AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Doğu ve Güneydoğu’da saha hakimiyetinin PKK’ya bırakılması durumunda seçim sürecinin tehlikeye gireceğini belirterek, HDP’nin PKK’nın silahı ile seçim kampanyası yürütmesine devletin izin vermeyeceğini ve bunun sağlanması durumunda her vatandaşın özgür iradesi ile oyunu kullanma imkanına sahip olacağını söyledi.
TGRT Haber Televizyonu ve İhlas Haber Ajansı Ankara temsilcisi gazeteci Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap veren AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, siyasi partilerin 7 Haziran seçimleri için Doğu ve Güneydoğu’da hazırladıkları milletvekili aday listesini değerlendirdi. AK Parti’nin Gaziantep milletvekili aday listesini “Kul yapımı olan her şey yüzde 100 adil değildir. Daha iyisi elbette olabilirdi. Mevcut şartlar içinde iyi bir liste olduğunu düşünüyorum” açıklaması ile değerlendiren Şamil Tayyar, Güneydoğu’da 2011’de seçimleri öncesinde hazırlanan milletvekili aday listesi ile 7 Haziran seçimlerine ilişkin hazırlanan liste arasında dikkat çekici değişiklikler olduğunu kaydetti. Tayyar; siyasi partilerin listelerinde 2011’den farklı olarak Doğu ve Güneydoğu’da yerel aktörlere yer verdiğini belirtti.
Çözüm sürecini içselleştirmiş ve akil adam olarak görev yapmış, çözüm sürecine fikri olarak kalemlerin de bölgede aday olarak belirlendiğine dikkat çeken Şamil Tayyar, “Parti burada kendisine göre bir tercih belirlemiş. Test edilmeden yapılan listenin ne kadar isabetli olup olmadığını bilmek mümkün değil. AK Parti, aday listelerini oluştururken hata yapma riskini asgariye indirmek için çok farklı kriterleri devreye koydu. STK’lardan görüş topladılar, teşkilatta nabız yoklaması oldu, Anket yoklamaları oldu. Bizzat Sayın Başbakan o ilde önemsediği kanaat önderlerini kendisi aradı. Elbette ki her liste ideal bir 11 değildir ama en az hata ile yapılmış bir liste olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“DEVLET BURADA ALAN HAKİMİYETİNİ SAĞLAMAZSA ÖZGÜR BİR ORTAMDA SEÇİM YAPMA İMKANI ASLA YOK”
Çözüm süreci ile ilgili yaşanan olumlu süreç, Cemil Bayık’ın silahların bırakılma iradesine yönelik olumlu yaklaşımı, Almanya’daki eylemlerle ilgili özür dilemenin ardından, seçimlerden önce PKK’nın silah bırakma ve geri çekilme konusunda bir adım beklenirken Ağrı’da yaşanan çatışmayı değerlendiren Şamil Tayyar, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti cumhuriyet tarihinin en önemli bir başarı hikayesini yazmak istiyor. Etnik kökeni ne olursa olsun, hangi inanç grubuna mensup olursa olsun herkesi bir arada yaşatabilecek mekanizmaları devreye sokmaya çalışıyor. Çözüm süreci de bunlardan bir tanesi. Şehit cenazeleri gelmiyor, barış adına önemli adımlar atıyoruz ama diğer taraftan siz devlet yapılanmasına girişiyorsunuz. Bu sıkıntılar büyümeye başlayınca devlet özgürlük ve güvenlik arasında bir denge oluşturma ihtiyacı duydu. Buna ilişkin olarak Meclisten yeni bir kanunu geçirdik. Buna HDP karşı çıktı, HDP’nin karşı çıkma gerekçesini iyi kötü biliyoruz. Zaten silahların, PKK’nın gölgesinde siyaset yapan bir parti. Peki MHP’ye ne oldu. MHP’de HDP ile hareket ederek o güvenlik paketinin çıkmasına karşı bir tavır sergiledi, CHP’de aynı şekilde. Burada bizim temel kaygımız, özgürlük ve güvenlik dengesini kurarak, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da büyük şehirlerde alan hakimiyetini sağlamaktı. Eğer devlet burada alan hakimiyetini sağlamazsa özgür bir ortamda Türkiye’de seçim yapma imkanı asla yoktu” ifadelerini kullandı.
PKK’nın silahların bırakılması konusunda milleti oyaladığını ifade eden Tayyar, 3 yıldır Nevruz meydanlarında silahların bırakılacağı yönünde ifadeler kullanıldığını kaydederek, “Milleti oyalamaya sizin hakkınız yok. Bırakacaksanız bırakın. Bu ay içinde PKK kongresini mi toplar, kurultay mı yapar, çalıştay mı yapar, ne yaparsa yapar ama biran önce… Bir taktik yapıyorlar, seçime kadar oyalayacaklar seçimden sonra çözüm sürecini sabote edecekler” açıklamasında bulundu.
“SİLAHLI BİR PKK’LI İLE SİVİL OLARAK ADLANDIRDIĞIMIZ HDP’Lİ YÖNETİCİ O DAĞIN TEPESİNDE NE YAPIYORDU”
Selahattin Demirtaş’ın Ağrı’da yaşanan çatışmaya yönelik yaptığı açıklamaların kodları olduğunu ve çok basit çözülebileceğini söyleyen Tayyar, “Selahattin Demirtaş diyor ki, ‘orada 15 yaralı var’ diyor. 4 yaralı var. Onlar zaten abartılı sunumu severler, 3 kişi ölür 20 kişi derler, 20 kişi ölür 60 kişi derler. Bunu bir taktik olarak kullanıyorlar. ‘Partililerimiz askerleri taşıdı’ diyor. ‘Taşırken helikopterden askerler atış yaptı, HDP’li bir ilçe başkanımızı şehit ettiler, bir HDP’li ve bir PKK gerillası da öldü’ diyor. Peki Selahattin Demirtaş’a şunu sormak lazım, o HDP’li ve PKK’lı terörist birlikte ne yapıyorlardı orada. Pişpirik mi oynuyorlardı? HDP teşkilatı olarak silahlı unsurları yanınıza alacaksınız, aşiret reislerine gideceksiniz, kanaat önderlerine gideceksiniz, onları tehdit edeceksiniz, evlerini basacaksınız, ‘bize oy vermezseniz sizi yok ederiz’ diyeceksiniz. İşbirliği yaptığını aslında Selahattin Demirtaş teyit ediyor. Beraber ne işiniz var orada sizin. Silahlı bir PKK’lı ile sivil olarak adlandırdığımız HDP’li yönetici o dağın tepesinde ne yapıyordu” dedi.
Devletin, 12 yıl boyunca da Kürtlerin kendisini özgür hissedebileceği, üzerlerindeki her türlü vesayet aracını kaldırarak, onlara her türlü imkanı sağladığını kaydeden Tayyar, “Bugün herkesin alnı açık başı dik bir şekilde ana dilinde konuşabiliyorsa, kendi kimliğini özgürce ifade edebiliyorsa, bir anne torunu ile Kürtçe ağıt yakabiliyorsa, bugün mahkemelerde Kürtçe savunma yapılabiliyorsa, 24 saat boyunca televizyonlarda Kürtçe yayın yapılabiliyorsa bunlar AK Parti’nin yaptığı reformlar sayesindedir. Devlet şimdi diyor ki, ‘ben nasıl paralel yapıyla mücadele ediyorsam seninle de mücadele ederim. Eğer seçimlere kadar taktik yapıp beni oyalayacaksan ben buna izin vermem. Bırakacaksın o silahları, HDP özgür bir şekilde MHP, CHP, AK Parti gibi arkasında herhangi bir silahlı unsur olmadan nasıl bir seçim propagandası yapıyorsa sende öyle seçim propagandası yapacaksın.’ PKK’lıları yanına alıp aile aile, aşiret aşiret dolaşacaksın, müdahale edildiği zamanda ‘provokasyon yapılıyor’ diyeceksin“ diye konuştu.
“ÇAĞLAYAN ADLİYESİNDE DHKP-C’YE DESTEK VERENLER ŞİMDİ PKK TERÖRÜNE DESTEK VERİYORLAR”
Ağrılı vatandaşların yaralı askerlerin helikoptere taşıması konusunda gösterdikleri çabayı da değerlendiren Tayyar, “Çözüm sürecine olan inançlarını ifade ediyor. ‘Yollarca biz kan ve göz yaşından bıktık ve usandık’ diyor vatandaş. ‘Biz sizlerin o küçük oyunlarına alet olmak istemiyoruz, barış ve kardeşlik istiyoruz’ diyor. PKK’nın oradaki tezgahını, oyununu bozmak için oradaki askeri sahipleniyor. Vatandaş bir şey görüyor, devletin gücünü. Ağrı meselesi HDP’nin tezgahını net bir şekilde ortaya koydu” şeklinde konuştu.
Selahattin Demirtaş’ın “Genelkurmay Başkanlığı AK Parti’nin ordusu olmayı bıraksın” ifadesini TSK’yı itibarsızlaştırmak ve AK Parti düşmanlarını aynı safta birleştirmek için kullandığını açıklayan Tayyar, “Senin aklın bu kadar çalışıyorsa önce PKK’nın gölgesinden kurtul, PKK üzerinden atış yapma, PKK’sız bir kampanya yap. Selahattin Demirtaş PKK’nın siyasi sözcüsüdür. Abdullah Öcalan ile aralarında bir görüş farklılığı var. Şuanda operasyonları yürüten Kandil’in siyasi sözcüsüdür, Abdullah Öcalan ile aralarında çözüm sürecine ilişkin bir görüş ayrılığı olduğu çok açık. Çağlayan Adliyesinde DHKP-C’ye destek verenler şimdi PKK terörüne destek veriyorlar, Selahattin Demirtaş ile aynı siyasi türküyü söylüyorlar. AK Parti düşmanlığında, gerekirse bu ülkenin bölünmesi pahasına belli kesimler bir araya geldiler, gelmeye devam ediyorlar. Çağlayan’da DHKP-C etrafında saf tuttular, burada da aynı şekilde. Şimdi seçime doğru Çağlayan baskını ile Ağrı provokasyonu arasında bir gönül köprüsü kurup, Gezicilerle PKK’lıları birleştirip, Taksim meydanı ile Kandil arasında irtibat kurup 7 Haziran’da akıllarınca bütün siyasi dengeleri değiştirme niyetindeler. Aziz milletimiz bu oyunu çok iyi biliyor. Bu oyunu bozmak adına kendisine görev verilen TSK’yı itibarsızlaştırmak için bunu yapıyorlar. Bunu yaparken bir asker düşmanlığını bu hareketin içine katmak istiyorlar. PKK’nın silahları gölgesinde seçim kampanyası yapılmayacak, buna izin verilmeyecek. Bugün TSK’ya laf söyleyen Selahattin Demirtaş, terörist PKK’ya ‘canımız’ diyebiliyor. Sen önce o teröristlere bir laf söyle bakalım. Biz yeri geldiğinde ‘Uludere’de hata vardır’ diyerek TSK’yı eleştirebildik, faili meçhul cinayetlere karşı tavır koyabildik, peki sen ne yaptın? Onlarca askerimiz, polisimiz şehit oldu, siz bir defa PKK terörünü lanetleyebildiniz mi, Selahattin Demirtaş’ın laf söylemeye hakkı var mı?” dedi.
“O KÜÇÜK AKLI İLE SİYASET YAPIYOR”
CHP’nin Kartal mitingi ve ‘milletçe alkışlıyoruz’ sloganı, CHP’li Tuncay Özkan’ın AK Parti mitingine ait fotoğrafı paylaşmasını değerlendiren Şamil Tayyar, “Benim Nurdağı mitingi gibi bir şeydi. 15 milyon kişi toplayacaklardı, büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Hayal kırıklığının etkisinden olsa gerek Tuncay Özkan da AK Parti mitinginin fotoğrafını paylaştı. Tuncay Özkan bizim okul arkadaşımız, o küçük aklı ile siyaset yapıyor, kandıracağını zannediyor. Onun peşine takılan koca koca yazarlar o fotoğrafı retweet yaptılar” dedi.
“BU SLOGAN GENÇLER ARASINDA SOSYAL MEDYADA FANTEZİ KONUSU OLUR, BAŞKA BİR ŞEY OLMAZ”
CHP’nin “milletçe alkışlıyoruz” sloganını ilk önce anlayamadığını, CHP’nin Amerika’dan getirdiği ve Cem Uzan’ın da eski reklamcısı olan bir uzman ile seçim kampanyasını yürüttüğünü kaydeden Tayyar, “Bize çok sıcak ve sevimli gelmedi. Sosyal medyada malzeme olur, geyik yaparsınız ama burada esas olan seçmen tercihlerini etkilemektir. AK Parti’nin verdiği birlik ve beraberlik mesajları çok etkili. Uğur Işılak’ın Dombra müziği eşliğinde yazdığı parça da çok etkileyici” diye konuştu.
CHP’nin sürekli halk jargonu ile yola çıkarken, bu sefer “Milletçe alkışlıyoruz” ifadesini kullanması arasındaki farkın olup olmadığı sorusuna cevap veren Tayyar, “Artık onlarda milletin gönlüne girebilecek literatürü kullanmak istiyor. ‘Teşkilat’ demezler, ‘örgüt’ derler, ‘kongre’ yerine ‘kurultay’ derler, ‘halk’ ifadesini çok sık kullanırlar, burada ‘millet’ tercihi daha geniş kesime hitap etme kaygısından kaynaklanıyor. Bizim kültürümüzde bir insan hayatını kaybettiği zaman alkışlamak yoktur ama bu anlayış cenazelerde alkışlar. Biz dua okuruz. Aramızdaki mantalite farkı bu. Tepkilerimizi, öfkelerimizi, heyecanlarımızı farklı şekilde yansıtırız. Gezi ruhunu reklam sloganlarına yansıtmaya çalışmışlar. Bu reklam sloganları biraz Gezi menşeli gibi göründü. Daha dar bir alana hitap eden bir reklam sloganı yaklaşımı. Bu vatandaşı yüreğinden yakalamaz. Gençler arasında sosyal medyada fantezi konusu olur, başka bir şey olmaz” şeklinde konuştu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklilere vaat ettiği 2 maaşı değerlendiren Tayyar, “Bunlar Yunanistan’daki Çipras’tan çok fazla etkilenmişler. Meseleyi okuyamıyorlar. Bunlar ekşi sözlük yazarları ile iletişim kurdular, sonra da bunu sosyal medyada şöyle paylaştılar, ‘CHP halka indi.’ Ben de şöyle bir tweet atmıştım, ‘siz bu müfteri güruhu ile sohbeti halka indi diye yorumlarsınız, seçim sonrası sandıklar açıldığında her biriniz birer makarnacı ve kömür yazarı olursunuz.’ Bunlar toplumu okuyamıyorlar, hata üstüne hata yapıyorlar, yenilgiye uğradıkça ‘bunlar makarna, kömür dağıttılar oy aldılar’ diyorlar. Eğer siz makarna ve kömür yazarı olmak istemiyorsanız, toplumun vicdanına hitap edin, toplumu anlamaya çalışın, başka yerlerle değil, milletle ittifak kurun. Bizim bakışımızla onların bakışı arasında ciddi bir mesele var. Toplum istikrarı savunuyor, krizleri atlatmış, ‘kriz’ deyince sizi hatırlıyor, şimdi siz sanki Türkiye’de bir kriz varmışçasına Yunanistan’ı kendinize örnek alarak hayali vaatlerle oy toplamak istiyorsunuz. Daha önce yaptınız bunu, Kılıçdaroğlu demedi mi, ‘mazotu 1.5 liraya indireceğim’ dedi, vatandaş inanmadı. Her konuştuğuna vatandaş tepki gösterince gitti noterden belge getirdi. Noterden belge getirerek konuşan tek siyasetçi olarak Kemal Kılıçdaroğlu tarihe geçti. Demek ki bu millet size inanmıyor. Sizin milletin duygularına hitap eden yeni projelere ve programa ihtiyacınız var. Şuanda CHP tamamen çağın ve toplumun gerisinde bir siyasi anlayışı temsil ediyor” ifadelerini kullandı.