Haset ve kıskançlık; “Bir kimsenin, sahip olduğu mevki, şan, şöhret, sıhhat gibi manevi mal, mülk gibi maddi nimetlerini çekememek… Bunlardan rahatsız olmak ve o kişinin elinden bütün bunların gitmesini istemektir.” manasına gelir. Baş­ka­sı­nın, ken­din­den üs­tün olan her şeyini kıs­ka­nan, ya­ni on­da­ki üs­tün­lü­ğün, yal­nız ken­din­de ol­ma­sı­nı is­te­yen in­sa­na, kıs­kanç de­nir. Bu hâl, in­san­lı­ğın en kö­tü huy­la­rın­dan bi­ri­dir. Kıs­kanç in­san, öm­rü bo­yun­ca ra­hat­sız in­san­dır. Böy­le in­san­lar, ken­din­den aşa­ğı olan in­sa­nı gör­mez de, ken­din­den yük­sek ve var­lık­lı in­sa­nın her şe­yi­ni gö­rür ve onu kıs­ka­nır.

Kıs­kanç in­san, Al­la­hü telanın ken­di­si­ne ver­di­ği şey­le­re razı ol­ma­yan in­san de­mek­tir. Al­la­hü telanın ver­di­ği­ne razı ol­ma­yan in­san­dan Al­la­hü tela da razı ol­maz. Allah telanın bir in­san­dan razı ol­ma­ma­sı ise, fe­lâket­le­rin en bü­yü­ğü­dür. Ar­tık o in­san, dün­ya­da da, ahirette de hüs­ran için­de­dir. Ya­ni za­rar­da­dır. Bu­nun için, ken­di­sin­de kıs­kanç­lık ve ha­set duy­gu­su ol­du­ğu­nu gö­ren­ler ya­vaş ya­vaş bu huy­la­rın­dan sıy­rıl­ma­lı­dır. Bu müm­kün­dür.
İn­san­lar, ken­di­le­ri­ni is­te­dik­le­ri ka­dar ıs­lah ede­bi­lir. Kıs­kanç­lık­tan kur­tu­lan­lar ra­hat ve hu­zu­ra ka­vu­şur.

Bu iş, zen­gin­lik ve fa­kir­lik işi de­ğil­dir. Bu iş, kal­bin zen­gin­li­ği ve fa­kir­li­ği işi­dir. Ni­ce fa­kir­ler var­dır ki, bir lok­ma ek­me­ği ka­zan­dı­ğı za­man, Al­la­hü telaya şük­re­der ve zen­gin­le­rin hâ­li­ni dü­şün­mez bi­le. Ni­ce zen­gin­ler de var­dır ki, mil­yon­la­rı­na da­ha bir­kaç mil­yon ek­le­ye­me­di­ği için üzün­tü için­de­dir.
Kıs­kanç in­san, baş­ka bir in­sa­nın ken­din­den iyi gi­yin­me­si­ni, iyi ya­şa­ma­sı­nı haz­me­de­mez. Ya­ni onun bo­yu­nu, po­su­nu, gü­zel­li­ği­ni, ça­lış­kan­lı­ğı­nı, ba­şa­rı­sı­nı kıs­ka­nır. Da­ha kö­tü­sü, onun ba­şı­na ge­len fe­na­lık­la­ra se­vi­nir. İş­te bu hâl, kıs­kanç­lı­ğın en kö­tü de­re­ce­si­dir. Böy­le in­san­dan Al­la­hü telanın yar­dı­mı ke­si­le­bi­lir. Da­ha da mah­rum olur­lar. İyi kalp­li ve her­ke­sin iyi­li­ği­ni is­te­yen in­san, Al­la­hü telanın hi­ma­ye­sin­de de­mek­tir. Pey­gam­be­ri­mi­z “s.a.s” bir hadisi şerifte bu­yu­ru­yor ki: “Bir Müs­lü­man, ken­di­si­ne is­te­di­ği bir iyi­li­ği, baş­ka bir Müs­lü­man için is­te­mez­se ve bir Müs­lü­man, ken­di­si­ne ge­le­cek bir kö­tü­lü­ğü, is­te­me­di­ği hâl­de, o kö­tü­lü­ğü baş­ka bir Müs­lü­man için is­ter­se, onun imanı tam de­ğil­dir.” Ya­ni, Pey­gam­be­ri­miz yal­nız ken­di­si­ni dü­şü­nen­le­ri be­ğen­mi­yor. Baş­ka Müs­lü­man­la­rı dü­şü­nen­le­ri be­ğe­ni­yor ve öy­le yap­ma­la­rı­nı is­ti­yor. (Kaynak: Saadeti Ebedîye) Gazetecilik, yazarlık ve yöneticilik mesleğimde 30 yılımı doldurdum. Önemli sayılan bu yıllar boyunca kimseyi haset etmemeye azamı gayret gösterdi. Herkesin iş aş sahibi olması için kendi çapımda gayret gösterdi. Çevremdeki insanlar çok iyi bilirler ki, her şartta alan el değil, daima veren el oldum. Çalışmalarımda maddi değil, hep manevi noktadan yaklaştım. Böyle olmaya ve böyle yaklaşmaya son nefesime kadar devam edeceğim. Çünkü ben insanlarda hiçbir şey beklemedim ve istemedim. Hep yardımı ve isteklerimi Allah(c.c) dan istedim. Ve çok şükür istediklerimde rabbim bana hiçbir şeyin eksikliğini çektirmedi, fazlasında istemediğim için nasıp etmedi. Fakat insan insana her zaman muhtaçtır buyurmuş atalarımız. Bu yıllar içerisinde ki tüm çalışmalarımda büyüklerim bana her zaman vesile oldular, destek oldular. Bugün idareci olarak görev yaptığım kulüpte çalışmalarımda kulübümüzün YK Başkanı gibi değerli büyüğüm ve geçmiş görevlerimdeki büyüklerim hep destek oldular. Olmaya da devam ediyorlar. Dua ettiler, bende onlara hep duacı oldum. Fakat gazetecilik mesleğinin şanından mıdır, nedir bilemiyorum. İlk göreve başladığım günden, bugün dahi halen gazetecilik ve yöneticilik mesleğimde devamlı bana karşı haset ve kıskançlık duyanlar mevcuttur. Ama inanıyorum ki, onlarda biliyorlar ki, haset eden değil, daima haset edilen kazanan kışıdır. Allah-ü Teâlâ hepimizi hasetçilikten (kıskançlık) hastalığından muhafaza eylesin.