Kırsal kesimde yaşayanlarımızın birçoğu bırakın ilk ve ortaokulu, liseyi bitirene kadar uça postali (kara lastik) giymiştir…
Uça postali (kara lastik); ilkokulda beyaz yakalık siyah önlüğün ve dizleri yamalı pantolonun altına, ortaokulda yakın akrabanın önceki senelerde giydiği takım elbisenin altına, lisede ise beden eğitimi dersinde eşofman takımının altına giyilirdi…
Uça postali, ilkokul giysimiz olan beyaz yakalı siyah önlük için son derece uyumlu görünürken, ortaokulda ise çekinerek giyinilirdi… Liseyi şehirde okumak zorunda kalan ve köylerde yaşayan okul arkadaşlarımız, okula gidiş-gelişlerde ayakkabılarının yırtılmaması için okula yakın yerde giyip, çıkarılardı uça postaliyi… Beden eğitimi derslerinde çok sayıda okul ve sınıf arkadaşımız, spor ayakkabı yerine giydikleri kara lastiği yanlarında getirirlerdi…Bu arkadaşlarımız okulun soyunma odası kokmasın diye lastik ayakkabılarını uygun bir yerde geçirirlerdi ayaklarına…

Ardeşen Lisesi yeni binasının açıldığı ilk dönemdi… Yanılmıyorsam 1979-1980 eğitim-öğretim yılıydı… Okulun bahçesi toprak zemindi… İlk ders zili çalmış, henüz birbirimizi tanımadığımız okul arkadaşlarımızla birlikte öğretmen girişinin bulunduğu alanda toplanmıştık… Toprak zeminli alanın hemen bitiminde yer alan 5-6  basamaklı merdivenin en üst basamağında okul müdürümüz Necati İslamoğlu, müdür yardımcımız Abdurrahman Aslışen, bir alt basamağında ise hatırladığım kadarıyla, fizik öğretmenlerimiz Veli Taştan, Selahattin Uygun ve Recep Ali Kuyumcu, Matematik öğretmenlerimiz Ferhat Artan ve Ali Önkibar, beden eğitimi öğretmenimiz Orhan Aslıyüksek ve adlarını hatırlayamadığım, eğitim ordusunun neferlerinden çok sayıda öğretmenimiz yer alıyordu…

Müdür yardımcısı müzik öğretmenimiz Abdurrahman Aslışen yönetiminde gür bir sesle İstiklal Marşımızı okuduktan sonra, müdürümüz Necati İslamoğlu, sert mizaçlı görünümüne gür sesini de ekleyerek yeni eğitim-öğretim yılının ilk konuşmasını bizlere yapmıştı… Bu konuşmayı daha dün gibi hatırlıyorum. Kurduğu cümleleri, kullandığı kelimeleri tane tane ve anlaşılır bir şekilde bizlere aktarırdı… Müdürümüzün konuşması esnasında bazı okul arkadaşlarımız “Eyvah yandık! Ne sert mizaçlı bir müdürümüz var. Bu okul böyle biter mi?” seklinde serzenişte bulunmuşlardı…
 
Okul arkadaşlarımın o zamanki görüşleri, müdürümüzün son bölümde yaptığı; “Hepimiz köylü çocuğuyuz. Gelir giderimiz belli. Okul kıyafeti için aynı renk takım alınması zorunluluğu yoktur… Çoğumuz, abilerimizin, babalarımızın veya komşularımızın giysileriyle okul okuduk… Yokluğun ne demek olduğunu çok iyi bilenlerden biriyim… Onun için temiz ve düzgün takım elbise, kravat ve gömlek giymeniz yeterli… Ayakkabı konusunda hiçbir zorlama yapmayacağım. Aile bütçeniz size ayakkabı almaya yetmiyorsa kara lastik, Lazca adıyla uça postali yani kuçxe modvalaşe, mutu ziraten him modveri mektebişa moxtitu (ayağınıza giymek için ne buluyorsanız onu giyerek okula gelin)” konuşmayla tamamen değişmişti… Öğrenciyi koruyan, kollayan, gösteremese de sevgisini hissettiren bir müdürümüz vardı… Maalesef bu yıl 23 Temmuz’da aramızdan ayrıldı müdürümüz… Bu vesileyle Ardeşen Lisesi kurucu müdürü saygıdeğer öğretmenimiz Necati İslamoğlu’nu, bir ay önce 1 Eylül 2020’de Kovid 19’a yenik düşen fizik öğretmenimiz Recep Ali Kuyumcu’yu ve 1995 yılında da okulumuzun müdür yardımcılığı görevini yürüten, aile büyüğümüz saygıdeğer abim Abdurrahman Aslışen’i kaybettik… Bir acı kaybımız da Sait (Cahit) Buçan’dı… Sınıf arkadaşım, sıra arkadaşım, dostum, kardeşim… 20 Eylül’de uğurladık onu da son yolculuğuna… Belki duymadığım, haberim olmayan öğretmenlerimizi ve arkadaşlarımızı da ebediyete yolcu etmişizdir…  Hepsini rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet, toprakları bol olsun…
 
Gençlik yıllarımızda yolumuza ışık tutan, bizleri bugünlere hazırlayan ve halen genç nesile sözleriyle yol gösterip rehberlik yapan öğretmenlerime ve dahası okul arkadaşlarıma sağlıklı uzun ömürler diliyorum