Çaykur Rizespor, Süper Lig'e geri dönüşünün ardından ilk sezonunda İlhan Palut'la anlaşarak, lige geri dönen bir takım için hem iddialı bir kadro kurmuş,

hem de ligde rüştünü ıspatlamış, futbol anlayışı ve bu anlayışı pratiğe dökmesi açısından ligin en iddialı teknik adamlarından biriyle anlaşmıştı. Nitekim ligin büyük bir bölümünde iyi sonuçlar alarak üst sıralarda kalmayı başardı, ancak son düzlükte yaşanan düşüşle beraber ligi 9. sırada tamamladı. Rizespor, bu başarının ardından İlhan Palut'la bir sezon daha yola devam edileceğini açıkladı. 

Öncelikle sezon başından itibaren Rizespor'un attığı adımlara göz atalım. Sezon başı transfer döneminde İlhan Palut'un takımın başına geçtiği açıklandıktan sonra, Dal Varesanovic'in Sarajevo'dan, Atilla Mocsi'nin Zalaegerszeg'ten, Minchev'in Sparta Prag'dan, Oscar Pinchi'nin Las Palmas'tan, Pekka-Laine ve Zeqiri'nin Finlandiya Ligi'nden transferleri totalde 23 yaş ortalaması olan bir transfer stratejisi ile ilerlendi. Bunların dışında Rizespor'un oyun karakterine direkt etki edecek olan, Premier Lig'in en tecrübeli oyuncularından, Jonjo Shelvey ismi ve CSKA Moskova'dan kiralanan Adolfo Gaich de heyecan uyandıran isimlerdi. Rizespor, 1. Lig'den Süper Lig'e çıkma başarısı gösterdiği tecrübeli takımı yenilemiş, yaş ortalamasını düşürmüş, transfer edilen isimler dışında Rizespor'un daha önceden kadrosunda bulunan genç oyuncular Emirhan Topçu ve Mithat Pala'nın da olduğu dinamik bir kadro iskeleti kurulmuştu. Özellikle Ibrahim Olawoyin ve Jonjo Shelvey'den oluşan dinamik orta saha yapısı Rizespor'un bel kemiği olacak, kurulan yapıyı tümüyle pozitif etkileyecekti. İlhan Palut'un oyununun hem pres oyunu değerlerini, hem de merkezde top kazanmaya dönük bir reaksiyon oyununu birleştiren bir sentez oyunu olduğunu düşündüğümüzde kurulan orta saha iskeletinin Olawoyin ve Shelvey gibi isimlerden oluşması İlhan Palut'un elini bu oyun anlayışında çok güçlendiriyor. Bu yeni kadro yapısıyla sezona giren ve ilk 10 haftayı 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan Rizespor, bu dönemde doğru kadro yapısını kurmanın mücadelesini veriyordu. Yine de bu 10 haftalık periyotta Trabzonspor'a karşı aldıkları galibiyet göze çarpan pozitif unsurlardan biriydi. Özellikle defansın kenarlarında oynayacak oyuncu konusu bu süreçte netliğe kavuşurken, bu süreçte Taha Şahin, Halil İbrahim Pehlivan, Eray Korkmaz, Casper Hojer gibi isimler bu mevkide süre aldılar. Kayserispor, Galatasaray ve Gaziantep FK'ya karşı alınan üst üste üç mağlubiyetin ardından 7 maçlık namağlup seri yakalayan Rizespor'da 3-2'lik galibiyetle tamamlanan Başakşehir maçından sonra sağ bek mevkisinde formayı kapmayı başardı. Casper Hojer, mevcut şartlarda takımının Jonjo Shelvey'den sonra en çok kilit pas atan oyuncusu. Casper Hojer ve Taha Şahin olarak belirlenen defans kenarlarına Mocsi ve Emirhan Topçu da eklenince hayli topla meşgul olan, önde konumlanan bir defans çizgisi kuruldu. Hücumun merkezindeki üretken 10 numara Dal Varesanovic skora yakın konumlanırken, kenarlarda Zeqiri, Benhur, mezzala rolüne benzer bir rolde kullanılan Gustavo Sauer ve David Akintola, İlhan Palut'un elindeki kanat rotasyonuydu. Öte yandan 9 numara rolü için Gaich her zaman birinci planken, bu rolde zaman zaman Benhur, Minchev gibi isimlerin kullanıldığına da tanıklık ettik. 7 maçlık namağlup serinin ardından evinde Beşiktaş'a 4-0 mağlup olan Rizespor, akabindeki süreçte dalgalı performans verdi. Özellikle oyun karakteri gereği ligin iddialı takımlarına karşı iyi skorlar almayı başaramayan Rizespor, Galatasaray 6-2, Fenerbahçe'ye 3-1 mağlup oldu. Karagümrük'e karşı alınan 4-0'lık, Samsunspor'a karşı alınan 3-0'lık mağlubiyetler de Rizespor'un oyun karakterinin yarattığı defektlerin sonuçlarıydı. Ligin sonuna doğru gelindiğinde, ligin son 6 haftasına 48 puanla 5. sırada giren Rizespor, son 6 haftada oyuna iyi karakter koyduğu bir Beşiktaş maçını ve Pendikspor, Ankaragücü, Hatayspor gibi takımlara karşı flaş puan kayıpları yaşadı. Son 6 haftada yalnızca 2 puan toplayan takım, ligi 50 puanla 9. sırada tamamladı.

Artıları ve eksileri değerlendirdiğimizde Rizespor, merkezi çok iyi yöneten, uzun topları iyi kullanan bir takım olmayı başardı. Ligin en çok isabetli uzun top üreten dört takımından biri olan Rizespor'da Jonjo Shelvey'in bu konudaki payı büyük. Zira kendisi maç başına 8.1'le hem ligin en çok isabetli uzun top kullanan oyuncusu, hem de tek başına Rizespor'un uzun top kullanımlarının %40,5'ini oluşturuyor. Öte yandan Olawoyin'in dikine top kullanma becerisinin bir sonucu olarak, dikine top sürme konusunda ligin en iyi dört takımı olmayı da başarıyor. Buna karşın özellikle Taha Şahin'in tarafından arka alana çok top kaçıran, kalesinde bu bağlamda da çok pozisyon gören Rizespor, ligin genelinde kalesinde en çok gol gören 5 takımdan birisi oldu. Öte yandan ligde bulduğu büyük şansları değerlendirme konusunda başarısız bir görüntü sergileyen Rizespor, bulduğu 77 büyük şansın 47'sinden yararlanamadı. David Akintola'nın tek başına bu 47 büyük şanstan 11'inde yararlanamadığını göz önünde bulundurursak, Akintola'nın forma giydiği 13 maçta, tek başına Rizespor'un yararlanamadığı bariz gol şanslarından %23'ünü oluşturduğu söyleyebiliriz. Öte yandan defansif aksiyonda tebrik edilmesi gereken bir isim daha var ve bu isim Emirhan Topçu. Ligin hem tehlike engelleme, hem de pas arası kesme konusunda en iyi defans oyuncularından olan Emirhan Topçu, transfer yapması çok muhtemel bir isim. Rizespor'un Emirhan Topçu'nun yerine, benzer karakterli bir defans oyuncusu ve Attila Mocsi'nin oluşturduğu defektleri kapatacak bir denge stoperi bulması gerekecek. Öte yandan hem sol kenar için, hem de hücumcular için de bazı eklemeler gereken Rizespor kadrosu, İlhan Palut'un oyun anlayışına göre daha iddialı bir noktaya evrilebilir ve bu derece daha yukarıya taşınabilir. Başarılı bir sezon geçirdiğini düşündüğüm Rizespor, kadro esnekliği de benzer seviyede arttırılırsa daha istikrarlı bir başarı da sağlanabilir. Hem İlhan Palut'a, hem Rizespor'a yeni sezonda ve yaz döneminde başarılar diliyorum.