyorum. Bu gerçekler; bize kültür sanat alanında dünya çapında söz sahibi olmadan hayat hakkımızı bile savunabilmemizin mümkün olmadığını gösteriyor" dedi. 
'DEĞERLERİMİZ İÇİN NE YAPSAK AZDIR'
Marifetin iltifata tabi olduğunu aktaran Erdoğan, "Sanatçı eseriyle bizi ödüllendirmiştir, bize düşen de ona iltifat etmektir, takdir etmektir, teşekkür etmektir. Münevverlerimiz, sanatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz her türlü iltifatı fazlasıyla hak ediyor. Kültür ve sanat hayatımıza çok önemli katkılarda bulunan özgün eserleriyle öne çıkan değerlerimiz için ne yapsak azdır. Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırım demektir. Biz de bu anlayışla büyüyen, gelişen Türkiye'nin büyük iddialarına ve ideallerine yakışır bir kültür-sanat ikliminin tesisine katılabilmek için çalışıyoruz" diye konuştu.
'SABIRLA ÜRETİLEN HER ŞEY SANATTIR'
Sanat ile siyasetin her zaman bir araya gelemeyen iki ayrı uçta alanlar olarak görüldüğüne dikkat çeken Erdoğan, "Halbuki biz siyaseti aynı zamanda bir sanat olarak görüyoruz. Çünkü bize göre gönülle üretilen, sabırla üretilen her şey sanattır. Sanat tutkunun, aşkın, sevdanın, adanmışlığın sabır ve estetik imbiğinden süzülmesidir. İnsanlara hizmet için yüreğini ortaya koymuş, ömrünü adamış, aşkla ve sevda ile çalışmış herkesin ortaya bir sanat eseri koyduğuna, sanatçı ruhunu teneffüs ettiğine inanıyorum. Tabii asıl olan yapılan işin en iyisini ortaya koyabilmektir. Gençlerimize tavsiyemiz, her biri kendi alanlarının üstatları olan kültür ve sanat insanlarımızı örnek alarak yeni değerler, eserler üretmenin peşinde koşmalarıdır" dedi.
TEK TEK ÖDÜL VERDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından sosyal bilimler alanında ödül alan Ahmet Yaşar Ocak'a, sinema alanında Mesut Uçakan'a, müzik alanında ödül alan MFÖ grubu üyeleri Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur'a ayrı ayrı, resim alanında ödül alan Devrim Erbil'e geleneksel sanatlar alanında Fuat Başar'a, edebiyat alanında Nuri Pakdil adına Necip Evlice'ye ve mimarlık alanında ödül alan Doğan Kuban adına gelen Murat Gün'e ödül verdi. Vefa ödülüne layık görülen Haluk Dursun'un kızı Nilay Dursun da Erdoğan'ın elinden ödül aldı.
'BU ÖDÜLÜ ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR SAKLAYACAĞIM'
Ödül takdimi sırasında Fuat Güner, Özkan Uğur ve Mazhar Alanson kısa birer konuşma yaptı. Fuat Güner, "Cumhurbaşkanlığı'mızın Kültür ve Sanat Kurulu'nun Türkiye'deki onlarca değerli sanatçı arasından bizleri böyle bir ödüle layık görmesinden çok büyük mutluluk duyuyoruz. Çok teşekkür ediyoruz" dedi. Özkan Uğur, "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görüldüğümüz için çok teşekkür ediyoruz. 49 yıllık müzik yaşantımızda her zaman iyiyi, ileriyi, doğruyu, güzeli kaliteyi hedefledik. Sağlığımız yerinde olduğu müddetçe bundan sonra da beraberce üretmeye, çalışmaya ve ülkemize kalıcı eserler bırakmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Mazhar Alanson ise, çok samimi konuşacağını belirterek, "Bunca yıldır çok ödül aldık. Maalesef saklayamadım, taşınmalar oldu, hemen hemen evde hiç ödül görülmüyor bende. Ama bu ödülü ömrümün sonuna kadar saklayacağım" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alanson'a, "Yani bu ödül kaybolmayacak" diye cevap verdi.
'ONA RAHMETLER DİLİYORUM'
Nuri Pakdil adına Necip Evlice'ye ödül verildi. Ödül takdimi sırasında Pakdil adına ödül alan Evlice, "Bu ödülün Nuri Pakdil'in bütün bir ömrünü harcadığı yeni bir dünyanın kurulması için ve insanımız için yaptığı bütün çalışmaların onun bir mirası olduğu bilinciyle ve büyük bir sorumlulukla onun adına alıyorum. Ona rahmetler diliyorum. Bu ödülü layık gördükleri için, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve jüri üyelerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Evlice'nin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle ben de Necip beye özellikle de ömrünün son dönemlerinde Nuri ağabeyi hiçbir zaman yalnız bırakmadı hep onunla beraber oldu bundan dolayı da Nuri ağabeyin sevenleri olarak çok çok teşekkür ediyorum, Allah sizlerden razı olsun" dedi.
Programın sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ödül kazananlarla fotoğraf çekindi. Törenin ardından MFÖ davetlilere konser verdi.