Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin 30 yılık süreçte terör nedeniyle 1,2 trilyon dolar ekonomik kaybı olduğunu ve 50 bine yakın insanını kaybettiğini belirterek, "Terörün olumsuz etkileri Türkiye’nin ekonomik atılımlarının önüne geçti. Bu para teröre harcanmamış olsaydı bugün kişi başı mili gelir miktarı 18 bin dolara dayanmış olurdu" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Sepetçiler Kasrı’nda düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de ekonomik anlamda yaşanan değişim sürecini anlattı. Türkiye’de siyasi reformların tamamlanması için dört önemli adım atılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, bunlardan en önemlisinin yeni bir anayasa olduğunu vurguladı. Türkiye’nin yeni anayasa ve başkanlık seçimi konusunda değişime gitmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) seçim vaatlerinin ise tutarsız olduğunu belirtti. CHP’nin seçim beyannamesi ile ilgili soru üzerine Kurtulmuş, "Geçen seçimlere oranla CHP’nin önemli bir kısmı hayali de olsa böyle bir takım vaatlerde bulunmuş olması en azından millete dokunmak ihtiyacı içerisinde olduğunu gösteriyor. Demokrasi bakımından olumludur. Ama ekonomi bakımından olumsuzdur. Yani yaklaşık burada kaynak nasıl bulunacak meselesi içerisine girmiyorum. Asla o tartışmanın içerisinde olmak istemem. Ama sonuçta o kadar büyük tutarsızlıklar var ki birkaç tanesini söyleyeyim. Bir taraftan diyorsunuz ki ’Türkiye’de tasarruf açığımız var’ doğru. Yüzde 13-15 civarında bir tasarruf miktarımız var Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya göre. ’Bunu yüzde 30’a çıkaracağız’. Bunu nasıl çıkartacaksınız? Bu tasarrufların çıkarılması için ya kamu tasarrufu yapacak, yani kamu yatırımlarından vazgeçeceksiniz. Ya yüksek faizle yeni bir dönem başlatacaksınız. O da elinde para olanın kazanacağı bir sistem. Yani fakirin, fukaranın, yoksulun kazanacağı bir şey değil. Ya üçüncü bir yol olarak yüksek vergiler koyacaksınız, iç tüketimi kısacaksınız. Bir başkası önemli, benim de kulağıma çok hoş geliyor. Asgari ücreti 2 bin lira yapalım. İsterseniz 2 bin lira yapalım ama bir de her şey şartlarla olan bir şeydir. Cumhuriyet Halk Partisi bin 500 lira yapacağını söyledi. Ben de 2 bini onun için söyledim. Benim gönlüm 2 bin ister. Ama bu bir de gerçekçi midir? Siz hem bin 500 lira asgari ücretten bahsedeceksiniz hem de kayıt dışı ekonomi ile mücadele edeceğinizi söyleyeceksiniz" diye konuştu.
Türkiye’nin hala bir kayıt dışı ekonomi sorunu olduğunu belirten Kurtulmuş, "Yani asgari ücreti siz bin 500 lira çıkardığınızda kayıt dışılıkla nasıl mücadele edeceksiniz. Bu da önemi bir çelişkidir. Bir başka önemli mesele ise yüzde 6 büyüme ve yüzde 5 işsizlik meselesi üzerinde duruluyor. Bu da hepimizin rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir hedeftir. Türkiye’nin yüksek büyüme hedefi olması gerektiğine inanan birisiyim. Ama bu yüksek büyüme hedefinin şu riskini Cumhuriyet Halk Partisi’nin nasıl ortadan kaldıracağını söylemesi lazım. O da nedir? Türkiye’nin şu anda ekonomi şartlarında yüksek büyümeden bahsediyorsanız, emek-yoğun sektörlerini desteklemek zorundasınız. Hem bildirgede yüksek büyüme hızı imkanından bahsedip hem de aynı zamanda Türkiye’nin bilgi ekonomilerine geçmekten bahsederseniz bu da bir çelişkidir" şeklinde konuştu.
CHP’NİN HANDİKABI
CHP’nin seçim bildirgesinin bir sürü çelişkilerle dolu ve enteresan olduğunu söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi CHP’nin handikabı şudur; ’İktidara gelirsem ekonomiden sorumlu devlet bakanını Kemal Derviş’i görevlendireceğim insan’ diyor. Kemal Derviş’e gidip teklifte bulunuyor. Kemal Derviş diyor ki ’Ben öyle seçimle uğraşmam, benim için hafif gelir, az gelir’. Bir kere bu çok sırıtan, kamuoyu tarafından dikkatli izleniyor. Sayın Kemal Derviş programını devam ettireceğinin işaretini de seçim beyannamesinin içerisine ustaca bindirilmiş olan neo-liberal, eski yeni sağ sol Syriza falan değil, uygun konulmuş maddeler var. Ayrıca bir takım sol soslu maddeler beyannamenin içine konulmuş. Dolaysıyla burada bir kafa karışıklığı var. Biraz neo-liberal, biraz sol. Syriza görebildiğiniz kadarıyla baştan beri takip eden birisi olarak bir kendi fikri bütünlüğü içerisinde hareket ediyor. CHP’nin zorluğu şurada; diyelim yönetime geldi, Sayın Derviş gibi bir tipi mi, yoksa sayın Zekeriya Temizel tipi bir modeli mi öngörüyor. Zekeriya Temizel’in ‘nerden buldun’ yasasıyla varlık vergilerini çağrıştıran birtakım vergilerin Türkiye’de neye mal olduğunu biliyoruz bunları. Bunu mu yapacaksınız? Yoksa Gelirler İdaresi’ni özeleştirip, onun üzerinde yeni bir duyunu umumiye mi oluşturacaksınız? O kadar büyük kafa karışıklığı var ki onu yapacaksan bunu nasıl yapıyorsunuz? Bunu yapacaksan ötekini nasıl yapacaksın? Dolayısıyla enteresan bir seçim bildirgesi."
4 G İHALESİ
4G İhalesi ile ilgili Cumhurbaşkanı’nın görüşlerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye’de çok spekülasyon yapıldığına dikkat çekerek, "Cumhurbaşkanlığı Beştepe Yerleşkesi’nde veya herhangi başka bir yerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın Bakanlar Kurulu toplaması, Türkiye’nin şu anki anayasal düzeni doğal imkanlarından birisidir. Dolaysıyla Türkiye’de sanki hiç geçmiş dönemlerde hiç yaşanmamış gibi, olağandışı bir şeymiş gibi dile getirilmesini doğru bulmuyorum. Normal bir şeydir. İstediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder, ister gelir Bakanlar Kurulu toplantısına, ister kendisi toplantıya çağırır. Dolayısıyla burada bir problem görmüyorum. 4G, 5G meselesinin teknik detayını bilmiyorum. Teknik bir şeyin bilmediğim bir konu hakkında yorum yapmak istemem. Bir taraftan sanayileşme alt yapısını tamamlayarak onun üstünde bilgi ekonomileri düzeyine geçmiş değiliz. Daha doğrusu tam oraya geçme aşamasındayız, iki arada bir deredeyiz. Türkiye burada teknolojiye yatırım yaparken aradaki açığı kapatmak, aradaki mesafeyi kapatmak bakımından mümkün olan en üst teknoloji uygulaması kural olarak en doğrusudur" ifadelerini kullandı.
SİYASAL REFORMLAR İÇİN 4 ANA UNSUR
Siyasal reformların tamamlanması adına dört ana husus olduğunu ve bunlardan birinin katılımcı çoğulcu sivil anayasa değişimi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Mevcut anayasa Türkiye’yi ve Türkiye’nin dinamizmini Türkiye’nin potansiyelini taşımamakta. Türkiye’de katılımcı ve demokratik sivil bir anayasanın yapılmasıdır” dedi.
Kurtulmuş, siyasal reformlar kapsamında önem arz eden bir diğer hususun terörün sonlandırılması olduğunu kaydetti.
TERÖRÜN VERDİĞİ KAYIP 1.2 TRİLYON
Türkiye’nin 30 yılık süreçte terör nedeniyle 1,2 trilyon dolar kaybı olduğunu, 50 bine yakın insanını kaybettiğini söyleyen Kurtulmuş, "Terörün olumsuz etkileri Türkiye’nin ekonomik atılımlarının önüne geçti. Bu para teröre harcanmamış olsaydı bugün kişi başı mili gelir miktarı 18 bin dolara dayanmış olurdu" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, bir diğer önemli noktanın ise çözüm süreci olduğunu vurgulayarak, "Siyasi reformların üçüncü temel ayağını antidemokratik tüm yasaların temizlenmesi oluşturuyor. 12 Eylül’ün getirdiği Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası, Meclis İç Tüzüğü artık Türkiye’nin ayak bağıdır" dedi.