21. yüz yılın en tehlikeli gelişmelerinden biriside başta genç nüfus olmak üzere, bütün dünyayı kuşatan sanal âlemdeki gelişmelerdir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, insanların hayata bakış açısı da değişiyor. Özellikle internet kullanımı, bilgiye kolay yoldan erişim şansı, insanların hayatlarını geliştirmekle birlikte bir o kadar da köreltiyor. Tek bir tuşla yeni, yeni arkadaşlıklar, ekonomi noktasından internet üzerinden yapılan alışverişler, ödenen faturalar, verilen yemek siparişler vs. gibi yüzlerce işlemler ve isteklerimiz, hayatımızın hep bir ‘tık’ önünde.

Tüm bu gelişmelerin ve kolaylaştırıcı etkilerin artışıyla, insan ilişkileri ciddi yaralar almakta. Özellikle günümüzün yaygın olarak kullanılan sosyal paylaşım siteleri sayesinde insanlar sosyalleştiğini düşünürken, aslında asosyalliğe doğru adım atıyorlar, farkında değiller. Gittikleri yerlerden, yanında bulunan kişilere, yedikleri yemeklerden, yaptıkları işlere kadar birçok şeyi insanlarla paylaşma içgüdüsüyle hareket etmeye başladılar. İstemsiz bir şekilde, güncelledikleri durumların ‘beğenilme arzusuyla yanıp tutuştular. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki; sosyal paylaşım siteleri aslında insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor.

Sanal Âlemdeki gelişmelerle ilgili konferans veren,  19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi ve “Gençlik ve Kültürel Mirasımız Uluslararası Kongresi” Başkanı Doç. Dr. Bekir Şişman, önümüzdeki çeyrek yüzyılda Türkiye’nin en önemli meselelerinden birinin “Gençlik Problemi” olacağını belirtti.

Yapılan kongrede sunulan bildiriler Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yardımıyla kitaplaştırıldı. Bu kitabın tanıtımı sebebiyle konuşan Bekir Şişman şöyle dedi:
“Bir taraftan iyi eğitim görmüş, ilkeli, sorumluluk bilinci taşıyan idealist bir gençliğin yetiştiğini görüyoruz.

Diğer taraftan da sanal dünyanın esiri olmuş, uyuşturucu müptelâsı, işsiz ve iş eğitimsiz, başıboş, rahatına düşkün, istekleri bitmeyen, tatminsiz, maneviyattan uzak, yabancı kültürlerin tesirinde kalmış, kimlik ve kişilik problemi yaşayan bir gençliğin yetiştiğini görüyoruz. Bu problemli gençler; kimi zaman sokakta, okulda, evde, stadyumda terör estiriyor ve eğitimli insanlarımızı da tehdit ediyor. Eğer bizler kimliğimizi ve benliğimizi sağlam kuşaklar üzerinden gelecek nesle aktarmak ve dünya ile her konuda rekabet içerisinde var olma idealimizi gerçekleştirmek istiyorsak; önceliğimiz bu rekabeti bir vecd ve iman ile sürdürebilecek sağlam karakterli vatan evlatları yetiştirmek olacaktır. Bu vatan evlatları ancak kültürel miraslarına sâhip çıkarak hayatta kendileri olarak kalabileceklerini de bilmelidirler.

Gençleri koruyup kollamak bir nevi çağa hazırlamak, çağın teknolojilerine hazırlamakla olur. Gençlerimizi milli kültür politikalarıyla belirlenmiş ilkeler doğrultusunda kendi kültürüyle barışık olarak hayata hazırlamalıyız. Eğitim; kültürün öğrenilmesini ve aktarılmasını sağlar. Önce elbette ahlâk ve maneviyat diyoruz. Bu sebeple gençlerin milletin manevi değerleriyle barışık olarak ve bu değerlerden beslenerek hayata hazırlanmaları ailelerin ve eğitimcilerin omuzlarına yüklenmiş bir sorumluluktur.” Kaynak: İHA