Alak süresi 1- 5. Ayet: “Yaratan Rabbi’nin adı ile oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti.”

Hicr süresi 94. Ayet: “ Sana emredileni açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir.”

Şuara suresi 214. Ayet: “ (Önce) en yakın akrabanı uyar.”

Hadis-i şerif: “ Güneş’i sağ elime, Ay’ı sol elime verseler, Allah bu dini üstün kılıncaya kadar veya ben ölünceye kadar bu davadan vazgeçmeyeceğim.”

“Lütfen! Peygamberimizin Veda Hutbesi’ni okur musunuz?”

Teğabün süresi 3. Ayet:  “(Allah) Gökleri ve yeri hak ve hikmetle uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı.”

Tin süresi 4. Ayet: “ Biz, insanı en güzel şekilde yarattık.”

Hadisi şerif: “ Allah güzeldir, güzel olanı sever. Allah temizdir, temiz olanı sever.  Allah merhametlidir, merhameti sever. Cömerttir, cömertliği sever.”

İsra süresi 53. Ayet: “ İnançlı kullarıma söyle, en güzel şekilde konuşsunlar. Doğrusu şeytan aralarını bozmak ister…”

Fussilet süresi 34. Ayet: “ … (Sen, kötülüğü ) en güzel olan şeyle sav; o zaman (bakarsın ki,) seninle arasında düşmanlık olan kimse,  sıcak bir dost oluvermiş.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Güzel ve yumuşak söz söylemek sadakadır.”

“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”

“Bir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz.”

“İnsanların en hayırlısı, onlara en yararlı olandır.”

“Allah cc. , sizden birinizin yaptığı işi ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.”

“ Hayâ imandandır. İman edenin yeri ise cennettir. Kötü ve edebe aykırı söz, kötü söz söylemek, insanları rahatsız edip, incitir. İnsanları rahatsız edip, incitenin yeri ise cehennemdir.”

“ Edepten yoksunluk ve çirkin söz girdiği varlığı çirkinleştirir. Hayâ ise girdiği varlığı güzelleştirir.”

“Çalışıp, helalinden kazanan, Allah’ın sevgili kuludur.”

“Yapılan işler niyetlere göre değerlendirilir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.”

“İlim= bilim= bilgi öğrenmek, kadın, erkek her Müslüman’a farzdır.”

O, Allah Teâlâ, birbirine karşı alçak gönüllük ediniz ki, hiç kimse, hiç kimseye üstünlük taslamasın, diye bana vahyeti.”

Furkan süresi 63. Ayet: “ Rahman’ın kulları, yeryüzünde ağırbaşlı ve alçak gönüllükle yürüyen kimselerdir. Cahiller, onlara laf attıkları zaman ; “selam!” der, geçerler.”

Sebe süresi 28. Ayet: “ ( Ey resulüm) Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”

Hucurat süresi 13. Ayet: “… Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır.”

Nisa süresi 124. Ayet: “ Mümin olarak, erkek ve kadın, her kim Salih- güzel amel işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğramazlar.”

Peygamberimiz buyuruyor: Siz, bana 6 davranışı garanti edin. Bende size cenneti müjdeleyeyim. Bunlar:

“Konuştuğunuzda doğru söyleyin.

Söz verdiğiniz zaman sözünüzü tutunuz.

Size bir şey emanet edildiğinde, emanete hainlik etmeyiniz.

Allah’ın yasakladığı günahlardan uzak durunuz ve iffetinizi koruyunuz.

Haram işlemekten korununuz.

Elinizi harama dokunmayınız.”

Nisa süresi 135. Ayet: “ Ey iman edenler! Kendiniz, anne ve babanız en yakınlarınızın aleyhinde de olsa, Allah için tanıklık yaparak, adaleti titizlikte ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz, zengin veya fakirde olsa ( adaletten ayrılmayınız.)”

Nahl süresi 90. Ayet: “ Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar.”

Maun süresi 1-3. Ayet: “ Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, öksüzü iter, kakar. Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.”

Düha süresi 9. Ayet: “ Öyleyse sakin yetimi ezme!”

Hadis-i şerif: “ Kim gözü görmeyen bir kişiyi kırk adım götürürse, cennet ona vacip olur.”

Müslümanların sadece Allah’a olan ibadet, kulluk borcunu yerine getirmesi; namaz, zekât, oruç, hac yapması,  kurban kesmesi yetmez. İslam ahlakının temel ilkelerine de eksiksiz uymalıdır. Aksi halde yaptığı ibadetlerin bir önemi, değeri, kıymeti, takdir edilmesi olmaz. Sevap da kalmaz. Kur’ân bir bütündür. Bütünü ile peygamberimiz ve seçkin sahabe gibi yaşanmalıdır. İslam’ın özü, sözü, istediği yerine getirilmeli. Vakıf, iyilik, hizmet insanı olmalı. Müslüman hiç bir varlığa, canlıya, cansız dediklerimize, çevreye, doğaya, dünyaya, evrene zarar vermemeli. Su, hava, toprak, atmosfer, yeryüzü, canlı, cansız; bizden asla zarar görmemeli. Evrenin ahenkli yaratılışı tarafımızdan bozulmamalı. Doğadaki düzen bozulmamalı. Allah cc. Her şeyi düzenli, nizamlı, intizamlı yarattı. Bu işleyiş, işlev asla bozulmamalı. Âlemin yaratılışında hiçbir noksanlık, eksiklik yoktur. İnsanın yapısı- doğası- yaratılışı, hayvan, bitki, yeryüzü, dünya yapısı bozulmamalı. Eğer bozulursa, intikamı feci, felaket olur!

Tahrim süresi 6. Ayet: “ Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”

Teğabün süresi 15. Ayet: “Şüphesiz ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır- sınavdır. Büyük ödül ise Allah yanındadır.”

Hadis-i şerif: “ İnsanın kazandığı şeylerin en değerlisi; yetiştirdiği evlâdıdır.”

Müslüman’ın amacı, hedefi; iyi insan yetiştirmektir. İdeal insan yetiştirmektir. Milli, manevi, ilmi, evrensel, insani, İslam’ı değerlerle insan yetiştirmektir. Sevgi ile saygı ile edepli insan yetiştirmeli. Terbiyeli, görgülü, şefkatli insan yetiştirmeli. İnsanları sözle, gözle, bilgiyle terbiye etmeli. Şiddet, dayak eğitimde olmamalı. Disiplin olmalı. Her şey kararında, tam, eksiksiz, ilmi olmalı. Güzel ahlak ve terbiye sahibi yapmalı. Yararlı- faydalı ilim sahibi olunuz ve çocuklarınızda bu şekilde yetiştiriniz. Hayırlı evlatlar yetiştiriniz.

Uyanık olun, dikkatli olun, bilgili, bilinçli, doğru, dürüst, samimi olun. Gaflet ve hainlikte olmayınız. Aldanmayınız. Kanmayınız. Kötülere ve kötülüğe uymayınız. Aksi halde Cehenneme- Hutame’ye atılacaksınız. Hutame; Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Cehennem’in başka bir adı da; Hutame’dir. Hutame’de verilen cezada; Hümeze, Lümeze adını taşımaktadır. O, öyle bir ateştir ki; tırmanıp, kalplerin üstüne çıkar. Ateş, onların üzerine kapatılacaktır.

İnsan, sürekli Allah’ın huzurunda olduğunu bilerek, hareket edince; huzurlu, mutlu olur. Allah’ın huzurunda bulunduğunuzu asla unutmayınız. Allah cc. Da bunu Sebe süresi 34/ 46. Ayette söylüyor. Hayatınızı âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. İçin yaşayınız. Pişman olmayacağınızı, keşke demeyeceğinizi bir gün anlayacaksınız. Allah cc. İle iletişimizi kesmeyiniz. Allah’a yakın olunuz. Yaklaşınız. Eğer sapkın, sapık, serseri, hainlerle olursanız, Allah cc. İle iletişiminiz kesilir. Başınıza gelmeyen bela, musibet, dert, kötülük kalmaz. Hakça yapılan, hak ibadetler, âlemlerin Rabbi olan Allah’a yaklaştırır. Batıl, küfür, yalan, sapkınlık Allah’tan uzaklaştırıp; kula kul, köle, parya, mankut eder. Hale getiriniz.

Kendinizi, Allah’ın ayetleri ile süsleyiniz. İmar ediniz. Bayındır ediniz. Ülkemizi, vatanımızı, milletimizi, insanlığı imar ediniz. Bayındır hale getiriniz. Güzelleştiriniz. Zenginlik içinde hakça yaşayanlarla doldurunuz. Sizler en iyi insan olunuz. İnsanları güzelleştiriniz. İslam dinini en güzel şekilde yaşayıp, yayınız. İslam dininin üstünlüğü ile insanları üstün, makbul, şerefli- onurlu, şahane, örnek insan yapınız. İnsana değerler kazandırınız. Her soruna, probleme çare olunuz, çözüm bulunuz, AR- GE yapınız. İnovasyonda bulununuz. Kendinizi ilim, bilim, bilgi, sanat, meslek, teknik, teknoloji, din- iman olarak geliştiriniz. Kâfirlere, münafıklara aldırış etmeyiniz. Ölçü almayınız. Örnek almayınız. Onların özenecek hiçbir yanları yok. İyi dedikleri, sizleri aldatıp, kandırmak, tuzağa düşürmek, kültür emperyalizmini tesis etmek içindir. Onlar zalimdir, gâvurluk yaparlar. Ancak insan katletmek için hazırlık yaparlar.

Zafer için çok çalışınız. Maddi, manevi anlamda üstün olmaya çalışınız. Başka İslam ülkeleriyle birlik yapınız. İmanlı, sabırlı, hakta sebat eden, her tülü hazırlığı yapan, takva sahibi olun ve kurtuluşa erin. “Gevşemeyin. Üzülmeyin. Gerçekten iman etmiş olursanız, üstün olan sizlersiniz.” İmanlı insan, kararlı ve üstün olur. Maddi, manevi anlamda üstün olur. Üstünlük yoksa iman, İslam, kararlılık, üstünlükte yoktur. Bunun için 57 İslam ülkesinin durumu berbat, kendileri perişandır. 85 İslam toplumu rezalet içinde çok kötü durumdadır. Başkalarına köle, mankut olmuşlar. İslam’ı yaşamadıklarının sonucunu köle ve perişanlık olarak yaşamaktadırlar.

İnsan, İslam için hakça yaşamalı. Hak için hakça şehit olmasını da becermeli. “İ’lâ-yı Kelimetullah” yüceltmeli. Allah cc. Sözcüğünü- kelimesini yüceltmeli. Kelime-i Şahadeti, Kelime-i Tevhidi tüm insanlığa duyurmalı. Müslüman, bu irade de ise kâfirler yanında konuşamaz, ötemez. Onların sözleri alçakçadır, aşağılıktır, yalandır, kendilerini aldatıcıdır, alçaltıcıdır. Davamız; İslam’dır, Müslümanlıktır.

Ey insanoğlu! Kabir için ahiret için ne hazırladın? Allah’ın emirlerini tutup, yasakladıklarından sakınıp, kaçındın mı? Allah’a gerçek anlamda, istediği şekilde kulluk yaptın mı? Kur’ân’ın emir ve yasaklarını peygamberimiz gibi yaşadın mı? İslam dinine inandın mı? Yoksa sapıklar, sapkınlar, asiler, kâfirler, münafıklar, müşrikler, zalimler, putperestler gibi azılı, sapkın, zalim mi oldun? Dünyayı terk ettin! Dünyada seni terk etti! Edindiğin idollerden, zalimlerden, sapkın önderlerden, kâr, yarar görüyor musun? Dünyaya, sapkınlara kanıp, inandığının cezasını görmeye başladın mı? Azıksız yola çıkmanın cezasına katlanabilecek misiniz? Eğer Allah’ın ve insanların rızasını- hoşnutluğunu kazansaydın; sonsuz huzura, mutluluğa, rahatlığa kavuşacaktın. Akıllı, zeki olup, Allah cc. Ve peygamber dinleyenler, hiçbir âlemde zarar, ziyan görmezler.

Aklı, zekice, din ile iman ile ilim ile dosdoğru çalıştırmalı. Akıl ile din çatışmaz, çakışmaz. Din bilgileri; Kur’ân ve sünnet ile anlaşılır.

Fen, sosyal, kültürel, sayısal, teknik, teknoloji, sanat, meslek, doğa ilimleri de; duyu organları ve bu organlara yardımcı aletlerle, araçlarla, hesaplayarak, araştırarak, inceleyerek, akıl kullanarak, ortak akıl kullanarak, hesap ederek, deneyerek anlaşılır. Bunların hepsi akıl ve zekâ ile yapılır. Aklı, zekâyı doğru işlevli kılarsak, hiç ir sorun olmaz ve de kalmaz.

Cennete, Allah’ın fazlı ve ihsanı ile girilir. Cennete girmeyi imana, ibadete, iyilik yapmaya bağlamak; bunların kıymetini bildirmek içindir. Allah cc. İnsanlara akıl, zekâ, kuvvet, kudret, hikmet, nimet vermiştir. İnsan istediğini yapma gücüne, özgürlüğüne sahiptir. İnsan, yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumludur. Görevlerini Allah cc. İlahi mesajlarla, peygamberlerle kendine bildirmiştir. Görev verilmiş, sorumluluk yüklenmiştir. Gerisi, insanın kendine kalan işidir. Allah cc. İnsana yapamayacağı, zor, güç bir görev yüklememiştir. Allah’ın emrini tutan cennete, tutmayıp; asi olan, cehennemdedir. İman, Allah’ın fazla, ikramı, ihsanı, nimetidir.

Nisa süresi 79. Ayette: “ Her güzel, her iyi şey, sana Allahü Teâlâ’dan geliyor. Her çirkin, her fena şeye de, nefsin- kendin sebep oluyor.”

Lütfen! Kendinizi çok iyi yetiştiriniz. İlim öğrenimi, sanat, meslek öğrenimi yapınız. Eserler- yapıtlar bırakınız. Öğrenci yetiştiriniz. İnsanlığa kitaplar, gazeteler, dergiler, sanat eserleri bırakınız. Evladınızı ve başkalarının evlatlarını en iyi, en güzel şekilde yetiştiriniz. Ölünce de size dua, sevap, ecir gelmeye devam etsin. Binlerce yıl önce yazılan bir eser, bugün hala insanlığa ışık tutmakta, aydınlatmaktadır. İyi yetiştirilmiş insanların eserleri hala aydınlatmaktadır.

Kars, Ani Harabelerinde 1072 yılında yapılan ata yadigârı cami, restore ediliyor. 26 Ağustos 2021 tarihinde ibadete açılacak. Anadolu’nun ilk Türk Camisi olan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan, “Ebu’l Menüçihr Camisi; 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da yapılan ilk Türk camisidir. Yapımında emeği, katkısı geçenlerden, Allah cc. Razı olur, inşallah. Hayır, iyilik, hizmet, kulluk edenlere dua ediyorum.

Bizlere, Türklerin Anadolu’ya 1071 Malazgirt Zaferi ile girdiklerini, zaman içinde Anadolu’yu fethedip, Müslümanlaştığı söylenmektedir. Bilgilere hep eksik bilgi verilmektedir. Oysa Truvalılar- Troya- Torya adları ile tarihte bilinen kavim, halis Türk’tür. Truvalılar, Öntürklerdir. Tarihte ilk Türkler olarak bilinir. Bir kısmı M.Ö. 3200- 1100 yılları arasında Mezopotamya’ya yerleşmişler. Bir kısmı da Çanakkale’ye geçmiştir.

Truva, Torya; Türk anlamına gelmektedir. Latincede Türci, İtalyancada Turchi sözcükleri, Truvalılardan esinlenerek oluşmuştur. Truvalılar, halis Türk’tür. Truva Savaşı’nda M.Ö.5. yüzyılda Yunanlılara yenilerek, tarih sahnesinden çekildiler.

Fatih Sultan Mehmet Han, Girit’i fethettiğinde; Truva’nın intikamını aldım, demişti.

M.K. Atatürk de, Yunanlıları yendiğinde, aynı sözü söylemişti. Lütfen! Truvalılar hakkında araştırma- inceleme yapalım. Hititlerin- Etilerin de, Türklerin atası ve mirasçısı olduğu söylenmektedir. Doğruyu bilmek için çok araştırma, inceleme, geliştirme, çalışma gerekir.

Akıl sağlığına, bilgi sağlığına, vücut sağlığına çok özenle dikkat etmeli. Sağlıklı, doğal, taze, sağlığa uygun, helal, yeterli, dengeli, yerli besinler kullanmalı. Sağlığa zarar verici gıda, besin, madde asla kullanmamalı. Pek çok insanın kullandığı, sigara- tütün kesinlikle kullanmamalı. Sigara; kanser, damar tıkanıklığı, dolaşım bozukluğu gibi pek çok hastalık yapmaktadır. Pis kokusu, diş sarılığı, vücut, nefes kokusu, bedenin pis kokması gibi yüzlerce olumsuz neden oluşturmaktadır. Bir sigarada 4,800 taneden fazla zararlı madde vardır. Dünyada bir milyon 100 bin kişi sigara kullanıyor. Her yıl 8 milyon insan, sigaranın oluşturduğu hastalıklardan ölüyor. İnsanlar, sigaranın verdiği hastalıklardan ölürken, sigara üreticileri her yıl 700 milyar dolar kazanıyor. Her yıl 6 trilyon sigara tüketiliyor. Türkiye’de sigara içmeye getirilen kısıtlamalar nedeni ile sigara içenlerin sayısı 30 milyon kişiden, 20 milyon kişiye düştü. Erkeklerin sigara içmesinde azalma olurken, kadınlarda arttı. Kadınlarda akciğer kanseri olma oranı yükseldi!

Uyuşturucu- madde kullananların %57’si alkol- içki kullanıyor. Dünyada yaklaşık 2 milyar insanın, 76 milyonu alkoliktir. Her yıl alkolün verdiği hastalıklar nedeni ile 1,8 milyon insan ölmektedir. Alkol, beyinde hücre ölümü yapmaktadır. Hafıza kaybı oluşturmaktadır. Halüsinasyon görme olmaktadır. Sinir sistemini bozmaktadır. Hissizlik, uyuşma, titreme, ağrılar oluşturmaktadır. Kalp- damar, dolaşım, sindirim sistemi bozukluklarına neden olmaktadır. Kanser yapmakta, pek çok organ hastalığına neden olmaktadır. İnsanın kişiliğini, onurunu- şerefini, saygınlığını yok etmektedir. Aile içinde, toplumda şahsiyetsizlik oluşturmakla, güveni azaltmakta, onuru kırmakta, saygınsızlık, güvensizlik, iş yapma beceri kayıbı oluşturmaktadır. Kişiye yüzlerce zarar vermektedir. Aile içi felaketlerin, trafik kazalarının, sosyal olayların %80’e yakını bu lanetleri kullanmaktan oluşmaktadır. Sigara, alkol, uyuşturucu madde kullananların büyük çoğunluğu da kumar oynamaktadır. Şans oyunları oynamaktadır. Oynadıkça, kullandıkça da; maddi, manevi, ruhi, psikolojik olarak çökmekte, mahvolmaktadır. Onur, kişilik, şahsiyet, güven, doğruluk, dürüstlük yerlerde sürülmektedir! Kurtuluş: “Allah’ın emirlerini tutmakta, yasakladıklarından sakınmaktadır. Kendimizi, neslimizi, aile halkını, akrabaları, komşuları,  insanlığı kurtarmaktadır.”

Gerçek bir Mümin ve Müslüman, İslam fazilet değerlerinin tümünü kendine düstur, usul, kural, ilke edinir. İslam dininin ilahi fazilet değerlerini yaşam tarzı edinir. Bunu birey, aile, toplum, devlet olarak herkes aynen yapar. Yapmazsa, zalim olunur. Zulmeder, haksızlık eder. Kendine ve başkalarına haksızlık eder. Oysa mümin, Müslüman haksızlık etmemelidir. Tüm toplumu ilgilendiren, bir yasa uygulamasından söz edeceğim. Bu yanlış, haksız uygulamadan, devletin hemen şimdi vazgeçmesi gerekir. Şöyle ki;

“Ülkemizde çalışanlara bir sigorta sistemi, emeklilik, tazminat alma sistemi uygulanmaktadır. Kimin külahı kimin başına, kaç külah kimin başına pek belli değildir. Defalarca değişiklikler yapılmasına rağmen, her defasında haksızlıklar daha da artırıldı.

“Meslek liselerinde öğrenci iken ödenen sigorta primi, askerlik primi çalışmaktan sayıldı. On yıl çalışanlar emekli oldu!

On yıl, 3,600 gün prim ödeyenler emekli oldu.

Sigorta kaydı yapıldı. Bir –iki ay prim ödendi. Sonra yaşı geldiğinde, gecikme farkları iptal edilerek, anapara ödetilerek, emekli olundu. Yıllık %350 devalüasyon, %150 enflasyon pek dikkate alınmadı.

Memurlarda erkekler 25 yıl, kadınlar 20 yıl çalışarak, emekli oldu.

Tarım Bağ - kur Sigortalısı, küçük bir dana satıp, 15 yıl borcunu kapayarak, emekli oldu. 

27.06.2020 günü itibarıyla ülkemizde uygulanan asgari ücret 2,500 liradır. Ama en az emekli aylığı alan 1,500 lira almaktadır. Ne asgari ücret 2,500 lira olmalı. Nede 1,500 lira gibi bir emekli aylığı olmalı. Bugün küçük İlçelerde bile normal bir dairenin kirası 1,500 liradır. Ülkemizde 3,5 milyon kişi kirada kalmaktadır.

Eskiden az çalışanlar, az ödeyenler; bugün çok çalışandan ve çok prim ödeyenden daha fazla aylık almaktadır. Şöyle ki:

2000 yılı öncesi 5,500 gün çalışan işçi 2,500 lira emekli aylığı almaktadır. 08 Eylül 1999 gününden sonra 7,500 gün çalışanlar 1,614 lira emekli aylığı almaktadır.

1999 yılı öncesi çalışanlar, çalışırken aldığı aylığın %70’ini emekli aylığı olarak alırken, şimdi %30’unu almaktadır.

2008 yılı sonrası durum daha da zorlaştırıldı. 25 yıl asgari ücretle çalışan işçi, ücretli bugün 1,100 lira almaktadır. Böyle bir emekli aylığı olmaz, olmamalı.

Asgari ücretle çalışan insanlar, konut- ev alamazlar. Emekli olduktan sonrada kirada oturmak zorundadır. 1,100 lira emekli aylığı alan emekli, nasıl kirada oturacak? Ne yiyecek, ne giyecek? Nasıl geçinecek? Elektrik, su, doğalgaz, ısınma giderlerini nasıl ödeyecek? Hükümetler, devletler bunu düşünmelidir. “Öyle kariyersiz, kalitesiz, işten anlamaz, uzmanlığı ve deneyimi olmayan bir güreşçiye; en ekstra aylık alacak dört kapı- aylık alma açmamalı.”

“Ya da bir Belediye Başkanı bir ekstra aylığın yanında 9 ayrı yerden ücret almamalı. Ya da yine bir Belediye Başkanı 5 ayrı yerden, devletten ekstra aylık almamalı.”

08 Eylül 1999 gününden sonra işe giren insanlar, kadınlarda 58 yaş, erkekler 60 yaşında emekli olacaklar. Ama daha az aylıkla sürünecekler. Asgari ücretle çalışanlar, bir kira kadar aldıkları emekli aylıklarını kiraya ve diğer giderlere verme durumunda kalacaklar. Sosyal devlet, icraatla oluyor. Lafla işler yürümez. Yürümemektedir.

Bir emekli dul kadın, devletten 3- 4 emekli aylığı almaktadır. Şöyle ki; “ Bir, kendi emekli aylığını, ölen kocasının emekli aylığını, ölen babasının emekli aylığını, ölen annesinin emekli aylığını almaktadır! Yağma var! Yağma yapabilene yağma, hortumlama, kapma, ele geçirme var!”

Bütün bunlar olurken, ülkemizde 17 milyon sosyal yardım alan insan var. Fakir, yoksul, ekmeksiz, evsiz, sokakta yatan, sokakta kalan var! “Oysa İslam dinin üç en önemli ilkesi; imanlı olma, dosdoğru olma, dürüst olma, adaletli olmadır.” Bunlar laik, seküler devletin ilkeleri olmadığı için; her haksızlık düşünülmeden, kolayca yapılmaktadır. Allah cc. Buyuruyor: “Kul hakkı ile bana gelmeyin!” “Herkes kendine çeki düzen vermeli. Doğru, dürüst, adaletli olmalı.” Öyle kamu malları, ormanlar, meralar, milli emlak, devlet arazileri, millet malı, insan hakları yağmalanmamalı.