Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kırım’dan dönen Türk delegasyonunun ilk izlenimleri ile ilgili olarak, "Edindiğimiz bilgi maalesef, Kırım’da ihlallerin devam ettiği ve Kırım Tatar halkının baskı altında olduğudur" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’da iki gün süren ve es sahipliği yaptığı NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın kapanış konuşmasını yaptı. Bakan Çavuşoğlu, önemli bir toplantıya Türkiye’de ve Antalya’da ev sahibi yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na 50 civarında ülkenin dışişleri bakanları, üst düzey yöneticileri ve uluslararası örgütlerin temsilcilerinin de toplantılara katıldığını aktaran Bakan Çavuşoğlu, “Bu toplantılarda güney ve doğudan kaynaklı güvenlik sınamalarını ve 2016 Varşova Zirvesi çalışmaları ele alındı. Dün sabahki çalışma kahvaltısında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile İran’la sürdürülen nükleer müzakereler ve Rusya’ya yaptığı ziyaretle ilgili bilgiler verdi. Afganistan’daki Kararlı Destek Misyonu ortaklarının katılımı ile bir toplantı düzenlendi. Burada Afganistan’a yönelik desteğin devam edeceği vurgulandı. Sonrasında deklarasyonda da NATO’da asgari bir güçle değil ama sivil bir misyonla Afganistan’da kalmaya devam edecek. Kararlı Destek Misyonu çerçevesinde üye ülkelerin bazıları ve Türkiye’nin Afganistan’a desteği devam edecek.Türkiye Afganistan’ın yanında olmuştur. İhtiyaç duyduğu sürece Afganistan halkının yardım etmeye devam edeceğiz. Afganistan’ın kalkınması ve güvenlik güçlerinin kurulması içinde desteğimiz devam edecek” diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, “Güneyden ve doğudan gelen tehdit ve sınamaları görüştük. Güneyden gelen tehditler bakımından DAEŞ ve ve ona yol açan Suriye ve Irak’taki durum hatta yer yer Orta Doğu’yu yakından ilgilendiren Yemen ve hepimizin ortak kaygısı Libya’yı da değerlendirdik. DAEŞ’le mücadelede daha etkili yöntemlerin kullanılması gerektiği ve sebep Suriye’deki rejim konusunda da adımlar atılması gerektiğini vurguladık” ifadelerini kullandı.
NATO’nun genişlemesinden yana olduklarının altını çizen Bakan Çavuşoğlu, “4 aday ülke var. Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya ve de Gürcistan. 2016’nın genişleme zirvesi olmasını istiyoruz. Bu konuda mesafe kateden ülkelere olumlu yanıt verilmesi gerekiyor. Üyeliği hak eden ülkelere üyelik davetinin gönderilmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi atım atan ülkelere eylem planının mutlaka uygulanması gerekiyor. Bu yöndeki tutumumuz devam edecek” dedi.
İki gün önce Visegard dörtlüsü ile bir araya geldiklerini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, “Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ve Polonya Dışişleri bakanları ile bir araya geldik. Türkiye toplantısını yaptık. Burada Türkiye’nin AB üyeliğini, enerji çeşitliliği ve güvenliği gibi ve Balkanları değerlendirdik. Bu vesileyle Genel Sekreter ve bir çok dışişleri bakanı ile ikili görüşme yaptık. Hem ikili ilişkilerimizi hem de bölgesel konuları değerlendirme fırsatı bulduk” açıklamasını yaptı.
İHLALLER DEVAM EDİYOR
"Türk Delegasyonunun Kırım izlenimlerinden bilgiler verir misiniz?" sorusuna Bakan Çavuşoğlu, “Heyet çalışmalarını tamamladı ve geri döndü. Kırım’da iki ayrı grup resmi programları ve halkın arasına karışarak Kırım’daki insan haklarını şartlarını ve oradaki sorunları tespit etmişler. Bir çok kişi ile görüşmüşler. Sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmüşler. İki gün önce yapılan toplantıda izlenimlerini kısaca aktardılar. Raporu detaylı şekilde yazdıktan sonra, ilgilenen örgütlerle raporu paylaşacağız. Ama edindiğimiz izlenim maalesef Kırım’da ihlallerin devam ettiği, Kırım Tatar halkının baskı altında olduğudur” diye cevap verdi.
Bakan Çavuşoğlu, “Toplantılarda IŞİD problemi ilgili neler konuşuldu?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Güneyden gelen tehditler deyince herkesin aklına DAEŞ ve diğer terör örgütleri geliyor. İkili görüşmeler ve oturumlarda tüm mevkidaşlarımız bunu gündeme getirdi. DAEŞ’le mücadelede kapsamlı bir stratejinin olmadığı aşikardır. Bugüne kadar ortaya konulan stratejiler başta hava saldırısı DAEŞ’i durdurmaya yetmemiştir. Bu koalisyon kurulurken nasıl mücadele edilebilir, nasıl yok edilebilir, bunu konuşmuştuk. DAEŞ’e sebep olan buradaki rejim dahil diğer unsurları da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu konuda yetersizlik ve Suriye’de siyasi dönüşüm ve Irak’taki kapsayıcı hükümetin daha da güçlenmesi askeri savunma dahil ulusal muhafız güçleri dahil her türlü güçlendirilmesi noktasında bir konsersiyum var. Hala DAEŞ’le mücadele de konusunda sonuç alıcı bir stratejimizin olmadığını üzülerek söylüyorum.”