Müslüman’ın başlıca görevi, ödevi; okumak, araştırmak, öğrenmek, gelişmek, anlamak, anlatmak, yaşamak, imanlı olmak, sağlıklı olmak, iyilik etmek, Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda hakça, hakkaniyetçe, güzel ahlakça, edepçe yaşamaktır. İyilikleri artırıp, yaymak ve de kötülükleri azaltıp, yasaklamaktır. İlimle, bilimle, din –imanla, olgun şekilde yaşamak, yaşatmaktır.

                Kur’ân’ı Kerim’i beyinle, kalple, gönülle, ruhla, genlerimizle anlayıp, yaşamalıyız. Eğer yürekten anlamamış isek, Kur’an’ı anlamayız. İletişim kuramayız. Bugün, binlerce ilahiyatçı, müftü, imam- hatip, din görevlisi, Kur’ân okuyan var ama samimi, takva, dindar, hak mümin ve hakiki Müslüman değiller. Çünkü Kur’ân’ı beyin ile anlamışlar. Kalple, gönülle, yürekle, ruhla, genlerle anlamamışlar. İşi, din ile geçim, geçinmek yolu edinmişler!

                Bugün, din görevlilerine bakıyorum. Bir İlçede yüzlerce din görevlisi var ama sadece namaz kıldırma ve kamet okuma memuru olmuş durumdadır! Hatta bunu bile hakkıyla yapmayanların sayısı daha çoktur! 

                İl ve İlçe müftülüklerinin resmi sayfalarına bakıyorum. Protokol resimleri ağırlıktadır! Bir Müslüman, müftülük internet resmi sitesini açıp da yararlanacak, pek bir durum yoktur. Oysa Türkçe ve diğer yaygın dillerde; İslam dinini anlatan, yazan, gösteren, görseller olmalıdır.

                Okullarda da en gevşek; İlahiyat dersi meslek öğretmenleridir. Bu işler sadece ahkâm kesmekle, hüküm vermekle, söylevlerle olmamaktadır. “Bana, kalp- damar,  By Pass ameliyatı için taze kan lazım oldu. Müftülerden, imam- hatiplerden, öğretmenlerden, kan grubu tutmasına rağmen, kan bulamadım!” Yine de Kocaeli Üniversitesi Hastanesi, Umuttepe’ye gelip, kan veren dostlara teşekkür ediyorum. Dua ediyorum. Minnettarım. Müslüman’ın özü, sözü, eylemleri birbiriyle örtüşmeli. Yazı ve konuşmalarım; tüm insanları kapsayıcı, kuşatıcı değildir. Her zaman istisnaları, müstesna tutuyorum.

                Solculara, komünistlere, sözde demokratlara, liberallere, kapitalistlere, cuntacılara bakıyorum. Tüm alanlarda izliyorum. Doğru ve gerçek konuşmaları yok! Konuştuklarına, yazdıklarına uydukları yok! Tam bir şarlatanlık içindedirler. Kendi gibi ahmak olanları; kandırma, aldatma, kötülükte, çirkinlikte, yalanda, yanlışta tutmak için var güçleriyle, bilgilerini kendi kötü emelleri için kullanmaktadırlar. Tümü, bütünü terör destekçisidir. Şimdide LGBTİ+ derneklerine fahri- geçici üye olmaktadırlar! Ülkemizin 2-3-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14. Siyasi partisi, bu arsız, edepsiz, ahlaksız, terbiyesiz, acıklı, kötü, çirkin durumdadır. Lanetliyorum. Eleştiriyorum. Kınıyorum. Hemen hepsi anarşi, şiddet, kaos, kargaşa, karışıklık, keşmekeş, terör, bozukluk, bozgunculuk, yalan, yanlış, yıkım ürededir. Dolaylı ve doğrudan yapmaktadırlar. Sinsice ve açıkça yapmaktadırlar. Her biri hükümeti yıkmak, milleti, bölüp, parçalamak için her türlü şekilde çalışmaktadır. İşbirliği, ittifak, müttefik haldedirler. Bu durumu kurumsallaştırmışlar. Hepsinin canı cehenneme!

                Solcular, komünistler materyalisttir. Maddeye, paraya, kişisel çıkarlarına taparlar. Fakir- fukara, garip- gureba istismar edebiyatı yaparlar. Bir sadaka vermezler. Fitre, fidye vermezler. Zekât, yardım vermezler. Yardım dernekleri yoktur. Verdik, veriyoruz, derseler de, doğru söylemezler. İşleri, güçleri; halkı aldatmak, kandırmak, aldatmak, kötülükte kullanmaktadır. İstismar etmektir. Yüzlerce haramı, suçu bilerek, isteyerek, felsefi ve ideolojik nedenlerle isteyip, bu pislik uğrunda çalışmaktadırlar.

                Bu gibi özü, sözü, eylemleri doğru ve iyi olmayanlara aldanıp, kanmamalı. Aldanıp, tuzaklarına düşmemeli. Hem özleri hem sözleri hem davranışları ile kendini alanda gösteriyorsa, kabul etmeli. Palavra, kuru sıkı, lafta kalanları, def etmeli. Bunlar şeytanlaşmış, alçaklaşmış, çukurlaşmış; insanlık, mümin, Müslim, Müslüman, İslam düşmanlarıdır. Uzak durmalı. Onlara karşı amansız mücadeleyi; planlı, programlı, projeli, kaliteli, verimli, etkin, ilmen vermeli.

                Yüce Allah cc. Kur’ân’ı Kerim’de, Al-i İmran süresi 31. Ayetinde,  peygamberimiz efendimize hitaben şöyle buyuruyor: “ De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

                Furkan süresi 74. Ayet: “ Rabbimiz, eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl! Bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!”

İsra Süresi 53. Ayet: “ Kullarıma söyle! En güzel şekilde konuşsunlar. Yoksa şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”

                Peygamberimiz sav. Buyuruyor: “ Sizin hanımlarınız üzerine haklarınız olduğu gibi hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır.”

                “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.”

                “Büyüklerimize saygı, küçüklerimize sevgi ve şefkat göstermeyen, bizden değildir.”

                “ Allah cc. Ancak samimiyetle ve sadece kendi rızası gözetilerek, yapılan amelleri kabul eder.”

                İslam dini; bireye, aileye, topluma, devlete çok büyük önem ve değer verir. Bu kişi ve kurumlar; adaletle, doğrulukla, dürüstlükle, güzel ahlâkla, edeple, hakkaniyetle, hayâyla, merhametle, anlayışla, İslam ve ilim yaşantısıyla korunur. Cömertlikle, yardım etmekle, şefkatle, merhametle, kusurları örtmekle, yumuşaklıkla, alçak gönüllülükle, hoşgörülülükle, olgun insan olmayla korunur.

                Müslüman, Allah’ı bilip, O’nun emir ve yasaklarına göre akıllıca, zekice, dikkatlice, ilmen uymalı. Allah’ın hakkını; hamt, şükür, ibadet, zikir, tövbe, taat, ibadet olarak verdikten sonra muhakkak kul hakkına dikkat etmeli. Kul hakkı sadece mümin, insan hakkı değildir. Allah’ın yarattığı tüm varlıkların hak- hukukuna samimiyetle dikkat etmeli. Özenle dikkat etmeli. Kul hakkı korunmadan, devletin, toplumun refahı, huzuru, mutluluğu, her türlü sağlığı, esenliği sağlanamaz. Kul hakkına dikkat edilmeyen dünyanın, ahireti de; rezil, kepaze, sefil, perişan, fecaat, felaket geçer! Kul hakkı ödenmeden, cennete gidilmez, girilmez. Dünyada iken kul hakkı konusunda gönülden, madden, manen helallik alınmadığında; ahiret hayatı zelil, rezil, perişan olur! İnsanı namaz, oruç, zekât, hac, kurban, iyilikler kurtarmaz. Kul hakkına dünyada iken dikkat etmeli. Mümin olsun, gayrı Müslim olsun, hayvan olsun, bitki, doğa olsun; herkesin insan üzerinde hak, hukuku vardır. Düşmanında olsa, onun kul hakkını çiğneme hakkı, hukuku asla yoktur. Hak, haktır. Hukuk çiğnenmemelidir. Hak, hukuk çiğneyen, zalim olur. Zalimlerde cehennemde olur. Bu böyle bilinmelidir.

                Kul hakkı, hukuku yiyen, çiğneyen bir kimse, hakkını yediği kimse ile helalleşmedikçe, onun hakkını ödemedikçe, cennete giremez. İsterse, ömür boyu farz ibadet yapsın, sünnet yapsın; cennete giremez. Zira Mümin’in görevi başlıca iki ana başlıkta toplanmaktadır. Bunlar:

1-      Allah’a karşı saygı, sevgi, itaat, taat, ibadet, zikir, dua, tövbe, Rabbi kabul etmede bulunmalı. Emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından ve şüphelilerden sakınmalı.

2-      Allah’ın yarattığı varlıklara iyilik etme, hizmet etme, yardım etme, infak etme, hayırda bulunmalı. Allah’ın ve kullarının hakkını ödemeli. İyilikleri artırıp, çoğaltmalı. Kötülükleri, herkes yetkisi, etkisi, etkinliği ölçüsünde yasaklamalı.

Müslüman, İslam’ı ve insani bir birey, aile, toplum, devlet oluşturmalı. Bu toplum ve devlette adalet, doğruluk, dürüstlük esas olmalı. Kur’ân asıl ve esas öğe, değer olmalı.

Allah cc. İnkâr edenleri, zulmedenleri, bağışlamaz, kurtuluş yolu göstermez. İmanlı, İslam’ı olmalı. Bu inanç ve değerlerle yaşamalı. İçine düşülen sapkın sapıklığı doğru, iyi, güzel, hak yol olarak görmemeli.

Bugün, 13.04.2021 Salı günüdür. Ramazan’ın ilk günüdür. Sağlıklı müminler tüm dünyada farz olan orucu tutmaktadır. Oruç farz bir ibadettir. Allah cc. Bakara süresi 183- 184 – 185. Ayette Ramazan orucunun tutulmasını müminlere farz kıldı.

“İnternet arama motoruna girip, Vakit namaz, Cuma namazı, zekât, hac, kurban ibadetlerinin de hangi ayetlerde biz müminlere farz kılındığını, kolayca öğrenebiliriz. Artık internette istediğimiz her bilgiye, bir – iki dakikada kolayca; telefon, tablet, bilgisayar ve diğer dijital araçlarla ulaşabiliyoruz. Binlerce kitap, yüzlerce kütüphane bilgisi artık dijital iletişim, bilişim cihazlarına yüklenmiştir.

Önce biz ebeveynler, ilim, bilim, bilgi, irfan, kültür, sanat, meslek, din- iman tam anlamıyla dosdoğru şekilde öğrenmeliyiz. Sonra evlatlarımıza öğretmeliyiz. Çocuğu güzel eğitmek, öğretmek, terbiye etmek, yüksek İslam ahlakı öğretmek, anne ve babanın asıl, esaslı, ilk görevlerindendir. Ama anne ve baba bilecek ki, öğretsin. Günümüzde ülkemizde hala yaşını, İlini, İlçesini bilemeyen ebeveynler var. Veryansın doğurmakta, doğurtmaktadır! Onlarca çocuk etmektedir. Yarısı terör örgütlerine malzeme, bir kısmı topluma, devlete bela olmaktadır! İş, aş, bilgi, meslek yok! Perişan olmaktadırlar.

Oysa peygamberimiz, evlatlarımızı edepli, güzel ahlaklı, terbiyeli, bilgili, ilimle, hayâ sahibi, kötü düşüncelerden uzak yetiştirmemizi istemektedir. Midesine haram girmemeli. Ölümü hatırlamalı, demektedir.

İşçinin hakkını, hukukunu tam ödememek, zamanında ödememek, SGK primini ödememek, kandırmak, aldatmak, yemek, almak; haramdır, günahtır. Bugün, ülkemizde çalışanların %50’ye yakının, SGK- sigorta primleri ödenmemektedir. Devlet göz yummakta, kapitalist hak- hukuk çiğneyip, hak yemektedir. Zehir- zakkum, haram olsun. Zaten biz demesek de, haramdır. Bu hak yemek; yasadışıdır, suçtur, haramdır.

Üretici, tarım yapanlar, ziraatçılar, 2020 yılında ürettikleri soğan, patates, çeltik- pirinçleri satamadı. Ellerinde kaldı. Demek ki, ihracatta yapılamadı. Üreticinin elinde 1 milyon 250 bin ton patates, 400 bin ton kadar soğan, 350 bin ton kadar çeltik- pirinç kaldı. Soğan ve patatesi, üretici, kilosu 15 kuruştan satamadı. Devlet 85 kuruştan satın alıp, fakir- fukaralara bedava, ücretsiz, bedelsiz dağıtmaya başladı. Pirinçleri de devlet, üreticiden satın alıp, fakir halka ücretsiz dağıtmaya başladı.

Bunu bile istismar edenler var! “Fakir- fukara yiğit, bir kuru soğana muhtaç olmuş,” denmektedir. Devletin satın almasına, fakire bedava dağıtmasına, çok sevindik. Satın almazsa, üretici perişan olacaktı. Fakir da yiyeceğe ulaşamamış olacaktı. Dünyanın her yerinde, her zaman fakir- fukara olacaktır. Devlet ve millette bunlara sahip çıkacaktır. Herkes aynı yeteneğe, beceriye, olanağa, kazanma şansına sahip değildir.

Sıkışık durumda olanlara yardım etmemek, yiyecek, içecek, giyecek ve barınma yardımı yapmamak haramdır. Fahiş fiyatla mal satmak da haramdır. İnsanlara hainlik etmek, hakkını, hukukunu çiğnemek, haramdır. Bu durumdan sadece takva dindar müminler anlar. Materyalistler işkembesini düşünür.

Müslüman, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, arlanma, Hakk’a itaat etme, peygamberimiz gibi İslam dinini yaşama, iyiliği çoğaltıp, yayma, kötülüğü azaltıp, engelleme ile mümin görevli, sorumlu, yükümlüdür. Öyle lafla, yazmayla, konuşmakla bu işler olmamaktadır. Eylem, davranış, hareket, icraat içinde olmalı.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Bir gün adaletle hükmetmek, 60 yıl yapılan ibadetten daha efdaldir.”

İslam ilke, kural, emir ve yasaklarından uzak kalan kişiler; şeytanın dostlarıdır. Bu kişiler kıyamet günü Allah’ın rahmet ve merhametinden uzak kalacaklar!

Olaylar, olgular; “sebep- sonuç ilişkisine göre olmaktadır.” “Benzin, ateş olmayınca parlamaz.”  Elektrik olmayınca, lamba aydınlık vermez.”  Havasız, susuz, ışıksız bitki büyümez.” “Okuyup, öğrenmeyince, bilgili olunmaz.” “ Tedavi olmayınca, iyileşme olmaz.” Laf ile dua yerine ulaşmaz. Fiili hareket de gerekmektedir. Boş laf ile gemi yürümez. Gerekeni de yapmak gerekir.

İsra süresi 53. Ayete de uygun yaşamalı. Kur’an’ın hiçbir ayetine muhalifi olmamalı. Aksi halde LGBTİ- Enses+ cinsi sapıklık derneklerine, ülkemizin 2. Büyük partisi olarak gidip, fahri- geçici üye olursunuz! Terör örgütleriyle işbirliği, diyalog kurar, hamilik yaparsınız! Öz, söz, davranış bambaşka olup, bir fırıldak duruma düşersiniz! Peşinize de sapık sapkınları takıp; dünya ve ahiret hayatınızı rezil, rüsva, perişan, fecaat, berbat yaparsınız.

Devlet büyüklerime, devlet yöneticilerime önemle arz ediyorum: “ Kapitalistin dini, imanı, vatanı, milleti, bayrağı pek olmaz. Sömürücüdürler. Kapıcıdırlar. Materyalisttirler. Manevi değerlere, değer ve önem verenleri çok, çok azdır. Milleti, devleti soyup, soğana çevirirler. Devletin içine girer, içten yıkarken, dış düşmanlardan destek alırlar. Halka acımazlar. Bu benim devletim demezler. Helal, haram, günah, suç anlamazlar. Sadece ülkemizi değil tüm dünyayı soyar, soğana çevirir, parçalar, böler ve yerler. Millisi, maneviyatçısı, yerlisi yoktur. Küresel emperyalizmin maşalarıdırlar. Siyonizm’in uşaklarıdırlar. Dünyayı ateşe verirler. Kendileri silah, yiyecek, giyecek, içecek, kullanacak malzemeleri 100 katına bile satarlar. Devleti, milleti bu hain işbirlikçi sömürücülerden mutlaka kurtarmalı. Hile ve oyunlarına gelmemeli. Onlardan dost, kardeş, vatansever, dine uyan pek çıkmaz. 2007 yılında küresel ekonomik kriz dediler! Devletleri ve insanları sömürdüler. Pandemi, Kovid- 19, Korona virüs dediler. Halkın acizliğini fırsata çevirip, zenginliklerini bir yılda %100’katladılar. Asıl virüs bunlardır. Bunlar doğada 1,7 milyar çeşit- türlü öldürücü virüsü çıkaranlardır. Dünyayı kirletenlerdir. Havayı bozanlardır. Toprağı, suyu, atmosferi kullanamaz hale getirenlerdir. İnsanları hastalandırıp, ilaç icat edip, zengin olanlardır. Mutlaka tamamen herkesi kapsayıcı konuşmuyorum, yazmıyorum. Her zaman istisnalar müstesna diyorum. Allah cc. Islah etsin. Onlarda hidayet istesin. Münafıklar, kâfir zalim düşmanlardan çok daha tehlikelidir. Ak Parti Hükümeti’ne bu münafıklar çok büyük zarar vermektedir. Çok uyanık, dikkatli, ön görüşlü, araştırıcı, bulucu, keşfedici olmalı. Güvenlik soruşturması yapmalı. İzlemeli.