DMD kas hastası Çağlar Özyiğit, "Engelsiz Yaşam Fuarı ve Farkındalık Zirvesi" EYAF EXPO 2022’de bir stant açtı. DMD hastalarının en fazla 20 yaşına kadar hayatta kalabildiklerini belirten genç adam, farkındalık çağrısında bulundu.

Bu yıl 12. kez düzenlenen EYAF EXPO 2022 Engelsiz Yaşam Fuarı ve Farkındalık Zirvesi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Toplamda 4 gün sürecek olan fuarda 34 yaşındaki DMD kas hastası, İstanbul Esenyurt Üniversitesi öğrencisi Çağlar Özyiğit, üniversitesinin de destekleriyle açmış olduğu stant ile farkındalık oluşturdu. Annesi Gülgün Özyiğit ile birlikte ziyaretçilere hastalığı ile ilgili bilgi paylaşan genç adam, “Genetik bir rahatsızlık olan DMD hastalığına sahip bireylerin yaşadıkları birçok zorluk var. Birçoğumuz 20 yaşını göremiyor. Ciddi solunum sorunu yaşıyoruz. Devletimizden solunum cihazı desteği bekliyoruz” dedi.

Türkiye’de 5 bin DMD hastası olduğunu belirten Çağlar, “Fuarda standımızla yer aldık. DMD genetik bir rahatsızlık. Bu hastalığa sahip kişiler genellikle en fazla 20 yaşına kadar yaşayabiliyor. Solunum sorunlarımız oluyor. Solunum cihazı sorunu var. Solunum cihazlarımızın devlet tarafından desteklenmesini istiyoruz. Bununla birlikte hastalıkla mücadele etmekten çok insanlarla uğraşmak büyük sorun. Engelli arkadaşlarımızı evlere kapatıyorlar. Biz de farkındalık için etkinlikler yapıyoruz. Fuarlarda yerimizi alıyoruz. Engelli bireyler sosyal olsunlar, okula gitsinler. Ben eve kapanmadım okula gittim” diye konuştu.

İstanbul Esenyurt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Canan Hecer ise üniversite olarak engelsiz yaşam için birçok çalışma ve sosyal sorumluluk projesi hazırladıklarını belirtti. Engelliler Haftası için öğrencilerinin engelli bireylerin hastalıklarına dikkat çeken afişler tasarladıklarını ve bu afişlerin hafta boyunca sergileneceğini söyleyen Hecer, Engelliler Haftası adına düzenlenen fuarda stant açan DMD hastası ve öğrencileri Çağlar’ı da desteklediklerini ifade etti.

“Yaşam kalitesini artırıcı çalışmalar yapmalıyız”

Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına bakıldığında nörolojik ve fiziksel engelin giderek arttığını belirten Hecer, “Aslında amaç onlar için engelsiz bir dünya ve farkındalık oluşturmak. Hepimiz bir gün aynı duruma düşebiliriz. DSÖ’nün çalışmalarında bu engellerin daha çok ruhsal nörolojik engeller olduğunu görmekteyiz. Hayatımızın her döneminde bizim de karşılaşabileceğimiz bir durum. Gerek yaşla birlikte işlevsel bozuklukların olması gerekse de herhangi bir kaza sonucunda engelli duruma düşebiliriz. İşte bu noktada bir farkındalık gelişmesi lazım. Bu bireylerin özellikle sağlık olmak üzere birçok sorunu var. Ancak bunun da ötesinde en önemli sorun bence onları yalnız bırakmamızdır. Oysa elimizden geleni yapmalıyız. Onların yaşam kalitesini artırıcı çalışmalar yapmalıyız. Bu bakımdan biz de farkındalık çalışmaları yaptık. Üniversitemizde Engelliler Birimimiz var. Onlara hayatı kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyoruz” şeklinde konuştu.