Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Nahçıvan Devlet Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “I. Uluslararası Apiterapi ve Doğa Kongresi”ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Rektör Alma, “Apiterapi” tanımı ve içeriğine dair önemli bilgiler paylaştı.

Nahçıvan Devlet Üniversitesi ev sahipliğinde “Doğa ve Temel Bilimler, Sağlık Bilimi, Alternatif Tıp, Apiterapi, Arıcılık ve Arı Ürünleri” konuları ele alan bir kongre düzenlendi. Kongreye Nahçıvan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Elbrus İsayev, Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Rektör Baş Danışmanı Prof. Dr. İbrahim Demirtaş ile yurt içi ve yurt dışından birçok bilim insanı katıldı. Program kapsamında bir konuşma yapan Rektör Alma, “Apiterapi”yi en basit haliyle “bal arılarının ürettiği ürünleri tıbbi amaçlar için kullanan alternatif bir terapi yöntemi” olarak tanımladı. Tedavi süresince apiterapistler tarafından kullanılan bal, balmumu, arı sütü, polen, propolis ve arı zehiri gibi ürünlere dikkat çeken Rektör Alma, “Apiterapistler, tedavi ettikleri duruma bağlı olarak bal, balmumu, arı sütü, polen, propolis ve arı zehiri gibi ürünlerin bir kombinasyonunu kullanabilirler. Sentetik ve yarı-sentetik ilaçların potansiyel yan etkilerinden dolayı, insanoğlu deyim yerindeyse tarihin ilk dönemlerine bir dönüş yapmaktadır. Yani, daha az kimyasal daha çok doğal olan ürünlere doğal olarak yönelmek zorunda kalmıştır. Ekologlar, “doğa ve doğal” kavramlarının tanımını yaparken ‘insan ve insan kaynaklı olan tüm faaliyetleri’ doğanın dışında tutmuşlardır. Yani, bitkiler âlemi, hayvanlar âlemi, mantar ile bakteriler âlemi doğanın ana bileşenleriyken insan doğanın bir bileşeni olarak kabul edilmemektedir. Ancak bu şu anlama gelmemeli, doğal olan her şeyin insanlık için yararlı ve şifa verici olduğu söylenemez. Faydalı olan bir ürünün etkisinin dozaja bağlı olduğunu Paraselsus (1493 – 1541) şöyle dile getirmiştir: ‘Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur’. Bu sebeptendir ki faydalı bir şey gereğinden fazla kullanılırsa zehir hüviyetine bürüneceği vurgulanmıştır.” şeklinde konuştu.

“Apiterapi Konulu Yayın En Çok Türkiye’de”

Kongreye katılımında önce Scopus Veri Tabanı üzerinden “Apiterapi” konulu bir araştırma yaptığını aktaran Rektör Alma, toplamda 592 yayının çıktığını ve en çok yayının 143 adet ile Türkiye’de yapıldığını ifade etti. Rektör Alma ardından şu şekilde davam etti:

“Bu alanda en fazla etkin olan ülkeler hangileridir diye bir arama daha yapmak istedim. Arama sonuçlarıma göre ise en fazla yayının Türkiye adresli olduğunu belirledim. Türkiye’yi Güney Kore, İtalya, Brezilya, ABD, Romanya, Mısır, Çin, İran ve Hindistan takip etmiştir. Misafiri ve konuğu olduğumuz kardeş ülke Azerbaycan adresli ve içinde apiterapi geçen yayın ise 1 olarak belirlenmiştir. Bu çalışma 2023 yılında yayınlanmış olup apiterapi ile Covid 19 ve antiviral hastalıklara karşı koruma sağlanabileceği vurgulanmıştır. Genel olarak bu çalışmaların hangi özelde yapıldığını belirlemek için ağmanalizi yaptığımızda oldukça ilginç sonuçlara ulaştım. Apiterapi ile birçok hastalık ve rahatsızlığa karşı koruma sağlanıyor. Antibakteriyel, antioksidan, anti-viral, kanser, diabet, Covid 19, iltihaplanma, yara iyileştirici ve oksidatif stres gibi birçok alanda etkili olabileceği rapor edilmiştir. Yine ilginç bir not ekleyeyim, bu terapi de kullanılan ürünlerin oldukça yüksek çeşitlikte fenolik ve flavonoid bileşikler gibi antioksidan maddelere sahip olduğu da göze çarpmıştır.”

“Doğal Ürünler İle Yapılan Tedaviler Oldukça Başarılı”

Konuşmasının son bölümünde ise doğal ürünler ile yapılan tedavilere değinen Rektör Alma, bu tedavilerin oldukça başarılı sonuçlar verdiğini sözlerine ekledi.

Rektör Alma ayrıca “Genel olarak bir değerlendirme yaptığımızda, doğal ürünler yardımı ile yapılan terapilerin oldukça başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Farmakognizin esaslarından olan ‘Biyolojik etkinlik, sahip olunan bileşenler ile alakalıdır’ prensibinden yola çıkılarak daha çok çalışmanın yapılması önem taşımaktadır. Her bölgeden toplanan bal ürünlerinin yanı sıra farklı arı ırklarının da üretmiş olduğu ürünler arasında biyolojik etkinlik olarak önemli farklılıklar olduğu da bilinen olgulardandır. Bu sebeptendir ki, bu ürünlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması zaruridir. Bu bağlamda, doğal kaynakların yönetimi ve envanteri konularının esaslarından olan “Var olan kaynakların önce belirlenmesi ve daha sonra bunlara uygun koruma stratejilerinin işleme konulmasıdır” ifadelerini kullandı.

Son olarak kongrenin verimli geçmesini temenni eden Rektör Alma, bu kongrenin düzenlenmesinde ciddi emekleri olan başta başkan ve kurullar olmak üzere çalışmaları ile katkı sunan herkese teşekkürlerini sundu.