Çocukluk, insanın hayatının en kritik dönemlerinden biridir; zira bu dönemde öğrenilen değerler ve davranışlar ileriki yaşamı derinden etkiler.

Çocuk Oyunları ve Bilinçaltı Mesajlar: Küçük Beyinlerde Büyük Etkiler

Çocukluk, insanın hayatının en kritik dönemlerinden biridir; zira bu dönemde öğrenilen değerler ve davranışlar ileriki yaşamı derinden etkiler. Ancak, pek çoğumuzun farkında olmadığı bir gerçek var: çocuk oyunları ve şarkıları, bilinçaltımıza derinlemesine nüfuz eden mesajlar taşıyabilir. Bu mesajlar, çoğu zaman gözden kaçan, ancak çocukların düşünce yapılarını ve davranışlarını etkileyen olumsuz unsurlar içerebilir.
Örneğin, 
KUTU KUTU PENSE
ELMAMI YERSE!!!
ARKADAŞIM ANDAÇ
ARKASINI DÖNSE…!
Mahallede sokakta okul bahçelerinde safça oynadığımız oyunun söylediğimiz tekerlemeyle bağlantısını veya ne demek olduğunu hiçbir zaman bilip anlamazdık. El ele tutuşup çember oluştururken ezberden söylediğimiz bu tekerlemenin aslında Fransızca “dinle, dinle, düşün” anlamındaki “écoutez écoutez pensez”nin bir kafiye uyumu olsun ve kulağa hoş gelsin düşüncesiyle çevrilmektense üretilmiş tercümesinden başka bir şey olmadığını ve pensenin elmayla anlamsız ilişkisini sorgulamadan büyümüştük. Pense nasıl yiyebilirdi elmayı?! Ve neden? Pensenin işi gücü bu muydu? Ve penseden korkmalı mıydık? Hepsinin bir tarafa bırakın pense ne alakaydı???
Arkadaşımız Andaç çemberde bi ters bi düz dönüyordu tekerlemeyi söyledikçe biz. O ezberden söylediğimiz ve aslında kafiyesi dışında hiçbir mana ve anlam bütünlüğü taşımayan kelimeleri ağzımıza pelesenk edişimiz ezbere yatkın çocuk beyinlerimize, ezberden gidildiğinde hiç de sorgulamaya gerek duymaksızın emir al uygula psikolojisini de yerleştirmiş olabilir miydi küçücük çocuk zihinlerimize?
Dinle dinle ve düşün! Diyorken o cümle ve bizi dinlemeye, duymaya ve duyduğumuzu da zihnimizde düşünce üretimiyle değerlendirmeyi teşvik ediyorken aslında neden Türkçe çevirisiyle korkuyu endişeyi belki de bir cezalandırmayı tekerleme gibi söyletmişti yıllarca çocuk oyunlarımızda!? Üstelik hiçbir anlam bütünlüğü oluşturmayan kelimeleri yan yana dizerek!
Penseden korkuyu elmamızı ona kaptırma endişesini ve üzüntüsünü çocuk beyinlerimize yerleştiriyorken gülerek eğlenerek oynadığımız oyun belleğimizde ve bugünümüzde nasıl bir büyük bir travma oluşturmuştu aslında.
Anlamadığından kork, bilmediğinden ürk. Anlamaya çalışma. Tedirgin kal sürekli. İlişkisini bağlantısını sorgulama sadece kork!
Endişeler içindeyken gül oyna. Sarf ettiğin kelimelerin anlamına değil oynadığın oyuna bak. Eğleniyor musun ona konsantre ol. Bugünkü ruh hallerimize benziyor mu biraz?!
Bilinçaltına sprey gibi sıkılan ezberden git, fazla düşünme, kurcalama, anlama, bilme telkinleriyle büyüdüğümüzde aynı ezberi hayattaki tüm “seçimlerimize” taşıyor, pense elma ilişkisindeki gibi yersiz korkulara itiliyor”, düşünme özgürlüğümüzü irademizi dayatılan ezber endişeye teslim ediliyor o ezberi bozmamak için de “aynı hataları” tekrar ediyoruz.
Peki, bu tür mesajlarla dolu çocuk oyunları ve şarkıları, gençlik üzerinde ne gibi etkiler bırakabilir? Araştırmalar, çocukluk döneminde öğrenilen davranışların, ileriki yaşamda kişilik gelişimi üzerinde büyük bir rol oynadığını göstermektedir. Dolayısıyla, bilinçaltına yerleştirilen olumsuz mesajlar, gençlerin benlik algısını, ilişkilerini ve kararlarını etkileyebilir.
Bu noktada, ebeveynlerin ve eğitimcilerin rolü büyük önem taşımaktadır. Çocuklara öğretilen oyunların ve şarkıların içeriğini dikkatlice değerlendirmek ve bilinçaltına olumlu mesajlar yerleştirmek, gelecekte daha sağlıklı bireylerin yetişmesine katkı sağlayabilir.
Sonuç olarak, çocuk oyunları ve şarkılarının masum görünüşlerinin altında, bilinçaltına etki eden potansiyel mesajlar barındırdığını kabul etmek önemlidir. Bu nedenle, çocuklarımıza öğrettiğimiz her şeyin dikkatlice incelenmesi ve olumlu bir etki bırakacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.