ATATÜK, RİZELİLERİN HEMŞERİLİK TEKLİFİNİ, 28 NİSAN 1923’TE KABUL ETTİ.

Rizelilerin, Atatürk’e hemşerilik teklifi ve Atatürk’ün bu teklifi kabulü, Rize şehri için bir gurur vesilesidir. Türk’ün ateşle imtihan edildiği, halkın ekmek ve gıda bulamadığı kısıtlı dağıtıldığı oldukça zor dönemde, Milli Mücadelecilere ekmek ve gıda sağlayan Mehmet Mataracı, Kurtuluş Savaşı yıllarında çetesiyle birlikte destanlaşan İpsiz Recep Reis başta olmak üzere Rizeliler, Kurtuluşa omuz vermiş ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hep yanında olmuşlardır.

ATATÜRK’E, TBMM’DE KOMPLO KURULDU!

RİZELİLER BU KOMPLOYA KARŞI TEPKİSİNİ, HEMŞEHRİLİK TEKLİFİYLE ORTAYA KOYDU…

Ülkenin Kurtuluşu ve Bağımsızlığı için destansı mücadele veren Atatürk’e karşı, 2 Aralık 1922’de siyasi bir komplo hazırlanmıştı… Atatürk’ü, TBMM’nin ve siyasetin dışında bırakmak, yaklaşan seçimlerde milletvekili seçilmesini engellemek amacıyla TBMM’de bir kanun değişikliği öneren üç muhalif Milletvekili, gelecek seçimlerde Milletvekili olacakların doğdukları veya en az 5 yıl süreyle yaşadıkları yerlerden aday olmalarını istiyorlardı. Bu teklif açıkça Mustafa Kemal’e adaylık ve Milletvekilliği yolunu kapatıyordu. Doğduğu yer olan Selanik, yeni Cumhuriyet’in sınırları dışında kaldığı ve cepheden cepheye koşan Atatürk, hiçbir yerde beş yıldan fazla yaşamadığı için, aday bile olamayacaktı. Sonuç olarak bu öneri reddedilir ama Atatürk’ü çok yaralayan bir olay olarak tarihe geçer. İşte o günlerde, bu olayı da protesto etmek, Atatürk’ün yanında olduklarını belirtmek için Rizeliler, Atatürk’e hemşerilik teklifinde bulunurlar.

RİZELİLER: “HEMŞEHRİMİZ OLMANLA ONUR DUYMAK İSTİYORUZ!”

Rize’nin o dönemdeki idarecileri tarafından, Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekilir… Bu telgraf basında şu şekilde yer alır: “Rize Hemşeriliğini İstiyor. Rize’den, 25 Nisan 1923 tarihiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine bir telgraf çekilmesi hâsıl olmuştur. Tarihimizin mefahir-i milliye ile mali en parlak ve muhteşem sahifelerini yaratan zat-ı şahanelerini biz Rizeliler, en mukaddes bir hatıra olmak üzere hemşeri sıfatı ile her daim aramızda görmek ve bununla iftihar duymak isteriz. En samimi bir hiss-i şükran neticesi olan şu müracaatımızın lütfen kabulünü istirham ve arz-ı tazimat eyleriz muhterem Reisimiz.

Meclis-i İdare-i Liva Azasından Hasan,

Müdafaa-i Hukuk Reisi Mehmet (Mataracı),

Müftü Mehmet Hulusi Efendi (Alemdar),

Belediye Reisi Hakkı (Mataracı),

Ticaret Odası Reisi Osman Sırrı,

Meclis İdare Azasından Mehmet Salih,

Meclis İdare Azasından Emin,

Meclis-i İdare-i Liva Azasından Mustafa Zühtü.”

ATATÜRK: “RİZELİLERİN HEMŞERİLİK TEKLİFİNİ MEMNİYETLE KABUL EDİYOR, RİZELİ HEMŞERİLERİMİ EN DERİN İŞTİYAK İLE SELAMLIYORUM…”

Mustafa Kemal Paşa’nın Rize’den gelen bu telgrafa, yine bir telgrafla Rize’nin teklifini memnuniyetle kabul ettiğini müjdesini şu şekilde vermiştir: “Rize Meclis-i İdare-i Liva Azasından Hasan Bey Efendi ile Refikayı muhteremesine; Muazzez Lazistan (Rize) sancağı vatandaşlarım arasında bana bir hemşerilik mevkii ayırmış olmasını tebliğ eden telgrafı en samimi haz ile okudum. Milletin kitle-i umumiyesinin iştirak ve hareketi ile istihsal olunan filhakika pek büyük muvaffakiyetlerin kıymeti bilhassa muhit-i vatanda onlara müteveccih takdirat ile tayin ve teali eylemek emr-i tabii bulunduğundan, güzel Lazistan’ın (Rize) muvaffakiyet-i milliye dolayısıyle hakkımdaki teveccüh ve muhabbetini, o vatanperver halkın tecelliyat-i hamiyyetine saf ve beliğ bir numune olarak telakki ettim. Bu itibarla tezahürat-ı vakıayı büyük bir fahir ve takdir ile karşılayarak iblağına tavassut duyurduğunuz arzuy-i umumiyi memnuniyetle kabul ettim. Muazzez Lazistanlı (Rizeli) hemşerilerimi derin iştiyak ile selamlarım efendim."

Rize’nin aynı zamanda da Rizelinin onur kazanabileceği bu olay, şehir ve Cumhuriyet tarihimiz açısından büyük bir önem arz etmektedir. Ama çok yazıktır ki, bu güzel onurla, hatırayla ilgili o günkü yazışmalar günümüze taşınamamış, korunamamıştır.

KURUCUSU OLDUĞU TBMM VE SİYASETİN DIŞINDA BIRAKILMAK İSTENDİ!

Ülkenin ve vatan topraklarının Kurtuluş mücadelesini başlatan, bu uğurda bütün engelleri aşan, oyunları bozan Mustafa Kemal Atatürk’e bu kez, kendinin kurduğu TBMM’de, 1923 seçimleri öncesi için bazı muhalifler tarafından siyasi tuzak kuruluyordu. Amaç onu TBMM dışında bırakmaktı. TBMM Başkanlığına Verilen teklif üzerine, TBMM 2.Başkanı Adnan Bey, “Efendim! Milletvekili Seçimi Kanunu'nda Değişiklik Tasarı Komisyonu'nun tutanağı var. Söz konusu tutanak Teamül gereği, bu Kanun Teklifinin okunmadan komisyona gönderilmesi gerekmektedir” ifadeleriyle bu teklifi Genel Kurul’a iletti. Genel Kurul’da “Okunsun!” sesleriyle karşılandı. Bunun üzerine Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ayağa kalktı ve “Efendim! Erzurum Milletvekili Süleyman Necati, Mersin Milletvekili Selahattin ve Canik Milletvekili Emin Beyefendiler tarafından teklif edilen Kanun Tasarısı, doğrudan doğruya benim şahsımı vatandaşlık haklarından yoksun bırakmak maksadını güdüyor” dedi…

TBMM’DE KARA BİR GÜN

Çünkü Kanun Teklifinin 14. Maddesinde şöyle deniyordu: “Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne üye olabilmek için, Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak veya kendi seçim bölgesi içinde yerleşmiş bulunmak şarttır. Ondan sonra göçmen olarak gelenler, yerleştikleri tarihten itibaren beş yıl geçmiş ise seçilebilirler…” Mustafa Kemal Paşa’nın doğduğu Selanik, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalmıştı. Ayrıca yurdun her bir yanında Kurtuluş Mücadelesi veren Atatürk’ün, bir yerde yerleşik oturuyor olması mümkün değildi! Açıkçası, tasarının tek amacı vardı, Atatürk’ü Meclis dışında bırakmak ve siyasetten el çektirmekti bu amaç.

ATATÜRK: “SÜREKLİ BİR YERDE DURMAMIŞ İSEM VATANA YAPTIĞIM HİZMETLER İÇİNDİR!”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sözlerini sürdürürken, daha sonra Milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak: “Maalesef, benim doğum yerim bugünkü sınırlar dışında kalmış bulunuyor. Sürekli olarak bir seçim bölgesinde oturmamış isem o da vatana yaptığım hizmetler yüzündendir. Eğer düşmanlar maksatlarında tam bir başarıya ulaşmış olsalardı, Allah korusun, bu tasarıya imza koymuş olan efendilerin de doğum yerleri sınır dışında kalabilirdi. Bugünkü milli sınırlar dediğimiz sınırları fiili olarak çizmem gerekirdi. Ben zannediyordum ki bu hizmetlerimden dolayı milletimin ve belki de bütün İslam dünyasının sevgi ve saygısını da kazanmış bulunuyorum. Bir gün vatandaşlık haklarından yoksun bırakılmak isteneceğimi asla düşünmezdim. Milletimizin kendileri gibi düşündüğünü söyleyebilirler mi? Bu yetki, bu efendilere nereden verilmiştir? Herkese soruyorum ve cevap istiyorum” dedi. Atatürk'e Muhalefet, Kanun değişikliğiyle, Atatürk'ü Meclis dışına bırakmayı hesaplamıştı. Ama Atatürk, Meclis’te yaptığı bu çok güzel ve etkili konuşmayla, bu ‘siyasi komplo ve oyunu’ bozdu ve bu teklifi verenler kurdukları tuzağa kendileri düştüler

BU ANLAMLI GÜN, RİZE’DE NEDEN KUTLANMAZ?

Atatürk'ün Meclis’teki bu konuşması, basın aracılığıyla tüm yurda duyuruldu. Ülkenin her yanından ve bütün seçim bölgelerinden halk, Meclis Başkanlığı'na protesto telgrafları gönderdi. Bu Kanun Tasarısını hazırlayıp imzalayan milletvekillerinin seçim bölgelerindeki seçmenler, kendi milletvekillerini ağır bir şekilde suçladılar. Bu çirkin girişime tepki olması gayesiyle ilk önce Ankara, ardında da Rize, Diyarbakır ve Gaziantep şehirleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hemşerileri olması talebinde bulunmuştur. Atatürk, Ankara ilinin teklifini, 5 Ekim 1922 tarihinde, Rize ilinin teklifini 28 Nisan 1923 tarihinde, Diyarbakır ilinin teklifini 2 Nisan 1926 tarihinde, Gaziantep’in teklifini 26 Ocak 1933 tarihinde kabul eder. Milletvekili olmak için Ankara ilini seçmesinin altında stratejik nedenler ve Ankara ilinin Başkent olması özelliği yatmaktadır.

Atatürk’e hemşerilik teklif eden bu iller, her yıl “Atatürk’ün hemşeriliklerini kabul edişlerinin yıldönümünü” kutlarlar. Maalesef bu bağlamda Rize ilinde hiçbir etkinlik yapılmamış, herhangi bir mesaj yayınlanmamıştır.

“BIRAKIN AYAKLARIM MEMLEKETİMİN SULARINDA ISLANSIN!”

20 Nisan 1924 tarihinde (Atatürk’ün Rizelilerin hemşehrilik teklifini kabul etmesinden bir yıl sonra) çıkarılan bir kanunla Lazistan Sancağı Sancağı, il statüsüne dönüştürülerek Rize Vilayeti adını almıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Rizelilerin hemşerilik teklifini kabul ettikten yaklaşık bir buçuk yıl sonra ise, (17 Eylül 1924 tarihinde) Rize’yi ziyaret etmişti. Atatürk ve beraberindekileri Hamidiye zırhlısından alıp karaya ulaştırmaya çalışan motor, denizin şiddetinden bu görevi yapmaya muvaffak olamayınca Müftü Mahallesinden 20 yaşındaki Hakkı Şentürk, dayanamaz ve öne atılır. Denize koşup Atatürk’ü sırtına alarak karaya çıkarmak ister. Bu girişime karşı Atatürk, “Bırakın ayaklarım, memleketimin sularında ıslansın” diyerek genç Hakkı’nın talebini geri çevirir.

Açıklamalar:

*Lazistan Sancağı: Günümüzdeki Doğu Karadeniz’in Trabzon ili Of ilçesinden Batum'a uzanan coğrafyanın Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ismidir.

*Meclis-i İdare-i Liva Azası: 1864 Vilayet Nizamnamesine göre yılda bir kez toplanmak şartıyla sancaklarda Liva İdare Meclisi kurulmuştu. Burada görev alan idarecilere Meclis-i İdare-i Liva Azası denirdi.

Kaynak:

*Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi: Sene 4, Sayı 801.

*Cumhuriyetin İlk Yıllarında, Rize Tarih ve Toplum Dergisi, Ocak 2001, Sayı 55, Sayfa 41-47.

*TBMM Zabıt Ceridesi, C. 25, s. 159-164.