CUMHURBAŞKAN Yardımcısı Fuat Oktay, "15 Temmuz'un gelebileceğini 20 yıl önce hatta 40 sene önce görebilmek marifettir. Yanılgılardan, hatalardan ders alamazsak, geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa edemeyiz" diyen Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu'na sert çıktı. Oktay, "Ders almak kadar nasıl ders alındığı da önemlidir. Bugün durdukları yer nasıl ders aldıklarının göstergesidir" dedi.
Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen Eğitim Bir-Sen'in Olağan Genel Kurulu'na Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldı. SP Lideri Karamollaoğlu, yakın dönemin en önemli olaylarının 28 Şubat süreci ve 15 Temmuz darbe girişimi olduğunu söyledi. 28 Şubat'ın en önemli aktörlerinin ordu, medya, sivil toplum örgütlerinin bir kısmı, sermaye ve onun arkasından yüksek yargı mensupları olduğuna dikkat çeken Karamollaoğlu şöyle konuştu:
"Bunlar tarihe 'kara leke' olarak geçti. Bugün ümit ediyorum ki o 28 Şubat'ı yaşayanlar ne kadar büyük hata yaptıklarını kendileri de anlamıştır. Burada aynı zamanda uzak görülürlüğe de ihtiyaç var. 15 Temmuz'un gelebileceğini 20 yıl önce hatta 40 sene önce görebilmek marifettir. 15 Temmuz'un ne manaya geldiğini 20 sene önce görüp, yarın bu ekiplerin başımıza nasıl bela öreceğini idrak etmemiz icap ederdi. Tarih çok yanılgıdan bahseder ancak yanılgılardan, hatalardan ders alamazsak, geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa edemeyiz."
OKTAY: BUGÜN DURDUKLARI YER NASIL DERS ALDIKLARININ GÖSTEGESİDİR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, konuşmasının ardından salondan ayrılan Karamollaoğlu'na cevap verdi. Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz’u hem öncesinde gören hem de sonuna kadar mücadele eden, yalnız kalma pahasına olsa bile hiçbir zaman sağına, soluna, arkasına bakmadan doğrudan "Ben varım" diyerek, her türlü mücadelesini veren bir lider olduğunu söyledi. Oktay, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hiç kimse 'Önceden gördün mü, ders aldın mı?' deme durumunda değildir. Ders almak kadar nasıl ders alındığı da önemlidir. Bugün durdukları yer nasıl ders aldıklarının göstergesidir" diye konuştu.
'ASIMIN NESLİ'
Oktay, ekonomisi güçlü, toplum yapısı sağlam ve dünyaya öncülük eden bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, eğitim sisteminin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öncülüğünde insanı merkeze alan bir anlayışla yeniden dizayn edildiğini kaydetti. Oktay, şunları söyledi:
"Genç nüfusuyla zengin bir medeniyet birikimini temsil eden ülkemizin hedeflerine ulaşması, nesillerini kaliteli bir eğitim öğretim sistemiyle yetiştirmesine bağlıdır. Ülkemizin hedeflerini gerçekleştirme mücadelemizde en büyük güç kaynağımız nitelikli, özgüveni yüksek, millî ve manevi değerlerimizle donanmış nesillerin yetişmesidir. Yani gayretimiz milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un 'Asım'ın nesli' olarak ifade ettiği gibi; tarihine, medeniyetine, kültürüne sahip çıkan, bu birikimi batının fenniyle, bilgisiyle, tekniğiyle tamamlayan bir neslin yetişmesidir. Bizim gözümüzde 'Asımın nesli', ülkemizin kalkınma hamlesini bilgiyle, ilimle, irfanla omuzlayacak bir nesildir."
'ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM'
Oktay, bu nesli yetiştirmek için 16 yıldır ülkeyi öncelikle eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olmak üzere tüm alanlarda ilerletmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Eğitim alanında hiçbir şeyin aceleye gelmeyeceğinin bilincindeyiz. Ve biliyoruz ki, eğitimde en küçük bir yanlış sonucunda nesiller, asırlar kaybedilir, emekler zayi olur. Bunun için hem eğitimcilerimizin son derece dikkatli ve özverili olması hem de bizlerin eğitim alanında attığımız her adımı dikkatle hesaplaması, düşünmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir.  Üstad Necip Fazıl’ın ifadesiyle eğitim konusunda 'zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin' olmak durumundayız. 16 yıldır Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde eğitim konusunda çok büyük yatırımlara imza attık ve çok önemli ilerlemeler gerçekleştirdik. 'Önceliğimiz eğitim' diyerek, bilinçli, donanımlı, sağduyulu bir gençliğin yetişmesi için çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz."
YALÇIN: BİZ SAKINCALI DÖNEMLERDE YOLA ÇIKTIK
Genel kurulun açılışında konuşan Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise Eğitim Bir-Sen'in soylu sendikal mücadelesinde, erdemli emek hareketi olma çizgisinde yeni bir miladı hep birlikte tarihe kaydedip başlatacaklarını belirtti. Yalçın, "Eğitim Bir-Sen, emek mücadelesine yetki damgamız, alın terini akıl teriyle harmanlayan aksiyoner mücadele damarımızdır. Biz, sendikanın, sendikacılığın, sendikalılığın risk olduğu, sakıncalı damgası yemeye gerekçe yapıldığı dönemlerde yola çıktık. Fakat kurucu iradeyi yüklenen öznenin erdemli ve bilge tavrı, birçok konuda sıkıntıların aşılmasını kolaylaştırdı" dedi.
Yalçın, hak ve emek mücadelesinin bayrağını burçlara dikme azminden bir adım dahi geri atmadıklarını, yeni arayışların baş gösterdiği bir çağda ve dünyada gelenekten geleceğe bir köprü kurmanın, yerelden evrensele emeğin değerini artıracak, yeni bir yol bulmanın derdi ve değerleriyle yol aldıklarını dile getirdi.
'ZİHİN SÖMÜRÜSÜ YAŞANMIŞTIR'
Eğitim-Bir-Sen’in aynı zamanda hayatla, tarihle bütünleşen bir entelektüel zemin üzerinde yükselen bir emek örgütü olduğunu vurgulayan Ali Yalçın, şunları söyledi:
"Maalesef ülkemizde birileri, emeğin ve hak mücadelesinin tanımını ve alanını daraltma eğilimini sürdürüyorlar. Biz buna sömürgeleştirilmiş zihinler diyoruz. Evet, bir zihin sömürüsü yaşanmıştır bu ülkede. Tekçi ve dayatmacı zihnin arka planında işte bu ideolojik körlük vardır. Oysa biz ‘başka bir dünya mümkündür’ diyor ve bununla da kalmıyor, sendikal anlamda bu kapsamda eylemler geliştiriyoruz. Geldiğimiz noktada sağa ve sola sapmadan, emeğin ve hak mücadelesinin fıtrat merkezli tanımını yapıyoruz. ‘Biz’, damladan ummana, zerreden zirveye, andan çağa her özneyi, her mekânı, her zamanı kapsayan bütünlüğün adıdır. Kimsenin dışarıda kalmadığı, herkesin biricik olduğu, biricik olanların kendilerini yok etmeden 'biz'de değer bulduğu sendikacılıktır bizimkisi. Sınıfta ders veren öğretmen de, o sınıfı eğitime hazırlayan hizmetli de, okulu ve o personeli eğitime hazır ve motive edilmiş şekilde yönlendiren yönetici de 'biz'in parçasıdır."
'EMEĞİN TANIMINDA HİYERARŞİ OLMAZ'
Emeğin tanımında hiyerarşi olmayacağını belirten Yalçın, "Emek mücadelesinde bürokratik oligarşi de olmaz. Seçkinci demokrasiye de liberal goygoylara dayalı fantezilere de yer yoktur. Çünkü insan ve emek; onurun, hakkın, hukukun hem merkezi hem sınırıdır. Bütün bunlara dokunmayan hiçbir mücadele, onlarla yol almayan hiçbir direnişçi irade, kendini sendikacı, sendika ve sendikal mücadele olarak tanımlayamaz. Biz büyük bir kararlılıkla ve sarsılmaz bir aşkla diyoruz ki, eğitim öğretim alanında sendikal duruşun mimarı, Eğitim Bir-Sen’dir. Biz, insana ilişkin kategorik ayrımlar oluşturmayız. Bizim derdimiz, bütünüyle ve bütün yönleriyle insan. Bizim derdimiz, aziz bildiğimiz insanın emek ve hak mücadelesi. Onun için, 'emek sermayeden büyüktür' diyoruz. Onun için, 'insan bütün ideolojilerden üstündür' diyoruz" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI