İstanbul, 27 Mayıs () - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, 28 üye ülkede gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) seçim sonuçlarını değerlendirmesinde Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde “zemin kaybının önlemesi” için Türkiye’ye yeni ödevler düştüğünü söyledi.
Geçen hafta gerçekleştirilen seçimlere 427 milyon seçmenin yüzde 50.5’sinin katılması ve bu rakamın 1994 yılından bu yana görülen en yüksek katılım oranı olması, üye ülke vatandaşlarının memnuniyetsizliklerinin bir etkisi olarak görüldü. Tüm korkulara rağmen seçimlerdeki popülist dalganın etkisinin sınırlı kalması ve vatandaşların çoğunlukla liberal partiler ile yeşilleri tercih etmesi, seçimin önemli çıktıları arasında yer aldı.
AP seçim sonuçlarının AB’nin geleceğine dair çelişkili mesajlar içerdiğini söyleyen İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, AB kurumlarının kabuk değiştireceği önümüzdeki günlerde Türkiye’nin üzerine düşen görevlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
“Her ne kadar İtalya, Fransa ve Macaristan’da aşırı sağ partiler ülkedeki en yüksek oy oranlarını kazansa da genel anlamda popülist söylemlerin kazandığı sandalyenin 71 ile sınırlı kalması, oldukça olumlu bir gelişme. Sadece AB’nin değil Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından da olumlu bir nitelik barındıran söz konusu durum, Türkiye karşıtlığıyla bilinen siyasi partilerin Parlamento gruplarında çoğunluğu sağlayamadığını ifade ediyor.
“Aşırı sağ partilerin aldıkları oyların arkasında yatan birincil sebebin statüko karşıtlığı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Zira Fransa’da Birlik Partisi, İtalya’da Lega ve Macaristan’da Fidesz’in, ülkelerinde en fazla oyu alan aşırı sağ partiler olmasının temel sebebi, AB politikalarına dair eleştirileri. Birleşik Krallık’ta ise Brexit Partisi’nin aldığı yüzde 31.7’lik oy oranı, kaosa dönen Brexit sürecine verilen tepkilerin bir yansıması. Öte yandan dikkat edildiğinde; Türkiye karşıtlığını siyasi retoriğinin önemli bir parçası haline getiren Hollandalı PVV’nin aldığı yüzde 3.5’lik oy oranı, Türkiye karşıtı söylemlerin oy kazandırma etkisinin fazlasıyla azaldığını ortaya koyuyor.
“Bu yönüyle önümüzdeki dönemde kendi içindeki yenilenmelere odaklanacak AB’nin paralelinde Türkiye, katılım müzakerelerini yeniden canlandırmak için Birliğin temel değerlerine olan bağlılığını ortaya koymalı. Özellikle de 29 Mayıs’ta yayımlanacak 21’inci Türkiye Raporu’ndaki eleştirilere karşı somut çözümler sunulması ziyadesiyle önem taşıyor. Bu çözümlerin odak noktası, 2014 yılından bu yana politika alanlarında sürekli olarak artan ve 2018 yılında sayısı 12’ye ulaşan ‘gerilemeler’ olmalı. Bu sayede son dönemde durum analizi olmanın ötesine geçemeyen raporların katılım müzakerelerinde ilerleme sağlayan bir dinamik haline gelmesi sağlanacaktır.”
“İKV’nin Kasım 2017’de gerçekleştirdiği kamuoyu anketindeki sonuçları hatırlatan İKV Başkanı, Türk halkının yüzde 78.9’unun AB üyeliğini desteklediğini vurguladı. “Yüksek desteğe rağmen, AB üyesi olunacağına dair inancın yüzde 31.2 seviyesinde kalması, katılım müzakerelerinde hız kesen bir unsur. Bu motivasyon kaybının arkasında AB’nin ikircikli tutumunun önemli bir yeri olsa da varoluşsal krizini henüz geride bırakmayı başaramayan entegrasyon projesine olan bağlılığın yeniden ortaya koyulması, Türkiye’nin AB üyeliği yolunda stratejik bir hamle olacaktır.”
Seçimlerin ardından yepyeni bir çehreye bürünecek AB kurumlarının sancılı dönemler geçireceğini düşündüğünü belirten İKV Başkanı Zeytinoğlu, entegrasyon projesindeki fikir ayrılıklarının hiç olmadığı kadar arttığını ve görünür kılındığını söyledi. İKV Başkanı Zeytinoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“AB’nin önünde önemli bir sınav olduğu şüphesiz. Nitekim 3 yıldır Brexit gölgesinde yalpalayarak ilerlemeye çalışan entegrasyon projesinde gelecek senaryolarını hayata geçirme vakti geldi. Seçim sonuçları her ülkede farklılık gösterse ve genelleme yapmak oldukça zor olsa da vatandaşların AB liderlerine verdiği temel mesaj, politika alanlarında hızlı ve etkili dönüşümler gerektiği yönünde.
“Bu anlamda Birliği yeni bir çehreye kavuşturmayı vadeden ve AB statükosuyla ciddi bir mücadele içine giren Macaristan Başbakanı Viktor Orban, yeni dönem Avrupa’sında etkili figürlerden biri olacak gibi görünüyor. Nitekim Orban’ın partisi Fidesz, AP seçimlerinde yüzde 52.14’lük tarihi bir oy oranına sahip oldu. AB’nin ‘big bang’ olarak adlandırılan en büyük genişleme dalgasıyla beraber Birlik üyesi olan Macaristan, Birliğin içerisindeki farklılaştırılmış entegrasyon tartışmalarının da en somut göstergelerinden birisi aynı zamanda. AB’nin tek beden herkese uyar yaklaşımından artan bir ivmeyle uzaklaşması gerekiyor. Sosyo-ekonomik ve tarihsel farklılıkların yanı sıra seçim sonuçlarında da açıkça görüldüğü üzere temel politikalara dair fikir ayrılıklarının hâkim olduğu bir konjonktürde reform mücadelesi verecek olan entegrasyon projesi, daha inovatif ve esnek çözümlere ihtiyaç duyuyor”.
Parlamentodaki merkez sağ ve sosyal demokrat çoğunluğun sona erdiğini ifade eden İKV Başkanı Zeytinoğlu şunları söyledi: