İSTANBUL, () - SAĞLIKLI hareket edilmesini sağlayan kıkırdak yapısında ortaya çıkabilecek herhangi bir sorunun, hareketin bozulmasına ve ağrının ortaya çıkmasına neden olabileceğini ifade eden Ortopedi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Levent Arslan, “Kıkırdağın akut sorunları sıklıkla spor ve ani-zorlayıcı hareket sonrası ortaya çıkan sorunlardır. Bu nedenle ani hareket sonrası kıkırdak kırılmalarına dikkat edilmeli” dedi.
Kıkırdak, tüm hareketli eklem yüzeylerinde bulunan ve sağlıklı hareket edilmesini sağlayan yapılardır. Bu sebeple de herhangi bir sorun yaşanması tüm hayatı olumsuz etkileyebilir. Kıkırdak sorunlarının aniden ortaya çıkan (akut) ve uzun sürede ortaya çıkan (kronik) şeklinde 2 sınıfa ayrıldığını ifade eden Medicana Bahçelievler Hastanesi Ortopedi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Levent Arslan, “Kıkırdağın akut sorunları sıklıkla spor ve ani-zorlayıcı hareket sonrası ortaya çıkan sorunlardır. Bu durumda kıkırdak kırıkları ile karşılaşılmaktadır. Bu nedenle ani hareket sonrası kıkırdak kırılmalarına dikkat edilmeli. Kırık olan bölgedeki sürtünmeden dolayı hasta ağrı ve hareket kısıtlılığı ile karşılaşmaktadır. Bazen kırık olan kıkırdak parça eklem arasına girip eklemde kilitlenmeye yol açabilmektedir. Bu şekilde yaralanmalar, sıklıkla diz ve ayak bileğinde görülmekle birlikte büyük veya küçük bütün eklemlerde ortaya çıkabilmektedir” dedi.
TEDAVİ İÇİN KIRIK NOKTANIN TESPİTİ ÖNEMLİ
Bu ameliyata karar verirken parçanın koptuğu yer, parçanın büyüklüğü, hastanın yaşı gibi faktörlerin dikkate alınması gerektiğini söyleyen Dr. Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bazen tek sorun küçük bir kıkırdak parçasına bağlı kilitlenme olduğunda sadece o parçayı çıkarmak yeterli olmaktadır. Günlük yaşamda daha sıklıkla kıkırdağın kronik yani uzun süreli sorunları ile karşılaşılmaktadır. Belli bir yaşa kadar kıkırdak üretimi ve kendini yenilemesi yeterli olmaktadır. Fakat 40'lı yaşlardan sonra yıkım ve aşınma miktarı üretimden fazla olduğu için kıkırdakta aşınma ve incelme başlamaktadır. Eklemi zorlayıcı ve tekrarlayıcı hareketlerde bu kıkırdak aşınmaları daha yoğun ve daha erken yaşta ortaya çıkabilmektedir.”
“OBEZİTE DE BU ŞİKAYETLERİ ARTTIRIYOR”
Özellikle çağımızın hastalığı olan obezitenin de bu şikayetleri arttırdığını ifade eden Dr. Arslan, “Yaşa bağlı ortaya çıkan kıkırdak sorunlarında aşınmanın miktarı ve yüzey genişliğine göre tedavi planlaması yapılmalıdır. Erken dönemde rastlanıldığında hareket kısıtlaması, kilo kontrolü, eklem çevresi kaslarının kuvvetlendirilmesi, spor tercihlerinin değiştirilmesi gibi yöntemlerle yeterli rahatlama sağlanabilmektedir. Bunların yanında ek olarak kıkırdak destekleyici takviye edici gıdalar da kullanılabilmektedir” dedi.
Yöntemlerin yetersiz kaldığı orta düzey kıkırdak aşınmalarında tedaviye girişimsel seçeneklerin eklenebileceğini belirten Dr. Arslan , “Problem olan eklem, kapalı yöntemle (artroskopik) görülür, mevcut aşınmalar tıraşlanır ve devamında eklem içi iğne yapılarak geçici de olsa rahatlama sağlanabilir. Sıklıkla diz, ayak bileği ve dirsek gibi büyük eklemlerde yaptığımız bu uygulamalarda eklem içine yapılacak iğnenin içeriğine kıkırdağın durumuna göre karar verilir”  diye konuştu.
“KÖK HÜCRE YENİ KIKIRDAK OLUŞUMUNA İMKAN VERİYOR”
Son yıllarda uygulanmaya başlanan bir yöntem olan kök hücre tedavisinin önemine dikkat çeken Dr. Arslan , “Protez öncesi tüm yöntemler uygulanmış fakat rahatlamamış hastalara son seçenek olarak kök hücre tedavisi uygulanmalıdır. Kök hücre uygulaması genel anestezi altında yapılmalıdır. Hastanın göbek çevresindeki yağ dokusundan kök hücre elde edilir ve ayrıştırma işleminden elde edilen kök hücreler sorun olan ekleme enjekte edilir. Bu uygulamada hasta aynı gün içinde taburcu edilir. Bu uygulamanın en önemli avantajı yeni kıkırdak oluşumuna imkan vermesidir” dedi.