Talas Belediyesi’nden villa parseli fırsatı
Talas Belediyesi’nden villa parseli fırsatı
İçeriği Görüntüle

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bütçesinde konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, "Basın kartı bulunmayan veya kurumsal bir kimlik altında akredite edilmemiş şahısların basın faaliyeti adı altında yürüttükleri çalışmaların engellenmesinin yanında, söz konusu faaliyetler sırasında ve sonrasında yaşanan toplumsal kutuplaşmayı körükleyici yansımaların önüne geçilmesi gerekmektedir" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, MHP grubu adına RTÜK bütçesi görüşmelerinde konuştu. Özdemir, "Özel radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen Mülga 3984 Sayılı Radyo ve televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 1994 yılında yürürlüğe girmesiyle kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun asli görevi radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemektir. Ülkemizde yayın yapacak kuruluşların lisans ve yayın izni de yine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından verilmektedir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üstlenmiş olduğu düzenleme ve denetleme görevlerini başarılı şekilde yerine getirirken yayıncılık adı altında yürütülen bazı faaliyetler kamuoyu vicdanını yaralayan sonuçlar doğurmaktadır. Toplumsal gerginliklere sebep olan, milli ve manevi değerlerimize zarar veren, ahlaki ölçüsü bulunmayan ve hiçbir etik kuralıyla uzlaşmayan bu girişimlerin engellenmesine yönelik yasal düzenlemelerin yapılması artık zorunluluk haline gelmiştir. Son dönemde özellikle bazı sosyal medya platformlarında haber alma, haber yapma ve haber yayma prensiplerine uymayan, basın ilkeleriyle örtüşmeyen, bu kapsamda mesleki yeterlilik ve vasfı bulunmayan şahısların haber içerikleri oluşturmak, sokak röportajları yapmak, sözde anket yapmak, yanıltıcı ve yanlış bilgiyi yaymak gibi faaliyetler yürüttüğü görülmektedir. Özellikle sokak röportajı olarak adlandırılan, gerçekte ise mizansen bir kurguyla kasıtlı olarak seçilen şahıslara yöneltilen soru ve cevaplarla algı oluşturma çabası yürütüldüğü, vatandaşlar arasında gerginlik oluşturduğu ve hatta bu gerginliklerin zaman zaman fiziki kavgalara dönüştüğü gözlemlenmektedir. Bu kapsamda, basın kartı bulunmayan veya kurumsal bir kimlik altında akredite edilmemiş şahısların basın faaliyeti adı altında yürüttükleri çalışmaların engellenmesinin yanında, söz konusu faaliyetler sırasında ve sonrasında yaşanan toplumsal kutuplaşmayı körükleyici yansımaların önüne geçilmesi gerekmektedir" dedi.

Özdemir, "Yurt dışı kaynaklı platformlara yapılan yoğun reklam yatırımları Türk medyasının ve yerli dijital girişimlerin gelişimini sekteye uğratırken, söz konusu platformların reklam politikalarının şeffaf olmaması ve hâlihazırda yerli platformlara kıyasla daha avantajlı bir konumda bulunmaları, rekabet ortamını ciddi şekilde zedelemektedir. Diğer yandan reklamcılık faaliyetlerinin bu mecralar üzerinden yoğun şekilde yürütülmesi de reklam harcamalarının önemli bir bölümünün ülke dışına çıkmasına sebep olmaktadır. Bu durum ülkemiz açısından hem ekonomik anlamda kaynak kaybına hem de stratejik olarak dijital iletişimde dışa bağımlılığa zemin oluşturmaktadır. Ayrıca dezenformasyonlara ve provokasyonlara alan açmaktadır. Bununla beraber söz konusu platformlar, Türkiye’de yürütülen adli süreçlerle alakalı gerekli görüldüğünde bilgi paylaşımında bulunmak hususunda samimi bir yaklaşım göstermemektedir. Çoğu zaman küresel olarak tanımlanan bu şirketlerin iç hukuku, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının üzerinde görülmekte, ortaya çarpık ve kabulü mümkün olmayan neticeler çıkmaktadır. Yine benzer şekilde milletimizin milli ve manevi değerleriyle ilgili olarak olumlu paylaşımlarda bulunan sayfalara da kısıtlamalar getirilmesi, hesapların askıya alınması gibi uygulamalar bu platformların güvenilirliğini sorgulanır hale getirmektedir. Dolayısıyla rekabet anlamında Türk dijital medyasından mevcut şartlar altında daha avantajlı bir konumda bulunan yurt dışı merkezli platformların reklam kaynaklı elde ettikleri gelirlerin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak ivedilikle kısıtlandırılması gerekmektedir. Böylelikle Türk medyası ve Türk dijital mecra kaynakları korunurken, sağlanan destekler de artacaktır. Yerli girişimlerin artmasıyla beraber ekonomik anlamda reklamcılık faaliyetlerine ayrılan kaynakların önemli bir miktarı yine yurt içerisinde kalacaktır. Kamu kurumlarının ve özel sektör kuruluşlarının yurt dışı merkezli sosyal medya platformlarına yönelen reklam harcamalarının belli bir oranla sınırlandırılması, böylelikle hem yerli medya kuruluşları ile dijital platformların desteklenmesi, hem de adil ve dengeli bir rekabet ortamının tesis edilmesi hedeflenmelidir. Şimdiden tedbir alınmazsa televizyon, radyo ve diğer yayıncı kuruluşlarımızın yaşadığı gelir kaybı aradan geçen her gün daha fazla artacaktır. Bu vesile ile sözlerime son verirken bütçemize Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, gazi meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum" diye konuştu.

Kaynak: İHA