Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın varlığına, birliğine, eşi – benzeri olmadığına şüphesiz iman ettim, inandım. Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere ve kazaya iman ettim. Kur’ân-ı Kerim’e şeksiz şüphesiz inandım, iman ettim. Kur’ân’ı peygamberimizin anladığı, yaşadığı gibi yaşarım. Bu konuda İslam âlimlerinin icma ile bizlere bildirdiği; dosdoğru, gerçek İslam bilgilerini hayat tarzı edip, yaşarım.

                Kur’ân’ı okur, peygamberimiz gibi anlar ve öylece yaşarım. Allah’ın ve peygamberimizin bize ulaştırdığı bilgilerle; ilmi, bilimsel, insani olarak mümin ve Müslüman’ca yaşarım. Sorumluluk, görev, ödev ve yükümlülüklerimin tam bilincine vararak, İslam dinini iyi niyet, samimiyet ve takvaca yaşarım. İslam ve ilim ile olgunluğa erer; Allah’ın istediği mümin Müslüman olurum. Allah’ı severim, Allah da beni sever. Peygamberimizi sever, itaat ederim. Allah da beni sever, dost kabul eder. Allah’ı seven, peygamberlerini de sevmiş olur. Peygamberlerini seven, Allah’ı da sevmiş olur.

                Allah’ın buyruklarını, peygamberimizin hadis, sünnet, siyerinde olduğu gibi yerine getiririm. Sapıtan, sapkınlardan olmamak için peygamberimize ve ona bağlı olan âlimleri kendime kılavuz edinirim.

                Zâriyat süresi: 56. Ayet: “ Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk- ibadet etsinler, diye yarattım.”

                Tin süresi 4. Ayet: “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”

                Ra’d süresi 28. Ayet: “ … Haberiniz olsun, kalpler ancak Allah’ın zikriyle tatmin olur.”

                Dini, imanı, ilmi, hakkı, hakikati yaşamayanlar, iki dünyada huzurlu, mutlu, rahat edemezler. Manevi, ruhi boşluk içinde kalırlar. Sapıtırlar, şaşırırlar, batıl ve küfür davranışları iyi, güzel, doğru, yararlı diye yaparlar! Yaptıkları anarşiyi, şiddeti, terörü, yıkımı, katilliği, katliamları bir değer sanırlar! Terörist zalim komünistlere, katliamcı azgın serseri faşistlere, ırkçı manyak saldırganlara bakıp; ders çıkarmayı, ibret almayı hakkıyla öğrenmeli. İşte o zaman neyin, nasıl bir pislik olduğunu anlayacaksınız.

                İslam dini, dünya ve ahiret huzur ve mutluluğuna yöneltir. İslam; barış, sevgi, saygı, hakka hakikate itaat dindir. “Herkese iyiliği emreder. Kötülükleri men eder. Kendimiz için istediğimizi iyiliklerin herkese de yapılmasını ister.” İslam dinini yaşayanlar, dünyada ve ahirette ödülünü mutlaka alır. İslam dinine muhalefet edenler, iki dünyada cezasını bulur. Bize düşen, Allah’ın bize önerdiği yolda yürümek, hakkı hakikati dosdoğru yaşamaktır. İslam dini herkese saygılı davranmayı, hiç kimseye zarar vermemeyi emreder.

Din; Allah’a ve varlığa borcumuzu ödemeyi emreder. Dinde zorlama yoktur. Anlatım, tebliğ, öğretme, eğitme vardır.

                Dinin kaynağı: “ Kur’ân, peygamberimiz, hadisler, sünnetlerdir. Bize bu temel kaynakları İslam âlimleri “icma” yolu ile öğretir.” Kur’ân ve peygamberine sarılanlar; şaşırıp, sapıtmazlar. Sapkın olup, azgınlaşmazlar.

                Allah’a ve peygamberine iman etmeyenler, itaat etmeyenler, saygıda bulunmayanlar, uymayanlar, Müslüman olmazlar. Biz bunu Kelime-i Tevhit, Kelime-i Şahadet tümcelerinden öğreniyoruz. İslam’a iman etmeyenler, hak mümin ve hakiki Müslüman olmazlar. İkiyüzlü münafık, inkârcı –kâfir- ateist- gâvur, ortak koşan müşrik olur. Böylece de hakka- hakikate uymadığı için zulmeder, zalim olur.

                Mümin ve Müslümanların üstün, iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı sıfatları vardır. Bunlar; “ iki dünyada kurtuluşa ererler. İbadetlerini iyi niyetle sadece Allah cc. rızası için Kur’an ve peygamberimiz merkezli yaparlar. Zararlı, ziyan veren işler yapmazlar. Kötülükten, çirkinlikten, yalan ve yanlıştan sakınırlar. Namuslu, iffetli, doğru, dürüst, yararlıdırlar. “Merhametlidirler. Düşmanları onları merhametlerinden dolayı sever ve İslam dinini tercih ederler. Bu haçlılarda gerçekleşmiştir. Haçlılar, müminlerin merhametinden dolayı mümin olmuşlardır.” Emanetlere hainlik etmezler. Verdikleri sözde dururlar. İbadetlerinde devamlılık, süreklilik ve hak, hakikat vardır.

                Müslüman, dinini korur ve en güzel şekilde yaşar. Nefsini ıslah eder, terbiye eder, azgınlığını dizginler. Aklını korur ve sapıtmamasına katkı verir. Neslini, kuşaklarını her türlü kötülükten, çirkinlikten, yalan ve yanlıştan korur. Malını, mülkünü, servetini korur. Kötülüğe harcamaz. Haramı kazanç diye kazanmaz. Haramı haram, helali helal bilir.

                “Müslüman, Allah’a, peygamberlerine ve kutsal mübarek ulvi İslam dinine asla çirkin, kötü söz söylemez. Allah’a şirk- ortak koşmaz. Anne ve babaya saygısızlıkta bulunmaz. Peygamberimize karşı saygısızlık, sevgisizlik etmez.”

Zaten günümüzde peygambersiz din, hadis ve sünnetsiz Müslümanlık oluşturmak isteyenler, mümin olamaz.

Hele Kur’ân konusunda ileri, geri, kötü, çirkin, yalan konuşanlardan, Müslüman olmaz.

 İnsan öldürmek, insana haksızlık etmek haramdır. Yalan söylemek, yalan tanıklık etmek, zarar, ziyan vermek haramdır. Alkol, uyuşturucu, zarar verici, kötü içki içen, kullanan haram işler. Kumarcı, tefeci, faizci, hırsız, dolandırıcı, sahteci, sahtekârlık, yankesici,  haram işlemektedir. Bu gibi pis işler İslam’da yasaklanmış, haram kılınmıştır.

                Besmelesiz kesilen hayvan, Allah adından başka adlarla kesilen mubah hayvanlarda helal değildir. Haramdır. Boğularak, darbeyle öldürülen hayvanlarda mubah olsa dahi yenmez. Kan içilmez. İdrar içilmez. Haramdan yarar beklenilmez. Zehirlenerek ölen hayvanlar yenmez. Domuz eti yenmez. Tek tırnaklılar, leş yiyiciler, geviş getirmeyenler yenmez. Dikili taşlara, putlara kesilen hayvanlar yenmez. Yırtıcı hayvanların öldürdüğü hayvanlar yenmez.

Zina etmek haramdır. Sağlığa, sıhhate zarar veren her şey haramdır. Dil ile el ile beden ile başkasına zarar vermek haramdır. Sihir, büyü yapmak haramdır. İftira atmak, alay etmek haramdır. Pis, kirli, pasaklı durmak haramdır. Boy abdesti almamak haramdır, günahtır. Kin gütmek, dargın, küs durmak, kıskançlık, çekemezlik etmek haramdır. Vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa, özgürlüğe zarar, ziyan vermek; alçaklık, kahpelik, kalleşlik etmek haramdır.

                İnsan hakkı, yetim hakkı, millet hakkına tecavüz etmek haramdır. İslam dinine karşı kötülük yapmak haramdır. İnsanlar arasında fitne, fesat, nifak, ayrılık sokmak haramdır. Ortalığı kışkırtmak, karıştırmak, bozmak haramdır. Akrabaya, komşuya, başkalarına zarar vermek haramdır. Kibirli- gururlu, mağrur olmak haramdır.

“Bugünlerde gururluyum, senden gurur duyuyorum, deniliyor. Oysa onur- şeref, iftihar, övünç duyuyorum, dense çok daha doğru söz olacaktır.” Sözcüler bile bilerek, bilmeyerek yanlış kullanılmaktadır.

Başkalarının gizli işlerini araştırmak, yaymak, duyurmak haramdır. Allah’ın dinine uymamak haramdır. Allah’ın dininden başka yol, inanç, itikat, görüş, felsefi inanç, ideoloji bulup, benimsemek haramdır. Dinden imandan çıkarır. Zaten böyle olanların çoğu din- iman düşmanı olmuşlardır! Ben bozuk felsefi görüşü, sapkın ideolojik görüşü olup da İslam dinini, mümin ve Müslümanları içten, candan seveni hiç görmedim. Bir Kemalist’i, kapitalisti, faşisti, komünisti, Budist’i, Hindu’yu, Hıristiyan’ı, Siyonist’i İslam takva mümini olarak hiç görmedim.

İyice bilinmeyen, bir konu hakkında açıklama yapmak, o şeyin arkasına takılmak haramdır. Bugün batıl, küfür, bozuk felsefe, ideoloji, terör arkasına takılanlar, böyle takılmışlardır. Su-i zanda bulunmak haramdır. İkiyüzlü davranmak haramdır. Gösteriş için yapılan ibadetten hayır gelmez. Günahtır. Gösteriş için yapılan ibadet ve iyiliklerden sevap kazanılmaz. Zalime, haksızlığa yardım etmek, dayanışmada bulunmak haramdır.

İslam dininde, çocukların, anne ve babaların, insanların görev ve yükümlülükleri bellidir. Kimin ne yapacağı açıklanmıştır. Eşlerin birbirine karşı görevleri belirtilmiştir. İyi huylu, güzel ahlaklı, edepli, hayâ sahibi olmak esastır.

Güzel ve üstün ahlak yoksa maddi, manevi tertemiz olmak yoksa ibadetler bir Müslüman’ı kurtaramaz! Temizlik ve güzel ahlak başta gelen husustur. Ahlak asıl olan esastır. Maddi, manevi temizlik dinin başlıca esasıdır.

 İstikamet; hak, hukuk, adalet, doğruluk, güzel ahlak, edep, hayâ, iffet ve dürüstlük olmalı. Beden bir bütün olarak güzel ve temiz olmalı. Mümin güvenilir- emin kişi olmalı. İntikam duygusu, kin asla olmamalı. Öfkesini yenen olmalı. Sabırlı olmalı. Doğrudan ayrılmayan olmalı. Hakiki Müslim olmalı. Görgü kurallarına uyulmalı.

Bir toplantıya, cemiyete, camiye, göreve giderken, tertemiz ve güzel giyinmeli. Düş aldıktan sonra giyinip, süslenmeli. Edebe, adaba, usule, kural ve kaidelere uygun ve de saygılı davranmalı. En ileri geçip, oturmamalı. Protokol varsa buna dikkat etmeli. Her yerin kuralına uygun hareket etmeli. Edepsiz, ahlaksız faaliyetlere katılmamalı. Katılmak, zorunluluğu varsa girip, çıkmalı. Misafirliğe de edeple gitmeli. Çok konuşmamalı. Bencillik edip, hep kendimizden ve başkalarını dedikodu etmekten uzak kalmalı. Edep, adap erkân, kaide, usul, kural ihlalleri yapmamalı. Efendi olmalı. Saygılı olmalı. Kimseye eziyet veren davranışta bulunmamalı. Bağırarak, argolu konuşmamalı. Esneme yapmamalı. Çok yememeli. Yalan, gıybet, laf taşıma, dili kötü kullanma yapmamalı. Boş konuşmamalı. Peygamberimizi örnek alarak yaşamalı.

İyi huylu, güzel davranışlı olmalı. Kendine, Allah’a, peygamberine, dinine, insanlığa, varlığa, vatanına, milletine, insanlığa karşı görevlerini bilip, gereğini yerine getirmeli. İslam dinini, ilmi, bilimi, sanatı, mesleği, hakkı, hukuku, hakkaniyeti, güzel ahlakı, edebi, hayâyı en iyi şekilde bilip, yaşantıda değerlendirmeli. İslam inancını, itikadını, akaidini, ibadetini, güzel ahlakını bilip, yaşam tarzı yapmalı. İslam sadece bilinmekle kalmamalı. Bilhassa bildiğimiz doğrularla yaşamalı. Yaşamadıktan sonra bilmenin bir anlamı, önemi olmaz. Şeytan gibi olunur!

İslam dini, Allah cc. tarafından insanlığa Cebrail as. Ve Peygamberimiz aracılığıyla gönderilmiş ve öğretilmiş hayat kitabının yaşanılmasıdır. İnsanlara iki âlemde, dünya ve ahirette huzurlu, mutlu, rahat, kolay, başarılı, sağlıklı yaşaması için gönderilmiştir. İnsanın yaratılış gayesine, hedefine uygundur. Allah’a, insanlara ve varlığa nasıl hareket edileceğini bildirir. İyiliğe, güzelliğe, hayra, yararlıya, olumluya, doğruya, dürüstlüğe, hakkaniyete, ilme, bilime, sanata, mesleğe, akıl yürütmeye, düşünmeye sevk eder. İslam bir evrendir. Ucu bucağı yoktur. Kıyamete kadar insanlığa ışık tutacak, aydınlatacaktır.

Sadece “Kur’ân yeter,” deyip, peygamberimizi dışlayan İlahiyatçılar, İslam’dan nasiplenmemişlerdir. “Kur’ân’a İslam dini denmez. İslam dini, Kur’an’ın peygamberimiz tarafından da yaşanılmasına denir.” Bazı İlahiyatçılar, “ Kur’ân Müslümanlığı” deyip, peygamberimizin İslam yaşantısını kabul etmez, iken; diğer bazı hainlerde, Kur’an konusunda şüphe, kuşku, eksik, noksan, fazla deyip, insanları Kur’an’dan soğutmaya, dinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Ülkemizde her ideolojinin, görüşün, bozuk felsefenin televizyonu vardır. Dergileri, gazeteleri, radyoları vardır.  Herkes istediği telden, farklı tellerden zırvalamaktadır. Ne zırvalar, sapıklıklar, sapkınlıklar dinlemekteyiz! Allah cc. ıslah eder inşallah. Islah olmak istemezlerse, etkisiz kılar inşallah. Bendeniz Allah’a havale ediyorum.

Aslında peygamber tanımayan dinsizlerle, Kur’ân hakkında ileri, geri konuşan imansızlar aynı pisliğe hizmet etmektedir. Bunlara karşı bilgili, bilinçli, dikkatli, uyanık olmalıyız. Kur’ân’ı, Muhammet’in yazdığı ve yaydığı felsefe kitabı diyenden, her sapkın konuşanına kadar, pek çok kişi yalan, dolan, gâvurluk yaparak, konuşmaktadır. Şimdi yanımda bir Osmanlıca Sözlük var. O da Kur’ân’ı Muhammet yazmış, diye açıklama yapıyor. Dış zalim kâfir gâvur misyonerler, bunlar kadar etkili olamıyor. Bunları sosyal medyadan tanıtıp, insanların bunlardan uzaklaşmasını sağlamaya çalışıyorum. Benim tanıdığım dindar insanlar bile bana tepki gösteriyor. Çünkü onları bu sapkınları mürşit, önder, lider edinmişlerdir.

Bu kişiler, gerçek anlamda doğru şekilde İslam dinini anlatmamaktadırlar. Bunlar akademisyen, tefsir yazan olmasına rağmen alçak haindirler. Sevgi ve saygı duymuyorum. Din, insanlık için olmasa olmazdır. Olmasa insanlar hayvanlaşır. Hatta Allah’ın anlatımı ile hayvandan daha aşağı, bayağı varlık olurlar. Dinin yerini başka bir ilim tutmaz. Her şey kendi yerini tutar. Zaten bizler din, ilim, bilim diye bir ayrım yapmıyoruz. Her ilim Allah’ındır. Allah cc. âlimdir. Her ilmin, bilimin, dinin sahibidir. Bizler hepsini öğreniriz, biliriz, bilmeliyiz. İlim ile hayatımıza ışık tutar, aydınlanırız. Her doğru bilgiye sevgi, saygı, muhabbet duyarız.

“İslam dinin sekiz ana bilim dalını ve aklı- doğa ilimlerini bilince, insan bir de yaşadıkça olgun mükemmel harika harikulade insan olur. Tabii ki, içtenlik, benimseme, samimiyetle takva şekilde yaşamak gerekir. Sadece bilmek yetmez. Eylem, davranış gerekmektedir. İnanç, itikat, amel, ibadet, güzel ahlak olarak dini yaşamak gerekir. Kitap, sünnet ve âlimlerin icma dedikleri ortak dini görüşlerine uymak gerekir. Bu âlimlerin ilimlerini, doğru haberleri, aklı doğru kullanarak, bilmek gerekir. Kur’an, hadis, sünnet, fıkıh, itikat, ilmihal ilmi bilmeli.” Öyle cahilden takva samimi mümin ve Müslüman olmaz. İşte görüyoruz, İslam dünyasının acıklı durumunu!

İman etme sadece mümin olmak için yetmemektedir. İslam dinini de ilimle birlikte yaşamak gerekmektedir. İslam dini, peygamberimizin öğrettiği ve yaşadığı dinin adıdır. Bağlı kalarak yaşadığı kutsal, mucize İlahi kitabın adı; Kur’an-ı Kerimdir. Bize mümin, Müslüman diyen, dinimizin adını İslam koyan, Yüce Allah’ımızdır.

İslam, Müslim, mümin, Müslüman dışı kişilere asla benzemeyiniz. “ İnternetten veya itikat- akait kitaplarından münafık, kâfir, müşrik, zalimlerin sıfatlarına bakınız. Onlar gibi asla olamaya, onlara benzememeye çalışınız. Onlar cehennemin dibinde, ateş, duman, irin çukurundadır. Kendileri cehennem ateşinin parçasıdır.”

“Sadece iman yeterli değildir. Öyle olsa idi, ben iman ettim, der, iş tamamlanırdı.” Ama bir Kur’an ve bir kılavuz peygamber gönderildi. Peygamberimiz, Kur’an’ı açıklayarak, anlatarak, göstererek, öğreterek, yaşayarak, öğretti. Suffe Okullarında, mescitte, evinde, sokakta öğretti. Öğrettikleri İslam dini öğretti. 

Ra’d süresi 29. Ayette, Büruc süresi 11. Ayette, Mümin süresi 58. Ayette, hadislerde; “ iyi amel işlemekten, ibadet etmekten, kötülük yapmayanlardan söz ediliyor. Cennete bu kişilerin gideceği anlatılıyor.” İmanın ibadetle ilişkisi olması anlatılıyor.

“Allah cc. mümin ve Müslümanları sever. İyilik edenleri, hakça ibadet edenleri, tövbe edenleri, sözünü tutanları, haram işlemeyenleri, Allah ve peygamberine itaat edenleri sever. Güzel, dosdoğru, dürüst, gerçekçi, hak hukuku uygun yaşayanları sever. Tevekkül edenleri, af edenleri, bağışlayanları, mağfiret dileyenleri, sadaka verenleri, farz, sünnet ibadetleri yapanları sever. Hakka, hukuka, adalete, doğruluğa, dürüstlüğe, güzel ahlaka, hayâya, edebe, ilme, bilime, dine imana uygun yaşayanları sever.

                İyilik, hizmet, yardım etme için çalışanları, Hakk’a gösterilen şekilde ibadet edenleri, haksızlığa boyun eğmeyenleri, şükredenleri, hamt edenleri, zikredenleri, tövbe edenleri, peygamberimiz gibi farz ibadetleri yapanları sever. Olgun bir insan, güzel bir Müslüman olanları sever. Allah’ı ve peygamberlerini sevip, itaat edenleri sever. Allah’ın sevdiklerini sevenleri sever.”

                Bizler önce kendimizi, eşimizi, çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Evlenme farzdır. Evlenme sünnettir. Allah cc. karşı cinsle evlenmemizi, çocuk sahibi olmamamızı, çocuklarımızı çok iyi yetiştirmemizi istiyor. Özellikle kız çocukları çok iyi, ideal yetiştirmeliyiz. Zira insanlığın anacı, işçisi, öğretmeni, eğitimcisi özellikle annedir. Mutlaka ama muhakkak çocuklarımız en yüksek ölçütlerde eğitim almalı. Terbiye edilmeli. Güzel ahlak kazandırmalı.

Bugün bunu beceremeyen insanlar, özellikle Müslüman olduğunu söyleyenler, daha suyunu, ekmeğini, giysisini, evini yapacak, kazanacak duruma gelmemiştir. Bugün Müslüman olduğunu söyleyenlerin çok acıklı acı halleri vardır. “Afrika, Asya Müslümanlarını izliyorum. Çağın gereklerini, ihtiyaçlarını karşılayamamış. Ama sadece bir işi becermiş! Alabildiğine çocuk yapmayı becermiş.” Ayakkabısı, giysisi, ekmeği yok! Yarın o çocuklar ergin olduğunda, bir veya birkaç eş alıp, habire, durmaksızın çocuk yapacak. İnsanlığın yüzkarası, milletin maskarası olacak!

                Hep yazılarımda Müslümanların ve insanların çektikleri acıları, ıstırapları yazıyorum ki, ders alınsın. Ben ve bizim ailede 2 çocuktan fazla çocuk yapan pek kimse yok! Bazılarının bir çocuk bile yaptığı oluyor. Bunun üstesinden bile eğitim- öğretim, terbiye, güzel ahlak, ilim, meslek, sanat kazandırmak yolu ile pek de başarılı olamıyoruz. “Çocuk yetiştirmek kolay değildir. Çok çocuk sahipleri çok perişan durumdadır. Çocukları daha çok ya anarşist, şiddetçi, terörist, hırsız, dert getirendir!

                Ülkemizde binlerce ailenin çocukları dağlarda, mağaralarda, çukurlarda terörist olarak bir süre yaşadıktan ve katil olduktan sonra geberip, gitmektedir. Leş, mundar olup, iki dünyasını perişan etmektedir!

Dün bir annenin televizyonda, Kuzey Suriye’deki Mustafa adlı 17 yaşındaki oğlu ile telefonda görüşmesini izledim. “Oğluna, teröristlik yapma! Teröristlerden uzaklaş, kaç, gel, kurtul, diyor. Onlar dürüst insanlar değildir. Kendileri görkemli şekilde zevk, keyif içinde yaşarken, sizleri ölüme gönderiyorlar. Sana, Mustafa adını koydum ki, peygamberimizin adıdır. Peygamberimiz gibi güzel ahlaklı olasın, diye Mustafa adını koydum. Mustafa’m, ne olur, anneni kırma! Kaçıp, Türkiye’ye gel. Devlet size bir şey yapmıyor, diyor.”

Mustafa, annesine şöyle diyor: “Benim adım Mustafa değildir. Ben adımı değiştirdim. Agit Baran adını aldım.”  Oğlum bak, biz iyi insanlarız. PKK, PYD, YPJ teröristi değiliz. Onlarla işimiz olmaz, diye oğluna anlattı. Beyinsiz, beyni yıkanmış aptal oğlu anlamadı. Anlamayınca anne, ağlayarak telefonu kapattı.

Önceki yazılarımda Türkiye’de PKK ve siyasi uzantısı HDP ve Suriye uzantısı PYD, YPJ, İran’daki uzantısı PJAK ve Irak’taki Barzani, Talabani ve diğer uzantılarından söz etmiştim. Çocukları, gençleri, kızları, erkekleri,  insanları aldatıp, kandırarak dağa çıkarıyorlar. Şehirlerde terör yaptırıyorlar. Dağlarda mağaralarda, yeraltında açtıkları çukurlarda, asker gelinceye kadar köle, parya gibi yaşıyorlar. Bir ay kadar önce terör örgütünden kaçıp, Türk askerine teslim olan 1,050 PKK teröristi açıklıyor:

 “Her türlü işkenceyi, insanlık dışı işlemi bize yapıyorlar, yaptırıyorlar. Örgüte yeni katılan kız ve erkekler zorla tecavüze uğruyor. Birden fazla kişi bize zorla tecavüz ediyor. Örgütün başları, 14- 15 yaşındaki kızları çıplak havuza girdiriyor ve tecavüz ediyorlar. Erkek çocuklara da tecavüz ediyorlar. Karşı çıkan, ses çıkaranı infaz ediyorlar. Bunlar Kürtlük, Kürtçülük, devlet kurma adına insanları kandırıyorlar. Bunların Kürt ile Kürtlükle ilgisi yok. Bunlar Ermeni ve Türkiye, Müslüman düşmanı hainlerdir. İslam dininin her değeri ile alay ediyorlar. İnkâr ettiriyorlar. Müslüman adı olanların adlarını değiştiriyorlar.”

Şimdide Osmanlı Devleti içinde başta “ İttihat Ve Terakki Cemiyeti” adında örgütlenip, Osmanlı Âliye Devletini, Payitahtı yıkmak için örgütlendiler. Bu örgütün için Osmanlı Hükümeti’nden tutunda, Osmanlı Devletini yıkmaya çalışan her adi, alçak, kahpe, hain, kalleş, soyu bozuk soytarı, fikri bozuk haydut ve her pislik vardı. Osmanlı’da en çok sadrazam, vezir olan Sırplar, Ermeniler vardı. Yahudiler, Rumlar vardı. Bulgarlar vardı. Türkçülük eden Türkçüler, Kürtçülük eden Kürtler vardı. Arapçılık edenler ve arazide bunların savaşan milis güçleri vardı. Arnavutlar, Sırplar, Bulgarlar, Kuzey Afrika ülkelerindeki ayrılıkçılar, Orta doğudaki Araplar vardı. Herkes etnik- ırkı olarak ırkçılık yapıyor. Din ayrımcılığı yapıyor. Mezhepçilik, bölgecilik yapıyor. Osmanlıdan ayrılma savaşını aynı anda 35 cephede veriyorlar. Aynı zamanda bu içteki ayrılıkçı adi alçak soysuz soytarı bozguncu fitneci savaşçılar, dış düşmanlarla işbirliği yapıyor. Ortak vuruyorlardı. Zaten emperyalistlerin, Siyonistlerin, masonların kölesi, paryası, kullandığı araç- gereç durumundaydılar.

Yemen halkının, Osmanlıya karşı verdiği bağımsızlık savaşını belgesel olarak izledim. Bir vadiden geçen Osmanlı askerlerini, tepenin iki yanında mevzilenmiş Yemen soytarılarının ateşle nasıl yok ettiklerini anlatıyorlardı. Büyük bir Osmanlı askeri birliğini tepelerden açtıkları ateşlerle yok etmişler. On binlerce Osmanlı askerini şehit etmişler. Osmanlı askerlerinden aldıkları tüfek, süngü, kama, mataraları şimdi pazarlarda tarihi eşya olarak satıyorlardı. Ağızlarında da uyuşturucuyu sakız gibi sürekli çiğniyorlar. Hatta dinlenme molalarında bile bu uyuşturucuyu ağızlarında çiğniyorlardı. Bellerinde veya karın üstlerinde de büyük kamalar taşıyorlardı. İşte Yemen Türküsü bu alçakların Osmanlıya karşı verdiği bağımsızlık savaşını anlatıyorlardı.

Bugün Cuma günü Yemen’e cami kapılarından para yardımı topladık. Diğer yollarla da yardım kampanyası sürdürülüyor. Benim kızdığıma bakmayınız. Ben de yardım ettim. Zaten her yardım kampanyasına bireysel, dernek, vakıf olarak katılıyorum. Çünkü ben sosyal ve etkin Müslüman’ım.

Bu, Osmanlı’ya karşı savaş sadece Yemen’de olmadı. Körfez ülkelerinde, Hicaz bölgesinde, Filistin’de, Irak da, Suriye’de, Kuzey Afrika, Avrupa’da yapıldı. Şimdi, 2018 yılı itibarıyla, Osmanlı topraklarında 64 devlet vardır. Hepside birbirini yemekte, hepsine de, 135 ülkeye de bizler yardım ulaştırmaktayız. Dünyada ekonomik büyüklükte 17. Sırada, toprak büyüklüğü sıralamasında 37. Sıradayız ama yabancı ülkelere para değeri olarak en çok mali yardımı biz aslanlar, Türkiye yapmaktadır.

Osmanlı Hükümetini ve devletini yıkmak isteyenlerin benzerleri, devamı olanlar, T.C.Devletini de yıkmak için var gücü ile uğraşmaktadır. Solcular 1800 yılından beri, Kürtçüler 1806 yılından beri emperyalist, Siyonist ve şer güçlerle işbirliği içindedir. Ülkemizde kayıtlı 123 tane terör örgütü vardır. Bunlar yıkım için faaliyet göstermektedir.  CHP, HDP, ÖDP, EMEP, EMEK gibi legal siyasi partilerden tutunda; sendikalara, meslek odalarına, meslek kurumlarına, derneklerine kadar hepsi hainlik edip, yıkım etkinliği içindedir. “Bunlar legal olup, illegal örgütlerle yardımlaşma, dayanışma, işbirliği, güç birliği, ittifak içindedirler.”

CHP, hem PKK siyasi uzantıları ile hem illegal terör örgütleri ile dayanışma göstermektedir. Avrupa’ya geçen hafta CHP Genel Başkanı kemal K. gitti. Orada PKK örgütü ile dayanışma içinde olup, PKK propagandası yapan milletvekilleri ile görüştü. Türkiye’yi şikâyet etti. Resimler çektirip, ülkemiz aleyhinde açıklamada bulundu. Taşnak Ermeni terör örgütü gibi davranmaktadır. Bunlar, Kemalizm, Atatürkçülük adı, sanı altında her adi alçaklığı, hainliği, kahpeliği, soysuzluğu, kalleşliği yapmaktadırlar. Çok dikkatli olmalı.

Demokrasi, özgürlük, hürriyet, insan hakları adına hainlik ve kötülük yapmalarına asla fırsat vermemeli. Bunlar hürriyet, özgürlük, insan hakları, demokrasi gibi değerleri istismar edip, başkalarına zarar vermek için kullanmaktadır.  Değerleri kötü amaçlı, yıkmak, yok etmek için kullanmaktadır. Samimi değillerdir. Kendileri iktidarda olduklarında, başkalarına özgürlük, hürriyet, özgürlük, demokrasi adına hiçbir serbestlik tanımamaktadır. Bunlar bir numaralı ilkel katil komünist, saldırgan ırkçı faşist, yok eden dehşet saçan vahşidirler. Dünya tarihine bakınız. Ne mal oldukları anlaşılır.

İnsan, Allah’ın ad ve sıfatlarını bilip, inanmazsa, peygamberine itaat etmezse, ilim, bilim, sanat bilmezse, akılsız- zekâsız bir numara nankör olursa, her pisliği yargı değerlerine, kutsallara yapar. İşte bunlar insanlıktan nasiplenmemiş, akılsız, cehalet içindeki cahillerdir. İslam dini dışında her şeyi ikon, put edinir. Edindiği akılsız, zekâsız putların esiri, kölesi, paryası olur. Eşekten, köpekten çok daha kolay kullanılır.

Sizlere örnekleriyle birkaç tarihi olay anlatmaya çalışacağım. Bunlar hakkında geniş bilgi edininiz. Ders alınız. İbret alınız. Şimdi benim yaşantım devrinde olan bazı olaylar şunlardır:

 “İyi eğitilmeyen Bosnalı Boşnak çocukları, İslam dinlerini kaybetmek üzereyken,  1992- 1995 yıllarında savaşın afetini acı ödedi! Sırp ve Hırvatların saldırısına uğradı. Saldırıya uğrayınca Müslüman olduklarını anladılar.”

“Bu yılarda, 1990’lı yılların ilk yarısında Çeçenler, Çeçenistan’da Ruslara karşı, Boşnaklar gibi 250 bin şehit vererek, savaş yaşadı. Ruslar hep Türk, Müslüman katliamı yapmıştır. Çeçen katliam da yaptı!”

Rus’un ırk bağlamında sembolü ayıdır. Tarih boyunca hep vahşi ayı olmuş. Hiç medeniyeti tatmamıştır.

 “Azeriler aynı yılarda, 1992 yıllarında Ermenilerin ve yandaşlarının saldırısına uğradı! Azerilerin topraklarının %20’si Ermeniler tarafından işgal edildi. Avrupa, ABD, Rusya, Ermeni yanında yer aldı. ”

“ Yine 1992 yılarında Rusya, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye saldırdı ve katliam yaptı!”

“Yine Rusya 2008 yıllarında Gürcistan’a saldırdı. Hızla Gürcistan içlerine ilerledi. Katliamlar yaptı!”

“Yine Rusya 2014 yılında Ukrayna’nın olan Kırım Yarımadasını işgal etti. Topraklarına kattı. Dünya ses çıkarsa da, yaptı. Zira kimse bugün bir başkası için savaşa girmek istemiyor.”

                “1979 yılında Afganistan, SSCB Rusların işgaline uğradı. Ruslar çıktı, Amerika NATO birlikleri ile bugün bile, 2018 de işgalde tutmaktadır. Terör ile de, Taliban ile de başı beladadır. NATO, 2001 yılından beri 18 yıldır Afganistan’dadır.”

                “1990 yılı başında Amerika, Irak’a havadan saldırdı. 120 bin uçakla sorti yaparak ülkeyi harabeye çevirdi. 2003 de gelip, 34 ülke ile soykırım yaptı. 1,5 milyon insanı katletti! Bunu baba W. Bush denilen ABD Başkanı yaptı. Hala Amerika askerleri Irak’tadır. Bugün baba W. Bush denilen kişi bugün toprağa verildi. Yeri cehennemin dibidir, biliyorum. Hem zalimdir hem de kâfirdir. Çok zalim olduğu için ölümünde Amerika’da 30 gün yas ilan edildi.”

                “Libya’ya 2011 yılında batılılar saldırdı. 20’den fazla batılı ülke saldırdı. Ülkeyi harabeye çevirdiler. Haçlı seferi yaptılar. Hala istikrara kavuşamadı.”

                “2011 de Suriye karıştı. 67+ 3 = 72 ülkenin askeri ve sosyal dayanışması burada vardır. 1,200 terör örgütü savaşmaktadır. Ülkenin altını üstüne çevirdiler! Ülkeyi bölmeye çalışmaktadırlar. Savaş bugün, 07 Aralık 2018 de kısmen devam etmektedir.  1 milyon insan katledildi! 6 milyon insan ülkeden kaçtı. 6 milyon insan ülke içinde göç etti.”

                “İran bir Şii- Şia devletidir. Her yerde Şiileri kışkırtmaktadır. Terör destekçisidir. Yemen’de Husi adlı Şii- Zeydileri devlete karşı kışkırttı. Suudi Arabistan’da 28 milyonluk Yemen Hükümeti tarafını tuttu. Suudi Arabistan, Yemen’e havadan müdahale etmektedir. Arabistan ile Yemen Hükümeti, devlete karşı savaşanları harap ve berbat etti. 28 milyonluk nüfustan 18 milyonu açtır. 11 milyonu şu anda ölmek üzeredir! Ülkemizde bugün Yemen’e yardım kampanyası başlatıldı. Zaten her zaman yardımını sürdürmektedir. Türkiye’miz her an yardımı muhtaç olana vermektedir. ( Burası Yemendir, giden gelmiyor, acaba nedendir?)”

                “Çin Budist ve komünist Hükümeti, Doğu Türkistanlı Uygur Müslüman vatandaşlarını katletmeyi, asimile etmeyi sürdürmektedir. 100 yıldan beri yok etme eylemi içindedir.”

                “Myanmar, Budist Hükümeti, içindeki “Arakan Müslümanlarını katlediyor!”  2 yıldan beri canını kurtaran Bangladeş’e kaçıyor. Hiç kimse Arakan Müslümanlarını almıyordu. Türkiye, Ak Parti Hükümeti; ben ihtiyaçlarını karşılayacağım, dedi, diye Bangladeş aldı. Şu anda bataklık alanda basit çadırlarda ölüm kalım mücadelesi veriyorlar.”

                “Hindistan içindeki Müslümanlara ve Keşmir Müslüman halka; Hindu, Budist olarak her türlü acımasızlığı yapıyor. Vatandaşlık haklarından bile yararlanamayanlar var.”

                “Sudan ülkesi,  Kuzey, Güney olarak savaştı. Hıristiyanlar Kuzey’de ayrıldı. Ayrılan iki ülkede perişan durumdadır.”

                “Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Müslümanları parçalayarak katlettiler! Bu olay 3 yıl kadar önce oldu! Azınlıkta olan Müslümanlar parçalandı! Kışkırtanlar batılılar oldu! Özellikle kışkırtan, gâvur dinsiz laik Fransa oldu.”

                “Filistin halkı, İsrail Yahudi Siyonist devleti tarafından 100 yıldır işkencelerle, bombalarla, evleri yıkılarak, sürgünlerde, direnişte öldürülüyor! Tüm dünya İsrail tarafında oluyor. Dünya seyrediyor. Zalim kâfir gâvurlar yok ediyor!” “ Bu zalimlikleri yapan İsrail ile ülke olarak aramız açıktır.”

                “Mısır’da ilk defa 5 yıl önce seçim yapıldı. Dini duyarlılıkta olanların siyasi partisi %52 oy ile hükümeti kurdu. “Mursi” adlı kişi başkan seçildi. Askeri darbe yapıldı. Katliamlar yapıldı. İki bin kişi katledildi! Dünya darbe ve kanlı hükümeti destekledi.” “Bu katliam yüzünden Mısır ile aramız açıktır.”  

                Kızıldeniz kenarında Habeşistan adlı bir ülke vardı. Mekke Müslümanlarının ilk defa göç ettiği Habeşistan ülkesi vardı. İç savaşı 1975 yıllarında başlattılar. Hala terör olayları ile can çekişmektedirler. Ülke dört parçaya ayrıldı. İç savaş 1990 yılına kadar devam etti. Somalı da terör var. Açlık ve yapılandırmaya karşı ülkemiz dünyanın tümünden fazla yardım etti.”

“Kosova, Bosna Hersek gibi ayrılan 7 ülke, Yugoslavcaya bağlı tek ülke idiler. 1991 yılında komünizm çökünce, ülkede bağımsızlık ilan etmeler başladı. Toplum, ırk – etnik kimlik adına, ırkçılık adına birbiri ile savaşmaya başladı. Yugoslavya 7 parçaya bölündü.”

SSCB denilen ülke komünist, Marksist Leninist Stalinist bir ülke idi. 15 özerk cumhuriyeti, 1975 yılında 350 milyon nüfusu, 21 milyon kilometre toprağı vardı. 1991 yılında komünizmin yıkılması ile ülke 15 parçaya bölündü. SSCB adındaki bu büyük ülkeden en büyük parça Rusya Federasyonu adını aldı.”

“Doğu Avrupa’da 10 tane komünist ülke vardı. 1991 de bunların rejimleri yıkıldı. Çekoslavakya’da iki parçaya ayrıldı. Komünizm 1991 yılında yıkıldı. 50’den fazla ülkede komünizm kalktı. Pek çoğu 1991 yılında parçalandı.”

Bu ülkelerdeki ağrı, sancı, kargaşa, savaşlar en çok ülkemiz Türkiye’nin başına dert oldu. Diğerleri hiç umursamadı. Hatta olayların çıkmasına neden oldu. Bu adlarını ettiğim tüm ülkelere yardımımız oldu. Hala olmaya devam etmektedir. Her hafta yurt içi ve yurt dışına Cuma günleri para toplanmaktadır. Farklı yardım kampanyaları düzenlenmektedir.

                “Lübnan, 1975 yıllarında iç savaş yaşadı. Bu iç savaş 1990’lı yıllara kadar devam etti. İç savaş esnasında İsrail saldırılarına da defalarca kaldı.”

“ Suriye iç savaş ve dış müdahale yaşamaktadır. Suriye’ye de İsrail sürekli saldırmaktadır. Zaten 73 ülke saldırılarını Suriye’ye karşı, halkına karşı sürdürmektedir.”

 “İsrail 1967 yıllarında çevresindeki dört Arap ülkesine saldırdı. Hem de topraklarını genişleterek, savaşı sonlandırdı. Batıl Batı, zalim gâvur devletleri her zaman savaşı çıkarır ve kendine benzeyenleri her yönü ile desteklemektedir.

 Müslümanlarda aptallıklarına yansınlar. Birlik- beraberlik, yardımlaşma, dayanışma, ittifak, müttefik içinde olamayışlarının kahrını çeksinler!

 Bu zamanlarda “Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır, İsrail ülkeleri” birlik içinde dayanışma göstermektedirler. 1,5 milyon nüfuslu Katar ülkesini işgal edip, yok edeceklerdi. Türkiye oyunu bozdu. Ambargoyu kırdı. Hava yolu ile tüm ihtiyaçlarını gönderdi. Katar’a askeri üst kurdu. Korumasına aldı.”

“ Somali’ye açlık ve terör vardı. Yardım etti. Asker gönderdi. Dünyanın tümünden fazla yardım etti. Somalı halkı açlıktan artık ölmüyor. Hastanede yaptık.”

“Afganistan’da, Bosna Hersek’te, Kosova’da, Somali’de, Katar’da barışı, huzur ve güvenliği sağlamak için savaş zamanından beri Türk askerimiz bulunmaktadır. Afganistan, Kosova, Bosna Hersek’te BM bünyesinde Türk askerimiz barışı, güvenliği, huzuru, mutluluğu sağlamak için görev sürdürmektedir. Savaş zamanında barışı sağlama amacıyla oralara askerimiz gitti. Hala orada görev yapmaktadırlar.”

“Katar ve Somali de ise askerimiz ikili devlet anlaşması ile barış amaçlı görev yapmaktadır.”

“Sudan’ın Osmanlı zamanında limanı olan adayı Sudan’dan 99 yıllığına kiraladık. İmar ettik. Turizme ve işletmeye açtık. Tarım ve hayvancılık yapmak için toprak kiraladık.”

“Pakistan, İslamcı ilkel teröristlerle savaşmaktadır. Her türlü yardımı Pakistan kardeş halka yapıyoruz.”

Türk asıllı 8 ülke ile yardımlaşma, dayanışma içindeyiz. Macaristan’da ilk defa Türklerle, Türk devletleriyle olan toplantıya gözlemci olarak katıldı. Macaristan, Hun Türkleridir. Atilla’nın çocuklarıdır. Daha önce “Hungari” adını taşıyordu.”

Osmanlının son dönemleri gibi Türkiye’nin de başı hain, alçak adi, kahpe, açık ve sinsi düşmanlarla başı beladadır. Hiç rahat vermemektedirler. 1990 yılı Amerika’nın Irak saldırı ve işgalinden sonra Irak’ı bölüp, parçalayıp, bir “Yahudi asıllı bir Kürt yönetim şekli oluşturmak istediler.” O zaman Türkiye’mizde güçlü Turgut Özal Hükümeti vardı ama Amerika ve kahpe batılılara karşı gücü yetmedi. “Kuzey Irak’ta aslen Yahudi ve komünist etkili olan bir Kuzey Irak Kürt özerk yönetimi kurdular.” Bu yönetim, ABD ve Batılılar tarafından silahlandı. Çevresine saldırmaya, topraklarını genişletmeye başladı. 2015 yıllarında da bağımsızlık ilan etti. Ama taşıma suyla ne değirmen döner nede can devam eder! Irak, Türkiye, İran’ın girişimleri ile bu Amerikan güdümlü aslen Yahudi yönetimli yönetimin sonu getirildi.

Arap dünyası karıştırılmaya elverişlidir. Halkın devlette etkisi yoktur. Kral, sultan, emirler tarafından 22 Arap devleti yönetilmektedir. Suriye’de “Arap baharı” adlı kargaşa çıkarıldı. Halk, krallık yönetimine karşı ayaklandırıldı. Suriye’ye 120 ülkeden 1,200 farklı terörist grup, Amerika taraflı 67 ülke, Rus yanlısı 3 ülke etkin olmaya başladı. Suriye parçalanıp, bölünmeye çalışılmaktadır.

“ Bir Hıristiyan Kürt devleti, Şii devleti, Sünni Arap devleti kurulmaya çalışılmaktadır.” Suriye ile 911 km. sınırımız var. Bu sınırın tamamını Hıristiyan Kürt devletine verip; İran, Irak, Suriye koridoru ile Akdeniz’e açılma düşüncesi uygulanmaya başlandı. Suriye sınırımızdaki yerli halk, Arap ve diğer etnik sitedeki halk, bu sınır bölgelerinden kaçırtıldı.

PKK-PYD- YPJ terör örgütüne bu sınır boyu Amerika korumasında verildi. Türkiye bunu engellemek için askeri güçle 2016 yılında askeri hareket düzenledi. Fırat Kalkanı ile 2 bin kilometre kare Cerablus ve El Bab bölgesini aldı ve yerleşti.

 2017’de de Afrin bölgesine askeri hareket düzenledi. Harekâta, Zeytin Dalı adı verildi. Bölgeyi askeri ve siyasi yönden kontrole aldı. Bu iki bölge 4 bin kilometre kare olup, bölgeye, ülkemize savaştan kaçıp, gelen sığınmacılardan 280 bin kişi yerleştirildi. Bölgenin halkı yerleştirildi. Şehir imar edildi, ihya edildi. Normal hayata başlatıldı.

Şu anda Fırat’ın doğusunda “Mumbiç” adlı İlçe halkı terör ile kaçırılıp, PKK- YPJ terör örgütüne Amerika desteğinde verildi. Amerika, buradaki PKK ve uzantılarına 5 bin TIR dolusu silah ve 2 bin kargo uçağı dolusu silah verdi. Afrin gibi mevziler oluşturma çalışması yapılmaktadır. Türkiye bu yapılanları havadan ev karadan izlemektedir. Bunu savaş nedeni sayacağını defalarca Amerika’ya bildirdi. Bu bölgeden ülkemize atılan silahlara karşılık verildi. Türkiye’ye bu İlçeyi terk edecekleri bildirildi. Ama terk etmedi. Askerimiz bu bölgede nöbet tutmaktadır. Dün yine Amerika ile görüşüldü. 2018 yılı sonunda çekilme başlatılacağı bildirildi. Ama Amerika tam bir gâvur münafıktır. Her türlü zalimliği yapar. Sözünde durmaz. Münafıklığı 2 bin çeşit yapar!

Fırat’ın doğusu terör örgütü PKK ve uzantısından kurtulduktan sonra Fırat’ın doğusu da teröristlerden temizlenecek. Türk Hükümeti buna kararlıdır. Askeri harekâtları de %70 oranında yerli silahlarla yapmaktadır.

Bir, iki yıldan beri Kuzey Irak bölgesine yerleşen teröristleri de temizlemeye çalışmaktadır. Hem havadan hem de karadan askerimiz girmektedir. Temizlenen yerlere Türk askeri gözlem merkezleri kurmaktadır. Kontrolüne almaktadır.

Doğu Akdeniz’de deniz altında doğalgaz ve petrol yatakları olduğu tespit edildi. İsrail, Mısır, Yunanistan birlikte arama yapma kararı ve dayanışma yapma anlaşması yaptı. İtalya şirketini de davet ettiler. Hükümetimiz, askeri güçle aramaları engelledi. Kendi alanımızdır. Biz arayacağı dedi. İki arama gemimiz ile aramaya başladık.

Şu anda zaten Suriye savaşı nedeni ile pek çok askeri gemi bu bölgede bulunmaktadır. Bizde orada arama yapan gemilerimize destek vermekteyiz. Türkiye’miz bu kadar zor günler geçirirken, içimizdeki alçak, hain, kahpe, sütü –soyu, fikri bozuk kişi ve kurumlar, düşmanla işbirliği halindedir! Bizler, 16 İmparatorluğumuzu hep içten yıktırdık. Sahip çıkamadık. Ama aklımız başımıza toplayıp, T.C.Devletimizi korumak, kollamak, güçlendirmek zorundayız. Başkaları sığınmacı olarak bir yerlere kaçıp, orada ölmeye- yaşamaya çalışıyor ama bizim kaçacak yerimiz yoktur. Vatanımız Türkiye’dir. Türkiye bizim namusumuz, iffetimiz, değer yargımız; milli manevi yaşama alanımızdır. Türkiye ekmeğimiz, suyumuz, toprağımız, güneşimiz, yuvamızdır. İffetimiz, namusumuzdur. Biz Türkiyesiz asla yaşayamayız. Başkaları gibi kaçıp, sığınmacı olamayız. Olmak istesek bile bize öldürmeye, yok etmeye karar verenler, yaşamamız için bizi almazlar. Zaten o adi kahpelerde Türkler gibi merhamet yoktur.

Batının tarihini iyi biliyorum. Batıl Batının geçmişini, vahşetini, korkunç dehşet veren barbarlıklarını, katliamlarını, Haçlı Seferlerini, 100. Yıl savaşlarını, 1. Ve 2. Dünya Savaşlarını, Osmanlı ile 220 kez savaş yapmasını- yaptırmasını, mazlumları sömürmesini, yok etmesini iyi bilirim. ABD ve Avrupa’nın sömürgeci ülkelerinin dünya üzerinde vahşetini, barbarlığını, dehşetini, katliamlarını yapmadığı tek bir İl, İlçe bile yoktur. Hiç medeni, uygar olamamışlardır. Zira sapık, sapkın, azgın, katil, katliamcılar medeni insan, uygar toplum olamazlar. Haçlı iken katliamcıdır dırlar! Kapitalist iken sömürücü ve kan dökücüdürler! Faşistken dünyayı ateşe evren ve 200 milyondan fazla insanın acı, hastalık, yokluk içinde öldürendirler! Komünistken, rejimlerini yaymak için dünyanın 196 ülkesine devrim amaçlı kan dökendirler! 200 milyondan fazla insanın devrim, ihtilal adına ölmesine neden olmuşlardır! Demokrasi havariliği yaparken de, her türlü soytarılığı, soysuzluğu, kışkırtmayı, kötülüğü, ayrımcılığı yapmaktadırlar. Her şeyi istismar eder, kullanırlar.

Bugün, 08.12.2018 Cumartesi günüdür. Dördüncü hafta Paris’te ve Fransa’da şiddet, terör olayları vardır. Terör olaylarına 300 bin kişi katılmaktadır. 90 bin polis, 10 bin asker görev yapmaktadır. Teröristler, hükümetin akaryakıta yaptığı %20 zammı geri almasını istiyorlar. Hükümet bir yıl zammı geri aldığını açıkladı. Ama yine şiddet, terör durmadı. Zam bahane, terör yapma, yıkma hedef edinilmiş. Terör, Belçika, Hollanda’ya da yayıldı!  İngiltere’de de gerginlik başlamaktadır. Sanırım tüm Avrupa’ya yayılacak. Mesele, zam falan değildir. Şer odaklar şiddeti, terörü başlattı. Bilgisiz, bilinçsiz kişilerde maşa, araç- gereç, malzeme olarak kullanılmaktadır.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında milyonlarca insan cephede öldü!  Ama savaşta yıkılan ekonomi, evler, işyerleri, okul, hastane, sosyal donatılar yıkılınca, savaş sonrası kötü koşullar nedeni ile savaşta ölenlerden çok insan öldü! 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı bitti ama savaşlar 70’den fazla ülkede devam etti! Bir dünya savaşında ölenlerden çok daha fazla insan, 1945 yılından sonra öldü, öldürüldü!

Batı, batıl, küfür, sapıklık, sapkınlık içinde olduğu sürece, azgın ve saldırgan olmaktadır. Televizyonlarda hala vahşetlerini izliyoruz. Müslümanlara saldırı yapılmakta, evleri yakılmakta, camileri ateşe verilmekte, trenden atılmaktadır. Müslümanlarla, zenci dediğimiz siyahiler de aynı işlemi görmektedir. Okullara sokmamalar, dövüp, trenden atılmalar, iş vermemeler ve ırkçılık, yabancılık ve dini ayrımcılık adına her şey yapılmaktadır. Bir genci Müslüman diye dövüyorlar! Genç diyor ki; “ ben fanatiğim. Hiçbir dine inanmam.” Ona; “ bu ülkede yaşıyorsan, bizim inançlarımıza, geleneklerimize uyacaksın, diyorlar.”

Biz, Müslümanlar kimseye ırkından dolayı baskı, haksızlık edemeyiz. Zira ırkçılık dinimizde haramdır, yasaklanmıştır.

Kimseye İslam dinine inanmak, yaşamak zorundasın, diyemeyiz. İnsan şiddet, terör, dayatma ile Müslüman olmaz; münafık gavur olur.  Ayetlerde; “İslam dininde zorlama yoktur,” denmektedir. Zaten zorla insan İslam- Müslüman olmaz. İnandım der, inanmaz. “İslam’da eğitim, öğretim, nasihat- öğüt, tebliğ etme, anlatma, açıklama vardır.” Herkes inancında serbesttir. Biz, o ateist, zalim, kâfir- gâvurlara hiçbir şekilde benzeyemeyiz. Onlardan alacağımız hiçbir değer yargısı yoktur. Çünkü onların değerler sistemi yoktur. Onların bilimde, teknikte ilerlemesinin altında; kendinden olmayanları öldürmek, yok etmek vardır! Kendilerinin varlık içinde yaşaması, başkalarını sömürme ve elindekini zorla alma vardır.

Yunanistan, Ege Denizi üzerinden kendine gelen sığınmacıların lastik botlarını delip, batırıyor! Meriç Irmağı üzerinden gelen sığınmacıları dövüyor. Elbiselerini çıkartıyor. Değerli eşyalarını alıyor. Türkiye’ye çıplak olarak gönderiyor. 2018 yılı Aralık ayının beşinci gününde bunlar soğuktan donarak, arazide ölü olarak bulunuyor! Bunlar bu kadar zalim, gaddar, kahpe, acımasız, merhametsiz, insanlıksız, vahşi, manyaktır. Avrupa ve Amerika da sığınmacıları almıyor. Girenler aç, susuz, barınaksız, bakımsız, dövülme, saldırıya uğrama halindedir. Milletime, müminlere öğüdüm; “ vatanınıza, memleketinize, devletinize, ülkenize, İslam değerlerine, milli değerlerimize sahip çıkalım. Düşmana aldanıp; alçak, düşük, çukur durumuna düşmeyelim. Oyuna, tezgâha gelmeyelim. İslam dışı bozuk felsefi görüşlere, ideolojik sapkınlıklara düşmeyelim.

İslam dininde dini dayatma, baskı, şiddet, terör yapma yoktur. Haramdır. Yasaklanmıştır. Herkes inancında, inanışında özgürdür. Kâfurun süresinde; “senin dinin sana, benim dinim bana,” deniyor. Müslüman bir başkasının dini mabedine saldırmaz. Belki de hiç saldırılmamıştır. Kışkırtıcıların yaptığı bir iki olay ancak anımsıyorum. Ama Haçlılar ve diğer zalim kâfir gâvurların ilk yaptığı yıkım; camiler, mescitler olmaktadır. Barış döneminde bile sadece Almanya’da bir yılda 100’den fazla cami, mescit yakılmıştır! Ya da saldırı düzenlenmiştir! İşte hak mümin samimi Müslüman, gerçek Müslim ve dosdoğru İslam olanlarla; zalim ateist kâfir gâvur putperestlerin arasındaki fark işte budur.

 Akıllı insanlar farkı fark eder. Hakkı batıldan ayırır. İyiyi, güzeli, doğruyu, yararlıyı, değerliyi, hakkı, hakikati tercih eder.  Suriye ve Irak’da cami, mescit, tarih, hastane, okul, ev, bina, şehir bilerek, özellikle yok dilmiştir. Batıl Batılıların işi budur!  Çok insanlık düşmanı, hak hukuk düşmanı zalim bir iletirler. Zillete düşmüşler. Korkunç dehşet veren vahşetler işlemektedirler! Oysa müminler merhametle, acıyarak, şefkatle, müşfiklikle, hakla, hukukla, doğru ve gerçeklerle, insani olarak davranırlar.

Kim olursa olsun, müminler insana saygı duyarlar. Bir olay anlatalım: “ Peygamberimiz ve sahabe bir sokakta birlikte otururken, önlerinden bir Yahudi’nin cenazesi geçer. Cenaze geçerken, peygamberimiz saygı olsun, diye oturduğu yerden ayağa kalkar. Peygamberimize, sahabe der ki, ya resulullah, o bir Yahudi kişinin cenazesidir. Niçin ayağa kalktınız? Verdiği yanıt; o bir insandır.”

Sevmek, sevgisi Allah’tandır. Biz Allah’ın yarattıklarını severiz ve saygı duyarız. Yunus Emre der ki: “ Yaratılanı severim, yaratandan ötürü!” Yanı Allah cc. yarattığı için severim, diyor. Biz, herkesin hak, hukukuna; hakkaniyetle saygı duyarız. Haksızlık edip, zalim olmaktan korkarız. Çünkü zalimler cehennemliktir, biliriz ve böyle inanırız. Bizler, Allah’ın kitabına, peygamberine uyarak yaşarız. Sapıtanların, sapkınların, azgınların yolundan gidip, azap ve gazap göreceklerin, yolundan asla, katiyen, kesinlikle gitmeyiz. Çünkü bizler elhamdülillah Hakk’a mümin ve Müslümanlarız.