Âlemleri hiç yoktan yaratan, yaşatan; Yüce Allah cc. Gönderdiği İslâm dininin adını “barış” anlamına gelen, “İslâm” adı koymuş. Birbirinizle dostluk, kardeşlik, barış, sevgi, saygı, hoşgörü, hak, hukuk, doğruluk, adalet, dürüstlük, güzel ahlâk, edep, hayâ, iyilik, hayır içinde yaşamanız içinde; birbirinize “selâm” verin, yanı “barış” dileyin, buyurmuşlardır.

                Bir, beraber, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, iyilik, hayır, güzellik içinde yaşamanız için; Allah’ın dini olan İslam dinini yaşayın. Kur’ân ve peygambere uyun, buyurmuşlardır. İslâm dinini yaşarsanız, kardeş- dost olursunuz. Gönülleriniz birbirine ısınır, gönülleriniz birleşir, söyledi.  Aksi halde ateş çukuruna gider, mahvolur, perişan olur, zelil olur, illetli olur; zilletle, fecaat yaşarsınız, buyurmaktadır!

                Kurtuluşun iki âlemde de sadece İslam yaşantısı ile olacağını buyurmaktadır. Allah’a yönelmeyi, dosdoğru yol olan İslam dinini samimiyetle, bilgiyle, bilinçle, özenle, dikkatle, sağa- sola sapmadan, yegâne din olan İslâm dinini yaşamamızı istemektedir. Allah’tan ve Allah’ın dininden başka hiçbir tarafa, doğuya- batıya, sağa- sola yönelmememizi emretmektedir.

                Bütün gönlümüzle, Allah’a yönelmemizi, kendine ve dinine ortak- eş koşmamamızı, ikonlar edinmemizi emretmektedir. Allah’a sevgisizlikten, saygısızlıktan, itaatsizlikten, ibadetsizlikten sakınmamız istemektedir. Dini parçalayıp, yerine başka, sapkın felsefi görüşler, batıl inanışlar, ideolojik sapkınlıklar koymamamızı istemektedir. Bölünüp, parçalanmamamızı, fırkalara- partilere, cemaatlere, tarikatlara, ırklara ayrılıp; birbirimizi yemememizi; kavga, dövüş, savaş etmememizi istemektedir. Birbirimizle çekişmememizi emretmektedir. İslâm dini her türlü bölünüp, parçalanmayı, birbirine düşüp, savaşmayı, perişan, zelil, rezil olmayı yasaklamaktadır.

                Allah cc. Kendine ve resulüne itaat edilmesini, emretmektedir. Birbirinize düşmeyin. Sonra zayıflarsınız; perişan olursunuz, buyurmaktadır. Sabırlı olun. Dost olun. Kardeş olun. Barış içinde; huzur, mutluluk, kolaylık, rahatlık ile hak din içinde yaşamamız istenmektedir. Dağılıp, ayrılmayın. Bir- beraber olursanız, nimetlerim hepinize yeter. Savaşır, çekişir, boğuşur, dövüşürseniz; hüsrana uğrarsınız, buyurmaktadır!

                İnananlar kardeştir. İnsanlar karındaştır. Eştir, birdir, beraberdir. Birbirine ırksal, bölgesel üstünlükleri yoktur. Irkçılık, ayrımcılık, bölücülük yapanın; bu yolda savaşanın; dinde yeri yoktur.

                Peygamberlerimiz buyuruyor: “ Irkçılık nedeniyle savaşan bizden değildir. Ölende bizden değildir.”

Allah cc. birbirinize merhametle, sevgi, saygıyla, hoşgörüyle muamele edin, buyurulmaktadır.

                Allah cc. Akıl, zekâ, derin düşünme, ilim, İslâm dini ile birbirini çekmezlikten kurtulursunuz, buyuruyor. Ayrılığa düşmeyin, diye defalarca uyarıyor.

                İnsanlar, İslâm dini kardeşliği ile bir ve beraber olmalıdır. İslam olmayanlar; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, komşu, arkadaş, akraba, hemşeri, vatandaş bağları nedeniyle; bir ve beraber olmalıdır. Birlikte yaşamanın; nimet, bereket, rahmet getireceğini, bildiği için bir ve beraber olmalıdır. Yabani vahşi, leşçi canavar hayvanlar gibi birbirine düşmemeli. Birbirini parçalamamalı. Birbirini yaralamamalı. Birbirini vahşice, acımasızca katletmemeli. Öldürmemeli. İnsan olmalı. İnsanlıklı insan, insancıl insan, insaniyetli insan, merhametli insan olmalıdır. Asgari müştereklerde birleşmesini becermelidir. En alası, en iyisi, harikuladesi; samimi, bilge, bilinçli, takva hak mümin ve hakiki Müslüman olmalıdır.

                Müslüman, duygu, niyet, düşünce, eylem, davranış, hareket, eylem, görüntü, imaj, sözü, yazısı, halleri ile harika ve harikulade olmalı. Allah’ın istek ve iradesine ters bir durum içinde olmamalı. Takva, verâ, bilgi, bilinç, akıl içinde; zekice hareket etmeli. Herkes ona gıpta etmeli, imrenmeli. Yetenekli, becerikli, maharetli, şahane, harika, harikulade, muhteşem, muazzam, mükemmel, yeterli, yetkin olmalı. Batıl, küfür düşünceli, sapkın çapulcu tipli olmamalı. Hiçbir insana, varlığa, canlıya, cansıza zarar vermemeli. Zaten Müslüman demek; “elinden ve dilinden hiç kimsenin zarar görmediği, insanların ve varlıkların güvende olduğu, güvenilir insandır.”

                Biz, Müslümanlar, başkasının istek ve arzusu ile kendimize rol, biçim, şekil, imaj biçecek, durumda değiliz. Bizler, Allah cc. Ve peygamberinin istediği, aklın bu kıstaslarla doğru bulduğu, şekilde olmalıyız. Dünyayı hak, hakikat, iyilik ve hizmetlerimizle olumlu yönde değiştirmeye çalışmalıyız. Önce kendimizi iyileştirmeli. Sonra başkalarımıza olumlu etki yapmalı. Fedakârlıkla, cefa da olsa; insanlık, varlık iyiliği için çalışmalıyız. 

                İnsanlarla doğru, etkin, yetkin iletişim kurabilmek için; bilgili, bilinçli, etkin, sosyal, kültürlü olmamız gerekir. Gençlerimizi, geleceğe doğru- dürüst şekilde hazırlamalıyız. Eğer hazırlamazsak; dünyanın en zalim, katil, katliamcı, fitneci, bozguncu, yıkıcı; teröristlerin, mafyanın, çetenin eline malzeme ettirmiş oluruz!

Bugün, dünya, bu malzemelerin kötü yolda kullanışı ile can çekişmektedir! İstismar edilen, su istismar edilen, milyonlarca insan; olumsuz, yıkıcı, anarşist, şiddetçi, saldırgan, terörist, savaşçı olarak, bunları mankut gibi kullanılmaktadır! Tam bir koyun, sığır gibi hareket etmektedirler! Koyunun bir tanesi, iskeleden denize atılırsa, diğerlerde kendiliğinden atlıyor! Sığırsa, aynı hareketi yaptığı oluyor! Ama bu hayvanlar, en yararlı hayvanlardır. Zararları yoktur! Onlarca yararı vardır. İnsan akıllı, zeki, geçmişi bilen, günü dosdoğru yaşayan, geleceği tahmin eden olmalı. Oyuna, kumpasa, komploya, tezgâha gelmemeli.

Müslüman, her konuda dosdoğru, orta yolda olmalı. Aşırılık, azgınlık, gerilik içinde olmamalı. En güzel İslam ahlâkında olmalı. Edebi ile ilmiyle en medeni şekilde yaşamalı. Helâlinden, stratejik plânlı, programlı, projeli, verimli olarak, helal işlerde çalışmalı. Helal kazanmalı. Konfor, lüks, aşırı tüketim, zararlı ve kötü tüketim içinde olmamalı. Aşırı üretim de yapmamalı. Dünyanın nimetleri sınırlıdır. Hepsi  de bize ait değildir. Gelecek nesilleri- kuşakları düşünmeli. Nüfus artışına dikkat etmeli. Bu dünya öyle aşırı nüfus artışını kaldırmaz. Çok nüfus; yetersiz beslenme, savaş, hastalık; ölüm getirir!

Son 50 yıl içinde dünyanın genelindeki, içme suyu tüketimi 3 kat arttı. Fosil yakacak tüketimi 5 kat arttı. Yeraltı suları daha derine, kullanılmayacak kadar çok derine kaçtı. Aşırı tüketim, dünyanın kirlenmesine neden olmaktadır. Ülkemizde bile son 40 yılda nüfus, 40 milyondan fala artarak; nüfus %100’den fazla arttı. Ama ülkemiz toprakları büyümedi! Arazi, bağ, bahçe, tarla sulamalarının artması nedeniyle; su tüketimi arttı. Yaklaşık 28 milyon kilometre ekilir, biçilir, ürün yetiştirilir, arazimiz var. Ancak bunun 5 milyon kilometre karelik bölümünü sulayabiliyoruz. Ama içilebilir, suyumuzun %74’ü sulamada kullanılıyor.

1880 yılından beri ilk defa, 2020- 2021 yılarında çok kurak ve çok sıcak bir yıl geçiriyoruz. Bunun nedeni; ilkim değişliğidir! Ormanları yakıyorlar! Havayı, toprağı kirletiyorlar. Sonunda doğa intikamını alıyor! Orman içindeki, hayvanların günahı çıkıyor!

Yeryüzünün üstünde, 12 trilyon litrelik yağmur bulutları, buharlaşmadan ötürü her zaman var. Bu bulutlar, 10- 12 günde; içindeki, yağmuru yeryüzüne düşürüyor. Ama gidip de çöllere, ormansız arazilere yağmur düşürmüyor. Yağmur bulutlarını daha çok ormanlar çekiyor. Ormanlık alanlara daha çok yağmur yağıyor. Diğer sebeplerde var ama öne çıkan sebep; ormanın olmasıdır. Yoğunlaşmayı daha çok ormanlık bölgeye yapıyor. Siz ormanları yakarsanız; size yağmur, bereket, nimet yağmaz. Yarın sürüngenler gibi yarın saklanacak delik ararsınız!

Yeşilırmak ve diğer ırmaklar, göl, gölet, barajlarda su debisi düştüğü için oksijen seviyesi %5 düzeyine düştü. Oksijensizlikten balıklar ölmektedir!

 Su olmayınca, içecek, kullanacak su kalmaz! Tarım da ise zaten %20 gibi bir oranda sulu tarım yapılabiliyordu. Böyle olursa, baraj yapılsa bile, sulanan bağ, bahçe, tarla sayısı artırılamaz. İnsanlar içecek, yiyecek, besin maddesi yokluğu çeker! Tarım olmayınca, hayvancılıkta yapılamaz! Böylece çölde yaşamaya çalışan; bir kemik, bir iskelet olarak ölüme doğru hızla ilerlenir! Herkes aklını başına toplamalı. Doğru bilgi ile din- iman, ilimle yaşanmalı. Yoksa felaket yaklaştı!

Rize ve çevresinde her yıl ortalama 2,5 metre yağmur yağmaktadır. Türkiye ortalaması yıllık yağış miktarı sadece 60 santimetredir. Bu gittikçe daha da azalmaktadır. Ormanlaşmayı artırmalıyız. Var olan ormanlarımızı koruyup, geliştirmeliyiz. Sularımızı yeraltı ve yerüstü barajlarla, göletlerle korumaya almalıyız. Daha da önemlisi; her nimeti israfsız, gereği kadar, aşırışız kullanmalıyız.

                TRT Televizyonu’nda bir program var. Programın adı; “Çoğu zarar!” insanların evlerinde giyecek, kullanacak eşyalardan, 50 tane ve daha fazlası bulunmaktadır! İnsana yuh! Yuh! Yuh! Görmemiş, aç! Derler.

                Fosil yakıt tüketimi artışı nedeniyle 1750 yılı Sanayi Devriminden itibaren, “karbondioksit gazi,” iklim değişikliğine neden olmaktadır. En çok Çin, Amerika, Avrupa gelişmiş ülkeleri, Hindistan gibi ülkeler; havayı, uzayı kirletmektedir. Atmosferdeki, “ oksijeni” zehirlemektedir. Hava kirliliği yapmaktadırlar. Fosil yakacaklar ucuz olduğundan, fosil yakıt kullanmayı, tercih ediyorlar. Çevremiz plastik, lastik ve diğer katı atık ve sıvı atık nedeniyle hızla kirletilmektedir. Toprak, su, deniz, okyanus her şey aşırı derecede kirletilmektedir! Aklını doğru kullanmayan, akılsız insan; kendi sonu ile birlikte tüm canlıların, cansızların sonunu getirmektedir!

                Şu anda dünya üzerinde 39 savaş ve çatışma var! Hemen hepsi de Müslümanlara karşı iç savaş ve dış müdahale şeklinde devam etmektedir! Afganistan, Myanmar- Arakan Müslümanları, Keşmir, Irak, Suriye, Mısır, Lübnan, Yemen, Sudan, Somalı, Bosna- Hersek, Kosova, Azerbaycan, Orta Afrika Cumhuriyeti Müslümanları, Filipin - Mora Müslümanları, Çeçenistan, Kırım, Kafkaslar ve pek çok İslam ülkesinde, İslamcı terör örgütü mankutları 12 milyon Müslüman’ı katletti! 65 milyon insanı sakat- engelli bıraktı! Kentler, köyler harabeye çevrildi! 

Emperyalistler, zalim kâfirler bazen kendileri saldırdı. Bazen de başkalarını savaşçı olarak kullandı, kullanmaktadırlar! Çin, Uygur Türklerine zulmü 100 yıldır yapıyor! Filistinliler 100 yıldır Siyonist İsrail saldırıları, bombaları altında ölüyor! Peygamberimiz zamanında Müslümanların göç ettiği Habeşistan, iç savaşla 4 ülkeye bölündü! Daha da bölme iç savaşı devam ediyor! Osmanlı 64 ülkeye bölündü! Hala da bölünme sancıları çekiyor! Avrupa’da son 10 yıldır İslam ve Müslüman düşmanlığı ikiye katlandı!  Müslümanlara, camilere, evlerine, işyerlerine saldırılar yapılıyor! Bu barbarlıkta; Fransa, Almanya, Hollanda, Avusturya, İsveç, Norveç başı çekiyor. Dünyada 80 İslam toplumu, 57 İslam ülkesi var. Hiçbir yerinde Müslümanlar rahat değil! Bu savaş ve çatışmaların hepsini, ben ömür olarak yaşadım! Bunlar daha çok son 40 yıl içinde oldu! Kapitalist Hıristiyanlar, komünist tehlike geçince, düşman olarak İslam dinini ve Müslümanları görmeye başladı. Zenciler ile Müslümanlar, saldırı için hedefe koyuldu. 1991 yılı öncesinde de komünist dünya hedefe; Müslümanları, Türkleri, kapitalistleri koymuşlardı. Şimdi zalim, barbar haçlılar ve ırkçı faşistler Müslümanlara saldırmaktadır.

Dünyada ve Türkiye’de, Türkiye ve Türk düşmanlığı var. Kin, nefret, intikam, düşmanlık düşüncesiyle hareket etmektedirler. Osmanlıyı bugün 64 parçaya bölmüşler! Kurulan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni de bölüp, parçalamak için her türlü kalleşliği, kahpeliği, adiliği, düşmanlığı yapmaktadırlar. Osmanlı’da 30 taneden fazla büyük iç isyan çıkarmışlar! Bu düşmanlık edenlerin, içteki cahil, cühela, çapulcuları kullanması sonucu olmuştur. Özel yetiştirilmiş hainler, nankörler, kahpeler, kalleşler, düşmanlar yapmışlar. Bu çapulcuları, devlete ve millete karşı hep kullanmışlardır!

Osmanlı’daki bu durum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti döneminde de hep sürmüştür. 1923- 1939 yılları arasında 40 taneden fazla halk isyanı olmuş! Çeşitli argümanlarla halk kışkırtılıp, devletin üzerine salınmış!  Devlet ile halkın bir kesimi birbirine düşürülerek, birbiriyle savaşmış! Binlerce can kaybı olmuş! Devlet ve millet zayıflamış. Halkı her türlü yol ve yöntemlerle tuzağa çekip; isyancı, devlet haini, saldırgan yapmışlar! Bugün ki, PKK+ HDP+ Solcu- komünist terör örgütleri ve Fetö+ Deaş benzeri kullanmışlar!

Sol- komünist terör örgütleri, 1939-1950 yılları arasında, devlet gücünü kullanarak, halk üzerine her tülü kötülüğü yapmışlar.  1950 yılında farklı bir hükümet yapısı oluşunca da, DP Hükümetini yıkmak için, 1952 yılından itibaren; yıkım, bozgunculuk, anarşi, şiddet, terör yapmaya başlamışlar! Bu 1960 yılında, sol kesimin, Amerika destekli olarak; ilk defa halk tarafından seçilmiş, DP Hükümetini düşürmesiyle sonuçlanmış! Amerikancı solcular, askeri darbe yaparak, hükümeti düşürmüşler! Başbakan, 2 Bakan ve 15 kişiyi idam etmişler! 449 kişiyi de farklı sürelerde cezalandırmışlar! Başbakan Adnan Menderes ve iki Bakan idam edilmiş! 15 idam yapılmış! Üç kişi cezaevinde işkenceyle öldürülmüştür!

Yıl 12 Mart 1971 gününe gelince yine Amerikancı solcu komünistler, Süleyman Demirel Hükümetini düşürmüşler! Her hükümet düşürdüklerinde, sol bir hükümeti işbaşına getiriyorlar. Başka türlü solcular, hükümet kuramıyor. Amerikan ve SSCB piyonları, devlet başına gelemiyor.

Askeri darbelerle de bu iş sürekli hale gelemeyince, 1968 de başlayan sol- komünist; Marksist ve Maoist terör örgütleri terörü sıklaştırıyor, yoğunlaştırıyor! 1974 de daha da artırıyor. 1977 yılına gelince sol hükümet tarafından desteklenerek, azıtıyorlar! Her gün 25 kişiyi öldürüyorlar! Yine de sağlıklı, yetenekli, becerikli, halk destekli, ekonomik ve siyasi istikrarlı bir hükümet kurulamayınca; 12 Eylül 1980 askeri darbe yine 3. Kez yapılıyor! Ülkede cirit atan sol teröristler; 1968- 1980 yılları arasında yaklaşık 10 bin kişiyi katletmiş! Pek tutuklananda olmamış! Çünkü devlet işletilemiyor. Devlet, teröristlerin eline geçmiş!

1984 yılına gelince, 1970 yılı başlarında kurulan; KAWA, KUK, DDK; Kürtçü bölücü terör örgütleri ile diğer Türk solu komünist terör örgütleri; birlik, beraberlik içinde devleti yıkmaya, milleti mankut, köle etmeye başladılar! Halk üzerine ölüm yağdırıyorlardı! 1980 yılı öncesi, Asala Ermeni Terör örgütü, yurt dışında ve içeride, Türk diplomatlarına ve ailelerine karşı öldürme yapıyorlardı! 1978 yılında PKK kurulunca, Asala Ermeni Terör örgütü, PKK içinde yer aldı. PKK diğer bölücü sözde Kürtçü, aslen Ermenici terör örgütlerini ortadan kaldırarak, kendine bağladı. Yanı, KAWA, KUK, DDK; PKK örgütüne bağlanmak zorunda kaldı. PKK, bölgenin tek katliamcı terör örgütü olarak kendini gösterdi. Devlet arşivlerine göre; 1984- 2002 yılları arasında PKK, Türkiye’de; 95 bin terör eylemi yaptı! 1984 yılı öncesi PKK; “Apocular” diye anılıyordu.

Ben, öğrencilik hayatımda Türk solunun vahşetini gördüm. 1979- 1980 yılları arasında da; KAWA, DDK, KUK, PKK vahşetini, Batman, Kozluk’ta yaşadım. Tüm solcu- komünist örgütler, ortak çalışıyordu. Maocular ise dışarda bırakılıyordu. 2015 yıllarında 10 komünist terör örgütü ile PKK işbirliği konusunda yazılı anlaşma yaptılar.

Başarılı hükümetlere hep Amerikan ve karanlık güç destekli darbe yapıldı. Muhtıra verildi. Hükümetler hep düşürüldü.  Daha önce siyasi partisi 4 defa kapatılan Refah Partisi, DYP ile ortak hükümet kurmuştu. 11 ay tamamlanmadan, karanlık 5 çete el tarafından, 27 Şubat 1997 harekâtı ile düşürüldü. Yerine milleti, devleti yiyip, tüketen ortak hükümetler kuruldu. Refah Partisi de kapatıldı. Zaten taraftarlarına ülke dar edilmişti. Hiçbir kamu hizmetinden yararlandırılmıyordu.

03 Kasım 2002 günü yapılan Genel seçimlerde hükümeti kurma milletvekili çoğunluğunu Ak Parti; oy, seçim ile aldı. 18 Kasım 2002 günü hükümeti devraldı. O gün, bugün aradan 18 yıl geçti. Sürekli hükümettedir. Pek çok darbe, muhtıra, kapatama girişimi yapıldı. Sokak harekâtları ile yıkılmak istendi. Ama başaramadılar. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve en başarılı hükümeti olarak yola devam etmektedir.

Bizler, mümin ve Müslüman olarak; vatanımıza, devletimize, milletimize, bayrağımıza, bağımsızlığımıza, milli, manevi çıkarlarımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız. Uyuşuk, pısırık, bilgisiz, bilinçsiz, hımbıl, tembel, ne lazımcı olmamalıyız. Terörist yıkmak, yok etmek, bozmak, öldürmek, bölmek, parçalamak için canını ortaya koyarken, biz seyretmemeliyiz! Biz seyrettiğimiz için ülkemizi, dünyayı teröristler ateşe vermekte, emperyalistler at oynatmaktadır.

Teröristler ve destekçileri, ülkemizi yok etmek, bölmek, parçalamak, dağıtmak, insanları katletmek için elinden gelen her pisliği yapmaktadırlar! PKK ve işbirlikçileri, silahlı saldırılar, katletmeler yapmaktadır! Ermenistan’da 7 kampı var. Oradan girmektedirler. İran’da Pjak diye örgütlenmişler. Oradan girmektedirler. Irak’ta PKK ve uzantıları oradan saldırmaktadırlar. Suriye’de PKK/ YPG olarak saldırmaktadırlar. Yunanistan, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Avusturya, İsveç, Norveç gibi pek çok Avrupa ülkesinde terör etkinliği yapmakta, eleman yetiştirip, ülkemize ve diğer komşu ülkelere göndererek, oradan saldırmaktadırlar. Diğer terör örgütleri ile de işbirliği içinde, ortak cephe açmışlar.

2007 Cumhuriyet mitingleri, 2013 Gezi terör olayları, 2014 Kobani, 6-7-8 Ekim 2014 terör olayları, 2015 Haziran ayında Güneydoğuda başlatılan; çukur, barikat, hendek terör olayları, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde;  binlerce askerimiz, polisimiz, sivil vatandaşımız şehit oldu! Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, din- iman mücadelesinde, şehit olan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, mağfiret diliyorum. Gazilerimize geçmiş olsun, diyorum.  Ülkemde, 2021 yılı itibarıyla 84 milyona yakın insan yaşamaktadır. Bir bu kadarda insanımızı şehit vermişiz, diye düşünüyorum! Dua ile minnettarlıkla, iyilikle, güzelliklerle anıyorum. Sevgi, saygı duyuyorum.

Bazı insanlarımız şehit, gazi olurken; biz öyle darmadağınık, bölük- pörçük, edilgen olmamalıyız. Eğer biz gereken i yapmış olsaydık; bu kadar insanımız gitmezdi! Dünya ilgisizlerin, bilgisizlerin, beceriksizlerin yüzünden can çekişmektedir! Dünyada savaş ve çatışmalardan kaçan, 74 milyon mülteci- sığınmacı vardır. En çok sığınmacı da 6 - 7 milyonla ülkemizde bulunmaktadır.

BM- UNICEF 2016 yılında bir rapor yayınladı. Bu rapora göre; 2016- 2030 yılları arasında 69 milyon çocuk, 5 yaşına varmadan, ölecek! 60 milyon çocuk, ilkokul okuyamayacak! Açlıktan her 15 saniyede bir çocuk ölmektedir!

Solcuların yaptığı fakir- fukara edebiyatı ile çözülmez. Girişim, çözüm, çare olmalı. Laf ile açlık giderilmez. Devlet, millet olarak; ortak harekete geçmeli. Ona göre yapılanmalı. Yardım kuruluşları kurulmalı. Sosyal yardımların yanında, üretim yapmalı. Üretilen, adil şekilde paylaşılmalı. Emperyalist, kapitalist, liberal, komünist, faşist anlayışla, bu sorunlar çözülmez. Zekât vermeli. Fitre vermeli. Sadaka vermeli. Yardım yapmalı. Dayanışma, paylaşma içinde olmalı. İş vermeli. İş alanları yapmalı. Nüfus artışını kontrol etmeli. Hiçbir devlet; alabildiğine eş ve çocuk yapmaya karşı iş bulamaz. Karın doyuramaz. Akıl, zekâ, ilim, bilim, din- iman; ortak işletilmeli. Hep birlikte yapıcı olmalı. Birlik- beraberlik içinde, ortak akılla, ekip çalışması yapmalı. Böylece sorunları tespit edip; stratejik plan, program, projelerle; verimli girişimlerde bulunmalı. Bölünüp, parçalanmamalı. Bir ve beraber olup; güç birliği, işbirliği yapmalı.