Kayseri Barosu Başkanı Fevzi Konaç, "Her yıl 21 Mayıs günü Kuzey Kafkasya’da kalan ve dünyanın dört bir yanına dağılan Çerkesler tarafından Büyük Çerkes Soykırım ve Sürgününü anma günü olarak kabul edilmiş olup, bu gün tüm Çerkesler yaşanan savaş,soykırım ve sürgünde hayatını kaybeden atalarını anmaktadır" dedi.
Konaç, "Çerkesler tarihin bilinen en eski zamanlarından beri Kuzey Kafkasyada Karadeniz ve Hazar denizi arasındaki bölge de yaşamlarını sürdürmüşlerdir.Coğrafi konum itibarı ile tarihi içinde bir çok büyük saldırıya maruz kalmış ancak varlıklarını ve özgürlüklerini hiçbir zaman yitirmemişlerdir. Ancak 16.yüzyıldan itibaren ilk defa Rusya Çarlığı ile karşılaşmalar başlamış ve bir müddet sonra Rusya nın amacının kalıcı işgal olduğunun anlaşılması üzerine savaşlar başlamıştır" diyerek açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"1500 ‘lü yıllardan bugüne kadar geçen beş yüz yıllık süre içinde Rus- Çerkes savaşlarının sürdüğü süre yaklaşık olarak 150 yılı aşmaktadır. Yani Çerkesler son beş yüz yılda her üç yılda bir yılı savaşla geçirmişlerdir.
BÜTÜN SUÇLARI VATANLARINI SAVUNMAKTI-SONUÇ BİR MİLYON KAYIP
Nüfus ve silah üstünlüğü bulunan Rusya’ya karşı savaşları sırasında tamamen vatanı savunma maksatlı bir özgürlük mücadelesi verilmiş ve son noktasına kadar vatanlarını savunmuşlar ve bu uğurda savaşlar sırasında 1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiştir.
Lojistik destekten yoksun olarak orantısız nüfus ve askeri güce karşı verilen bu savaşlar sonucunda, 1860 lı yıllardan itibaren 1.500.000 civarı Çerkes anavatanlarından sürülmüş ve o dönemde Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde bulunun bugünkü Türkiye, Suriye, Ürdün ve Balkanlara ve başka dünyanın dört bir yanına dağılmışlardır.
Savaşlardan sonra yapılan sürgün sırasında yollarda hastalık , açlık ve gemilerin Karadenizde batması neticesi hayatını kaybeden Çerkes sayısı 500.000 olarak telafuz edilmektedir.Yani çerkesler tarihin gördüğü en büyük sürgün ve soykırımlardan birisine maruz kalmışlardır.
YÜREKLERİ DAĞLAYAN NİCE HİKAYELER BUGÜN HALA UNUTULMAMIŞTIR
Bu acı durumu anlatan yazı ve hikayelerde “Sürgün esnasında 40 kişilik teknelere bindirilen Çerkesler, dillerini bilmediği askerlere isimlerini veremedikleri için kardeşlerinden, eşlerinden, ailelerinden, akrabalarından ayrı düşmüşlerdir. Kardeşlerinden ayrı düşen bir Çerkes kızı, tekneye binmek istemez. Bütün çırpınışlarına rağmen kırkıncı kişi olarak tekneye bindirilir ve gözyaşları içinde geride kalanlara, yaşananlara şahit olan dolunayı göstererek şunları söyler: “Kardeşlerim, aya bakın çünkü ben nerede olursam olayım, ayın dolunay olduğu vakitlerde aya bakıyor olacağım.”şeklinde olaylar anlatılmakta ve yaşanan vahşetin boyutunu bir görgü şahidi “…Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem."şeklinde anlatmışlardır.
Çerkesler bugün dünyanın dört bir yanında dil ve kültürlerini koruma mücadelesi vermektedir.
Uluslararası hukuka ve evrensel ilkelere göre yaşanan katliamın bir soykırım olduğu açıktır. Milyonlar öldürülmüş veya vatanından sürülmüştür.Tarih bu sürgünde az görülür vahşetlere tanıklık etmiştir.
Bu vesile ile özelde Türkiye de ve genelde tüm dünyada yaşayan Çerkeslerin ve diğer kuzey Kafkasya halklarının acısını paylaşıyor ve ulusal ve uluslar arası kurum ve kuruluşlar ile dünya devletlerini bu soykırımın acı neticelerini hafifletecek ve hakların iadesini sağlayacak girişimlere davet ediyoruz."