Kışın su tüketimi yaz aylarına göre azalırken, uzmanlar vücudun susuz kalmaması gerektiği uyarısında bulunuyor. Kışın, bünyeye göre değişmekle birlikte günde en az 2-2,5 litre su tüketmenin sıcak günler kadar gerekli olduğunu söyleyen Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Mevsimden bağımsız olarak vücutta su dengesi sağlanmalı. Günlük alınan su miktarı günlük aktivitelerde de kullanılabileceği gibi toksinlerin atımında da önemli bir aracıdır” uyarısında bulundu.

Vücuttaki su kaybı sonucu kan dolaşımında oluşan aksaklığın vücut sıvı dengesini etkileyerek el ve ayaklarda üşümeye neden olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, kışın bol su tüketiminin gerekliliğini anlattı.

Kış aylarında su tüketimine olan isteğin azaldığını vurgulayan Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Genellikle, vücut ağırlığındaki artış kış mevsiminde olur; çünkü soğuk havalar ile birlikte metabolizma yavaşlama eğilimine girer. Bu dönemde karbonhidrat ağırlıklı yiyeceklerin tüketimi artar, terleme miktarı düşer ve hepsinden önemlisi su tüketimine olan istek de azalır. Su, oksijenden sonra insan yaşamı için önemli olan ihtiyaçtır. Aynı zamanda temel enerji kaynaklarından biri olup vücut hücrelerine elektriksel ve manyetik enerji iletilmesini sağlar; yani yaşam gücü verir. Suyun insan vücudundaki oranı yaş, cinsiyet, fiziksel özellikler, gün içinde yapılan fiziksel aktiviteler gibi özelliklere bağlı olarak değişkenlik gösterir; ancak genel olarak belirtmek gerekirse su insan vücudunun en az yüzde 60 ile yüzde 70’ini kaplamaktadır. Bu oran çocuklarda yüzde 70 ile yüzde 80’e kadar artmaktadır” şeklinde konuştu.

"Kaybedilen su, alınandan daha fazla olur ve ‘Dehidrasyon’ adı verilen durum ortaya çıkar"

Vücuttaki su yetersizliğinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Uzel, “Susama durumu olmasa dahi metabolizmaya bağlı olarak değişmekle birlikte günde en az 2-2,5 litre su alınmalıdır. Su tüketimi için mevsimsel ayrım olmamalıdır. Kaybedilecek miktar öngörülerek vücutta su dengesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde vücuttan kaybedilen su, alınandan daha fazla olur ve ‘Dehidrasyon’ adı verilen durum ortaya çıkar. Her ne kadar bazı sağlık problemlerinin nedeni doğrudan su kaybına bağlanmasa da stres, uyku hali, dalgınlık, baş ağrısı, unutkanlık, gerginlik gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen durumlar için su kaybı önemli bir etken. Vücudun susuz kalmasının sebep olduğu durumlar arasında el-ayaklarda üşüme, sık idrara çıkma gibi örnekler ile de karşılaşılabilir; ancak el-ayakta üşüme konusunda dolaşım bozukluğu, hormonal sorunlar, kan değerlerindeki aksaklıklar, stres, kullanılan ilaçlar da etkili olmaktadır. Çok idrara çıkma durumu ise böbreklerin çalıştığını işaret eden bir durumdur ki bu durum vücuttan su kaybı oluşturmaktadır. Bol su alımı ile telafi edilmesi gereken bir örnektir” dedi.