( Akıllı, zeki, bilgili, bilinçli, önyargısız insanların okumasında; fayda, önem, hayır vardır.) Yaşanabilir bir dünyayı ancak İslam, ilim, bilim, fazilet değerlerinin yaşanabilir hale getirilmesi ile kurmamız mümkündür. Medeniyet sadece İslam dininin yaşanması ile olur. İslam dini dışında medeniyet oluşmaz. Medeniyet, hak fikirlerin yaşama geçirilmesi ile mümkündür. Batının Haçlı zihniyeti, batının ırkçı faşizmi, batının dinsiz imansız ahlaksız ateist komünizmi, Batının ahlaksız kapitalizmi, liberalliği insanlığı mahvetmektedir. Batının batılı tüm dünyayı batırmaktadır! Bu bozuk felsefe ve ideolojilerden önce kendimizi kurtarmalıyız. Sonrasında merkezden başlayarak, çevreye açılmalıyız.

Öncelikle Tevhit ilkesi ve Esma’ül Hüsna da olan Allah cc. inancı öncelikle benimsenip, özümsenip, kabul edilmeli. Amentü şerhi merkezli, Fatiha süresi eksenli, İhlâs ve Ayet’el Kürsü gibi pek çok ayet doğru anlaşılıp; kalbe, beyine yerleştirilmeli. Allah’a şirk- ortak koşulmadığı gibi İslam dinine de ortak; bozuk felsefe, sapık ideoloji, ekol çıkarılmamalı. Öncelikle halis, muhlis, muhsin, samimi, dosdoğru, takva, vera mümin Müslüman olmalı. Dünya hayatını İslam ve ilim ile süsleyip, donatmalı ki, ahiret hayatı da güzel, iyi, rahat, kolay bir yaşantıda olsun.

Önce La İlahe İllallah Muhammed en resulullah, diyerek, besmele ile işe başlamalı. Âlemleri hiç yoktan var eden, eksiksiz yarata Yüce Allah’a şükretmeli, hamt etmeli. Kur’ân ve sünnet ile hakkıyla, hakkaniyetle, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet içinde yaşamalı. Allah’ın rahmet, merhamet, koruyuculuğuna sığınmalı. Boş, fuzuli, yararsız, zararlı iş, işlem, söz, eylem içinde olmamalı. Batıl ve küfür olan her şeyden sakınıp, kaçınmalı.

İslam inancı, muamelatı, ahlakı yaşanmadıkça, insanlığa bu dünyada da ahirette de huzur ve rahat yoktur. İslam ahlakı yaşanamadıkça, ibadetlerinde dünya hayatının da bir anlam ve önemi olmaz. Allah cc. yapılan ibadetlere de bakmaz. Değer, önem, kıymet vermez. “Müslüman, Allah’ın hoşuna gitmeyeceği iş, işlem yapmaz, yapmamalı.” Eğer bir günah, haram içinde isek, hemen tövbe edip, İslam dinine sarılıp, sımsıkı tutunup, yaşamalı. Allah’a tövbe, istiğfar etmeli. Allah’a olan ibadetleri tam anlamı ile dosdoğru, en güzelinden, peygamberimizin yaptığı gibi yapmalı. Allah’ın nimetlerine, bereketlerine, yarattıklarına nankörlük yapmamalı. Allah cc. unutulmamalı. Gaflette olunmamalı. “Allah’a ibadet, dua, zikir, tövbe etmeli. İnsanlara ve yaratılmış her varlığa ihsan, iyilik, infak, hizmet etmeli.” Allah’a güvenip, dayanmalı. Sabırla zorluklara dayanmalı. Sabretmeli. Hayra çağırmalı. “İyiliği emredip, kötülüklerden men etmeli.” Kötülüklere yaşama, çalışma zemini oluşturmamalı. Kötülükler, her pisliğin, çirkinliğin, olumsuzluğun başıdır, anasıdır.

İyiliğe en yakın akrabadan başlayıp, bu daireyi açmalı. Bir suya düşen taşın oluşturduğu dairesel yaygınlaşma gibi açmalı. İslam’da yakından uzağa doğru; yardım, infak, hizmet edilir. Muhtaçlar gözetilir, korunur. Cömert olunur. Cimrilikten sakınılır. Müslümanlıkta israf- savurganlık yoktur, yapmamalı. Kanaatkâr olmalı. Açgözlü olup, başkasının hak hukukuna hayvancasına saldırmamalı. Müslüman, kul hakkına saygılı olur. Saygılı olmayandan, hak hukuk dinlemeyenden hayvan bile olmaz. Hayvan bile öyle her hakkı olmadığı şeye saldırmaz. Müslüman, adil, adaletli olur. Doğru, dürüst, adaletli, adil olmayandan, değil hak mümin hakiki Müslüman olma, insan bile olamaz. Müslüman akrabalarla, komşularla, arkadaşları ile bağını koparmamalı. Olgun insan gibi iletişim, diyalog kurmalı.

Müslüman, her şeyden önce merhametli, şefkatli, müşfik, acıyandır. Ülkemizde 4 milyon kişinin üzerinde mülteci- sığınmacı olması da bundandır. Biz görevimizi yapıyoruz ama bu gâvurluk yapanların üzerimize yüklediği, başımıza saldığı yüktür. Bizi de zor duruma düşürmek, bırakmak, için yapmaktadırlar. Müslüman bu oyuna, hileye geldiğinden, bazen yazılarımda kızdığım olmaktadır. Kızgınlığım müminlerin bilgili, bilinçli olmayışınadır. Oyuna gelip, kendilerini de, başkalarını da perişan etmesinedir.

Müslüman her durumu ile harika harikulade şahane estetik dosdoğru dürüst adil insancıl olmalı. Emanete hainlik eden alçak adi kahpe kalleş aşağılıklardan olmamalı. Her türlü zarardan ve zararlıdan korunmalı.

Müslüman, Allah’ın haram, günah dediği şeyleri yapmaz. Sakınır, kaçınır. Haram yemez, içmez, kullanmaz, satmaz, almaz, taşımaz, aracılığını yapmaz. Faizcilik, tefecilik, aşırı fiyatla mal satmaz. Şerefsizler kapitalizmin sömürü sistemini öyle kullanıyor ki; 450 gr. Ve 550. Gramlık tahin almakta zorlanmaya başladık. 550 gramlık bir tahin 21,95 liradan satılmaktadır. Dün, iki gün önce tam %100 zam yaptılar. Domates salçasına %100 zam yaptılar. Çocuk alt bezine, mamasına %250 zam yaptılar. Bir de paket içindeki bez sayısını azalttılar. Yağa, şekere, sebzeye, meyveye, marketteki her şeye zam yaptılar. Marketler tüm fiyatları değiştirdi. Değiştirme esnasında gördüm. Farklı marketler, farklı markalı tahini benzer yüksek fiyatla satmaktadırlar. Her ürünü sömürücü sülükler; aynı, benzer zam yapıyorlar.  Vatandaşın tercih etme hakkı kalmıyor. İşi çığırından çıkardılar. Dirayetli bir devlet başkanımız var ama o da bu yankesici haramilerle uğraşamıyor. Ya da uğraşmak istemiyor. Bu zam zulmü hükümete olumsuz yansıyacaktır. Oysa sonbahar sezonudur. Alınan hammadde ürün falan yok. Çıkarcılık, fırsatçılık, göz doymazlık var. Bu sömürücü şerit, solucan ve keneler, işçisine ve üreticiye %15 zam vermediler.

Devlet, elinde olan işletmeleri, kurumları, malları, fabrikaları, üretim merkezlerini özel sektöre az fiyata sattı. Hatta bedava verdiği, sadece formalite gereği 1 liraya bile verdiği oldu. Şimdi tüm üretim özel sektörün eline geçti. Devleti, milleti taktığı yoklar. İstediği gibi zam, zulüm yapmaktadırlar. Tüm üretilen farklı markalar, halkın tercih hakkı olmasın, diye benzer fiyatlarla satılmaktadır. Devlet etme, yapma, ceza veririm, diyor; ama dinleyen yok! Halkı kandırma için verilen cezalar ödenmekte, halkı kazıklamaya, sömürmeye, yoksul, fakir bırakmaya devam edilmektedir.

Devletin elinde de rekabet edecek kurumları olsa, idi en azından biraz frenleme olurdu, diye düşünenler olabilir. O zamanda devletin tüm kurumlarını çaldılar. Tümünü zarar ettirdiler. Çalan hırsızlar kapitalist oldu. Şimdi çalmanın şekli, boyutu değişti. Zaten devlet işletmesi olsa idi bile, o da zora düştüğünde, halkı kazıklıyordu. Materyalistin dini – imanı, acıması - merhameti olmamaktadır. Bugün ki, zenginlerin %99’a yakını haramzadedir, haramidir, haksız kazanç elde etmiştir.

Kapitalist zenginler sömürüyü sürdürürken, devlette karar almış. “Bankaların yapısını sağlamlaştıracağız. Yanı sömürü daha da artacak. Zaten bankalar sağlam yapıdadır. Halktan aldığı paraya ödediği faizin 10 katına faiz ile kredi vermektedir!” “ Taşınmaz malların- konut, arsa, arazilerin vergileri rayiç bedeli üzerinden değil, gerçek değeri üzerinden alınacak, diyor. Yanı halktan gayrimenkul için 5- 10 kat daha fazla vergi alınacak!”

Ak Parti Hükümetine saygılarımla bir tavsiyede- öneride bulunmak istiyorum: 1- CHP’de haktan, hukuktan, adaletten, merhametten, ilimden, insanlıktan ayrılarak, zalimlik yaptı; zulmetti. Halkın öyle bir tokadını yedi ki, şimdi sadece anarşistlere, şiddetçilere, teröristlere, sapıtmışlara bel bağladı! Yine solcu olan DSP, SHP de aynı tokadı yedi!

2- Milli Görüşçüler, halka verdikleri zarar nedeni ile %21 halk desteğinden; %1’e düştü! Halkımızdan yurt içi ve dışındaki 3 milyondan fazla insanı; “yüksek kâr payı” diye aldatıp, paralarını iç ettiler! Bilir- bilmez, aşırı- geri konuşmalarla, İslam düşmanlarının düşmanlığını üzerimize çektiler. Son birkaç yıldır da CHP, HDP( PKK uzantısı) ve diğer vatan, millet, devlet, din - iman düşmanları ile halk oylamalarında ve genel seçimlerde işbirliği yaptılar. 2018 yılı Mart ayında yerel seçim var. Aynı vatan, millet, devlet, Müslüman, İslam düşmanları ile işbirliği yapıp; “Hakk’ı hâkim- egemen kılacaklarmış!” Ya bunlar tamamen aptal, bilgisiz, sapıtmış, cahildir. Ya milleti böyle sanmaktadırlar. Tüm terör örgütlerinin siyasi uzantıları ile işbirliği yapıp, hakkı hâkim kılacakmışlar. Bugün ki, (30.09.2018 Milli Gazete)  kendi gazetelerinde Temel Karamollaoğlu’nun açıklaması böyle açıklaması 1. Sayfadan böyle verildi. Okuyunca, ya bu münafıklık yapıyor.  Ya da Müslüman gözüküp, Fetö ve Adnan Oktar gibi zalim gâvurluk yapıyor, diye düşünüyorum. Allah cc. hidayet versin, ıslah etsin, inşallah.

DSP de hükümet kurarken, %1’in altına indi, düştü! CHP %47 oy alırken, şimdi yıkıcılardan, sapıtmışlardan, zalimlerden, katillerden oy alarak, %22’yi zor bulmaktadır. CHP, PKK ve diğer terörist örgüt uzantısı partilerle işbirliği yapmaktadır.

3- AK Parti Hükümetine halktan ve haktan ayrılmamasını, tuttuğum siyasi parti olarak, öneriyorum. Diğerleri gibi yanlış yapıp; milletimizi, ümmeti, insanlığı katil serseri sapık zalimlerin eline düşürmemesini saygılarımla arz ediyorum.

1980 askeri cunta darbesine kadar Süleyman Demirel’in başkanlık ettiği, 6 defa hükümet kuran AP vardı. 1980 sonrası DYP oldu. Bu siyasi parti zalimlik, zulüm yaptığı için sıfırlandı.

1980 yılına kadar CHP, 1980 sonrası SHP, daha sonra tekrar CHP olan siyasi parti, bazen %10 seçim barajı altında kaldı. Defalarca iktidar olan bu siyasi parti, hayatını sürdürmek için terör uzantıları ile iletişim ve diyalogunu sürdürmektedir.

ANAP denilen siyasi parti; zalimlik, zulüm yaptığı için, bugün sıfır durumdadır. Gündemde bu zalimlerin, serseri kılıklı siyasi partilerin hiç biri yoktur.

Bülent Ecevit, 1980 askeri darbe öncesi CHP’den Başbakan oluyordu. Sonra DSP siyasi partisini kurdu. DSP olarak hükümet oldu. Ama şimdi %1 bile oy alamamaktadır. Zalimlikle, zulümle hayat sürdürülemez. Sürdürülemedi. Zalimlerin yeri cehennemin dibidir, bunu da kimse unutmamalı.

Ak Parti, hem milli, manevi, dini, ilmi değerlere bağlıyım deyip, hem de bu zalimlerin durumuna düşmemeli. Dindar mümin Müslümanların umutlarını yok etmemeli. Müslümanların her tuttuğu dernek, vakıf, cemaat, tarikat, siyasi parti, kurum, kuruluş elinde kalmaktadır! Bu müminleri hayal kırıklığına uğratmaktadır.

Bu gibi, tamamen zalimlik, zulüm, haksızlık, Müslümanlık değil; zalimlik ve gâvurluktur. Hatta bunu gâvurun da yaptığını pek görmedim. Müslüman, ihlâs ve samimiyetle, dürüstlük, doğruluk ve de hak hukukla hareket etmeli. Salih- güzel ve doğru amel işlemeli. Her ameli bu özellikte olmalı. Müslüman bozguncu, fitneci, nifakçı, yalancı, hileci, kötülük yapıcı, kibirli- gururlu, fuhuşçu, fuhşiyatçı olmaz, olmamalı. Ama vallah’ın belirlediği 730 haramı toplumun çok büyük kısmı hiç çekinmeden yapmaktadır! Böyle bir toplum sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, işbirliği yapma, güç birliği yapma içinde bulunamaz. Zamanla birbirine düşer! Birbirini yer, tüketir. Bunun örnekleri İslam toplumunda yıllarca, henüz de yaşanmaktadır. 68 milyon mülteci- sığınmacıda insanlığın başına böyle bela olmuştur. Onlar olgun insan olsa idiler, böyle kötü duruma düşmezlerdi. Yöneticileri de adil olsa idi böyle perişan duruma düşmezlerdi.

Bir gün bu sömürücü, fahiş fiyatla mal satanların işyerleri, paraları da Suriye, Irak, Yemen, Lübnan, Libya, Afganistan, Bosna- Hersek, Sudan halkı gibi olursa, hiç başka sebep- neden aramayınız. Şu anda buraların devlet yöneticileri kendi halkalarını mahvetmekte, yok etmekte, katletmektedir! Kafasız halkın kafası yok edilmektedir! Kafasız, akılsız, zekâsız, hainlerin yaşama şansları pek yoktur.

Müslüman, Kur’ân ve peygamberlerin ahlakında olmalı. Bu zalim sömürücü keneler, solucanlar, şeritlerin, Kur’ân ve peygambere benzer bir tarafı yoktur. Halka tatlı, ballı, güler yüzlü, iyi dilli, hoş görünmek için psikoloji ve lisanın tüm marifetlerini aldatmak için kullanmaktadırlar. Münafık, ikiyüzlüdür, denir ya! Bunların bin bir yüzden çok daha çok yüzü, suratı vardır, bulunmaktadır. Adaletten, doğruluktan, dürüstlükten nasiplenmemişler. Nasiplen desek de, aldırış etmemekte, umursamamakta, tepki vermektedirler. “Müslümanlar kardeştir. İnsanlar karındaştır.” Ama bunların kardeşe, dosta benzer bir durumu var mıdır? Şerefsizlerin bir tane doğru, dürüst, adil, merhametli işleri yoktur.

Bugün ki, Müslümanlar pek Müslümanlık, İslam, Mümin dertleri yoktur. Her biri kendine tapınacak bir tanrı, bir batıl hurafe küfür inanış bulmuştur. Bunlarda güzel ahlak, edep, hayâ, arlanma, sıkılma, dostça davranma yoktur. Domuz gibi olmuşlardır. Mahrem duyguları da körelmiş. Körelen mahrem duygularını tatmin etmek için; zevk, keyif, haz almak için, halkı haksızca sömürmekte, her türlü kötülüğü yapmaktadır. Darda düşene borç vermezler. Zaten borç alanlarında çok büyük çoğunluğu dolandırıcıdır. Bankalara parası olan parasını yatırır. Bu sömürücülerde 10 kat fazlasıyla ihtiyacı olana kazıklayarak verir. Toplumun ve devletin düzeni, nizamı, intizamı, tertibi, estetik tarafı kalmamıştır. Bu İslam dininin öğrenilip, yaşanmamasından kaynaklanmaktadır.

Devlette, bunca kanunsuzluk, yasa tanımazlık, hukuk takmazlık yapanları 53. Defa af etmeyi, ceza indirimine gitmeye hazırlanıyor. Yanı kanun tanımaz kişilerle, hukuk tanımaz devlet yöneticileri; bir, işbirliği içinde ortak çalışmaktadır. Bu toplumda 16 yıl önce bu gibi sapıkça, hukuk dışı yaşamak revaçta idi. Müslüman’ca yaşayanlar devlet tarafından cezalandırılıyordu. Hala bozuk olan bu insanlar; bozukluk, kanunsuzluk yapmayı sürdürmektedir. Müslüman birey maddi, manevi olarak tertemiz olmalıdır. Bugün ki, insanlar yapay ve doğal gübre kadar insanlığa, varlığa yararlı olmamakta, bilakis zararlı olmaktadır.

Müslüman hayatını ilim ile din iman ile sürdürür. Haksızlık etmez. İbadeti ve iyiliği alışkanlık edinir. Nefsine egemen olur. İyi bir mümin Müslüman olmanın azmi, kararlılığı ile yaşar. Huzuru tesis eder. Cenneti hedefler. Bugün zaten gerçek anlamda ahirete inanan yoktur. Komünizmin, kapitalizmin, faşizmin, şovenliğin, materyalizmin ahiret inancı yoktur. Dünyaya da Amerika gibi egemendir. Öyle ise her şeyi zalimce yapmayı kendinde hak olarak görmektedir. Geberince sonlarını inşallah bizler göreceğiz.

Allah cc; “emrolunduğun gibi dosdoğru ol,” diye buyuruyor. Allah cc. bizleri gözetleyicidir. Mümin, bilerek samimiyetle Allah’a teslim olmalı. Şeytan sadece, şeytanı dost edinenleri, Allah’a ortak koşanları aldatır. Hak mümin hakiki bilinçli Müslüman’ı aldatamaz. Ahmakları daha kolay aldatmaktadır. Kur’an ve peygamberimize samimiyetle, bilgi, bilinçle uyanlar aldanmaz. Kur’an öğüttür. Kur’an, hak ile batılı ayırt eder. Kur’ân’a uymayanlar, bunu ayırt edemez. Batılın iti, köpeği, kulu, kölesi, esiri, tutsağı olur, olmaktadır. Batı bu sapık batıl küfür fikirlerle hiçbir zaman medeniyet kuramamıştır. Batının medeniyeti yok; vahşeti, barbarlığı, korkunç dehşet saçan olay ve olguları vardır.

“ Allah cc. peygamberimizi âlemlere rehber olsun, diye gönderdi, görevlendirdi.” Peygamberimize harfiyen uymadan, hak bir Müslüman olunmamaktadır. Peygamberimizin peygamberliğini kabul etmeden de Müslüman olunmamaktadır. Doğru yolu Allah cc. gösterir. Allah’ın dışında, onun mesajı dışında bütüncül olarak doğru konuşan olmaz, olmuyor, olmamaktadır. Müslüman, ölene kadar Rabbine ibadet etmeye devam etmeli. Müslüman olarak ölmeli. Zeki ve akıllı kişi batıla gitmez. Nefsine ve şeytana uymaz. Ölüme ve ahirete hazırlanır. “Allah cc. insanları kendine ibadet etsinler diye yaratmıştır.” Bunun dışına çıkanlar, yaratılış maksadı, amacı dışına çıkmış olurlar. “İnsan, ihsan- her işi güzel ve iyi bir şekilde yapma, her zaman Allah’ı görür gibi ibadet etme, iyilik etmek durumundadır.”

İbadeti nasıl, niye, niçin, neden, nerede, kime yapacağımız bilerek, ibadet yapmalıyız. Söylediklerimizin bilincinde olmalıyız. Bugün ki Müslümanların çoğu bilincinde olmadığı için hem ibadet hem kötülük yapmaktadır. Fatiha okur ama kötülük yapar. Bunu artırarak söyleyebiliriz.

Ankebut süresi 45. Ayette: “ … Salih namaz, edepsizlikten ve uygunsuzluktan nehyeder.”

Allah’ın dediğini yapan her zorluktan, güçlükten kurtulur. Bir çıkış yolu bulur. Sabrederek, sebat ederek, Allah cc. yolunda bilgi, bilinç, halis niyet ve güzel davranışlarla yaşamaya çalışmalı. Allah cc. sabredenleri sever.

Allah cc. buyuruyor: “ …Siz, iyiliği emreder, kötülüğü men eder, Allah’a iman edersiniz.” “ Su nasıl kirleri temizlerse, iyiliklerde kötülükleri öyle temizler.” “ İnsan iyilik ederse, kendisine iyilik edeceği, kötülük yaparsa da kendine kötülük yapacağı anlatılmaktadır. Hayır işleyenlerin kurtuluşa ereceği, hayır ve Salih- güzel ve doğru iş yapanların, cennette var olduğu bildirilmektedir.”

 Nisa süresi 46. Ayette de mealen; “ Allah’a ibadet edin, ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Herkese iyilik edin, anlamında buyrulmaktadır.” İyilik yapmakta yarışılmasını, kötülük yapanlara hiçbir şekilde yardım edilmemesi mealen buyrulmaktadır. Nahl süresi 90 ayette de; adaletten, iyilik, yardım yapmaktan, fenalık ve azgınlıktan sakınılması emredilmektedir.

İslam dini iki temel üzere oturmaktadır. Bir tanesi âlemleri hiç yoktan yaratan; bir, eşsiz, eşi benzeri olmayan, Allah’ı tanımak ve istediği gibi ibadet etmektir. İkincisi de, insanlara ve varlıklara yardım, iyilik, hizmet, infak etmektir. İyilik yapan ödülünü, kötülük yapan cezasını bulacaktır.

İnfak; sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için, müminin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara ayni ve nakli yardım yapmasıdır. İnfak, farz olan zekât, fitre, bağışı da kapsamaktadır.

Peygamberimiz buyuruyor: “İktisat eden, ekonomik davranan geçim sıkıntısı çekmez.”

Hakkıyla, hukukuyla dosdoğru, dürüstçe, kaliteli, verimli çalışacaksın. Sonrasında ekonomik harcayacaksın. Aklını dosdoğru kullanma esastır. Öyle 10 tane çocuk yapıp, çalıştığım yetmiyor, demeyeceksin. İslam dini her konuda orta, doğru, vasat, itidal, ilmi, akıllı olan yolu tercih eder.

Dün sosyal medyada bir kadın kendini anlatıyor. 22 yılda 36 çocuk yaptığını, ancak bunların 10 tanesinin yaşadığını anlatıyor.

İslam, akılsızlılıkla rezil, perişan olmayı reddeder. İslam’da ölçü, ölçüt, denge, akıl, ilim, bilim, din, orta yollu- dosdoğru yollu olma esastır. Bugün İslam dünyasındaki zavallılar, bunların hiç birini becerip, yaşama uygulayamadığından; perişanlık, rezillik, kepazelik, hüsran, açlık, yokluk, evsizlik, giysisizlik, susuzluk içinde, ölümle boğuşmaktadır. Daha çok İslam dünyası bu durumdadır. Bunda dış etkenlerde çoktur ama insan aklını doğru kullanırsa; dış, iç olumsuz etkenlerden korunur.

Allah cc. buyuruyor: “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin.” “Herkese hakkının verilmesini Allah’ımız emrediyor.” Ama kör, sapık, zalim nefsine, şeytana uyan bunları dinlemiyor. Hep haram, günah işleme peşinde koşuyor. İslam’da aile içinde ve herkese adil, adaletli davranma istenmektedir. Adalet, İslam dininin başta gelen ilkesidir. “Ölçüde haddi aşmamayı, tartıyı adaletli yapma, teraziyi eksik tutmama emredilmektedir. Bunlar müminlerin işidir. Bunu sapıtmışlar bugün yapmamaktadır. Kalplerinde hastalık- nifak- sapıtmışlık bulunanlar, hakki hakikati dinlemezler. Dinlemiyorlar. Dinlemeyecekler. Sapıtmış, haktan sapmış. Batıla uymuştur. Batılda hiçbir işe yarar güzellik, iyilik, doğruluk yoktur. Olsa bile, olanı bir aşırı hareketi ile bir gün yok etmektedir.

İman edip, Salih amel işleyenler cennetliktir. Bugün ki, haksızlık yapan sapıklar cehennemliktir. Öyle enflasyon %18, devlet halkın ücretlisine, üretenine verdiği %12 ve %13, işçiye, üreticiye verilen %12 oranında bir zamdır.  Ama marketlerde satılan ürünlere yapılan zam oranı %100’ü geçti. Böyle çıkarcılar, fırsatçılar, zalimler iflah olmaz, iyileşmez. Haram tüm aklı, kalbi, genleri, ruhu bozar. Birkaç günde halkın parası cebinden haksız yere alınıyorsa; aç kalan, açık kalan, fakir kalanın çektiği çilenin hesabı sorulacaktır. Gebze’de 45 yaşındaki baba, çocuğuna okula gitmek için pantolon alamadığı için banyoda kendini asarak intihar etti. Bunun hesabı; devleti, milleti yönetenlerden, sömürücü asalak, KKK Keneden sorulacaktır. Hiç kimsenin yaptığı zalimlik, zulüm yanında kâr, yarar olarak kalmayacaktır. Solucanlar, şeritler, keneler, sömürücüler hak ettiği cezayı iki dünyada mutlaka görecektir. Bunda hiş kuşkum yoktur.

Küçük işletme, işyeri çalıştıran kişileri görüyorum. Rezil, kepaze, asalak zalimler, bir de müminlik gösterisinde bulunmaktadırlar. Asgari ücretin altında, sigortasız çalıştırdıkları işçiye, Ramazan ayı geldiğinde, zekât kolisi vermektedirler. Yanı bu kişi, zekât diye işçisine zekât gıda kolisi vermektedir. Önce onun hakkını ver. Hakkını verirsen, yardıma ihtiyaç duymayacaktır.

Ben, Karamürsel İlçesinde yaşamaktayım. Şu anda İlçemizde özel anaokulları vardır. Üniversite okumuş kişileri, öğretici öğretmen olarak sigortasız, 1,000 liraya çalıştırmaktadırlar. Yasa dışı çalıştırmaktadırlar. Asgari ücret net 1,602 lira olmasına rağmen, bu öğretmenler özel sektör anaokullarında 1,000 lira aylıkla sosyal güvencesiz, kaçak çalıştırılmaktadır. Bu olayı defalarca yazdım. Ama yöneticiler adil, doğru, dürüst değil! Görev yapmıyorlar.

Esnafın yanında çalıştırılan elemanlarda sigortasız, asgari ücret altında çalıştırılmaktadır. Bunlar yarın yaşlandıklarında, Kızılay ve devletin yardım kuruluşu SYDV’ dan yardım isterler. Zaten şimdide yardım istemektedirler. Bu durumu defalarca yazdım. Yazım İlçede amirler, İlde başkanlar, müdürler, ülkemde yöneticiler tarafından takıp edilmektedir. Çünkü onlar sosyal medya gazetesinde takipçilerimdir. Ama bir girişimde bulunan olmadı. Zulme, zalime ses çıkarmayıp, sessiz kalanlar, cehennemin dibini boylayacaktır. Bunu, ben söyleyerek, müminlik görevimi yapıyorum. Ben hakkı hakikati elimden geldiği kadar tebliğ ediyorum. Tarafsız şekilde hakkı haykırıyorum. Benim siyasi görüşümde olan kişi, kurum, hükümette olsa, yanlışlarını söylüyorum. Zira kendilerinin iki dünyada uğrayacakları hüsran, dert, bela, felaketten korumaya çalışıyorum. Bu, dinimin bana yüklediği sorumluluk ve görevidir.

Müslüman, “mütevazı olmalı. Başkalarını küçümsememeli. İnsanlardan yüz çevirmemeli. Böbürlenmemeli. Öğünmemeli. Havaya girmemeli. İnsanlara değer vermeli. Hoşgörülü olmalı.”

Müslüman, “ tevazu sahibi olmalı. Alçak gönüllü, insanları hor- hakir görmeyen, herkese sevgi duyan, saygın- itibarlı olmalı.”

 Allah cc. ;” Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler,” buyurmaktadır.

Ayet; “adaletli davranın, çünkü Allah adaletli olanları sever.”

İnsan, Allah ve peygamberinin, insanların hoşnutluğunu kazanmaya bakmalı. Hak, hukuk, adalet, doğruluk merkezli yaşamalı. Zalimlerden ve gâvurlardan olmamalı. Benim nezdimde, hak, hukuk, hakkaniyet dışı davrananların, bence ahır- hayvan gübresi kadar değeri, önemi, kıymeti, yararı yoktur. Bir ahır- hayvan, doğal gübreyi düşünün. Birde zalimlik,  gâvurluk yapanları düşünün ve de karşılaştırma yapın. Hangisi insanlık ve varlık için daha yararlıdır?

Biz, iyi bir aile babası, annesi olmalıyız. Çocuklarımıza iyi bir ebeveyn olmalıyız. Çocukları birbiri ile dost, kardeş etmeliyiz. İslam ahlakı, edebi, hayâsı, bilgisi ile yetiştirmeliyiz. Aile içi yardımlaşma, dayanışma, paylaşımda bulunma, birbirine destek olmada bulunmalıyız. Allah’ın verdiği sağlığı, nimeti, değerleri korumalıyız. Allah’a kullukta en güzel şekilde olmalıyız. Helal daire dışına çıkmamalı. Mubah olmayan şekilde davranmamalıyız. Allah’ın emri olan “Oku!” emrini yerine getirip, ilim- bilim, sanat, sanatkâr sahibi olmalıyız. Medeni, olgun, yararlı insan olmalıyız. Allah’ı hakkıyla dosdoğru tanımalı. Ona şükretmeli, hamt etmeli, teşekkür etmeli. Tövbe etmeli. Dua etmeli. Peygamberimizin yaşadığı İslam hayatını yaşamalı. Aile içinde olsun, dışarıda olsun, mahremiyeti korumalıyız. Bunun içinde mahremiyet eğitimi almalıyız. İslam dininin sınır ve ölçüleri, ayet ve sünnetlerle bellidir. Her birey özel yaşamalı. Kendi mahrem alanı içinde mahremiyetini koruyarak yaşamalı. Hayvanat yaratık durumuna düşmemeli. Haddi, hududu aşmamalı.

Müslüman, en güzel, iyi, doğru, yararlı, özenilecek şekilde harika ve harikulade örnek olmalı. Aşırılık, gerilik, serserilik içinde olmamalı. “İstikamet hak, yol Allah cc. yolu olmalı. “Allah cc. her şeyi yaratmış. Yarattığı her şeyi bir ölçüye göre takdir etmiştir.” Allah’ımız böyle buyurmaktadır. Bizler ölçüsüz, tartısız, muhakemesiz, sorgulamasız, muhasebe etmeden, iş yapmamalıyız. Mutlaka bilmediğimizi de, danışmalıyız. Bir bilene, uzmana, akıllı, doğru, dürüst insanlara danışmalı; sorup, öğrenmeliyiz. Böyle yapmayanları yazılı, sözlü, görüntülü medyasından takıp, ediniz. Onlardan ibret ve dersler çıkarınız. Müslüman birey, toplum, devlet; anarşist, şiddetçi, terörist, bozguncu, yıkıcı, katil- cani, katliamcı, zalim, haksızlık eden olmaz. Böyle bir mümin Müslüman tanımı yoktur. Ayet ve hadisler, sünnetler, ilim, bilim böyle bir insanı reddeder.

Kur’ân, peygamberler, kur’ân ve İslam dininin gelmesinin amacı, hedefi, maksadı, gayesi hep şu, şunlar olmuştur: “İnsanlık dışı olayları adaletle, hakkaniyetle, eğitimle, öğretimle, yönetimle düzeltmektir. Birey, aile ve toplumları barış ve huzura kavuşmaktır. İnsanlığı huzura, barışa ulaştırmaktır. İki dünyada huzurlu, mutlu olmasını sağlamaktır. Sağlıklı, esenlikli bir dünya oluşturmaktır. Bugün dünya ilmi, insanlığı, Müslümanlığı yaşamadığından, anlatılamayacak kadar çok pislik, felaket, fecaat, vahşet, korkunç dehşet içinde mahvolmaktadır! Şiddetin hak dini, inancı, inanışı olmaz. Gâvurluk yapan zalimler, Müslüman’ım diye söylese de, bu Allah ve insanlar tarafından makbul, efdal, değerli, önemli, kıymetli söz kabul edilmez. Şiddetin, terörün her çeşidine İslam dini karşıdır. Bunları yok etmek için mücadele, savaş verir. Müslümanlığın o binlerce ilkesi, kuralı, kaidesi, emri, yasağı vardır. Hepside insanların ve doğada olan varlıkların yaratılışlarına uygundur. Müslüman gerektiğinde hicret- göç etmeli. Kötülüğün ortadan kaldırılması için eğitim, öğretim, yönetimde bulunmalı. Etkin, etken, yetkili, yeterli olmalıdır.

Yaşanabilir bir dünya; geçinilebilir, uyumlu, insancıl, anlayışlı, hak hukuka uyan bireyler yetiştirmekle başlar. İnsanlığın temelli insandır. En küçük topluluk ailedir. Bireyle birlikte ailede ilmi, milli, manevi, dini değerlere uygun yapıda olmalıdır. Aile kurmak, farzdır. Sünnettir. “Aileyi anne, baba, çocuklar meydana getirirken, geniş ailede; dede, ninede bulunur.” Bazı yerlerde büyükanne ve büyükbaba derler. Biz böyle diyoruz. Aileyi doğru, ilmi, dini temeller üzerine yapılandırmalı. Şekli hak, deseni hakikat olmalı. Sevgi, saygı, ilmi, insanı, İslam’ı değerler ailede öğretilip, yaşanmalı. İyi bir öğretim, güzel bir eğitim, harika bir terbiye, üstün İslam ahlakı içinde aile yaşamalı. Herkes helalinden çalışmalı. Üretmeli. Ekonomik harcamalı. Öncelik sırasına göre uygunca helalinden harcama yapmalı. Çalışıp, kazandığından başka harcamamalı. Bugün ülkemiz insanı ve dünya insanlığı kazancından çok daha fazla harcamaktadır. Ülke insanımızın bankalara 580 milyar lira borcu var. Dünya daha da borçludur. “Dünyada 84 trilyon dolar piyasada dolaşmaktadır. Ama dünya insanlığının 164 trilyon dolar borcu vardır. Alacılar, alacaklılar kimlerdir?”

Aile bireyleri, dürüst akrabalarıyla, doğru ve iyi komşuları ile zararsız çevresi ile normal, itidalli iletişim, diyalog kurmalı. Mahremiyet de mutlaka korunmalı. Mahremiyeti korumak farzdır. Mahremiyeti koruyamayanlar, namusu, iffeti de koruyamazlar. Aile, iyi bir öğrenim, meslek, sanat eğitimi almış almalı. Yetiştirebileceği kadar çocuk yapmalı. Eğiteceği, öğrenim gördüreceği kadar çocuk sayısına sahip olmalı. Harcama ve tüketim anlayışı dinsel olmalı. Tesettür ve giyim İslam ilkelerine uygun olmalı. Çıplaklık ilkelliğine, açıklık saçmalığına, moda uydurma sapıklığına asla düşmemeli. Ayette, hadiste, sünnette nasıl isteniyorsa, öyle yapılmalı. Biçim, şekil olarak Emevi dönemindeki gibi giyinme farz değildir. Önemli olan tesettürlü olmak, örtünmek, rahat olmaktır. Giyim iklimlere, bölgelere göre değişebilir.

Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilerek yaşamalı. Güzel ve üstün İslam ahlakı, edebi, hayâsı, utanması, arlanma duygu düşüncesi olmalı. Arsız, utanmaz, çekinmez, ahlaksız, açılıp, savrulan, çıplak dolaşan olmamalı. Mümin Müslüman olmanın bir görünüşü, görünümü, duruşu, şekli şemalı vardır. Kızıl gâvura benzemez. Müslümanlara benzer.

Aile ilmi, dini eğitim şarttır, kaçınılmazdır. Sonsuz hayata dünyada hazırlanmak gerekir. Eşler, çocuklar karşılıklı sorumluluklarını bilmeli ve yerine getirmeli. Ailede uyum, sevgi, saygı olmalı. Saygınlık oluşmalı. İslam ahlakı yaşanmalı. Kızlar, erkekler başkaları ile flört etmemeli. Sosyal, sanal medyanın pisliğine düşmemeli. Hakka hakikate uymalı ve eşler birbirine sadakatle bağlı olmalı. Sabırla, sebat ederek, sevgi ve saygı ile birbirine davranmalı. Her an gelişmek için okumalı, dersler almalı. Kurslara gitmeli. Meslek edinmeli. Ya da mesleği geliştirmeli. Bağışlayıcı, affedici, sabırlı, hoşgörülü, toleranslı, dosdoğru, dürüst, akıllı, zeki, bilgili olmalı. Yumuşak huylu olmalı. Sert. Çirkin, çekilmez olmamalı. Alçak gönüllü, vakar olmalı. Hamt etmeli, şükretmeli, teşekkür etmeli. Kötü zandan sakınmalı. İyi zanda bulunmalı. Herkesle güzel diyalog kurmalı. Diyalogun yolu yordamı yöntemi doğru olmalı. Herkesin hak hukukuna saygılı olmalı. Haram ve günahlardan sakınıp, kaçınmalı. Allah’ın yolundan ayrılıp; sapıtmış, şaşırmış, batıla batmış, küfür ehli olanların yolundan gitmemeli. Yol sadece Allah cc. yoludur. Peygamberimizin gittiği yoldur. Sahabenin yaşadığı yoldur. Onun bunun izindeyim deyip; pisliğe, cehenneme koşmamalı. İki dünyayı cehennem yapmamalı.

Eşler arasında anlaşmazlıklar olabilir. Ama bu anlaşmazlıkları kibarlıkla, zarafetle, nezaketle, saygıyla, sevgiyle, anlayışla, efendilikle konuşarak, anlaşarak çözmek mümkündür. Tabii ki, bunun içinde ilim, sabır, anlayış, duygudaşlık gerekmektedir. Bu öyle kaba saba denilen kiro, hanzo, cahil cühela, moloz kişilerin yapacağı işler değildir. Hemen bir kavga, dövüş, itip kakma ile boşanmaya gidilmemeli. Bugün ülkemizde her yıl 650 bin kişi evlenmektedir. Her yıl 135 bin kişide boşanmaktadır. Ülkemizde boşanma oranı %25’e yaklaşmaktadır.  

Amerika’da bu boşanma oranı %52 olup, artmaya devam etmektedir. Ülkemizde ve Amerika’da nikâh yapma zorunluluğu yoktur. Bir de nikâhsız olanların boşanmasını eklediğimizde, boşananların sayısı daha da fazla olacaktır. Bu boşananlardan ortaya kalan çocuk sayısı her yıl ülkemizde 120 bin çocuk civarındadır.

Ülkemize biden fazla kadınla evlenmede vardır. Bu Batı ülkelerinde metres şekildedir. Ülkemizde de metres sayısı bilinmese de, az değildir. Kadınlar ve erkekler nefislerine ve şeytanına göre hareket etmektedir. Bunun içinde aileler bazen korkunç dehşet saçan vahşetler yaşamaktadır! Birden fazla kadınla evlenmek iyi bir olay değildir. Bir de alabildiğine çocuk yapmak doğru bir şey değildir. Her yıl doğuran İslam olan cahil cühela moloz kadınlar vardır. Sonra açlık, susuzluk, bakımsızlık, çıplaklık, eğitemezlik, öğrenim gördürememek, meslek, ilim edindirememek yüzünden çok acı çekmektedirler. Başkaları bu cahil molozları mal, eşya, katil olarak kullanmaktadır. Terörist yapmaktadır! Çocukların geçimi, büyütülmesi, eğitilmesi yapılamamaktadır. Çok çocuğa sahip olmak bir cehalet sonucudur.

Bugün ülkemizde 3,5 milyondan fazla savaştan kaçan sığınmacı vardır. Ha bire doğurmaktadırlar. 7 yıldır ülkemizde, 6 - 7 tane çocuk yapan vardır. Birçoğu da çocukları ardına takmış. Dilenmeye, dilencilik etmeye çıkmış. Çok kötü ortamda cahil yetişmeye, perişan olmaya devam etmektedirler. Böyle bir İslam ailesi, Müslüman aile olmaz. Buradan İslam ahlakı ve yaşantısı doğmaz. Burada yetişen insanlar eğitimli, öğrenimli, din bilip, yaşayan olmaz. İşte bunun içindir ki, İslam toplumları içinde binlerce terörist örgüt vardır. Bu teröristleri istedikleri gibi kullananlar vardır!

Sapıtmış, ideolojik, felsefi, beşeri serseri, aklı kıt, zekâsı yetersiz, beyni, kalbi hak hakikati kabul etmeyen ruhsuzlar, insanlığı bozdular! Dünyanın beşeri dengesini, ölçüsünü, yapısını, yaratılışını altüst ettiler!

2018 yılı için söylüyorum. Dünyada en çok serveti olan 62 kişinin toplam serveti, en yoksul olan 3,6 milyar insanın serveti ile eşittir! Bu kişiler ve onları takıp eden benzerleri dünyada savaşlar, yokluklar, yoksulluklar, perişanlıklar oluşturmaktadır. Bu savaşlarda 68 milyon insan, kişi mülteci, sığınmacı konumundadır. Afrika’nın yoksul çocuğu, Amerika’nın çocuklarından 9 kat daha fazla ölmektedir! Amerikalı, Afrikalıdan 200 kat daha fazla tüketmekte, harcamaktadır.  821 milyon insan açtır, çıplaktır, evsizdir, hastadır. Su, ekmek, yiyecek, giyeceği yoktur. Evi yoktur. Çadır ve sazdan evlerde, tenekelerden evlerde yaşamaktadır.

Bizler özellikle Suriye’den savaştan kaçan mülteciler, 2011 yılı Mart ayından beri ülkemizdedir. Ülkemizde 3,5 milyon sığınmacı Suriyeli vardır. En iyi şekilde onlara bakıyoruz. Irak, Afganistan, Afrika, Asya kaçakları ve sığınmacıları da bulunmaktadır. Ülkemiz daha yük kaldıramayacak; en üst, zor durumdadır. Ekonomik krize düşmüş haldedir. Suriyelilere devlet olarak şimdiye kadar 32 milyar dolar harcadık. Bu harcama yurdumuz içindekilere, dışarıda olanlara bundan çok daha fazla harcıyoruz. Hem devlet hem de sivil toplum yardım kuruluşları harcama yapmaktadır.

Dünyanın 37. Büyük toprağına, 20. Nüfus büyüklüğüne, 17. Ekonomik büyüklüğe, 6. Askeri güce sahibiz. Ama en çok yabancıya yardım eden ülkeyiz. Her yıl yaklaşık 140 ülkenin halklarına yardım ediyoruz. Ülkemizde 1,398 belediye vardır. Hepside; devlet, belediye, Kızılay, Afad olarak, sivil yardım kurumları olarak, içte ve dışta bu yoksul, zor durumdakilere tüm olanaklarımızla yardım etmekteyiz. Ekonomik olarak sızlansak da, yinede bu yaptığımız hayır, yardım , infak işlerinden mümin olarak memnunuz.

Dünya ülkeleri ve insanları bizim kadar bu zavallı, zor durumda olanlarla ilgilenmemektedir. Zira zaten savaşı o sapık, vahşi, barbar, narsis, acımasız katiller çıkarmaktadır. Biz 4,8 milyon sığınmacıya baktığımız için, sınırlarımızdan diğer batılı ülkelere göndermediğimiz için; AB ve dünya sığınmacılara verilmek koşuluyla sadece 600 milyon dolar ile 1,7 milyar Avro para gönderdiler. Vaat ettikleri 6 milyar Avro idi. Sözlerini tutmadılar. 1 Amerikan doları 6 lira, 1 avro 7 liradır.

Ülkemizde de geçen yıllarda olduğu gibi kapitalist vahşi kan emici vampirler, halkın ekmeğini, parasını haksız yere almaya çalışmaktadır. Bunlarla dünya devletleri başa çıkamamaktadır. Zira pek çok dünya devlet yönetimini istedikleri gibi kullanmaktadırlar. 2008 yılından beri tekrar sülük sömürücüler atağa geçti. Devletleri, halkları sömürmektedir. Bizde ise 10 Ağustos 2018 de atağa geçtiler. Enflasyon %18 oranında belirlenmesine rağmen, onlar ürettikleri mallara %250’ye varan zamlar yapmaktadır. Devlet, enflasyonu düşük göstererek;  işçiye, çiftçiye, memura, emekliye,  üreticiye düşük zam vermektedir. Devlet, çalışanın hakkını korumasa, haram ile büyümüş olan kapitalistler düşünür mü?  

İslam dini, İslam; “sulh, güvenlik, barış kökeninden gelmektedir.  İnsanların huzur ve güvenlik içinde mutlu yaşamaları için gönderilmiş vahiy, İlahi dindir.” İslam’ın yüzlerce, binlerce ilkesi, kuralı, kaidesi, esası, düsturu, fazilet değeri vardır. İnsanın yaratılışına uygun bir insan yaşama- hayat dinidir. Savaş dini değildir. Savaş sadece insanın kendine, milli, manevi, iffet değerlerine saldırı olduğunda, savunma hedefli yapılır. Bunda da aşırılık içine girilmez. İlkeleri bellidir ve Allah cc. tarafından konulmuştur. İslam dininde insan kutsal, mukaddes, değerli, önemli, güzel bir varlıktır. Korunması için çalışmalar yapılır. İnsanları öldürmeyi değil yaşatmayı gaye, amaç edinir. Maksat sadece Allah cc. rızasını kazanmaktır. İnsanı haksız yere öldürmek, tüm insanları öldürmek gibi günaha sokar. Yaşatmakta kadar sevap kazandırır. İnsanların arasını bozan her tülü kin, nefret, intikam, çekemezlik, kavga, çekişme, düşmanlık yasaklanmıştır. Barış, hoşgörü, güvenlik, insanlık, merhamet, olgunluk esas alınmıştır.

Müslüman, dünyada en güzel şekilde yaşar. Giderken de, “En Yüce Dosta” kavuşmanın huzur ve mutluluğu ile gider. Allah cc. müminlerin dostudur. Müminler birbirlerinin kardeşi ve dostudur. İnsanlarda birbirinin karındaşıdır. Düşmanlık, kin, nefret, intikam içinde birbirine asla davranmazlar.

Allah cc. her şeyi bilir, görür, işidir, haberdardır. Allah’tan gizli hiçbir olay, olgu yoktur. Allah’ın sıfatlarında eksiklik, noksanlık bulunmaz. Allah cc. ilim sahibidir, âlimdir. Her konuda bilgisi, becerisi, yeteneği, kudreti sonsuzdur. “Bizler sadece Allah’a kulluk ederiz. Sadece Allah’tan yardım bekleriz.” Bunu Fatiha süresinde sürekli okuruz ama hala şeyhinden, ölüsünden, dirisinden yardım bekleyip; “ya medet” diyenler milyonlarcadır!  Bugünden diriliş ve toplanma gününe, kıyamet gününe, mahşer gününe hazırlanmalıyız. Gaflete asla düşmemeliyiz.

Vampir, harami kapitalistler, sürekli devletten yardım, hibe, teşvik görmektedir. Vergilerine indirim gelmektedir. Şu an itibarı ile 100 zenginin devlete vergi borcu 30 milyar liranın üzerindedir. 2018 yılının Şubat ayında ülkemizde 141,118 tane milyoner vardır. Bu sayı 2012 yılında 54,461 kişi idi. Yanı milyoner sayısı 6 yılda 3 kat arttı. Parası olanların bankalarda mevduatı 440 milyar liradır. Döviz cinsinden hesabı olanların 419 milyar doları vardır. Bankalarda kıymetli madenlerin tutarı 3,1 milyar liradır. Yurt dışında da 12,500 tane zenginimiz vardır.

Bu kapitalsizler devleti, milleti soyarak zenginleşirken, 10 Ağustos 2018 gününde milletimizin yoksulluk sayısı toplam nüfusun %48’ine yükseldi. Her tülü ahlaksız suç işleme oranı, sayısı arttı. Devlet cezaevlerinde olanlara af çıkarma, vergi vermeyenleri af etme peşinde koşarken, 53. Affı çıkarmaya çalışıyor. “Bireye, aileye, topluma, devletimize, mala, cana, iffete, neslimize, varlığımıza karşı işlenen 173 çeşit suç işleyene, 5 yıllık ceza indirimi geliyor. Kınıyor, eleştiriyor, yeriyor, demokratik tepkimi gösteriyorum. Ülkemizde bu şekilde barış, huzur, mutluluk, güvenlik, adalet, hukuk, hakkaniyet, insanca davranma, medeniyet sağlanamaz.