İslam Dini; ilme, bilime, doğru ve yararlı bilgiye, mesleğe, sanata, tekniğe, teknolojiye, araştırmaya, gelişmeye, gözlemlemeye, incelemeye, derinden düşünmeye, bilgiyle plan program proje gerçekleştirmeye, eğitime- öğretime çok önem ve değer vermiştir. İslam dini ilim dinidir. İlim bilmeyenler, İslam dinini anlayamazlar.

İslam demek; sadece Kur’ân ve sünnet değildir. Kur’ân pek çok bilim dalından söz eder. Araştırmaya, öğrenmeye, düşünmeye, eğitim- öğretim yapmaya yönlendirir. İslam dininde ilim öğrenmek, çalışmak ibadettir.

Sizlere şunu öneriyorum. İnternete giriniz. Şunu yazınız: “Kur’ân ’da ilim, bilim, bilgi öğrenmekle ilgili kaç ayet vardır? Hangi ayetler vardır?” 792 ayete yakın bilgi ve türevlerini öğrenmekle ilgili ayetin olduğunu göreceksiniz.

Yine internete şunu sorun: “Peygamberimiz ilim- bilim- bilgi öğrenmekle ilgili neler söylemiştir?

Yine yüzlerce peygamberimizin öğrenmekle, bilgi, bilim öğrenmekle ilgili yüzlerce hadis-i şerifinin olduğunu öğreneceksiniz.

İslam âlimleri de yine dini ilimler, bilimsel bilgiler, meslek, sanat, teknik, teknoloji ile öğrenmeyi teşvik etmişlerdir. Çalışmayı, gelişmeyi, ticareti, tarım yapmayı, hayvancılık yapmayı, doğayı korumayı, temiz tutmayı öğütlemişlerdir. Müslümanlar; dinin öğüt ve hükümlerine uyduklarında gelişmişler. Medeniyet kurmuşlar. Dinden ayrıldıklarında; bir ekmeğe, bir bardak suya, gıdaya muhtaç olmuşlar. Ele; el- avuç açmaya başlamışlar. Onurlarını da yitirmişler. Emperyalizme, Siyonizm’e, terörizme uşaklık yapmaya başlamışlar.

Bugün dünyada 57 İslam ülkesi vardır. 85 de İslam toplumu bulunmaktadır. Tümü şer- kötü odaklarca, kötülükte kullanılmaktadır. İslam bilgisi, bilinci olmayınca; İslam yaşantısı da olmamaktadır. Ülkemizde vakit namaz kılanların oranı %5-6 olduğunu söyleyen, araştırmacı anketçiler vardır. Bununda ne kadarı bilinçle, samimiyetle, ne ölçüde doğru kıldıklarını bilemiyoruz. Bir de ülkemizde İslam dininin en iyi yaşandığını söyleyen ilahiyatçılar bulunmaktadır!

İslam dini öyle Cuma namazında 15 dakikalık hutbe okumakla öğrenilmez. İslam dininin öğrenilmesi; örgün eğitim- öğretim ister. Yaygın eğitim- öğretimin sürekli olmasını ister. Bunun için 7’den 70’e kadar öğrenmeli, denmiş. Doğuştan mezara kadar öğrenimin sürmesi istenmiştir.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Vahiy yoluyla ilk gönderdiği ayetler; Alak suresinin ilk beş ayeti, Kur’an-ı Kerim’in insanlıkla buluşan ilk ayetleridir. Bu ayetlerde Cenabı-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“ Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”

Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Ben, bir öğretmen olarak gönderildim.”

Yüce dinimiz İslam’a göre; “ ilim öğrenmek, kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır.” İlim, öncelikle kişinin kendini, Rabbini ve çevresini tanımasıdır. Yaratılış gayesinin farkında olmasıdır. Varlığı ve bütün kâinatı- evreni doğru okumasıdır.

Bilgiyi kıymetli kılan; insanlığın faydasına olmasıdır. Sahibini Allah’ın rızasına – hoşnutluğuna ulaştırmasıdır. Toplumu adalete, doğruya ve iyiliğe götürmesidir. Haksızlıktan, zulümden ve her türlü kötülükten uzaklaştırmasıdır. Zihinlerin bulanmasına, nesillerin ifsadına- bozmasına, toplumların helâkine, dünyamızın tahribine sebep olan bilgi ise değersizdir, zararlıdır. 

Cehalet, cahillik, İslam’ın en büyük düşmanıdır. Bütün kötülüklerin kaynağıdır. Cehalet, kişiyi Allah cc. katında da insanlar katında da değersiz kılar. Okumak, faydalı bilgilerle donanmak, ilmi insanlığın hayrına kullanmak ise kişiyi yüceltir. Yüce Rabbimiz ayetinde:

 “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”  buyurmaktadır.

Bir başka ayette ise hakiki ilim sahipleri şöyle övülmektedir:

“Kulları içinde Allah’a en çok saygı duyanlar, âlimlerdir.”

İlim yolu, cennet yoludur. Peygamber Efendimiz (sas) buyuruyor:

“İlim öğrenmek için yola koyulan kişiye, Allah cennete giden yolu kolaylaştırır.”  

Bizler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu bilinçle ilme sarılırsak, bilim ve teknolojinin imkânlarını- olanaklarını doğru kullanırsak, insanlığa yeniden yön verebiliriz. Kalem ve kelamın gücünü hayatımıza yansıtırsak, tüm dünyaya yeniden adalet ve iyiliği egemen kılabiliriz. İlim ve irfanı mihmandarımız- rehberimiz- kılavuzumuz kılarsak, ilahi ve insani değerlerin örselendiği ve ötelendiği günümüz dünyasına yeniden umut olabiliriz. Ancak, ilim ve irfandan uzaklaşırsak, bilgi ve teknolojiyi amacı dışında kullanırsak, felakete sürükleniriz. İnsanlık, bugün içine düştüğü zulmün ve haksızlığın karanlığından, şiddet ve huzursuzluk girdabından kurtulamaz.

11.09.2023 günü okullarımızda yeni bir eğitim öğretim yılı başlıyor. 20 milyon çocuğumuz anaokulu, ilkokul, ortaokul, lisede; ilim ve irfan yuvası okullarımızla buluşacak. Yavrularımızın milli ve manevi değerlere bağlı, milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetişmesi, hepimizin ortak görevidir. Üniversitede 8,5 milyon kadar gencimiz okumaktadır. Okuma, öğrenme güçlüğü olan öğrencilerde “ özel eğitim kurumlarında” 500 bin kadar öğrenci okumaktadır. Okula gidemeyen sadece 95 bin kadar öğrenci var. Sanırım bunlar okula hiç uyum sağlayamayacak kadar rahatsız olan güzel, değerli, kıymetli insanlarımızdır. Okullaşmada artık 2023 yılında, Cumhuriyetin 100. Yılında %100’e ulaşmış bulunmaktadır. Bunda ülkemizdeki, barışın, gelişmişliğin katkısı büyüktür.

 Öyleyse İslam’ın emrettiği ilim ufkuyla, göz aydınlığı yavrularımızı, aklı, duygusu ve ameli birbiriyle dengeli olan bir mümin olarak yetiştirelim.

Çocuklarımızı eğitirken başlıca yöntemimiz,  “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.”  ayet-i kerimesi olsun.

En temel gayemiz ise: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”  Buyuran Sevgili Peygamberimiz (sas)’in güzel ahlakıyla çocuklarımızı güzel ahlaklandırmak olsun.

Bu vesileyle yeni eğitim öğretim yılının öğrencilerimize, öğretmenlerimize, ailelerimize ve milletimize hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Peygamber Efendimiz (sas)’in bir Hadis-i şerifinde buyuruyor:  “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!”

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Tin suresinde : “ Biz insanı en güzel yarattık,” buyuruyor. Ama insanı doğasına- yaratılışına uygun olmayan eğitim- öğretimle güzellikten çıkarıp, hayvan altı düşük yaratık durumuna getirdiler. İnsanın yücelmesini, güzelleşmesini, onurlu olmasını kâfirler engellemektedir! Bu kötülük yapan zalim kâfirlere karşı amansız sürekli mücadele vermek gerekir. Aksi halde Yüce Allah cc. Yine Tin suresinde; İslam ile yükselmesi yapılmazsa:  “Aşağıların en aşağısı olur,” diye de uyarıyor. Bunu da yapan yine dinsiz imansız şer güç olan zalim kâfirler yaptılar. Oysa doğuştan gelen yetenek, haslet, beceri edinme sıfatları iyi değerlendirilseydi; en ideal, en üstün nitelikli insan olurdu.

Biz insanları hakka, hakikate, güzelliğe, iyiliğe, adalete, barışa, sevgiye, saygıya, dosdoğru olmaya çağırmaya devam etmeliyiz. Bu yolda örgün ve yaygın eğitim ve öğretimi aralıksız, sürekli sürdürmeliyiz. İyi eğitimle iyi insan, batıl, sapkın eğitimle, sapkın aşağılık insan oluşur.

Eğitimin- öğretimin gayesi, amacı, hedefi; İslam dini olmalıdır. İslam dini olmadan, barışçı, olgun, yetkin- mükemmel insan yetişmez. Batıl batılılara baktığımızda bunu görür ve anlarız. Eğitimin çerçevesi, hedefi; insanı iki âlemde huzurlu, mutlu etmektir. Eğitimin kapsamı; insandır. İnsanı iyileştirmektir. Eğitimin içeriği; insanı ve yaşadığı dünyayı güzelleştirmektir. Eğitim, adaletle en güzel pedagojik yol ve yöntemlerle uygulanmalı. Edebe, adaba uyarak, eğitim- öğretim yapmalı. Dünya ve ahirette gereken her bilgi kazandırmalı. Bu üniversitelerde, ehil hocalar tarafından en güzel şekilde kazandırılmalı.

Eğitim- öğretim, terbiye, güzel ahlak, edep, hayâ- ar- utanma duygusu, hikmet, irşat, feyiz sadece okulda- mektepte verilmez. Verilirse de, tam bir başarı sağlanamaz. Eğitim ve öğretim ailede, evde, doğuştan itibaren başlar. İslam ve insanlık değerleri, ahlak, edep, hayâ duygusu verilir ve de kazandırılır. Ailede başlamayan bir eğitimin yerini asla okul dolduramaz. Terbiyesiz olan bir öğrenciyi okul terbiyeli edemez. Çünkü terbiye başta ailenin işi ve görevidir. Okul yine bilim ve İslam değerlerini verir, benimsetir ve de kazanım haline getirir, getirmelidir. Toplumda bu eğitime olumlu anlamda değer katar, katmalıdır. Devlet yönetimi de, bu eğitim ve öğretimi olumlu anlamda desteklemeli, beslemeli, geliştirmelidir. Diyanet Başkanlığına bağlı cami imam- hatip görevlileri ve kurs görevlileri de eksiksiz görevini yapmalıdır. Ama bugün genel anlamda bu hiçbir ortamda dosdoğru ve yeterince yapılmamaktadır. Pek çok kişi kendini bir farklı ideoloji bulmuş. Onu tapınacak put haline getirmiştir. Diyanet bile Diyanet Dergisi adlı aylık çıkarıp, personeline dağıttığı dergilerde daha Allah cc. Demesini öğrenmemiştir. Tanrı demektedir. Defalarca uyardım ama anlayan pek olmamıştır.

1975 yılı öncesi kırsalda, köylerdeki, camilerde Diyanetin kadrolu imam- hatibi yoktu. Köylüler kendiliğinden imam tutar. Aylığını ve yemeğini köylüler verirdi. Sofralarla sabah ve öğle yemek götürülerdi. Benim büyükbabam İbrahim Kasap da bu şekilde imamlık uzun sure yaptı. Bazen ben ona gider, okurdum. Bazen kalırdım. Ama çok hevesle, isteyerek görev yaparlardı. Öğrenci okuturlardı. Onlar gibi şimdiki Diyanet görevlisi imamlar görev yapmamaktadırlar. Kırk yılı aşkın süre bu durumu Diyanet başkanlığına, gazetelere yazıyorum. Ama pek yararlı olamadığıma çok fazla üzülüyorum. Rize’de bizim Kocatepe köyüne de 1975 yılında kâmil Hoşoğlu arkadaşım ilk kadrolu imam olarak atandı. Komşu köyümüzdendi.

Eğitim- öğretim insanın güzel yaratılış özelliğini bozmadan yapılmalı. Etik değerlerle birlikte güzel İslam terbiyesi kazandırılmalı. Terbiye çok önemlidir. Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın bir adı da, sıfatı da; Rab’dır. Rab demek; terbiye edici demektir. Terbiyeyi, eğitimi; zorla, baskıyla, dayatmayla, şiddetle yapmamalı. Bu cahilce bir tutumdur. Pedagojide sevdirmek, istetmek, arzulamak, âşık etmek, aşkı sevgiye dönüştürmek gerekir. Sevgi, saygıyla, şefkatle, müşfiklikle, ödüllendirmekle eğitim ve öğretimi yapmalı. Bu günümüzden 20 yıl önce böyle yapılmıyordu. Hala az da olsa dayak atan öğretici olmaktadır. Ama bu dayak, şiddet uygulayanlar, mahkemelik oluyor. Görevden atılıyor. Artık o eski pedagojik olmayan tutum ve davranış dönemi ülkemizde bitti.

İslam dini, insanın var olan olumsuz, negatif davranışlarını düzeltmeye, iyileştirmeye çalışır. Zaten İslam dininin amacı; olumsuzlukları ortadan eğitim- öğretim ile ortadan kaldırmaktır. Hedef: olgun yararlı dürüst insan yetiştirmektir.

İnsan doğuştan, yaratılıştan, fıtrattan, tabiatından yeteneklere sahiptir. Eğitimle bu yetenekler geliştirilip, beceriye dönüştürülmeli. Doğru eğitimle yaratılış özelliği korunmalıdır. İnsan doğasına ters- zıt yapı oluşturulmamalı.

Yüce Allah’ın ilk emri;  Allah’ın adı ile oku, oldu. Alak süresinin ilk 5 ayeti; okuma ve yazma ile ilgilidir. Allah cc. Okuma ve yazmaya, yararlı okuma ve yazmaya çok önem, değer vermiştir. İlk inen, gelen ayet olarak; Alak suresi insanlığa gönderilmiştir. İnsan, Allah’a ve peygamberlerine, peygamberine sas. Muhtaçtır. Kendi kendine yeter olmadığı için 104 kitap ve peygamberler gönderilmiştir. Allah’tan ve emir- yasaklarından uzaklaşan insan; insanlığından da uzaklaşmaktadır.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor:  “ Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Korkmayan kalpten sana sığınırım. Doymayan nefisten sana sığınırım. Karşılık bulmayan duadan sana sığınırım.

Yunus Emre ra. Şöyle diyor: 

“İlim, ilim bilmektir.

İlim, kendini bilmektir.

Sen kendini bilmezsin.

Bu nasıl okumaktır?”

Ülkemiz insanlarının ve dünya insanlığının en çok yoksun olduğu ahlakı- etik değerleridir. Bunun zorunu çok ağır şekilde ödemektedir. Yapılan yanlışlıklar, olumsuzluklar, aşağılıklar; olumlu davranışları bastırmaktadır. Ülkemiz ve dünya yöneticileri ve toplumları yanlışları gidermek için eğitim- öğretim, iletişim, bilişim, sosyal medya, basın- yayında temelde düzeltmeler, iyileştirmeler yapmalıdır.

Öncelikle ahlak- etik değerleri benimsetip, yaşam şekli yapmalı.

Basın- yayın, sosyal medya iyileştirilmeli.

İslam ahlakı toplumların her alanında var edilmeli.

İş ahlakı oluşturulmalı.

Kurum ahlakı oluşturulmalı.

Meslek, sanat ahlakı benimsetilmeli.

Siyaset ahlakı olmalı.

Sosyal ahlak, toplumun her alanında olmalı.

Kültürel ahlak oluşturulmalı.

Eğitimde- öğretimde, tıp da, okulda, camide, kamu alanlarında, özel alanlarda, havada, karada, denizde, her yerde İslam ahlakı egemen olmalı.

En başta, günümüzde 2008 yılından beri artık zıvanadan çıkan, şirazesi bozulan; ticaret ahlakına çekidüzen verilmeli. Laik, seküler, komünist, ateistlik; ahlakı bozdu. Bu işten kapitalist sömürücü, sömürgeci kan emiciler, iliğine kadar sömürenler; yarar, kâr sağladı. En çok da ticaret ahlakının bozulduğu ülke; T.C. Devleti ve memleketi oldu! Normalde bir insanın barınabileceği kiralık evin kirası; asgari ücretin %20’si kadar olması gerekirken, asgari ücretin 1,5- 2 katına çıktı. İnsanlar artık çalışmasına rağmen barınma, beslenme sıkıntısı çekiyor. Bir de işi olmayanlar, iş bulamayanları düşünelim!

Oğlum İbrahim; eşi, 2 kız çocuğu ile birlikte 11 yıl sonra Belarus ’ten Türkiye’ye döndü. Kendisi üniversite mezunudur. Rusça ve İngilizce iyi derecede bilmektedir. İnternet üzerinden iş başvurusu yapıyor. Hiç işçi almayacak fabrikalara bile 10 binden fazla insan, iş başvurusu yapmaktadır. Ülkemizde devlet fabrika, işletme, üretim yapmaya son verdi. Özel sektörde ve devlet 15 yıldan beri üretimi artırmıyor. Yıllık ihracatta 250 milyar Dolara takılıp, kaldık. Ama ülke nüfusumuz her yıl 1,2 milyon kişi artmaktadır. Bir de buna sığınmacı, mültecileri eklersek, işimiz akılsızlığımızdan dolayı çok zor olmaktadır! Şu anda devleti yönetenler bile sığınmacılar konusunda farklı sayılar vermektedir. Sanırım halkın tepkisinden çekindikleri için gerçeği söyleyemiyorlar.

Dünyanın en değerli, önemli, kıymetli, saygın mesleği; öğretmenliktir, eğitimciliktir. Yararlı, doğru, dürüst, ilmi, hak ve hakikati öğretmektir. İnsanları iki âlemde huzurlu, mutlu olacak şekilde yetiştirmektir. Uygulanabilecek bilgiyle donatmaktır. Ben mesleğimi 30 yıl en çok severek yaptım. Hem yararlı bilgi hem ahlak kazandırdım. Hasta olmadığım zamanlarda hiç izin kullanmadım. Bazı yıllar cumartesi, Pazar günleri de derslerinde zayıf olan öğrencilerime ücretsiz dersler verdim. Yaz tatilinde dernekte yaz okulunda Din dersi verirdik. Uzun surede basılı ve sosyal medyada yararlı bilgi yazmaktayım. Kıyamete kadar gidecek bilgiler aktarıyorum. İki âlemde huzurlu mutlu edecek bilgiler kazandırmaya çalışıyorum. Peygamberimizin sas. Mesleğini yapmaya çalışıyorum. Allah’ımızın emrini yerine getirmeninim mücadelesini veriyorum. Cehennemin ateş, duman, irininden kurtarmaya çalışıyorum. Dünyayı en güzel şekilde yaşatmanın azmi ile davranıyorum.

Bugün, 11.09.2023 pazartesi günüdür. Ülkemizde 20 milyon anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve öğrenme güçlüğü içindeki, özel eğitim öğrencilerine, tüm güzelliklerin kendilerinin olmalarını Allah’ımdan diliyorum. Çok sevgili, değerli, önemli, kıymetli öğrencilerimiz; 2023- 2024 Eğitim- Öğretim yılına bugün başlıyor. 1,2 milyon çok değerli saygın öğretmenlerimiz de azimle, gayretle, özveriyle, fedakârlıkla ders verecekler. Öğrencileri iki âleme hazırlayacaklar. Bilgi, yetenek, beceri ile donatacaklar. Hepsine en içten samimi duygularımla, selam ve iyi dileklerimi iletiyorum. Başarılı olmalarını, en iyi insan olmalarını Rabbim olan Yüce Allah’ımızdan dua ile diliyorum. Allah cc. Razı olur, inşallah.