Son zamanlarda Ardeşen’de en çok konuştuğumuz konulardan biri: su.

Yağmur bol, dereler gürül gürül ama hâlâ bazı köyler yazın susuz kalıyor. Şehir merkezinde suya ulaşım var ama kimse musluktan akan suyu içmeye cesaret edemiyor. Peki biz bu işi neden birlikte çözmüyoruz?

Bir düşünün… Su gibi yaşamsal bir kaynağın yönetimini neden sadece yukarıdan bekliyoruz? Oysa bu topraklarda dayanışmanın en eski adı vardır: Kooperatif.

Ne İşe Yarar?

Basit bir mantığı var:

Mahalleli, köylü, halk kendi içme suyunu birlikte yönetiyor.

Bir araya geliyorlar, su kaynağını koruyor, arıtıyor, dağıtıyor. Arızalanınca dışarıdan müteahhit beklemek yok; gençler öğreniyor, birlikte yapılıyor.

Belediyeye yük olmuyor, şirketlere para akmıyor. Çünkü bu sistemde su parayla değil, vicdanla dağıtılıyor.

Ardeşen’in köylerinden birini düşünün; örneğin Yukarı Durak.

7 gönüllü çıkıyor. Bir su kooperatifi kuruyor.

Sistemi kurmak için ilk yatırımı hibe ya da belediyeden alıyorlar.

Arıtma sistemini basit ama etkili filtrelerle kuruyorlar.

Her hane çok küçük bir katkı payıyla bu sisteme dahil oluyor.

Gelir-gider şeffaf. İhale yok, yolsuzluk yok.

Kimse suyu kendi malı gibi görmüyor. Çünkü herkesin.

Mahalleli suyu dışardan pahalıya almaz.

Bozulduğunda beklemek yok, hemen tamir edilir.

Gençler iş bulur, teknik bilgi kazanır.

En önemlisi, suyun değeri öğrenilir.

Ardeşen’de birçok mahallede hâlâ yaz aylarında tankerle su taşındığını biliyoruz. Oysa bu çağda bu olmamalı. Çözüm hazır: birlik olursak, içme suyunu da kendimiz üretiriz.

Su Hakkı, İnsan Hakkıdır

Suyun sahibi doğadır. Ama suyu koruyacak olan biziz.

Artık o eski "musluktan akan su içilmez" anlayışını yıkmanın zamanı geldi. Çünkü doğru yöntemlerle, su hem temiz hem ucuz olabilir.

Suyu şirketler değil, halk yönetirse olur.

“Su bizimse, yöneten de biz olmalıyız.

İçme suyu kooperatifleri Ardeşen’in yarınlarına açılan temiz bir musluktur.”