<p style="text-align: justify;"><span style="font-size:14px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;">“KİMSE MİLLİLİK, RİZELİLİK TASLAMASIN, ÇAKI BURADA!”</span></span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size:14px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;">Beni can kulağıyla dinleyin. Bundan yaklaşık 110 yıl önce. Rize’den Hüseyin diye bir genç adam Yemen’e gider. Hüseyin Yemen’den Mekke’ye gelir, hacı olur. Resmi kayıtlardaki adı da Hacı Hüseyin olur. Mekke’den sonra gelir Rize’ye ayakları yara içindedir. Çanakkale’ye asker toplanmaktadır, ayakları yara olduğu için harbe almazlar. 2 ay sonra ayakları iyileşir. Ben de gideceğim der. 4 çocuğunu öper, iskeleye iner. Büyük çocuğu uyanır, “Kardeşlerim” der, “Babamız gidiyor”. Babalarının yanına giderler, o der ki ben “Savaşa gidiyorum”. Hepsine hediye verir, en küçük kızına kalmaz. Ona da çakısını verir. O küçük kız o çakıyı 92 yıl taşır: O küçük kız çocuğu benim anneannem. Hacı Hüseyin benim annemin dedesi. O çakı da bu çakı!</span></span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size:14px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;">Hiç kimsenin bana millilik, Rizelilik, milliyetçilik taslama hakkı yoktur. Çakı burada!</span></span></p> <p style="text-align: justify;"><span style="font-size:14px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><iframe allow="autoplay; encrypted-media" allowfullscreen="" height="349" src="https://www.youtube.com/embed/GvCM2m2k0Bo?rel=0&controls=0&showinfo=0" width="620"></iframe></span></span></p>