Evlilik yapan, karşıt iki cins insanın, evlilik yapmadan önce, evliliğe hazır olmaları; eğitim, öğretim, terbiye, güzel ahlaktan geçmeleri gerekir. Evliliğin her iki öğesi de, evlilik yapma olgunluğuna, yeteneğine, becerisine, donanımına sahip olmalı. Her iki çifte, kendini evliliğe hazırlamalı. Olgun, donanımlı, anlayışlı, becerikli, hoşgörülü, güzel ahlaklı, edepli, hayâlı, sorumluluklarını yerine getirebilecek düzeyde olmalı. “Evlenmeden önce iki ayrı parça olan karşıt cins kişiler, artık bir elmanın iki ayrı olgun, sağlıklı parçası olduğunu bilmeli.”

“Bu iki parçadan biri çürükse, evlilik yürümez!”

“ Bu iki parçadan ikisi de çürükse, yine evlilik yürümez.”

“Eşlerden ikisi de hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, insanlık, kibarlık, nezaket, zarafet, incelik, naif, efendilik, hanımlık, sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış, ilgi, sadakat, iffet, namus, ırz, ilmi ve dini yaşayış gösterirse; ikisi de iki âlemde huzurlu, mutlu, rahat, ferah, felah, refah içinde huzurlu ve mutlu olur.”

 Bu iki parçanın ikisi de sağlıklı, sağlam, olgun, tatlı, iyi nitelikli, güzel özellikli olmalıdır. Ailede herkes birbirinin hak, hukukuna saygılı olmalı. Aile kutsal kavramı dışına çıkmamalı. Ailede şiddet, anarşi, terör, öküz gibi davranma olmamalı.

Aile; “sahip olduğumuz dini, tarihi, kültürel değerlerin ürünüdür. Evlilikte din, iman, ilim, güzel ahlak, edep, hayâ, terbiye, olgunluk, hoşgörü, anlayış, iffet, namus, ırz gibi yüce değerler olmalı. Ailede değerler olmazsa; ailede olmaz!” Ailede çocuk yetiştirmesinde; ilmi, insani, ahlakı, İslam’ı değerler olmazsa, olmaz. Ailede eğitilmeyen çocuklar, başka yerlerde eğitilemezler. Okul, cami, dernek, vakıf, dergâh aile eğitimini veremez. Herkes kendine ait olan eğitimi, ahlakı, terbiyeyi, görgüyü verir.

 Evli çiftlerin her biri kendi görev, ödev, yükümlülük, sorumluluklarını bilip, yerine getirmeli. Öyle “ben özgürüm, ben bağımsızım, ben istediğimi yaparım. Hayatıma kimse karışamaz,” demekle evlilik yürümez! Birey, aile kurumu ile kimlik kazanır ve toplumda saygın yere yükselir. Birey, aile ile toplumu, devleti oluşturur.

Geleceğimiz çocuklardır. Çocuk ailede yetişir, büyür, olgunlaşır. Bendeniz ve eğitimci öğretmen meslektaş arkadaşlarım, aile terbiyesi almayan öğrencilerle başa çıkamamaktadır! Ailede güzel ahlak, edep, terbiye verilmemiş ise, okulda da verilememektedir. Asi, haylaz, söz dinlemeyen, saygısız bir çocuk olmaktadır! “Eğitim mutlaka ailede başlar. Okulda, toplumda devam eder,” diyoruz.

Aile yaygın eğitime, öğretime alınmalı, diyeceğim ama devletin uyguladığı; feminist, bozuk, bozguncu anlayış ile aile kurumu devam etmez! Sosyal medya, basın, sinema ve televizyondaki filmlerde; anormal, hayâsız, edepsiz, şiddetçi, sapkın,  sorumsuz, öküz gibi bağıran, eşek gibi zırlayan tiplemelerle evlilik devam etmez! Bozuk bir kişinin ve de kurumun güzel değerler kazandırması beklenmez.  “Evlilerde özel hayat, özel hayatıma kimse karışamaz, söylemi olmaz.” Eşler birbirinden sorumludur. Birbirine bağlıdır. Birbirinin kollayıcısı, güvencesi, arkadaşı, dostudur.

Evlilerde özel hayat birliktedir. Mahremiyet vardır. Aile içindeki sır, gizli olaylar ortalığa dökülmez. Aile hayatını bozacak; söz ve davranışlardan sakınılır. “Aile içine, evlilerin en yakınları bile burnunu sokmamalı. Fitne, fesat, nifak, bozgunculuk yapmamalı.” Aile, diğer ailelerle, komşularla, akrabalarla iyi geçinmeli. Fitne, fesatçılardan uzak durmalı. Evli çitler, ilmin faziletlerini, aile hukukunu, dini hükümleri bilerek, yaşamalı. Cahil, cühela olmamalı. Aile okuryazarı olmalı. Hukuk okuryazarı olmalı. İş hayatını bilmeli. Kişi haklarını bilmeli. Aile yaşam becerilerini bilmeli. Evliliğe tam hazır olmalı. “Erken yaşta evlenme olmamalı. Kız ve erkekler, ergin olduğunda değil reşit olduğunda evlenmeli.” Çok çocuklu olmamalı. Çok eşli olmamalı. Kadınlar, çok eşliliğe fırsat ve olanak tanımamalı. Devletimiz şu anda buna göz yummaktadır! Yapılan tüm yanlışlıkların, olayların, olguların bedelini; yanlış yapmayanlar ödemektedir.

Evlilikte, ailede şiddet olmamalı. Şiddete götüren yolda olmamalı. Şiddet; insanlık onurunu zedeleyen, insanlık suçudur.  Şiddet; aptalca, manyakça, dengesiz, ölçüsüz, sapkın bir vahşi harekettir. Fiziksel ve psikolojik şiddet yaşamın hiçbir alanında asla olmamalı. Ailede, okulda, camide, sokakta olmamalı. Şiddet yapanlar; dengesiz, sağlıksız, anormal davranışlıdır. Şiddet gösterende, sağlık sorunu, psikolojik hastalık, akılsız davranış, zekâyı doğru kullanamama vardır. Sorun vardır. Sorun, sağlık ve eğitim ile mutlaka giderilmelidir. Tedavi edilmelidir. Bu manyaklardan eğitimci, öğretmen, imam, koca, kadın, evlilik, akademisyen yapılmamalı. Zaten bu sapkın, şiddetçi hareket gösterenleri devlet görevden açığa almakta, yargılatmaktadır.

İnsan, ekonomik, psikolojik, iş hayatında normal koşullarda çalışmalı. Yorgun, dargın, ezilmiş, bozulmuş, kızgın, bedensel arızalı, pis düşünceli, cinsel yetersiz olmamalı. Bir arıza, hastalık varsa mutlaka tedavi yapılmalı. Eşler eğitimli, ilimli, meslekli, sanatlı, işli, çalışan olmalı. “Ekonomik harcama yapmalı. Zevk, keyif, nefis tatmin için harcama yapmamalı. Ülkemizdeki insanların 525 milyar lira bankalarda borcu var. 20 milyar lirası ödenemediğinden, takibe alınmış. Ama her dini bayramda, okul tatillerinde 10- 12 milyon kişi, 6 taksitli tatil yapmaktadır. Yemekleri restoranlarda yemektedir. Sonrada ekonomik nedenlerle eşler boşanmaktadır!”

Eşler abartılı, yalan, kötü, çirkin, zarar verici, korkutucu konuşmamalı. Eylemde bulunmamalı. Cinsel performans olmalı. Eşler birbirine sadık, bağlı, sadakatli olmalı. Başkalarında gözü olmamalı. Başkaları ile kırıştırmamalı. Flört yapmamalı. Gönül kaptırmamalı. “Boşanmaların kadınlarda %35 kadarı iffetsizlik,%35 kadarı da sorumsuz hareket etmekten kaynaklanmaktadır. TÜİK istatistik verilerine göre, kadınlar; erkeklerden daha çok hastalıklı anlayış ile hareket etmektedir!” Kadın, erkek aklını başına toplamalı. Nefsine uyup, manyakça hareket etmemeli.  Aklı; doğru bilgi, güzel ahlak, edep, hayâ, olgunlukla işletmeli. Kur’ân’ı kılavuz etmeli. Peygamberimizi örnek almalı. Felsefi ve ideolojik sapkınlıklardan uzak durmalı. İnsanlar, sapkınların etkisi ile çok kötü duruma doğru hızla gitmektedir! Akıl, fikir, ilim, hayâ, edep, güzel ahlak ile hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet içinde huzurlu ve mutlu yaşamak hedef edinilmeli.

Evli çiftler, aile planlaması yapmalı. Bakabileceği, yetiştirebileceği; iş, meslek, ilim sahibi yapabileceği kadar çocuk yapmalı. Bugün, çok çocuklu, eğitimsiz, işsiz, topraksız aileler, en çok çocuk yapmaktadır! “Yanı bu tip aileler, sadece çocuk yapmasını, doğurmasını becermektedir. Bakma, yetiştirme konusunda sıfırın altında ekside kalmaktadırlar. İnsanlığın başına da çeşitli nedenlerle bela olmaktadırlar.”

Evlilik, sevgi, saygı, aşk, güven, birlik, beraberlik, koruma, merhamet, acıma, şefkat, müşfiklik üzerine kurulmalı. Öyle nefret, kızgınlık, öfke, suçlama, aşağılama, kırma, hakaret, yıkıcılık, yıpratma asla olmamalı. Olursa, aile devam etmez! Huzur, mutluluk sağlanamaz. Öyle küslük, dargınlık, şikâyet, çekişme, itaatsizlik olmamalı.

Eşler birbirine zaman ayırmalı. İyi dost, arkadaş olmalı. Birbirine bağlı olmalı. Sürekli sevgi, saygı, aşk, aile hayatı olmalı. “En azından bazı kuş ve hayvanlardan bile ders ve ibret almalı.” İyi aile örneklerini örnek almalı. Ağzınıza geleni eşinize söylerseniz, tam bir mankut aptal, salak yığını durumuna düşersiniz. Akıllı davranmalı. Eşinize aşkım, bir tanem, sevgilim, seni seviyorum, demeli. Hediye almalı. Sürpriz yapmalı. Estetik, harika, harikulade davranmalı. Çiçek, parfüm, giysi, ayakkabı gibi hoşuna giden hediyeler almalı. “Eşe alınanı beğenip, teşekkür etmeli. Bu da ne idi dememeli.” Eşe dokunmalı. Sevgi, saygı, aşk ile dokunmalı. Hayata değer katmalı. Ailece bir gezi, yemek yemeli. Ama bu durumu alışkanlık yapmamalı. Geliri az, harcaması çok olanların aileleri dağılmaktadır!

Eşinizi anlamalısınız. Öyle hanzo gibi davranmamalı. Olumlu mesajlar vermeli. Minnettarlık ifade etmeli. Teşekkür etmeli. Eşe her yönü ile destek olmalı. Sempatik, estetik, harika, harikulade, şahane davranmasını becermeli. Sevgi, şefkat esas olmalı. Takdir etmeli. “Başkalarının yanında övmeli. Dert yanmamalı. Şikâyetçi olmamalı. Kötü duruma da düşmemeli. Eşin, anne ve babasını, kardeşlerini yermemeli. Doğduğu yerleri kötülememeli. Huzur içinde mutlu yaşamanın yollarını kendi aklınızla, ilimle bulmalı. Aşk bitti, boşanalım, dememeli.” “Evlenme, boşanma için yapılmaz. Birlikte evli olmak için yapılır. Çocuklar ortada bırakılmaz.” Yavrularını sırtlanlar bile, kurtlar bile, köpekler bile, ördekler bile ortada bırakmamaktadır. “Belgesel çok iliyorum. Hayvanlardan pek çok insanın ders ve ibret alacağı çok konu vardır. Doğaya, çevreye, dünya varlıklarına ibretle bakınız ve gözlemleyiniz.”

“Evliliğe hazır olmadan, evlenmemeli. Her yönü ile hazır olmalı. Yaş, olgunluk, bilgi, birikim, iş, maddi kazanç, sağlık, eğitim, öğretim, yeterli kültür, birikim olmalı. Üniversite bitirilmeli. Eğitim tamamlanmalı. İş bulunmalı. Aile geçimi sağlanacak duruma gelmeli. Eşler birlikte yaşama olgunluğuna gelmeli. Birlikte yaşamayı öğrenmeli. Anne ve baba olmaya hazır olmalı. Sorun, problem çözme becerilerini geliştirmeli. Evlilik, beştaş, yakan top, saklambaç, birdirbir oynamak değildir.”

“Evliler, samimi olmalı. Gençken, başkaları ile flört yapma, sevgililer edinme, gezip- tozma, birlikte olma, ruhu karartma, bedeni bozma, ahlaken ve bedenen bozulma içinde olmamalı. Eğer böyle bir durum olursa, evlendikten sonrada, büyük çoğunluk ahlaksızlığını devam ettirmektedir. Gençlik çağı olsun, evlilik çağı olsun; İslam onur ve ahlakı ile geçirilmeli.”

Evliler, iletişim, sorun çözme, evlilikte görevini tam yapma, bütçe yönetimi, cinsel yaşam, ebeveynlerle iletişim ve diyalog kurmasını bilmeli. “Senin anneni istemem. Hısım ve akrabanlar gelmesin, dememeli. Eğer hısımları dost edinmesen, onlarda hainlik eder. Bal arılarının bulunduğu kovana eşek arıları gibi girerler! Depresyona sokarlar. İşi allak bullak yaparlar! Huzur vermezler! Düştüğünde kaldırmazlar. Sahip çıkmazlar. Yardımcı olmazlar. Düşmeyen, kalkmayan, bir olan Allah’tır. İnsan düşer. Düştüğü yerden de kalkamayabilir. İşte o zaman kaldırmak için dosta, akrabaya gereksinim vardır. İnsan samimi dost ve akrabaları ile huzurlu, mutlu yaşar. Hayatı paylaşarak dertleri azaltır. Mutlulukları artırır. Huzur içinde rahat olur. Bencil, hodkâm, sadist, büyüklenen, kimseyi beğenmeyen olmamalı. Alçak gönüllü, ağırbaşlı, centilmen olmalı. İnsan canlısı, sevecen, babacan olmalı. “İnsan isterse, dünyanın en iyi insanı olabilir. İstediğinde en kötü insanı da olabilir. Hayata güzel duygu, iyi niyet, doğru- yararlı düşünce ile bakıp; en hayırlı, şahane, önemli, değerli davranışlarda bulunmalı. Hayvanlaşmamalı!

“Kız ve kadınların, erkek arkadaşı olmamalı.” “ Erkeklerinde, kız ve kadın arkadaşları olmamalı.” Bu sözüme; olur mu, öyle şey! Diyenler, olacaktır. İtiraz edenler, olacaktır. Karşı cinsten arkadaş edinenlerin, sonlarını gözlemleyip, değerlendirsinler. “Erkekler, kendilerini horoz sanmaktadır. Kadınları tavuk olarak görmektedirler!” “Yanlış başlayan işler, yanlış sonuçlar vermektedir!” Daha çok kadınları tuzağa düşmektedir. TÜİK istatistikleri bunu göstermektedir. “Kadınlar tuzağa düşürülüp, nefsi amaçlar, maddi kazançlar için kullanılmaktadır.” “ Ya da kadınlar, erkekleri tuzağa düşürmektedir.”Aileler parçalanmakta, kan akmakta, çocuklar olorta yerde bırakılmaktadır.

“Günümüzden 45- 50 yıl önce hiçbir çiftin boşandığını görmedim, duymadım. Ama şimdi köy, mahalle, kentte, ailelerin %30’u boşanmaktadır. Yanı her yıl 550 bin kadar evlenme olurken, 143 bini aşkın çifte boşanmaktadır. 120 bin çocuk ortada kalmaktadır. Bu durum hızla her yıl artmaktadır!

Eşler arasında sevgi, saygı, yakınlık, romantizm, çatışma, eğlenme, saygı; zaman içinde veya bazen azalabilir. İnsan her zaman bir olmaz. İnsan değişkendir. Olaylardan, durumdan etkilenebilir. Durumu düzeltmeye çalışmalı. Yükseltme yapmaya çalışmalı.

Eşler sorumsuz davranmamalı. Alkol, bağımlılık yapan madde, kumar, eğlence, duygusal istismar, gerçek dışı aşırı beklentiler, gözün başkalarında olması, cinsel sorunlar olmamalı. Olursa, mutlaka tedavi yapılmalı.

Eşler, bilgi ve akıl ile iyi geçinmeli. Bunun için; eşlerin birbirine bağlılığı, güven, sadakat, özen, sabır, sevgi, saygı, itaat, şefkat, merhamet, anlayış, hoşgörü, fedakârlık, vefa, affedicilik, sorumluluk esas, asıl olmalı. Bunlar olmazsa, olmazlardır.

Ailede gerekirse anne ve baba birlikte çalışmalı. Babanın geliri yetersiz ise annede katkı vermeli. Ekonomik harcamalı. “Çocukların bakımı emin ellerde olmalı. Piyasada pek çok manyaklaşmış kadın vardır! Onlara düşenler, çocuklarına işkence yaptırmaktadır!” Kararlar ortak verilmeli. Annenin kararı, düşüncesi mutlaka alınmalı. Ben yaptım, oldu, dememeli. Kadın deyip, geçmemeli. Ülkelerin bazılarını kadınlar yönetmektedir.

2019 yılında RTÜK denilen, “Radyo Televizyon Üst Kuruluna,” “şiddet” içerikli 60 bin şikâyette bulunuldu. Ama bu şikâyetler hiç dikkate alınmıyor. Alınsa, 6 milyon bile şikâyet olur. Demokrasi hikâye, devlet bildiğini okuyor. “Devletler, şer güçlerin elleri, direktifleri ile yönetiliyor.”

“ABD’den sonra en çok “televizyon dizi filmi çeken ve satan ülkeyiz.” Bu satıştan, yılda 350 milyon lira kazanıyormuşuz. Çekilen ve satılan dizi filmlerinden olsun, sinema filmlerinden olsun, inanın bir tane gerçek, yararlı, doğru- dürüst film yoktur.” “ Bir de ülkemizin nüfusu 2019 yılında 82 milyondur. 77 milyon insanımız internet, sosyal medya kullanıyor. Yanı bu pislikleri videodan ve de canlı izliyor. Her pisliğe ulaşıyor. Eğitim, öğretim, öğrenme amaçlı kullananların sayısı, belki %1 olabilir.”

Modern hayatta kadın ile erkekler aynı yerde, aynı mekânda, ortamda, birlikte, beraber; gece- gündüz çalışmaktadır. 24 saat beraber mesai bile yaptıkları olmaktadırlar.  Mesaiye giderken, erkek ve kadınlar alabildiğine sürülür, kurulur, boyanır, badana olur! Her iki cins de kendini beğendirme çabasındadır. İşi alabildiğine abartırlar. Aldıkları aylığın yarısına yakınını süslenmeye harcarlar. Günlük tıraş olurlar. Makyaj yaparlar. Takım elbise giyerler. Kuşlar, hayvanlar bile kur yaparken, insan bu! Nefse uymadan, pek çoğu duramamaktadır. Herkes kendi evine geldiğinde, makyajları bozarlar. Takım elbiseleri çıkarırlar. Eşofman veya pijamalarını giyerler. “Sözümüz hak edene, haksızlık yapanadır. Sonunda, bu dünya etme – bulma dünyasıdır. Eden- bulur, bulmaktadır! Bunları her gün onlarcasını radyo, televizyon, sosyal medya, basılı yazılı gazetede izliyoruz.”

Çalışma hayatında mahremiyet kolay korunamaz. İnsanlar eşlerinde bulamadıklarını, burada karşı cinste bulmaya çalışırlar. İşte Batı toplumlarında %50- 70 oranında boşanmalar artarken, bizde de %30’a ulaşmış durumdadır. Toplumları izlemeli. Sorun olanlar giderilmeli. Her sorunun mutlaka bir çözümü, çaresi vardır. Bunu da unutmamalı. Bu dünyada rahat, kolay, sağlıklı, huzurlu, mutlu yaşamak; sapık felsefi akımlar, bozuk ve sapkın ideolojiler yüzünden gittikçe daha da kötüleşmektedir. Sapkınlar birbirini ve herkesi yok etmeye çalışmaktadır. Bize düşen görev; iyileştirmeye çalışmaktır. Kötülükleri azaltmaya devam etmektir. ( Devamı gelecek yazımızda sürecektir)