Vücut, akıl, düşünce, eylemler sağlıklı olmalı

Abone Ol

Bedenimizi, vücut bölümlerini, vücut organlarını, duyu organlarını, sindirim sistemi, solunum sistemi, sinir sistemi, kalp ve damar sağlığını; sağlıklı, sağlam tutmak için, bilimsel ve dinsel ilkelere uyarak yaşamalıyız. Her vücut bölümünü ve vücut organını sağlıklı tutmalıyız. Hastalandığımızda da en iyi şekilde tedavi olmalıyız.

Kalp ve damar sağlığı için beslenme ve vücudumuza uygun bilimsel sürekli spor yapma çok önemlidir. Akdeniz diyetindeki, kalp- damar dostu olan gıdalarla beslenmeliyiz. Kan yağlarını olması gereken düzeyde tutmalıyız. Gıdalardan beslenirken şu ilkeye dikkat etmeliyiz: “ Yeterli, dengeli, sağlıklı, taze ve dengeli beslenmeliyiz.”

Öncelikle sağlıklı balık tüketmeliyiz. Ama pişirirken de, sağlık kurallarına uymalıyız. Omega 3 bakımından zengin olan, sağlıklı balık tüketmeliyiz. Yeşil yapraklı sebzeler tüketmeliyiz. Tam tahıllar tüketmeliyiz. Ceviz, fındık ve kuruyemiş tüketmeliyiz. Baklagiller, domates, Bitter çikolata, sarımsak, soğan, meyve, yemiş, Sızma zeytinyağı tüketmeliyiz. Ama aşırılık, gerilik ve sıkça yeme içinde olmamalıyız. Her şeyin sürekli yenmesi, aşırı tüketilmesi zararlıdır. Şeker – diyabet hastası isek, tatlılardan sakınmalıyız. Kalp- damar sağlığı için yağlı, unlu, kızartmalı ürünlerden kaçınmalıyız. Sporu mutlaka düzenli yapmalıyız. Spor yapmadan önce bir sağlık kontrolü yaptırmalıyız.

Sağlığımız konusunda bilimsel dergiler okumalı, sohbetler dinlemeliyiz. Kendimizi yetiştirmeliyiz. Uzman kişilerin yazdığı kitapları okumalı. Konuşmalarını dinlemeli. Önerilere uymalıyız.

İlaçları kullanırken, doktor önerilerine dikkat etmeliyiz. Bitki çaylarını çokça kullanmamalıyız. Bitki çaylarında yararlı mineraller olduğu gibi zararlı mineraller, maddelerde vardır.

Baş ağrısına anason iyi gelmektedir.

Burun akıntısına Frenk üzümü suyu ile geliyor.

Uykusuzluğa lavanta iyi gelmektedir.

Boğaz ağrısına Ahududu iyi gelir.

Kuru öksürüğe Bal ve Yumurta Sarısı iyi geliyor.

Bebekleri ve çocukları çok sağlıklı beslenmeliyiz ki; zekâ, beden, vücut sağlıkları iyi olsun. Bebekler için Probiyotik çok önemlidir. Bağırsakların iyi çalışmasına yardımcı olur. Bağırsakların iyi çalışması, vücudu sağlıklı yapar. Bebeklerde ek gıdaya geçerken; Türk mutfağından yararlanmalıyız. Hazır yiyeceklerden kaçınmalıyız. Probiyotik olarak zengin olan taze ve doğal yoğurt yedirmeliyiz. B12, B6 bakımından zengin olan sağlıklı, ev yapımı yoğurt yedirmeliyiz. Elma suyu değil, püresini yedirmeyi tercih etmeliyiz. Elma yetiştirmede Yalova- Altınova’da 17 kez zirai ilaç – zehir kullanılmaktadır. İlaç kullanılmayan elmalardan püre yapmalıyız.

Yoğurt ile muz karışımını kendimiz yapmalıyız. Marketlerde satılanlardan almamalıyız. Her zaman kendimiz doğal, taze, sağlıklı olanını tercih etmeliyiz.

Yoğurt ile çilek karışımını da bizler doğal olarak yapmalıyız. Çilek en çok C vitamini bulunduran meyvedir.

Öncelikle ebeveynler; anne ve babalar, nine ve dedeler sağlıklı olmalı. Sağlıklı bir soydan dünyaya gelen bebekler olmalı. Atalarımız sağlıklı değilse; bebekler, çocuklarda sağlıklı olmaz. Ülkemizde 2023 tarihi itibarıyla 525 bin çocuk “özel eğitimli okullarda” okumaktadır. Yanı 525 bin çocuk normal bedene, akla, zekâya sahip değildir. Bir de bu 525 binin dışında, normal okullarda bile; sınıflarda “kaynaştırma öğrencisi” diye olan çocuklar vardır.

Sağlığa zararlı madde kullanırsan; haram, mekruh olan madde kullanırsan, genler, DNA bozulur. Vücut sağlığını yitirir. Sağlığa zararlı sigara kullanmak, sağlığa zararlı alkol, içki kullanmak, sağlık için çok tehlikeli uyuşturucu- bağımlılık yapan madde kullanmak, sağlıksız ortamlarda çalışmak ve yaşamak; hem ebeveyni sağlıksız yapar. Hasta yapar. Sağlıksız olan ebeveynden, sağlıksız bebekler doğar. Bu bebeklere, çocuklara olan çok büyük haksızlıktır.

Atalarımız der ki, bir çocuktaki bozukluk, 7 ata öncesine kadar dayanır. Hatta binlerce yıl geriye gidebilir. Zira bizler bugün hala Âdem as. Babanın genlerini taşımaktayız.

Bebekler doğduğunda, çocuklarımız olduğunda, geniş kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçirmeli. Sürekli sağlık kontrolleri yapılmalı. Şeker- diyabet hastası çocuklar vardır. Hatta yetişkinler bile diyabet- şeker hastası olduğunu bilmediği oluyor.

Ben 1990 yılından beri çok doktora giden insanım. Kalp- damar rahatsızlığım nedeniyle sürekli kan değerlerime baktırırım. Böyle olmasına rağmen şeker hastası olduğumu bilmiyordum. 2014 yılında Yalova Devlet Hastanesi’nde prostat ameliyatı olmak için gitmiştim. Kan değerlerime baktılar. Şekerim en fazla 110 olması lazım iken, 417 çıktı. Bir yanlışlık olabilir, dedim. Tekrar kan değerlerime baktırdım. Yine aynı çıktı. Şekeri kontrol altın aldıktan sonra ameliyat ettiler.

Geçen gün eczaneden ilaç olan bir kişinin parmakları sargılı idi. Nedenini sordum. Şekerden parmaklarım derin yara oldu, dedi. Şekerinin olduğunu bilmediğini anlattı. Sağlık konusunda da bilgili birikimli bilinçli duyarlı olmalı. Bunu çocuklarımız içinde aynen yapmalı. Ama doktoru ve sağlık personelini tanımalıyız. Birkaç gün önce bir özel diş kliniğinde 5 yaşındaki çocuğa diş dolgusu ve diş çekimi yaptılar. Çocuk öldü! Operasyon yapan doktor değil, temizlik işçisiymişti! Bu gibi olaylar çok olmaktadır.  Dikkatli, uyanık, araştırmacı olmalı. Bilmeden iş yapmamalı, yaptırmamalı.

Ülkemizde aileler çocuk yapıyor ama bakımını pek bilmiyor. Çocuklar,  İlkokula başlıyor. Bir göz görme ve kulak işitme testinden geçirilmiyor. Bir şeker- diyabet kontrolü yapılmıyor. Oysa şeker hastalığı tüm organları iflas ettirir, bozar, kullanılmaz hale getirir. Önce gözü, kalbi, damarları bozar ve bozmayı sürdürür.

Çocuk çok sık su içiyorsa, iştahı olmasına rağmen kilo kaybı oluyorsa, pek sık tuvalete çiş etmeye gidiyorsa, sürekli halsiz ve yorgunsa, bir şeker hastalığı olabilir. Böyle durumlarda insüline, beslenmesine, egzersiz yapmasına, sağlıklı ve dengeli, yeterli ve de doğal beslenmesine dikkat etmeli. Hazır gıda, tatlı, ballı gıda vermemeli. Hem ebeveyn olarak kendimize, çocuklarımıza özenle, bilinçle bakmalı. Evimize muhakkak bir tansiyon ölçme cihazı ve şeker ölçme cihazı olmalı. Şeker hastalığı tansiyonu da artırır. Şekeri düşürmeden, tansiyonu düşüremezsiniz. İster kent içinde yaşayalım, ister kırsalda yaşayalım. Şeker düşürücü insülinler ve de tansiyon düşürücü farklı haplar, ilaçlar bulunduralım. Hastaneye gitme fırsatı olmadan, pek çok insanımız yüksek tansiyondan ya felç- inme oluyor ya da yaşamını yitiriyor. Bizim evde bunların ikisi de vardır.

Vücudunuzda ödem varsa, dikkatli ve bilinçli beslenmeli, yaşamalısınız. Hareket edemeyen insanlar, hayvanlar ölür! Hareket yaşamayı sağlar. Düzenli spor, egzersiz yapmalı. Spor, hareket yaparsak, Lenf sistemi vücuttaki fazla sıvıları atar. Hareket edilmezse, Lenf dolaşımını azaltarak, ödeme neden olmaktadır. Bunun için kendimize uygun düzenli spor, hareket, egzersiz yapmalıyız. Bazı romatizma, ağrı kesici ve tansiyon ilaçları ödeme neden olabilir. İlaçları doktor kontrolünde gözden geçirmeli. Doktor ilaç değiştirebilir.

Kadınların adet dönemlerinde ödem artıyor. Bunun nedeni; vücuttaki hormonların farklılaşmasıdır. Bu dönemde tuz ve karbon hidratlardan uzak durmalı. Tuz ve karbonhidratlar azaltılmalı.

Kiraz, ananas, kayısı, maydanoz, salatalık vücuttaki, su atıcı özelliği olan besinlerdir.

Yoğurt ve kefir vücuttaki suyu atan, ödemi azaltan besinlerdir. Kalsiyum yönü ile zengin olan bu besinler vücutta mineral dengesini sağlar.

Vücuttaki suyu azaltıcı özelliği olan sağlıklı su içmektir. Sağlıklı suyu, herkes kendine uygun şekilde, günde 2- 2,5 litre içmelidir.

Otuz yıllık öğretmenliğim esnasında, öğrencilerde gördüğüm en çok rahatsızlık; karın ağrısıdır. Karnı ağrıyan çocuk bana gelirdi. Bende onlara su bardağına, ılık su koyardım. Ilık suya şeker koyup, karıştırıp, öğrenciye içirirdim. Karın ağrıları giderdi. “Peygamberimiz ise hadisi şeriflerinde; ılık suya bal koyup, içirin, buyuruyor.” Biz bal bulamadığımızdan şeker koyardık. 

Okulda, işyerlerinde olsun, evde olsun mutlaka ecza dolabı olmalıdır.

Yangın söndürme cihazı olmalıdır.

Çocuklara iman, İslam anlatılırken, kendimiz en güzel örnek olmalı. Şirkin her çeşidinden kaçınma, sakınma anlatılmalı.

İmanlı ve İslamlı olan kişilerde dünya ve ahirette korku, eziyet yoktur. İyilik edenlere karşılık olarak ödül, kötülük edenlere, karşılık olarak; yaptıklarının karşılığı verilecektir. Bu akıldan çıkarılmamalı.

Allah’a ve hak dini olan İslam dinine isyan edenlerin, iki âlemde huzur ve mutluluk görmeyecektir. İnsanlara, varlıklara ve Allah’a karşı haksızlık edenler, sınırı aşanlar, yaptıkları zalimliğin, haksızlığın cezasını mutlaka görecektir.

İslam dininde hem maddi temizlik hem de manevi temizlik en başta gelen esastır. Maddi, manevi temizlik olmadan hiçbir ibadet yapılmaz. Günümüzde yüzlerce hastalığın başlıca nedeni; temiz olmamaktır. Bakteri, virüs, mikroplar temiz olmayan ortamda ve insanda ürer ve çoğalır. Yaşamı sonlandırır!

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Temizlik imanın yarısıdır.”

Allah cc. Furkan suresi 73. Ayetinde mealen buyuruyor: “ Yine anılan o iyi kullar, asılsız şeylere şahitlik- tanıklık etmezler; boş ve manasız- anlamsız davranışlarla karşılaştıklarında, onurluca çekip, giderler.”

Sağlıklı yaşamak için temizliğe, hijyene de çok önem vermeli. El, yüz, ağız, diş, giyecek, ev, çevre, hava derken, yaşadığımız alan çok çok temiz, hijyen olmalı. Sağlıksız işlerde ve yerde çalışmamalı. Kimyasal ürün üretilen yerlerde, lastik üretimi, naylon üretimi, kartonpiyer üretilen yerlerde çalışmamalı. Alçı üreten yerlerde çalışmamalı. Dumanlı yerlerde, tozlu, havasız yerlerde, sigara içilen yerlerde çalışmamalı. Pas silen yerlerde, toz çıkarak yerlerde, tekstilde- kimyasal kullanılan yerlerde çalışmamalı. Herkes sağlığına dikkat ederse, bu gibi yerler işletme yapılmaz. Ürünlerde satılmaz. Demiştim ya! Ben kalp- damar hastalığım nedeniyle hastanelere çok giden insanım. On iki farklı hastaneye gitmişim. Bu gibi yerlerde çalışan gençler bile sağlığını yitirmişti. Alçıdan kartonpiyer üretilen yerde çalışan bir gencin akciğerleri taşlaşmıştı. Doktor, gencin babasına şöyle dedi: “Oğlunuz sadece akciğer nakli ile sağlığına kavuşabilir.” İşte bu gibi durumlara düşmemek için çok bilgili, bilinçli, duyarlı, sağlığı önemseyen olmalıyız.

Bu yazımı bitirmiştim ki, bende Akciğer enfeksiyonundan- yangı- iltihaptan 5 gün acile gitmek zorunda kaldım. Sonrada 5 günde yataklı tedavi gördüm. İlaçlarımı alarak, taburcu oldum. Elhamdülillah şimdi iyiyim. Enfeksiyon vücut sağlığı için büyük tehlikedir. Mutlaka yatarak tedavi görülmelidir. Sağlık konusunda hiçbir sorun es geçilmemeli. Önemsenip, en iyi şekilde iyileşme tedavisi görülmeli.