Başbakan Ahmet Davutoğlu, 27 Mayıs darbesi üzerinden CHP ve MHP’ye yüklenerek, “Adnan Menderes’in asılmasına neden olan şey Allahu Ekber sesleriydi. İşte CHP zulmü bu. Minareler yıllarca Allahu Ekber nidasına hasret bırakıldı. Bire gafiller bu millet bütün bu yollardan geçti. Artık kimin ne olduğunu biliyor” dedi.
Başbakan Davutoğlu 7 Haziran seçimleri kapsamında geldiği Afyonkarahisar’da vatandaşlara seslendi. Cumhuriyet Meydanında oluşturulan miting alanında yoğun güvenlik önlemleri alınırken miting için yaklaşık 2 bin polisin göre yaptığı belirtildi. Miting alanına Başbakan Davutoğlu’nun fotoğraflarının yer aldığı yaklaşık 40 metre büyüklüğünde posterler vinç yardımıyla asıldı. Miting başlamadan önce Başbakan Davutoğlu’nu bekleyen ve binlerden oluşan kalabalık arasında sıcaktan dolayı bayılanlar olurken, bayılan vatandaşlara miting alanında hazır bekleyen 112 Acil Servis görevlileri müdahale etti. Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasından önce Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ve AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven birer konuşma yaparak iktidarın icraatlarını anlattı. Kısa süreli bir bekleyişin ardından Başbakan Davutoğlu beraberinde eşi Sare Davutoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekilleri Sait Açba, Halil Ürün ve Milletvekili adayları ile birlikte sahneye çıktı. Başbakan Davutoğlu ve beraberindekiler önce vatandaşları selamlarken mitinde önce Bakan Eroğlu konuştu. Coşkulu karşılamadan dolayı vatandaşlara teşekkür eden Bakan Eroğlu, vatandaşların Miraç Kandilini de kutladı.
“SİZİN BU DESTEĞİNİZE LAYIK OLMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPTIK”
AK Parti’nin temelinin Afyonkarahisar’da atıldığını hatırlatan Bakan Eroğlu, “Afyon yiğitler diyarı, Cumhuriyetin kurulduğu ve istiklalin kurulduğu topraklardır. Bu bakımdan akpartinin burada kurulmasının ayrı bir önemi var. Ak parti size layık olmak için her şeyi yaptı. Ak parti milletin bağrından çıkan, milletin partisidir. Geçtiğimiz seçimlere afyon yüzde 66 ile geçtiğimiz seçimlerde destan yazdı. Yani 3 kişiden biri AK Partili. Bizde sizin bu desteğinize layık olmak için her şeyi yaptık. Eski Türkiye’de paranın yanında 6 sıfır vardı, İMF’ye borç vardı başımız eğikti, faiz lobisi vardı onarlın hortumunu Afyonkarahisar makası ile kestik mi? Kestik. Bazıları konuşuyor. İlaç lobisi vardı. Ama şimdi nereden nereye. Eski Türkiye’de 30 metrelik bir gölet 22 yılda bitiriliyordu. Ama şimdi. Milliyetçiyim diye geçineler geçmişte Merkez Bankasının kasalarını boşaltmıştı. Milliyetçilik Merkez Bankasının sasını döviz ile doldurmaktır. Milliyetçilik kendini tankını, helikopterini yapmaktır. Şimdi silahlarımızın yüzde 70’ini kendi yerli kaynaklarımız ile yapıyoruz. İşte Milliyetçilik bu. AK Parti iktidarından önce Afyonkarahisar unutulan bir ildi, ama biz ne gerekiyorsa yaptık. Başbakanımız ‘Afyonkarahisar için ne gerekiyorsa yapın’ dedi. Eniştenizle ne kadar gurur duyarsanız duyun. Biz diyoruz ki, ‘Onlar konuşur, AK Parti yapar.’ Sizlerden bu seçimlerde de en az 5-0 bekliyoruz” dedi.
“12 YIL GEÇTİ VE ÜLKENİN KADERİ DEĞİŞTİ”
Bakan Eroğlu’nun ardından kürsüye çıkan ve 2001 yılında AK Partinin kuruluş serüvenini anlatan Başbakan Davutoğlu, “2001 yılında millet karamsarlık içerisindeyken devlet 70 sente muhtaçken, her bir vatandaşımız büyük ızdıraplar yaşarken, esnaf yazar kasayı yere çarparken, çiftçi yatırım desteklerinden mahrum bırakılmışken yani vatanımız belki düşman orduları ile işgal edilmemiş ama güçlü bir iradenin hükmü kalmamışken bir ses yükseldi Afyon’dan 1 Ağustos 2001’de ve AK Parti hareketi başladı, aynen Kocatepe’den yürüyen İstiklal Orduları gibi Afyon’dan da AK Partinin istikbal neferleri yürüdü ve ülkenin kaderi değişti. Kurucu genel başkanımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan orada dava arkadaşları ile öylesine bir yürüyüş başlattık ki buradan 1-1,5 sene içerisinde o yürüyüşü başlatanlar Türkiye’de iktidar oldular. 12 yıl geçti ve ülkenin kaderi değişti hem devletimizin gücü ve kudreti arttı, hem vatandaşımızın imkanı ve refahı arttı. Ama en önemlisi oradan başlayalım insanımızın onuru korundu. 28 Şubat zulmü ile baskı altındaydık. Başörtülü kızlarımız üniversite kapılarında bekliyorlardı, eziliyorlardı. Afyonlu sizin kardeşiniz benimde eşim bütün bu çileli yoldan geçtin, bütün başörtülüler gibi. Bütün bu şartlarda demokrasi ayaklar altına alınmışken, ülkenin her tarafında karamsarlık varken, 28 Şubat’ın o ağır baskısı sürerken ülkede demokrasiyi yeniden kim inşa etti. Bütün bu özgürlükleri halka, gençlere, geleceğe kim ikram etti, kim getirdi? Ülkenin kaderi böyle değişti. Kolay olmadı, önümüze nice engeller çıkardılar” diye konuştu.
“İŞTE CHP ZULMÜ BU”
Konuşmasında Yassı Adanın ‘Özgürlük ve Demokrasi’ adası olacağını kaydeden Başbakan Davutoğlu, Menderes üzerinden CHP lideir Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenerek şunları söyledi:
“Dün Yassı adadaydım oradan bütün Türkiye’ye mesaj verdim, 14 Mayıs’ta. Yassı adanın, Adnan Menderes’in, sizin büyük bir güçle desteklediğiniz o demokrasi şehidinin yargılandığı o Yassı adayı ‘Özgürlük ve Demokrasi’ adası yapıyoruz, bir daha bu memlekette imse demokrasiyi durdurmaya meclise kilit vurmaya kalmasın. Adnan Menderes’in asılmasına neden olan şey Allahu Ekber sesleriydi. İşte CHP zulmü bu. Minareler yıllarca Allahu Ekber nidasına hasret bırakıldı. Şimdi Diyanet’i, İmam Hatipleri’in orta kısmını kapatalım diyorlar. Bire gafiller bu millet bütün bu yollardan geçti. Artık kimin ne olduğunu biliyor. Dün ben ‘Adnan Menderes idam edilirken, şehit edilirken CHP neredeydi?’ diye sordum. Kılıçdaroğlu’da diyor ki ‘İnönü mektup yazmıştı.’ Darbecilere mektup yazmayı iş zannediyorlar iş. Biz darbecilere mektup yazmayız onların karşısında dimdik Afyon Kalesinin hisarı gibi dururuz hisarı. Mektup yazmışlar, bir tek kelam etti mi? Çıktımı meydana? Bu ülkenin Başbakanını asamazsınız dediler mi? Hayır. Şimdi Kılıçdaroğlu’na tekrar meydan okuyorum, bana İnönü’nün yazdığı mektuptan bahsetmesin, çıksın bir mitingde desin ki, ’27 Mayıs darbesini lanetliyorum’ işte meydan burada. Lanetliyorum desin, ‘bir daha bu darbenin olmaması için ne gerekiyorsa yapalım’ desin. Mesela bir çağrıda bulundum Özgürlük ve Demokrasi Adasında 27 Mayıs ta meclisi toplayalım. Yassı Adada, demokrasi mesajı verelim. Desin ki ‘Başbakan katılıyorum, orada hep beraber darbeye karşı duralım’ desin. Diyemez. Diyebilir mi? Neden çünkü bunların zihni darbe ile meşgul CHP darbe olmadan hiçbir zaman iktidara gelemedi, gelemez. Çıksın söylesin ’27 Mayıs darbesine karşıyım’ desin. Diyemez.”
“HERKES 27 MAYIS’TA KİMİN OLDUĞUNU, KİMİN OLMADIĞINI BİLİYOR”
Menderes’in idam edilmesi ile ilgili önceki gün Kütahya’da gerçekleştirdiği mitingde MHP ile ilgili söylediği sözlerin çarpıtılmaya çalıştığını ifade eden Başbakan Davutoğlu, MHP’nin darbeye karşı olamayacağını söyleyerek, “Ben böyle diyince MHP cevap versin diyince hemen polemiğe başladılar, ‘biz o zaman çocuktuk, ne cevap verelim’ diyorlar. Ya o gün için değil. Çıkan diyin bakalım, ‘ 27 Mayıs darbesini kim yaptıysa ona karşıyız’ diyin, hadi meydan burada. Biz o zaman vardık da, yoktuk da tartışmasına girmeyin. Herkes 27 Mayıs ta kimin olduğunu, kimin olmadığını biliyor. Darbenin nasıl imal edildiğini biliyor. İşte bura er meydanı, burası zafer meydanı, burası Afyon meydanı. Galiba birkaç gün sonrada Bahçeli buraya gelecek. Çıksın desin ‘Biz 27 Mayıs’a karşıyız, 27 Mayıs’ı kim yaptıysa, ne gerekçe ile yapmış olursa olsun karşı çıktık, karşı çıkacağız.’ Bizde kabul edelim. Hayır lafı çeviriyorlar. 12 Eylül’de sağcı, solcu, ülkücü, İslamcı, devrimci herkes idam edildi. Ama bazıları çıktı dedi ki, ‘biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda Evren’e bu anlamda sahip çıktılar. Biz çok açık ve netiz. AK Parti’nin geçmişinde ne darbe geleneği vardır, nede darbeye dönük en ufak meşru bir tavır vardır. Biz nerede olursak olalım darbeye karşı çıktık, karşı çıkacağız” diye konuştu.
“BİZİM YÜREĞİMİZ YETER”
Darbe söylemi üzerinden CHP’ye yüklenmeye devam eden ve CHP’nin geçmişte Mısır darbecilerine temsilciler gönderdiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, “Biz Mısır’da Rabia meydanında kardeşlerimiz katledilirken eleştirdik, Mısır’da darbeye karşı çıktık diye Kılıçdaroğlu bizi eleştirdi. Temsilciler gönderdi darbeciler ile görüşsün diye. Şimdide soruyor bizim İsrail’de neden büyükelçimiz yok diye. Bu dünyada yaşamıyor galiba bu arkadaş, başka yerde yaşıyor. Yani Mavi Marmara’dan haberi yok. Gazze’de katladilen çocuklardan haberi yok. Postallarla Mescid-i Aksa’ya giren o Siyonistlerden haberi yok, dönüp bize soruyor ‘İsrail’de niye büyükelçimiz yok’ diye. Bey bire gafil biz Mescid-i Aksa’ya postallarla girenlerle dost olmayız. Sen dost ol biz olmayız. Kılıçdaroğlu buraya geldi, buraya bir uğradı galiba.
Kılıçdaroğlu böyle bir kalabalığı nerede görecek. Bu meydan er meydanı. CHP’ye oy veren Afyonlu pek düşünmüyorum ama oy veren hemşehrilerime sesleniyorum. Bu diyor ki İsrail’de niye büyük elçimiz yok. Öbür tarafta da HDP, Eş Başkanı Demirtaş diyor ki; ‘Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır’ diyor. Böyle idare etmek zor oluyor bu CHP ile HDP’yi birleştirelim C-HDP olsun eş başkanlarında Kılıçdaroğlu ile Demirtaş olsun. Biz demokrasiyi savunanla dost oluruz, Mısırda cumhurbaşkanını onun için savunduk. Biz zulmetmeyenle dost oluruz, zalimlerle dost olmayız. Onun için Esad’a tavır koyduk. Biz Mescidi Aksaya, Kudüs’e girenlerle dost olmayız. Miraç günü Mescid-i Aksa esaret altında oldukça bu topraklardan hiçbir zaman İsrail’e dost çıkmayacak. Bugün miraç Kandili yani Mescidi Aksa günü bugün. Kılıçdaroğlu soruyor ‘Kudüs’te niye büyük elçimiz yok’ diyor. İşte sebep miracı bilirsin bilmezsin bilemem ama miracın nasıl olduğuna bak ve gör. Miraçta mescidi aksa nedir gör ondan sonra bize sor ‘niye dost değiliz’ diye. Ama bu Kılıçdaroğlu’nun fikri değil yanında birkaç dış politika bildiğini sanan kişi var, onlar ne söylüyorsa Kılçdaroğlu’da onu söylüyor. İşte meydan çıksın desin; ‘Müslümanların kutsal mekanı Mescid-i Aksa bu şekilde davranıldıkça bizde İsrail’e karşıyız’ desinler. Bize soracaklarına yürekleri yetiyorsa İsrail’e sorsunlar. Ama bizim yüreğimiz yeter. ‘One minute’ diyen de bizim cumhurbaşkanımızdır, İsrail’in bütün tuzaklarına rağmen Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Filistin devleti tanınırken İslam dünyası adına, Filistin devleti adına konuşan tek Dış İşleri Bakanı bendim. O gün herkes bir köşeye çekilmişti, Dış İşleri Bakanları tatile çıkmıştı, İslam dünyasından bile kimse gitmemişti. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas o günü anlatırken bana şunu söylemişti; ‘hatıralarımda hiç unutmayacağım bir gün, Filistin devleti üye olmadığı halde tanındığında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yanımda bir tek Türk Dış İşleri Bakanı vardı’ dedi. İsrail’i savunan vardı ama Filistin’i savunan tek devlet Türkiye Cumhuriyeti Devletiydi” dedi.
“BAHÇELİ GELDİĞİNDE SORUN”
Başbakan Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
“Yine soruyor; ‘Suriye ile niye dost değiliz.’ Sen nerede yaşıyorsun ey Kılıçdaroğlu; Suriye’den 2 milyona yakın kardeşimiz bize gelmiş, 5 milyona yakın insan diğer komşu ülkelere gitmiş, 12 milyon insan evsiz barksız, kime dost oluyorsun sen kime? Onun için AK Parti hareketi aynen Kocatepe’den İzmir’e inan İstiklal Ordusu nasıl bütün dünya mazlumlarınca desteklendiyse şimdide bütün İslam dünyası, bütün Afrika Türkiye’nin ayağa kalkışından gurur duyuyor. Afyonlular sizler milletimizin onurunun temsilcilerisiniz. 7 Haziran seçimleri hem Türkiye’nin kader seçimidir hem de dünya mazlumlarının. İstiklal ordusunun kıblegahı olan Afyonlular size sesleniyorum dünya mazlumlarına ‘merak etmeyin biz burada oldukça Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizin yanınızda olacak diyecek misiniz? Yurtdışında bazı çeteler bunun için beni, cumhurbaşkanımızı bir takım etmeye veya bir takım iftiralarla bizi zor duruma düşürmeye çalışıyorlar. Zannediyorlar ki biz o tehditlerden korkar geri çekiliriz. Ey Afyon siz bizi iyi bilirsiniz biz bir adım geri atar mıyız? Ayağımızı Kocatepe’ye basmışız, İzmir’e varmadan dururu muyuz? İzmir’e varmak ne demek? Türkiye Cumhuriyeti Devletini kudretli kılmak demek, şefkatli kılmak demek, küresel güç yapmak demek. Yola çıkmışız, zafer bugün veya yarın mutlaka bizimdir. Zafer nedir, hedef nedir, menzil nedir bilir misiniz? 2002’de IMF önünde borç dilenen Türkiye var ya o zaferden uzaktı. Yine Bahçeli geldiğinde sorun ‘ey Bahçeli senin Başbakan Yardımcısı olduğun Türkiye o günlerde IMF’ye muhtaç mıydı, değil miydi?’ diye. Buradan milliyetçilik nutku atmak kolay sorun ‘senin Başbakan Yardımcısı olduğun Türkiye’de tankımızı kimden alıyorduk?’ diye sorun, ‘insansız hava aracımız var mıydı?’ diye sorun, ‘uçağımız, helikopterimiz var mıydı?’ diye sorun. Bırakın onları ‘o dönemlerde hazinede memura maaş verecek para var mıydı?’ diye sorun.”